Baydemir: En karanlık dönemdeyiz, dümen çözüme çevrilmeli

ANKARA - HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, OHAL’in faturasının Kürtlere kesildiğini belirterek, Türkiye’nin en karanlık dönemden geçtiği bugünlerden çıkışın 2013’teki çözüm ruhu olduğunu söyledi. Baydemir, dümenin bir an önce çözüme doğru çevrilmesi gerektiğini kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) dönük aylardır gözaltı ve tutuklamalar hız kesmeden sürüyor. Kürt siyasetine dönük kapsamlı gerçekleştirilen bu saldırıları “Kürt kazanımlarını yok etmek” olarak değerlendiren HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Türkiye’nin tarihinin en karanlık döneminden geçtiğini bundan çıkışın da 2013’teki çözüm ruhuna dönmekten geçtiğine işaret etti.

dihaber’e değerlendirmelerde bulunan Baydemir, Temmuz 2015’ten bu yana Kürt siyasetinin kapsamlı bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, elindeki rakamları paylaştı.

17 AYDA 8 BİN 523 GÖZALTI

Baydemir’in verdiği rakamlara göre sadece son 150 gün içerisinde gözaltına alınanların sayısı 4 bin 222, tutuklananların sayısı bin 68. Çatışmaların yeniden şiddetlendiği 22 Temmuz 2015’ten bu yana 17 aylık süre içerisinde 8 bin 523 kişi gözaltın alındı ve bunlardan 2 bin 488’i tutuklandı. Yine Baydemir’in verdiği bilgilere göre tutuklananlardan 12’si HDP’li milletvekili olmakla birlikte 23 HDP il eş başkanı, 44 HDP ilçe eş başkanı, 17 DBP il eş başkanı ve 42 DBP ilçe eş başkanı, 750’yi aşkın il ve ilçe yöneticisi tutuklandı. Yerel yönetimlerde bu baskılardan nasibini alırken, bugüne kadar 69 belediye eş başkanı tutuklandı. 51 belediyeye de kayyum atandı.

HDP BİNALARINA 13 GÜNDE 59 SALDIRI

12 Aralık’tan bu yana Türkiye genelinde 33 şehirde 16 HDP il eş başkanı olmak üzere en az 756 parti yöneticisi ve üyesi de gözaltına alındı, bu şehirlerden biri olan Urfa’da 210 kişi gözaltına alınırken, 12’inci günde gözaltına alınanların ifade işlemleri başladı. Aynı tarihten bu yana genel merkez binası da dahil olmak üzere 59 HDP il ve ilçe binasına saldırı gerçekleşti.

‘OHAL’İN FATURASI KÜRDE KESİLDİ’

Verdiği bu rakamlar ışığında “Güya OHAL devlete ilan edilmişti, yalana bakın. Bu ülkede yalan üzerinden bir rejim inşa ediliyor” diyen Baydemir, Olağanüstü Hal’in 5’inci ayını doldurduğunu ve en ağır faturanın Kürt halkına ve Kürt siyasetine kesildiğini ifade etti. Baydemir, bu tabloyu “Darbenin ta kendisidir. Cunta başarmış olsaydı, aynı şeyi yapacaktı, cunta başarmadı AKP aynı şeyi yapıyor” diyerek, özetlerken, yıllardır aynı sonuç alınamayan yöntemlerin bir kez daha denenerek, sonuç alınmaya çalışıldığına işaret etti.

Baydemir, “Ben size sorarım, bu demin vermiş olduğum bilançonun çeyreği, bu baskının çeyreği AKP’ye yapılmış olsaydı ne olurdu? CHP ya da MHP’ye yapılmış olsaydı ne olurdu? Herkes kendi yanıtını kendisi verir diye düşünüyorum” dedi.

Kürt siyasetinin bu kadar baskıların hedefinde olmasının da tek bir amacı olduğuna dikkat çeken Baydemir, “Kürt halkının kazanımlarını yok etmek, hiç sağa sola çevirmenin gereği yok; bunun adı Kürt düşmanlığıdır, kazanımlarını yok etmektir” diye konuştu.

GAZETEYE ABONE OLDUĞU İÇİN GÖZALTINA ALINAN VAR

Urfa’da 13 gündür gözaltın alınan 210 kişinin durumuna özellikle dikkat çekmek isteyen Baydemir, gözaltına alınanlar arasında sadece KHK ile kapatılan Türkiye’nin tek günlük Kürtçe gazetesi Azadiya Welat abonesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan yurttaşın da olduğu bilgisini verdi.

‘OLANLAR İNTİMAK ALMA OPERASYONUDUR’

Baydemir, şöyle konuştu: “Urfa bir sınır ilimiz aynı zamanda Türklerin, Arapların ve Kürtlerin bir arada yaşadığı bir şehirdir. Urfa 2014 ve 2015’te kapılarını özgürlük perspektifine, birlikte yaşam perspektifine açtı. Kapılarını HDP’ye açtı. 30 yıllık Kürt halkının kazanımlarını ve barış zemininin kalıcılaşmasına katkı sunmak istedi. Neredeyse yüzde yüzlük bir oy artışı yaşadık 7 Haziran seçimlerinde. Bu, açık söylüyorum Ankara’yı sadece AKP’yi demiyorum devleti ürküttü. Bugün Türkiye’nin herhangi bir şehrinde yaprak kımıldıyor, Urfa’da gözaltı oluyor. Bunun nedeni şudur; 12 Eylül cunta darbesi Urfa’da nasıl bir etki bıraktı, nasıl bir sindirme yarattı şimdiki baskı politikasıyla da 12 Eylül’ün tekerrürü yaratılmak isteniyor. Bir sindirme operasyonudur, aslında Urfa’da olanlar intikam almadır. Bu irade bastırılmak isteniyor. Bu tehdit politikası ile nasıl baş edilir. Tek bir fert kalıncaya kadar susmamak, konuşmaya devam etmek, itiraz etmeye devam etmek ve zulüm kimden gelirse gelsin direnmeye devam etmek kabul etmemek, boyun eğmemekle baş edilir.”

‘YENİ CEZAEVLERİ KİME NİYET KİME KISMET BELLİ OLMAZ’

Adalet Bakanlığı’nın 2017’te 175 cezaevi inşa edeceği yönündeki açıklamaları da tutuklama operasyonlarının daha da kapsamlı bir şekilde sürmesi olarak okuyan Baydemir, “Adalet Bakanlığı müjde vermiş. 2017 yılında yüksek standartlı 175 yeni cezaevi inşa edeceğiz. Hiç gerek yok sayın bakan zaten Türkiye’nin bütün yüz ölçümü şu anda cezaevine dönüşmüş duruma. Açık cezaevindeyiz. Bu kapsamlı daha da derin operasyonların da habercisidir. En büyük ve hızlı hizmetleri cezaevi inşa etmek olmuş ama kime niyet kime kısmet. Acaba o inşa edilecek cezaevlerinde kimler kalacak. Kim bilebilir bunu?” diye kaydetti.

‘AYNI AKIBETİ YAŞAYACAKLAR’

Nisan 2009’da yerel seçimler sonrasında devreye konulan “KCK” operasyonlarını hatırlatan Baydemir, kendisinin de o günlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu anımsatarak, şu ifadeleri kullandı: “Bize o kumpası kuranlar, 4-5 yıl boyunca arkadaşlarımızı cezaevinde tutanlar, kimi arkadaşlarımızın hayatları karartıldı halen cezaevindeler. Belediye başkanlarından bahsediyorum. O dönemin savcıları, o dönemin fezleke hazırlayıcısı olan emniyet müdürleri, hakimleri neredeler şimdi? Hepsi cezaevinde. Bu dönemin hukuksuzca pervasızca uygulayıcıları da emin olun aynı akıbeti yaşayacak.”

‘DÜMEN 2013’E ÇÖZÜM RUHUNA ÇEVRİLMELİDİR’

Türkiye’nin içerisinden geçtiği süreci “Türkiye’nin en karanlık dönemi” olarak değerlendiren Baydemir, “Bu karanlığa eğer beka bozulmadan çıkmak isteniyorsa derhal dümen kırılmalı, makas değiştirilmelidir. Dümen de makasta 2013’nün ruhuna çevrilmelidir. Daha fazla yıkım olmadan, acı olmadan daha fazla telafisi imkansız yaralar oluşmadan eğer dümen 2013’e doğru çevrilirse en azından zararın neresinden dönülmüş olursak kardır. Belki yıllarca belki aylarca uğraşarak oluşan bu yaralar bir yandan tamir etme bir yandan yaraları sarma öte yandan da ortak bir gelecek inşa etmenin müzakereleri başlamış olur. Ölümsüz bir zeminde çözüme doğru hep birlikte yol alma çabasını ortaya koymuş oluruz. Ötesi hepimiz açısında karanlıktır. Şu anda yaşamış olduğumuz bu atmosfer, OHAL atmosferi kötülük halinin ta kendisidir” dedi.

‘KÖTÜLÜK KURUMSALLAŞTIRILIYOR’

Baydemir, “Kötülük hali de şu an da kurumsallaştırılmak isteniyor. Anayasa paketi dedikleri, tek adam rejimidir. Tek adam devleti, tek parti devleti, tek dil ve tek din devletidir. Bu ülke buna doğru hızla yol alıyor” ifadesini kullandı.

‘ÇIKIŞ YOLU KÜRDE ÖZGÜRLÜK, TÜRKİYE’YE DEMOKRASİDE’

Meclis Anayasa Komisyonu’nda “tekliği” getirecek olan anayasa değişikliği teklifine ilişkin de konuşan Baydemir, şunları söyledi: “Farz edin ki bu anayasa değişti. Ben açık söylüyorum; kime niyet kime kısmet. Bu ülkede hiçbir şeyin garantisi yok artık. Tamamen hukuk dışına çıkılmış durumda. Bakın bir büyükelçi, bir polisin devletin kendisine verdiği silahla Ankara’nın göbeğinde katlediliyor. Ben sorarım hangimiz güven içerisindeyiz. Hangi birimiz çıkıp biz güvendeyiz diyebiliriz ki. Çok tehlikeli bu ülkede yaşayan tüm insanlar için çok tehlikelideyiz. Bir kez daha söylüyorum bu atmosferden çıkışın yolu içeride barışa, barışın yoluna 2013’un ruhuna geri dönmek dışarıda barışa geri dönmektir. Hükümet dilediği kadar bu yanlışta ısrar etsin. Biz de doğruda ısrar etmeye devam edeceğiz. Biz sadece eleştirmiyoruz, hem yüzlerine ayna tutuyoruz hem de çıkış yolu öneriyoruz. Muhalefet olarak bir görevimiz de çıkış yolu önermektir. Tek bir çıkış yolu var oda Kürde özgürlük, Kürt halkına özgürlük, Türk halkına ve Ortadoğu halklarına da demokrasi ve barıştır.”