İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Hayır"cıları ülkeyi bölmekle itham ederek, "Devlet yönetim sisteminde bir aktör varsa bu hiçbir zaman sembolik olarak kalmaz. Avrupa ülkeleri monarşi ile demokrasiyi birlikte yaşatma yoluna giderken, biz hanedanı ülke dışına çıkartıp cumhuriyeti ilan ettik" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde SETA tarafından düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu'nda konuştu. Erdoğan, Anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesine ve ülke gündeminde ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında yönetim sistemlerine değinen Erdoğan, "Yönetim sistemleri konusunda yapılan çeşitli tasnifler varsa da bunlar sadece genel bir fikir edinmeye yarıyor. Örneğin parlamenter sistemle yönetilen ülkeler sistemini incelediğinizde pratikte birbirinden çok farklı idare tarzıyla yönetilen ülkelerin aynı başlık altında toplandığını görüyoruz. Devlet Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetilen ülkelerde benzer bir manzarayla karşılaşıyoruz. Teoride parlamenter sistem monarşiye ve totaliterizme karşı verilen mücadelenin ürünüdür.
Avrupa ülkelerinin pek çoğunda kralların ve kraliçelerin bulunduğunu görüyoruz. Japonya, Tayland gibi dünyanın başka yerlerinde benzer durumlarla karşılaşılabiliyor. Devlet sisteminde bir aktör varsa hiçbir zaman sembolik olarak kalmaz. Bir ülkede bir kral varsa o kral, kraliçe varsa o kraliçedir. Bu taht ve taç sahibi ülke yönetiminde hak ve söz sahibidir. Sadece Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetilen sistemlerde monarşi yoktur. Adı cumhuriyet veya demokrasi olduğu halde fiilen diktatörlükle yönetilen ülkeler de mevcuttur. Her ülke kendi şartlarına özgün bir yönetim biçimine sahiptir" dedi.
CHP'YE YÜKLENDİ
Cumhurbaşkanlığı sistemi konusunun bir günde ortaya çıkmadığını belirten Erdoğan, "Gerisinde düşündürücü bir arka plan vardır. Kesinlikle bu mesele bir Cumhuriyet meselesi değildir. Mesele kesinlikle demokrasi, özgürlük meselesi de değildir. Tartıştığımız sistem Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin asırlardır devam eden beka sorunun en doğru çözüm yoludur, mesele budur" diye belirtti.
Ana muhalefet partisi CHP'ye yüklenen Erdoğan, şöyle devam etti: "Ey ana muhalefet önce kendini bir sigaya çek! Tek parti yönetimini. Türkiye gücü ve yetkiyi elinde bulunduran millete karşı sorumluluğu bulunmayan vesayet kurumundan çok çekti. Ne zaman milli iradeye dayanan yönetimler işbaşında olursa o dönemde çok büyük sıçramalar yaşamıştır. Başbakanlık dönemimde bürokratik oligarşiden çok çektiğimi sizlerin hatırlıyor olması lazım. Tarihi okumaları bir araya getirdiğimizde ülkemizin yeni bir Anayasaya ve yönetim sistemine olan ihtiyacı gün gibi ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ne rejimle, ne tek adamlıkla ne şahsilikle bir ilgisi var. Bu ülkede il başkanlarının vali olmasını herhalde AK Parti yapmadı. Veya AK Parti yaşamadı. Bunlar kime ait? Tamamıyla ana muhalefet partisinin geçmişine ait. CHP'nin il başkanları bu ülkede aynı zamanda valilik yapmıştır.
'CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE KARŞI ÇIKMAK MİLLETE KARŞI ÇIKMAKTIR'
"Millete, milli iradeye hesap vermek zorunda olanların Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanlara hak verme olasılığı olamaz" diyen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanların Cumhurbaşkanı'na değil millete karşı olduğunu savundu. Meselenin bu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan baki değil fani. Benim 16 Nisan'a çıkacağıma dair bir garanti var mı? Millet ne derse o olacak. Allah ne derse o olacak. Türkiye bu sisteme olan ilk adımlarını zaten atmıştı. 2007 yılındaki Anayasa değişikliğinden söz ediyorum. Bu işleri az çok bilen herkes Cumhurbaşkanı doğrudan halkın seçmesiyle 16 Nisan'da oylayacak olan sistemin zaten işlemeye başladığını kabul edecek. Bu süreçte sorun yaşanmadıysa sebebin sistemin doğru işliyor olması değil; şahsımla veya Başbakanımızla birlikte uyumlu olmamızdan kaynaklanmaktadır. Anayasa değişikliğiyle konuyu şahsileştirmiyor, tam tersine şahsi inisiyatifle yürüyen bir yönetimi sisteme bağlıyoruz. Anayasa değişikliğinin ayrıntıları bu sempozyum boyunca hiç şüphesiz enine boyuna tartışılacaktır" ifadelerini kullandı.
'TEK MİLLET İÇİN EVET'
Ülkede her şeye karşı çıkmayı muhalefet sanan bir anlayış olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Ruh olmayınca beden cesettir. Bu konuda da milletimize işin ruhunu, özünü, esasını anlatmazsak tek başına Anayasa değişikliği hükümleri, kuru hukuki ifadelerden ibaret kalır. Halk oylaması tarihine kadar, 16 Nisan'a kadar Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi'ne 'Evet' diyenler olarak ülkemizi karış karış gezip, tüm iletişim imkanlarını kullanıp, yeni sistemi anlatmalıyız. Dün Aksaray'da tabii ki 'Evet' dedik. Niye? Tek millet için 'Evet', tek bayrak için 'Evet', tek vatan için 'Evet' tek devlet için 'Evet'. Bundan daha başkası olabilir mi? 80 milyon tek millet, bunun için 'Evet'. Şehidimizin kanıyla rengini almış, bağımsızlığını hilalle taçlandırmış, her yıldızın bir şehidi ifade ettiği bayrağımız. Ona 'Evet'...
CUMHURBAŞKANI'NIN GÖZÜ MİLLETE OLACAK
İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Şu anda Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıktığını ifade edenlerin de işin ruhunu öğrendiklerinde fikirlerini değiştireceklerine inanıyorum. Bugün 'Hayır' diyenler neye 'Hayır' dediklerinin farkında mı? Kim 'Hayır' diyor; PKK 'Hayır' diyor. Kandil 'Hayır' diyor. Bu ülkeyi bölmek parçalamak isteyenler 'Hayır' diyor. Bayrağımıza karşı çıkanlar 'Hayır' diyor. Ne yazık ki bu ülkede milli ve yerli olanlara karşı çıkanlar 'Hayır' diyor. Bunlarla beraber ana muhalefet hareket ediyor mu? Ediyor. Temenni ederim ki 16 Nisan'a kadar onlar da kendilerini çek ederler. Bu değişim, dönüşüm sıradan bir olay olmayacak. Sistemin özü yönetimin doğrudan millete veriliyor olmasıdır. Cumhurbaşkanı'nın attığı her adımda gözü millete olacak.
BİZİMKİSİ TÜRK TİPİ BAŞKANLIK
Bugün başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde örneğin ABD'de yasama yok mu? Var. Onlarda çift kameralı. Bizimkisi Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi olacak. Aynısı olmak durumda değiliz. Yürütme? Var. Cumhurbaşkanı kabinesini kuracak, yeri geldiğinde görevden alacak, yürütmeyi o kuracak. Hesabını millete verecek. Gensoru kalkıyor, hayırlı olsun. Çünkü bu gensorudan bu ülkede hükümetler çok çekti. Biz de çok çektik. Gensoru mekanizması parlamentoyu çalıştırmama mekanizmasıdır. Hükümetleri çalıştırmama mekanizmasıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak suretiyle şu anda hızla yürüyen bir yürütmeyi göreceksiniz. İnşallah bunu başaracağız. Asıl gensoru mekanizması nerede çalışacak. 5 senede bir milletin karşısında çalışacak.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN TEK İSİMDE
Bazıları maalesef vicdanı sızlayanlar oluyor. Üyeler vicdanının sesini duyarak 339'u verdi. Onlar adil değil de sizler mi adilsiniz. 16 Nisan'da millet kararını verecek demişler. Bu sistemde hiç kimsenin kerameti kendinden menkul davranışlar içine girmesi mümkün değil. Yürütmenin hali hazırda iki olan başı; yani Cumhurbaşkanı ve Başbakan artık tek isimde birleşiyor. Milletimiz yetkiyi kime verdiği sorumluluğu kimin üstlendiği dolayısıyla kimden hesap soracağını başından biliyor. Milletvekili iş takibi yapmaktan yasama vazifesini icra etmeye zaman bulamıyor. Meclis'te üç dönem görev yapmış olup da tek bir kanun teklifi yapmamış milletvekilleri var. Yeni sistemle birlikte tüm milletvekilleri Meclis çalışmalarına yoğunlaşacaktır. Cumhurbaşkanı'nın bütçe dışında kanun teklifi getirme yetkisi yoktur.
BASKICI ANLAYIŞ TARİHE KARIŞIYOR
Şimdi saflar netleşiyor. Parlamento itibarı hak ettiği seviyeye yükseliyor. Yargı ülkemizde son yıllarda en çok yıpranan güçtür. Darbe ve vesayet dönemlerinde demokrasinin yanında güçlü bir duruş sergilemeyen yargıyla ilgili hafızalarımızda hoş olmayan görüntüler var. 28 Şubat'ta cübbeyle brifinglere giden, aklını ve gönlünü bir terör elebaşısına teslim eden şarlatanlar gördük bu ülkede. Anayasal güvence altına alınan yargının, HSYK'nın yeni yapısıyla hak ettiği yere ulaşacağını düşünüyorum. Halka hakaret ederek halkçılık yaptıklarını iddia edenlerin devri artık tamamen kapanıyor. Milleti mümeyyiz görmeyenlerin baskıcı anlayışı artık tarihe karışıyor."