ANKARA - HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, sıkıntılı bir süreçten geçileceğini belirterek, “Ülke olarak çok yorulacağız ama son iyi olacak” dedi. Anayasa değişikliğinin Meclis Genel Kurulu'nda 330’u bulmama ihtimalinin yüksek olduğunun altını çizen Önder, çözümün reçetesinin Öcalan'da olduğunu kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’nin içerisinden geçtiği sürece ilişkin dihaber’e değerlendirmelerde bulundu.
‘ÇÖZÜM REÇETESİ ÖCALAN’DAYDI’
Önder, Kürt sorunun çözümü noktasında 2013’te yakalanan fırsatın bir daha çözümsüzlüğe evrilmesi durumunda saldırıların daha da yükseleceği uyarısında bulundu. Çözümsüzlükte ısrar edilmesi durumunda darbe mekaniğinin devreye gireceği ve binlerce insanın yaşamını yitireceği ön görüsünde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tespitlerini hatırlatan Önder, “Doğru çıkan en az bunun kadar bununla doğrudan bağlantılı bölgesel gelişmeler de Sayın Öcalan’ın ön gördüğü mecrada ilerledi. Yanılgı olarak işaret ettiği tutum ve pratiğe giren herkes bunun yüksek maliyetiyle karşı karşıya kaldı. Siyasal sürece dair kendisinin kavramsallaştırdığı bütün olgular da bugün kaskatı gerçeklikler olarak kendini sürece, bizlere ve bütün ülkeye dayatmış durumda. Çözüm reçetesi de oradaydı. Demokratik siyaseti, barış iradesini ve radikal bir demokrasiye dönük en büyük ittifakla bezenmiş bir mücadele cephesini örmeyi tek çözüm olarak neredeyse öneriyordu. Dolayısıyla bugün yapmamız gereken eksik bıraktığımız hayatın bu alanını tahkim ederek, demokratik siyaset alanını genişletmek ama bunu özgürlüğü gasp edilen başta seçilmişlerimiz olmak üzere bütün arkadaşlarımızın özgürlüğünü kazanma ve bunu mücadele ile birlikte ele almak temel gündemimiz olma durumdandır” dedi.
'TOPLUMSAL FATURA BÜYÜK OLDU'
Türkiye’nin içine girdiği angajmanlar, ilişkiler ağı ve tercih ettiği savaş tutumunun yaşamın önüne engel oluşturduğuna işaret eden Önder, bunun toplumsal fatura ve maliyetinin büyük olduğunu söyledi. "Umulurki bölgedeki temel politik tutum olarak benimsedikleri Kürt düşmanlığı ya da Kürdün kendisi olarak yaşayabilmesi, statü kazanmasına dönük bu engelleyici ve rasyonellikten uzak tutumdan bir an önce vazgeçmeleri" diyen Önder, bunun yapılmaması durumunda kaos süreci ve çözümsüzlüğün uzayacağını kaydetti. Önder, "Dolayısıyla bıkmadan yorulmadan hep bu gerçekliğe işaret etmek, buna dönük bir pratik geliştirmek zorundayız” diye belirtti.
Egemenlerin Kürtlere karşı nefretinin kurumsallaştırıldığını dile getiren Önder, şöyle devam etti: “Şu an yönetenler, egemen blok, Kürtlere karşı o kadar büyük bir nefret söylemi kurumsallaştırdı ki geriye dönüşün önünde en büyük engel kendilerinin oluşturduğu bu nefret söylemidir. Siyaset kurumu olarak böyle sorup kenara çekilebilme lüksüne sahip değiliz. Yapabileceğimiz temel görevlerimiz, bu söyleminin halk üzerindeki yıkıcı etkilerini giderebilme noktasında bir söylem geliştirmek, ısrarla savaş politikalarının karşısına barışı, demokratik siyaseti önceleyen en geniş hattı örmeye çalışmaktır. Bundan ne kadar uzağına düştüğümüz ve bu mesafenin ne kadar aşılmaz olduğu bizim takılacağımız soru değildir. Böyle olursa siyaset kurumu çalışamaz hale gelir.”
'GENEL KURULDA 330'U BULMAMA İHTİMALİ YÜKSEK'
Hem KCK hem de devlet yetkililerinin bahar aylarına işaret eden açıklamalarının ne anlama geldiği ve "Çatışmalar şiddetlenebilir mi?" sorusuna Önder, “Biz bunun böyle olmaması için elimizden gelen bütün seferberliği göstereceğiz. Öyle bir ihtimal her zaman var ve ihtimal değil tehlike olarak adlandırmak daha doğru olur. Herkes gelişebilecek savaşın yaşama zeminini tahrip edeceği ama bunun dışında bir yenen-yenilen sonucu doğurmayacağını görme ve fark etme zorunda” yanıtını verdi.
Önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen Anayasa değişikliği teklifinin “Mutlak bir hegemonik alan” oluşturmaktan ibaret olduğunu kaydeden Önder, şunları aktardı: “Getirilen anayasa paketine baktığımızda o tahmini bile aşan mutlak bir hegemonik bir alan düzenlemesinden ibaret olduğu, içinde demokratikleşmeye dair hiçbir imkan barındırmadığını görüyoruz.” Genel Kurul’daki oylamada referandum sınırı olan 330’u bulamama durumunun da olabileceğini ifade eden Önder, “Bulmama ihtimali, bulma ihtimalinden daha fazla gibi gözüküyor. AKP ve MHP’de insanları ikna etmekte zorlandıklarını gözlemliyoruz."
‘ÜLKE OLARAK YORULACAĞIZ AMA SON İYİ OLACAK’
İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan Öcalan'ın durumuna da değinen Önder, hükümetle kamusal alanda yürüttükleri tartışmaların dışında herhangi bir temas ya da görüşme kanallarının olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Elimizde son gönderdiği ‘Ben kendi güvenlik koşullarımı kendim sağlarım’ sözünden başka elimizde bir bilgi yok. Genel ülkedeki hukuksuzluk zinciri aslında İmralı tecrit sistemiyle birlikte oluşmuş bir şey. Vaktinde İmralı tecrit sistemine yeterli itirazı yapmış olsalardı bugün bütün demokrat çevrelere dönük bu pervazsız gözaltı ve tutuklama gerçekliğiyle karşılaşmayabilirdik. Onun için bunların tümünü birlikte ele alan bir yaklaşım içerisindeyiz.” Yaşanılanlar "Nereye doğru evrildiği" sorusuna ilişkin Önder, “Sıkıntılı bir süreç geçireceğiz. Çok yorulacağımız, bütün ülke olarak çok yorulacağımız kesin ama sonunun iyi olacağını düşünüyorum” dedi.