Fırat Anlı için tahliye kararı çıkmadı 2017-02-20 19:25:20 DİYARBAKIR - Aralarında 30 Ekim 2016'da tutuklandıktan sonra görevinden uzaklaştırılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Fırat Anlı'nın da bulunduğu 7'si tutuklu toplam 51 kişi hakkında açılan davanın görülen ilk duruşmasında Anlı için tahliye kararı çıkmadı. Diyarbakır’da 30 Ekim 2016'da tutuklandıktan sonra görevinden uzaklaştırılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Fırat Anlı'nın da aralarında bulunduğu 7'si tutuklu toplam 51 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanıklar Dicle ilçesi Kurşunlu köyünde içerisinde cami, yas evi, müze, misafirhanenin bulunduğu "Şeyh Sait Şehitliği" mezarlığının inşaatında çalıştıkları, yardım ettikleri için mezarlıktaki “Demokratik Direniş Çadırı” eylemine katılmakla suçlanıyor. Davada, 7 ayrı suçtan yargılanan sanıkların 1 yıldan 15 yıla kadar hapsi istenirken, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı hakkında 2 kez "ağırlaştırılmış müebbet" ve 31 yıldan 99 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Mahkeme başkanının raporlu olması nedeniyle yerine geçici olarak başka bir hâkim mahkemeye başkanlık yaptı. Duruşmada 6 tutuklu sanık ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar hazır bulunurken, Anlı ise duruşmaya tutuklu bulunduğu Elazığ T Tipi Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden katıldı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı duruşma salonunda, izleyicilerin üzeri aranarak içeri alındı. HDP milletvekilleri Feleknaz Uca ve Mahmut Tuğrul, görevlerinden uzaklaştırılan Sur ve Yenişehir belediye eşbaşkanları, Hannover Diyarbakır Dostluk Derneği üyeleri Heidi Merk Friedrich Dörr, Diyarbakır Zurih Köprü Komitesi üyeleri, HDP, DBP, TÜMBEL-SEN yöneticileri yanı sıra tutukluların yakınları izleyici olarak katıldı. Kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada mahkeme heyeti, 676 sayılı KHK ile bir sanığın en fazla 3 avukatla savunulacağını belirtti. Buna karşı söz alan Anlı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar, avukat sınırlamasının CMK’ye ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirttiği itiraz mahkeme heyetince reddedildi. SEGBİS’te yaşanan teknik sıkıntı nedeniyle Anlı’nın savunması alınamazken, sanıkların savunmalarına geçildi. Savunmalar alındığı sırada, adliyedeki elektriğin sık sık kesilmesi nedeniyle savunmalarda aksamalar yaşanırken, Anlı’ın SEGBİS bağlantısı ise defalarca kesildi. Mezarlığın yapıldığı Kurşunlu köyündeki alt yapı çalışmasını yapan yüklenici firma ve Kurşunlu Köy muhtarının savunmasının ardından Anlı’nın savunmasına geçildi. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (DİSKİ) belediyecilik faaliyetleri kapsamında kentteki birçok yerde sondaj kuyusu, alt yapı çalışması ve içme suyu çalışmasını yaptığını hatırlatarak, Kurşunlu köyünde bitirilen sondaj kuyusu çalışması yerinde incelemek için köyü ziyaret ettiğini söyledi. Mahkeme başkanı söyleyeceklerin bundan mı ibaret” sözlerine Anlı, “ Evet bundan başka ekleyecek bir şeyim yok” cevabını verdi. Bu sırada kesilen elektrik nedeniyle Anlı’nın SEGBİS üzerinden alınan savunması yarıda kaldı. Bunun üzerine başka bir sanığın savunmasını alan mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. ‘ÇÖZÜM İÇİN ŞİDDETTEN UZAK DURULMASI GEREKTİĞİNİ VURGULADIM’ Öğleden sonra devam eden duruşmada Sümerpark'ta yapılan bir panelde özyönetimlere ilişkin yaptığı konuşması sorulan Anlı, Kürt meselesinde uzun yıllardır birçok olumsuzlukların yaşandığını belirterek, "Son 40 yıldır da Kürt meselesinin çözümü için şiddete başvuruluyor ve bu şiddet tarifi imkansız acılar doğurdu. Bize göre devlet artık şiddet politikasından vazgeçmelidir. Bu sorunun çözümü için bilimsel ve uluslararası çözüm yolları araştırılıyor. Ben de bu konuşmamda çözüm için şiddetten uzak durulması gerektiğini vurguluyorum" dedi. Mahkeme başkanının "Özyönetim nedir" şeklindeki sorusuna cevap veren Anlı, "1995 yılında yönetim biçimleri üzerine tez hazırlayan birisi olarak bu konuları iyi bilirim. Özyönetim herkesin anlayacağı dilde kendi kendini yönetmektir. Son yıllarda telafuz edilen bir kavram. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa Birliği'nde de yer alan bir kavramdır. Bu yönetim tekrardan tartışılmalıdır. Benim ifade etmek istediğim bu manada yerel yönetimlerin daha fazla güçlendirilmesidir" şeklinde konuştu. Duruşmada daha sonra Anlı'nın iddianamesinde yer alan 21 Şubat Dünya Anadil Günü, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ile ilgili ve yerel seçimler öncesi farklı yerlerde yaptığı konuşmalar soruldu. Genel olarak Kürtçe yaptığı konuşmalarında tercüme hatası olduğunu belirten Anlı, "Konuşmalarımın geneli de hükümete yönelik eleştirilerden ibarettir. Eğer bu ülkede bir hükümet varsa kendisine yönelik en net ve keskin eleştirileri kabul etmelidir" dedi. ‘SÖYLEMLERİMİZ NEDENİYLE SÜREKLİ YARGILANIYORUZ’ Belediyeye ait cenaze taşıma aracı ile PKK'lilere ait cenazelerin taşınmasına yönelik iddiaya da cevap veren Anlı, "Burada direkt bana yönelik bir iddia yok ama bir şey belirtmek istiyorum. Belediye yasasına göre o şehirdeki tüm cenazeleri kaldırmak zorundasınız. Cenazesi taşınan kişinin kim olduğuna, yaşamını nasıl yitirdiğine bakmazsınız" diye konuştu. Kendilerinin Türkiye'de siyaset yapma anlamında sürekli sıkıntı yaşadıklarını belirten Anlı, "Söylemlerimiz nedeniyle sürekli yargılanıyoruz. Biz bunların burada değil de mecliste ve toplum arasında tartışılmasını isterdik. Düşünce ve ifade özgürlüğü önünde hiçbir engelin olmadığı bir ortamda siyaset yapmak isterdik" dedi. Anlı'nın savunmasının ardından dosyada tutuklu bulunan diğer tutuklu sanıkların ifadeleri alındı. Verilen aranın ardından dava hakkında görüşünü açıklayan savcı, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi. Savcılık mütalaasına karşı sanık avukatları savunmada bulundu. İlk olarak savunma yapan Anlı’nın avukatı Cihan Aydın, müvekkilinin gözaltına alındığı saate değin yürütülen soruşturmada yer almadığını “Gözaltı akşamı apar topar dosyaya alınmış ve tutuklanmıştır. Bu dosyanın başka bir motivasyonu var. Bu dosyanın motivasyonu suçluyu bulma değil, adalete ulaşma değildir. Bu dosyanın motivasyonu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atılmasıdır” dedi. Anlı’nın yaptığı köy ziyaretinden 15 ay sonra köy civarında çatışma çıktığı ve müvekkilinin bu olaydan sorumlu tutulduğunu belirten Aydın, “El insaf diyorum. Bu ülkede her gün karayollarının, stadyumların, kurum ve kuruluşlarının sağında solunda bombalar patlıyor. Hiç patlayan bombalar nedeniyle kurum görevlilerinin tutuklandığına şahit oldunuz mu” diye sordu. AKTAR: MESELE KAYYUM MESELESİ Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın da Anlı ile aynı dakikada gözaltına alındığını belirten Anlı’nın bir diğer avukatı Mehmet Emin Aktar ise, “Böyle bir durumda ikisinin de aynı soruşturma kapsamında gözaltına alındığını sanırsınız. Ama biri emniyete diğeri ise jandarmaya götürüldü. Siz bundan ne anlarsınız? Bu durumda dosyanın kayyum ataması ile ilgili olduğunu ortaya koyuyor” dedi. Anlı’nın iddianamede "Şeyh Sait Şehitliği"ne trafo ve jeneratör gönderdiği gerekçesiyle de tutuklandığını belirten Aktar, “Hadi Anlı’nın yasadığı iş yaptığını ve yerine bir memurun kayyum olarak atandığını kabul edelim. Peki bu kayyum gidip oradaki jeneratörü aldı mı? Hayır jeneratör olduğu yerde duruyor. Kayyumun umurunda değil. Demek ki mesele jeneratör meselesi değil. Kayyum meselesidir” dedi. ÖZMEN: ANLI HALKIN SEÇTİĞİ BİR TEMSİLCİDİR Duruşmada mahkeme başkanından izin alarak birkaç şey söylemek istediğini belirten Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen ise “Anlı baromuzun üyesi ve belediye başkanıdır. Ne yazık ki devletin Kürt meselesinin çözümü için geleneksel şiddet politikasına geri dönmesiyle böyle sahnelerle karşılaşıyoruz” dedi. Özmen’in sözlerinin üzerine mahkeme başkanı “Siyasi mesaj vermeyin” deyince, salonda kısa süreli tartışma yaşandı. Sık sık sözleri mahkeme başkanınca kesilen Özmen, “Fırat Anlı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı’dır ve halkın seçtiği bir temsilcidir. İddianamedeki delillere ve isnat edilen suça bakıldığında Anlı için herhangi bir mahkumiyet kararının çıkmayacağını düşünüyoruz. Diyarbakır Barosu’nun tüzel kişiliği ve arkadaşlarımızın adına Anlı’nın tahliyesini istiyorum” dedi. Özmen’in yaptığı savunma ise mahkeme heyetince zapta geçirilmedi. Yapılan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Harun Vural’ın tahliyesine karar verdi. Ayrıca tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol kararını da kaldıran mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Mayıs’a erteledi.