‘Anayasa değişikliği ile otokrasi etkin kılınıyor’

DİYARBAKIR - Avukat Mustafa Özer, Türkiye’de tek sesliliğin hakim kılınmaya çalışıldığını belirterek, bu değişiklikle yasama, yürütme ve yargı organlarının tek bir kişide toplanmasının amaçlandığını söyledi. Özer, “Bu da otokrasi sistemini etkin kılar. Bunun adı otokrasidir” dedi.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünü olan Anayasa’nın değiştirilmesi yönünde yıllardır tartışmalar yürütülüp kimi taslaklar hazırlansa da AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bu kez başkanlık yetkileriyle donatılacak cumhurbaşkanlığı ve rejim değişikliği için uzlaştı. Meclis’e sunulan Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki tartışmalar sürerken, AK Parti içinden bazı milletvekillerin karşı durması nedeniyle teklifte kimi değişiklikler yapılacağı belirtildi. Gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulunan Avukat Mustafa Özer, mevcut Anayasa’yı “Darbecilerin hem kendilerini korumak hem de kendi zihniyetlerini Türkiye toplumuna empoze ettirmek için getirdikleri bir anayasa" olarak tanımladı.

‘HÜKÜMET DARBE ANAYASASINDAN KURTULMAK YERİNE OTORİLEŞTİ’

1980 askeri darbesine de tanıklık etmiş olan Özer, yaklaşık 15 yıldır “Türkiye artık darbeler anayasasından kendini kurtarmalıdır” denilerek yeni bir anayasa tartışmasının sürdüğünü söyledi. Özer, gelinen sürece dair şu değerlendirmede bulundu: “Birçok siyasi parti yeni Anayasa için taslaklar oluşturmaya başladı. Ancak Ortadoğu ve Türkiye’de gündemler değiştikçe hükümet otoriterleşti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra da Türkiye yeni bir anayasa yapma mecrasından farklı bir yöne kaymaya başladı. Bunun nedeni de mevcut Cumhurbaşkanının anayasayı resmen ihlal ederek ona aykırı davranacak tasavvurlarda bulunuyor olmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra resmen anayasa ihlal edildiği için de bu ihlalleri yasalaştırmak için girişimlerde bulunuldu.”

‘PADİŞAH NE İSE CUMHURBAŞKANI O OLACAK’

Anayasa değişikliği çalışmalarının kesinlikle "Yeni bir anayasa" çalışması olmadığını vurgulayan Özer, “Toplumun artık kabul etmediği 1982 Anayasası realize edilip tekrar topluma sunulmak isteniyor. Buna anayasa değişikliği ya da yeni anayasa denilemez. Bu değişiklikler ile darbe anayasası daha uzun yıllar toplumun gündemine sokulmuş olacak. Türkiye bir kişinin tahakkümü altına giriyor. Osmanlı’da padişah ne ise Türkiye’de de cumhurbaşkanı o olacak” diye belirtti.

‘MEVCUT DURUMLA HİTLER DÖNEMİNE GİDİLİYOR’

AK Parti’de özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından tek sesli bir yönetim için mücadele edildiğine değinen Özer, şöyle devam etti: “Anayasa değişikliğinde yasama, yürütme ve yargı organlarının tek bir kişide toplanması amaçlanıyor. Bu da otokrasi sistemini etkin kılar. Bunun adı otokrasidir.” Bütün yönetim anlayışlarında yargı bağımsız olduğu müddetçe yöneticinin dizginlenebileceğini vurgulayan Özer, “Ama eğer yargı bağımsız değil ise eğer yargı kendini yürütme erkinin dışında görmüyorsa işte o zaman toplum çok kötü yönetilir, çok kötü koşullara maruz kalır. Türkiye’deki mevcut durum ile Hitler dönemine gidiliyor. Hitler dönemindeki gibi tek kişilik yönetime gidiliyor” şeklinde konuştu.

‘SİNDİRME POLİTİKALARI İLE TEK SESLİLİK İSTENİLİYOR’

İlan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte toplum üzerinde yoğun bir sindirme politikası yürütüldüğünü hatırlatan Özer, “Bu sindirme politikaları ile muhalif, kendisinden olmayan tüm sesleri susturulup tek ses hakim kılınmak isteniliyor. Bu yöntemle halklar şimdiden tek sesliliğe alıştırılmak isteniliyor ve böyle devam edilerek Güney Afrika’da var olan tek sesli hükümranlıklara gidiş söz konusu olacaktır” değerlendirmelerinde bulundu.

Anayasada yapılacak olan en ufak bir değişikliğin bile sokaktaki yurttaşı ilgilendirdiğini ve dolayısıyla da sokaktaki vatandaşla tartışılıp değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirten Özer, şunları aktardı: “Ancak var olan demokrasi kültürümüz buna çok uzak. Bırakın sokaktaki vatandaşları, Meclis'teki siyasi partilerin ve AK Parti’nin cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi hazırladıkları taslaklar bile hiç konuşulmadı. Halbuki anayasalar değiştirilirken toplumun bütün katmanlarının düşüncesi alınmalıdır.”

‘YÖNETİCİLER KENDİ GELECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR’

Toplumda gelişen tartışmalar sonucu ortaya çıkan veriler toplanılarak bir çalışma yürütülmesi gerektiğini kaydeden Özer, “Ama kapalı kapılar ardında tartışmalar yürütülüyor. OHAL’in ilan edilip ülkenin KHK’ler ile yönetildiği bir dönemde yeni bir anayasa çalışması yapılıyor. Türkiye’yi yöneten insanlar çalışmasını yürüttükleri anayasanın ülkenin durumuna uygun olup olmadığı ile ilgilenmiyorlar. İlgilendikleri tek şey kendi gelecekleridir” ifadelerini kullandı.