VAN – HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Hezer ve Sarıyıldız’ın vekilliğinin düşürülmesine tepki göstererek, “Arkadaşlarımızın vekilliği düşürülmüş olabilir ama halkımıza vermiş olduğumuz kazanma ve başarma sözümüz yerinde duruyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Tuğba Hezer Öztürk ve Faysal Sarıyıldız’ın vekilliği “devamsızlık” gerekçesiyle düşürüldü. Daha önce de HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın vekilliği düşürülmüştü. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Nadir Yıldırım, “Kürtlere karşı ‘Çöktürme Eylem Planı’nı sürdürüyorlar. Erdoğan-Bahçeli ittifakı ile birlikte Kürtlerin bütün kazanımları ve toplumsal değerleri yok edilmeye çalışılıyor. Bunun en son örneği Kürtlerin iradeleri ile seçtiği milletvekillerin vekilliğinin düşürülmesidir” dedi.
‘BİR HALKIN İRADESİ YOK SAYILIYOR’
Yıldırım, kentlerde yüzlerce insanın katledildiğini, belediyelere kayyumların atandığını ve milletvekillerinin tutuklanmasının çöktürme planının birer parçası olduğunu vurgulayarak, “Ardından Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 4 vekil arkadaşımızın vekilliği düşürüldü. Bir halkın iradesi yok sayılmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘SALDIRILARIN YOĞUNLAŞTIĞI ALANA YOĞUNLAŞMALIYIZ’
Mevcut iktidarın devrilmeden Kürtlere ve demokrasi güçlerine karşı yok etme planlarının tüm hızıyla devam edeceğini hatırlatan Yıldırım, “Faşist iktidarın saldırılarını yoğunlaştırdığı alana yoğunlaşıp o saldırıları kırmak gerekir. 5 Nisan 2015’te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşmelerin kesilmesiyle birlikte bir savaş süreci hayata geçirildi. Bununla birlikte darbe mekaniği devreye sokuldu. 7 Haziran seçim sonuçlarının reddedilmesi ve parlamentonun feshedilmesi süreciyle birlikte adım adım örülmeye çalışılan bir faşizm süreci yaşandı. Bunun son aşaması ve adımı da vekil arkadaşlarımızın vekilliğinin düşürülmesiydi” şeklinde konuştu.
‘GELİNEN AŞAMADA İÇ TÜZÜK ANLAMSIZLAŞTI’
Türkiye halklarına direniş ve mücadelen başka bir şans bırakılmadığını aktaran Yıldırım, “Kuşkusuz bugüne kadar zaten direniş ve mücadeleden başka bir şans yoktu. Fakat direniş ve mücadelenin araç ve yöntemi farklıydı. Örneğin demokratik siyaset akanında özellikle meclis zemininde geliştirilmeye çalışılan bir mücadele ve muhalefet hattı vardı. Fakat gelinen aşamada ve son iç tüzük değişikliği ile birlikte ve mevcut uygulamalarla birlikte bu da anlamsızlaştı. Mevcut faşist iktidara karşı her türlü mücadele yöntemi meşru bir boyut ve zemin kazandı” diye belirtti.
‘HALKA VERDİĞİMİZ SÖZ YERİNDE DURUYOR’
Kendileri açısından vekillik, belediye başkanlığı veya herhangi bir mevki ve makamın tek bir anlamı olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Halkımıza ve özgürlük mücadelemize hizmet edebilme imkanını farklı araç ve yöntemler sunuyor. Bunu dışında hiçbir anlamı yoktur. Bu da şunu gösteriyor vekillik düşmüş olabilir ama mücadelemiz, özgürlük sorunumuz ve halkımıza vermiş olduğumuz kazanma ve başarma sözümüz yerinde duruyor. Bu itibarlı mücadeleye daha fazla sarılma ve daha güçlü sürdürme dışında bir alternatifimiz yok. 1990’lı yıllarda sürdürülen mücadele ne kadar anlamlı ve değerli ise bugün ki mücadele daha anlamlı ve daha değerlidir. Bize düşen bu tekçi, katliamcı ve retçi devlet gerçekliğini aşmak ve demokratikleştirmektir” dedi.