ANKARA - Feleknas Uca’nın dün Meclis’te Sur’un boşaltılmak istenmesi üzerine yaptığı konuşmanın ardından tutanakları okuyan AKP’li Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Kürt kentleri, Kürdistan” kelimelerini ayrımcı olarak görmesi üzerine bir süre tartışma yaşandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına dün TBMM Genel Kurulunda konuşan Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Sur’a yönelik saldırıları gündeme getirerek, uygulanan politikaların yüz yıllık iskan ve şark ıslahat planlarının devamı olduğunu dile getirdi. Uca’nın konuşmasından bir buçuk saat sonra tutanaklar üzerinden konuyu AKP’li Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı gündeme getirdi. Kürdistan kelimesinin ayrımcı bir kelime olduğunu savunan Bahçekapılı’nın açtığı tartışma üzerinden bu kez AKP sıralarından sataşmalar başladı.
Yaşanan tartışmalar tutanaklara şöyle yansıdı:
BAŞKAN (Ayşenur Bahçekapılı) - Sayın milletvekilleri, Sayın Uca'nın konuşmasından sonra konuşma tutanağını aldım. Şunları söylemiş Sayın Uca: "Asıl mesele şudur: Cumhuriyet kurulduğundan beri Kürt iradesinin ne merkezde demokratik temsiliyetine ne de Kürtlerin yerelde kendi yönetim mekanizmalarının inşasına tahammül edilmiştir. Ancak Kürt meselesinin çözüm yolu bu değildir. Zira devletin Kürdistan’da şiddet yoluyla egemenlik tesisine ve asimilasyonuna karşılık Kürtler direnişle cevap vermeye devam ediyor."
"’Kürt kentleri, Kürdistan…’ Bu dil ayrımcı bir dil. Özellikle hassas olduğumuz bugünde böyle bir dili kullanmak hoş değil. Biz burada rahat çalışalım diye bugün dağlarda şehit olan kardeşlerimizin olduğu bir günde bu ayrımcı dili kullanmak doğru değil. Hepimizin, Türkler ve Kürtler kardeştir ortak payında buluşmamız gerekiyor. Bunu sizlerle paylaşmak istedim.”
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan, bir de neresinin ayrımcılık olduğunu söyleseniz, biz de anlasak. Hangisi?
BAŞKAN - Okuduklarım, okuduğum bölümler. Diğerlerini okumuyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Şimdi, cumhuriyet tarihi boyunca çözülmemiş olan Kürt meselesine dikkat çekme ve devamında da keşke devamını da okusanız…
BAŞKAN - Kürtler direnişle mi cevap veriyor bugün yapılanlara, bu mudur mesele?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kürdistan diye bir yer var mı ya! Nerede var Kürdistan diye bir yer!
ABDULKADİR YÜKSEL (Gaziantep) - Yani terörü direniş olarak mı addediyorsunuz?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Bir dinler misiniz Sayın Başkan, eğer müsaadeniz olursa ben de söyleyeyim.
BAŞKAN - Buyurun…
AHMET YILDIRIM (Muş) - Peki, daha önce genelkurmay başkanlarının ve cumhurbaşkanlarının ifade etmiş olduğu açığa çıkmış olan isyanları nereye koyacağız?
BAŞKAN - Ben bugünden bahsediyorum Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan, o zaman söyleyeyim: Bu hassasiyeti şahsınıza ya da bir gruba; bugünkü hassasiyeti sadece şahsınıza, bir gruba atfen ele alır, değerlendirirseniz çok doğru yaklaşmamış olursunuz diye ifade etmek isterim.
BAŞKAN - Ben grup adını kullanmadım, sadece konuşmacıdan bahsettim, asla bir grup adından bahsetmedim, lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, burada, sizin de az önce dile getirdiğiniz, bizim tutanaklarını incelediğimiz konuşmayı kabul etmek mümkün değildir. Faşist, ırkçı, ayrımcı bir konuşmadır. Barıştan dem vuranlar, ortak akıldan dem vuranlar, ortak yaşamdan dem vuranlar böyle faşist açıklamalar yapamazlar, yapmamalılar. Bölgede sıkışan PKK, ses HDP Grubundan geliyor. Devletin orada vatandaşın evlerini yapmasından…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, bir dakika daha süre veriyorum size.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Devletin evi yıkılan vatandaşın evini yapmasından burada rahatsızlık duyuluyor. Defalarca söyledik, Türkiye'nin idari yapılanmasında Kürdistan diye bir yer yok. 81 il vardır Türkiye'de, 7 coğrafi bölge vardır. Kanunda da böyledir, Anayasa'sındaki hükümlerde de bu şekilde ifade edilir.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, sisteme girmişsiniz.
Buyurun, bir dakika...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim.
Öncelikle, bu Meclisin bu ortamına uymayan, sayın hatibin kullandığı "faşist", "ırkçı", "lanetleme" kavramlarını kendisine iade ediyorum. Anlaşılan, sizin dile getirdiğiniz hassasiyetten hâlâ kendisi ders almamış olacak ki buranın bu ortamına ve ruhuna denk düşmeyen konuşmalarla tahrikkâr olmaya devam ediyor. Eğer o kadar hassasiyetse, konuşmalardan önce takdimlerde alkışlar, böyle bir günde kupa kutlamaları hiç kendilerini rahatsız etmiyor anlaşılan.
Ya değilse, hem takdim ettiğinizde alkışlayacaklar hem konuşma bittiğinde alkışlayacaklar, ondan sonra kalkacak "ırkçılık", "faşistlik", "lanetleme" kelimelerini kullanacak ki bu sözler sahibine aittir, ısrarla belirtmek isterim. Ya değilse…
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Muş…
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Söylediğim çok açıktır, çok nettir. Dikkatlice kullanılan ifadelere baktım, bir bölge tanımlaması yapılıyor, devletin orayı bombaladığına dair ifadeler kullanılıyor. Bunlar, az önce de söyledim, faşizmdir, faşist ifadelerdir. Toplumu kimsenin ayrıştırmaya hakkı yoktur, burada herkes eşit ve hür vatandaşlık hakkına sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında kesinlikle bir ayrım yapılması söz konusu olamaz. Sandık başında herkes iradesini ortaya koyar ve burada bir temsiliyet oluşur. Olay bu kadar açıktır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
LEZGİN BOTAN (Van) - YSK'nin kararı belli, tam kanunsuzluk gerçekleşmedi değil mi?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Biz, bundan sonra, önce söylediğimiz üzere, tarihsel bağlam içerisinde kullanılmış kavramları kullanırken başkasının aklına ve terminolojisine bakarak kullanmayız. Ülkenin Cumhurbaşkanı kullandığında normal olacak, bunu neden kullandığını çıkıp bir grup toplantısında bir de ayriyeten savunacak, cumhuriyetin ilk zabıtlarına o kadar atıfta bulunmamıza rağmen ders almayacaklar, kalkıp bağlamından koparıp başka örgütsel bağlamlar kullanmak ancak bir yetmezlik sonucu herhâlde ortamı germek adına açığa çıkarılmış çabalardır diyorum.