DİYARBAKIR - "Anayasa değişikliği AKP’nin biten ömrünü uzatmak içindir" diyen DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, dikta rejimi için yapılan bir anayasa değişikliğini asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Güven, referandumda HDP, DBP, HDK ve TJA ile birlikte "Hayır" kampanyası yürüteceklerini söyledi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkan Leyla Güven, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Güven, AK Parti’nin içte ve dışta yürüttüğü yanlış politikalardan kaynaklı Türkiye’yi kaosa sürüklediğini söyledi. “Anayasa değişikliği aslında AKP’nin biten ömrünü uzatmak için ortaya koyduğu bir tezdir” diyen Güven, AK Parti’nin, iktidarı boyunca halklara vaat ettiği hiçbir şeyi yerine getirmediğini kaydetti.
'ASLA KABUL ETMEYİZ'
Güven, “Türkiye içte ve dışta büyük bir kriz içindeyken anayasayı değiştiriyor. Evet 12 Eylül Anayasası tekçi ve hiç kimsenin sorununa çözüm olmayan bir anayasadır. Bu anayasanın değişmesini biz de istiyoruz. Yıllardır talep ediyoruz. Hatta bu anayasa öyle bir değişmeli ki Kürt sorunu gibi Türkiye’nin temel sorunlarından olan sorunun demokratikleşmesine kavuşabileceği bir anayasa olabilmelidir. Herkesin kendini bulabileceği bir anayasa olabilmeliydi. Biz de o zaman destek verirdik. Ama böylesi AKP’nin sadece dikta rejimi için yapılan bir anayasa değişikliğini asla kabul etmeyiz” dedi.
‘MHP KENDİNİ RESMEN FESHETTİ’
Güven, AK Parti-MHP ittifakına dikkat çekerek, şunları söyledi: “MHP ile anlaşma bir anayasa uzlaşması değildir. Herkesin bunu doğru anlaması lazım. Bir ittifak gelişti. Bu ittifak artık kalıcıdır. Oluşturulan yeni sistemde iki parti tek partiye dönüştürülmüştür. MHP kendisini resmen feshederek fiili olarak AKP’yle birleşmiştir. Ve bu birleşmenin temelleri yakında ortaya çıkacak. Bunun temellerinde Kürt sorunu konusunda uzlaşma ve birlikte hareket etme koalisyonu olacaktır. AKP, MHP ile bir koalisyon oluşturmuştur. MHP bundan sonra bir siyaset yürütmeyecektir. Buradaki uzlaşma noktası nedir. Bunun öncelikle irdelenmesi gerekir. Bu uzlaşma Kürdün katliamı üzerinden yapılmıştır. Çünkü AKP ve MHP Kürt sorunu konusunda farklı düşünmüyorlar. Türkiye’nin gerçek gündemi saptırılmıştır. Gerçek gündem bu değil.”
'SİYASET ETİĞİNE YAKIŞMIYOR'
Meclis'te anayasa maddelerinin siyaset etiğine yakışmayan bir tarzda geçirildiğine işaret eden Güven, “Son olarak AKP’li kadın vekilin HDP ve CHP’li kadın vekillere saldırması utanç vericidir. İnsanlık onuruna yakışmayan bir şeydir. Özelikle bir kadından beklenmeyecek bir durumdur. Ama o kadın kendi iradesiyle değil liderinin iradesiyle bunları yapıyor. Ben inanıyorum ki kendi iradesiyle hareket etse böyle bir şey yapmaz” diye konuştu.
DTK’NİN GÜNDEMİ ÖCALAN
“Türkiye ve Kürdistan’ın gündemi sadece anayasa değişikliği değildir” diyen Güven, şöyle devam etti: “DTK olarak bizim Kürdistan’da çok daha önemli gündemlerimiz var. Bu gündemler çerçevesinde biz çalışmalarımızı yürüteceğiz. Birincisi Sayın Öcalan’ın sağlık durumu ve üzerindeki insanlık dışı tecridinin kaldırılması için çalışacağız. Yine onbinlerce siyasetçimiz şu an tutuklu, bunların serbest bırakılması için uluslararası arenada güçlü bir diplomasi yürüteceğiz. Bütün bu gündemlerin yanı sıra bu dikta rejimi ve tekçi anayasaya 'Hayır' demek içinde kampanyalar yürüteceğiz. Türkiye boyutunda HDK ve HDP öncülük edecek. Kürdistan’da ise DTK, TJA ve DBP’nin ortak planladığı çalışmalar olacak. Bu planlamada geniş halk toplantıları yapacağız. Halkın 'Hayır' demesi için çalışacağız.”
‘DTK MEŞRU BİR KURULUŞTUR’
DTK’ye yönelik saldırı ve kriminalize edildiğini ve hedef haline getirildiğini söyleyen Güven, “DTK Kürdistan’da yaşayan bütün halkların ve inançların kendisini var ettiği bir kurumdur. Bu coğrafyada çeşitli katliamlardan geçirilmiş yok olmak ile yüz yüze kalmış kesimler kendisini DTK içerisinde var ediyor. DTK Kürdistan’ın genelinde halkın taleplerini yerinden tespit ederek çözüme kavuşturur. 2007’de kurulan DTK bütün çalışmalarını açık bir şekilde yürütmüştür. DTK bir anda ne oldu da bugün ‘Terör örgütü’ olarak tanımlanıyor. Nasıl bu aşamaya gelindi. Amaç Kürtlerin ve halkların kendisini ifade edebileceği kurumları terörize etmektir. Çalışacak kurum bırakmamaktır. Kayyum bunların bir örneğidir. Halkın gözünde bu kurumlar meşru değildir anlamına getiriliyor. Hukuk dışı bir şekilde DTK’ye saldırılıyor. DTK meşru bir kuruluştur. DTK varlığını sürdürecektir. Ayrıca kongreler devlete bağlı olmak zorunda değildir. Evet biz devlete karşı muhalefetiz. Devleti eleştiriyoruz diye de bizim terörize edilmemiz gerekmiyor. Sivil siyasetten tasfiye edilmemiz gerekmiyor. Türkiye şuan kendi hukukunu bile işlemiyor. Bunun uzun sürecini düşünmüyorum” diye konuştu.