Af Örgütü: Türkiye'de işkencenin önü açıldı 2017-02-22 12:11:42 HABER MERKEZİ - Af Örgütü, açıkladığı yıllık raporunda, dünyada insan haklarının durumuna dikkat çekti. Türkiye’de artan işkence ve kötü muameleye vurgu yapan raporda, bu yönlü açılan soruşturmaların sonuçsuz kaldığı kaydedildi. Uluslararası Af Örgütü, 2016 yılında 159 ülke ve bölgede insan haklarının durumunun incelendiği raporunu Taksim'de bulunan Aynalı Geçit Etkinlik Mekanı’nda yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener ve Uluslararası Sekreterya Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner katıldı. “Dünyanın İnsan Hakları Durumu” isimli raporda, 2016’da 159 ülkedeki insan hakları temelli kaygıların dile getirilirken, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan silahlı çatışmalara, sivillere yönelik şiddetli saldırılara, devam eden mülteci krizine ve siyasetçilerin insan haklarına zarar verecek politikalar üreten ayrıştırıcı beyanları ile “biz ve onlar” söylemine dikkat çekildi. Türkiye’de de insan hakları durumunun ciddi biçimde kötüye gittiği vurgulanırken, 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra, Olağanüstü Hal (OHAL) boyunca muhalif sesler üzerindeki baskının arttığına dikkat çekildi. DARBE GİRİŞİMİ SONRASI SİVİL TOPLUM BASKI ALNITA ALINDI Örgütün yıllık raporunda, Türkiye’deki gelişmeler, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, işkence ve diğer kötü muameleler, aşırı güç kullanımı, cezasızlık, silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen ihlaller, mülteciler ve sığınmacılar ile ülke içinde yerinden edilen kişiler başlıkları altında incelendi.Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan gelişmelerin ele alındığı raporda, "Darbe girişiminin ardından hükümet memurlar ve sivil toplum üzerinde büyük baskı oluşturdu" değerlendirmesi yaptı. MEDYADAN SİYASETE HERKES BASKI ALTINDA OHAL kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK), aralarında öğretmen, doktor, hakim, savcı ve askerlerin de bulunduğu yaklaşık 90 bin kişinin “terör örgütleriyle bağlantılı oldukları” ya da “ulusal güvenliğe tehdit oluşturdukları” gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği belirtilen raporda, "Yüzlerce medya kuruluşu ve sivil toplum örgütü kapatıldı, gazeteciler, aktivistler ve milletvekilleri tutuklandı" ifadelerine yer verildi. KÜRT BELEDİYELERE KAYYUM ATANDI Raporda, bölge illerinde 53 belediyenin seçilmiş belediye eş başkanlarının yerine kayyum atandığı, Halkların Demokratik Partisi’nden seçilmiş dokuz milletvekilinin yargılanmak üzere tutuklandığı vurgulandı. ERDOĞAN GÜCÜNÜ SAĞLAMLAŞTIRDI Raporda 2016 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, yıl boyunca gücünü sağlamlaştırdığı ve Cumhurbaşkanlığına yürütme yetkisini veren anayasal değişikliği TBMM’ye sunulduğu da belirtildi. İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE ARTTI Türkiye’deki insan hakları durumunun yıllık bilançosunun aktarıldığı raporda, Kürt illerinde “terörle mücadele” kapsamında sokağa çıkma yasaklarının olduğu bölgelerde ve özellikle 15 Temmuz sonrası Ankara ve İstanbul’da "polis gözetiminde rapor edilen işkence ve kötü muamele"de artış yaşandığı vurgulandı. İŞKENCENİN ÖNÜ AÇILDI Ayrıca OHAL’de tutukluların korunmasını sağlayan uygulamaların kaldırıldığı ve kötü muameleyi kolaylaştıran yasaklı uygulamaların önünün açıldığına dikkat çekildi. DENETİM DIŞI KALDI Gözaltı yerlerini izleyen hiçbir ulusal mekanizma kalmadığı belirtilen raporda, tutukluların avukatlarıyla görüşme haklarının ortadan kaldırıldığı, sürenin uzatıldığı hatırlatılıyor. Raporda, 15 Temmuz sonrası polis gözetimindeki birçok kişinin, ciddi derecede dayak, cinsel saldırı, tecavüz tehdidi ve tecavüze maruz kaldıklarının rapor edildiğine yer verdi. Af Örgütü en kötü fiziksel şiddete askeri personelin maruz kaldığı bilgisine yer verdi. MUHALİF GÖRÜŞLER ŞİDDET VE BASKI ALTINDA Af Örgütü 2016 yıllık raporunda, Türkiye’de ifade özgürlüğünün “keskin biçimde kötüye gittiği” vurgulandı. OHAL ilanının ardından 188 gazetecinin yargılanmak üzere tutuklandığı ve 184 medya kuruluşunun KHK’lerle keyfi olarak kapatıldığı vurgulandı. Örgüt raporunda özellikle Kürt sorununa dair muhalif görüşler ifade eden kişilerin şiddet ve cezai kovuşturmaya maruz kaldığına yer verirken, aralarında kadın hakları grupları, avukat dernekleri ve insani yardım örgütlerinin de bulunduğu en az 375 sivil toplum örgütünün KHK’lerle kapatıldığı kaydedildi. BARIŞ AKADEMİSYENLERİ CEZALANDIRILDI Raporda yine ifade özgürlüğündeki keskin kötüye gidişe dair, Barış için Akademisyenlerin maruz kaldığı idari soruşturmalar ve cezai kovuşturmalara yer verildi. Barış müzakerelerine geri dönülmesi ve Kürt siyasi hareketinin taleplerinin tanınması için çağrıda bulunan bildiriyi imzalayan akademisyenlerden 490’ı hakkında yılsonuna kadar idari soruşturma yürütüldüğü ve 142’sinin işlerine son verildiğine yer verildi. Raporda darbe girişiminden bu yana bin 100’den fazla imzacının cezai soruşturma altında olduğu hatırlatıldı. İNTERNET SANSÜRÜ ARTTI Af Örgütü 2016 yılında insan hakları durumuna ilişkin raporunda, Türkiye’de hükümetin darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen yapılanmasına yakın medya kuruluşlarına kayyum atandığı ve bu kuruluşlara hükümet yanlısı yayın çizgisi empoze edildiğine dikkat çekildi. Yıllık raporda, Türkiye’de internet sansürünün arttığına yer verildi. Yetkililerin yargının incelemeden onayladığı ve temyiz etmenin mümkün olmadığı kararlarla birlikte internet siteleri, sosyal medya hesapları dahil içerikleri engelledikleri ifade edildi. Raporda, 2016 yılı Ekim ayında güneydoğuda internet hizmetlerinin kesildiği ve sosyal medyaya kısıtlama getirildiği örneği aktarıldı. TOPLANMA ÖZGÜRLÜĞÜ YOK Af Örgütü 2016 yılı raporunda, İstanbul’da arka arkaya dördüncü kez olmak üzere 1 Mayıs yürüyüşü ve ikinci kez olmak üzere Onur Yürüyüşü’nün düzmece sebeplerle yasaklanmasının, toplanma özgürlüğü hakkı ihlali olduğuna yer verdi. Hükümetin OHAL kanunlarından yararlanarak, tüm şehirlerde gösterileri engelleyecek genel yasaklar çıkardıklarına, hakkını kullanmak isteyen vatandaşlara da aşırı güç kullanıldığına dikkat çekildi. CİZRE’DE SORUŞTURMADA İLERLEME KAYDEDİLMEDİ Uluslararası Af Örgütü Raporu’nda 2016 yılında aradan geçen üç yıla karşın Gezi parkı eylemlerinde polis tarafından güç kullanılan soruşturma ve davalarda yol kat edilemediğine dikkat çekildi. Yine 2016 Şubat ayında sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’de çatışmalardan kaçmak için bodrum katına sığınan ve hayatını kaybeden 130 kişiye ilişkin soruşturmalarda da ilerleme kaydedilmediğine yer verildi. AB ÜLKELERİNE MÜLTECİ ELEŞTİRİSİ Uluslararası Af Örgütü raporunda, Avrupa ülkelerindeki durum da incelendi. Avrupa ülkelerinin çoğunda hayata geçirilen güvenliğe ilişkin yasaların bireysel özgürlükleri kısıtladığı vurgulanan raporda, AB'nin hala ortak bir mülteci politikası olmadığına yer verilirken, "AB-Türkiye Anlaşması’nın Libya, Sudan, Nijer gibi ülkelerle yapılacak olan anlaşmalar için bir model teşkil edebileceğini iddia eden liderler, ortaya çıkan korkunç sonuçlara bakmalı ve bunun bir daha asla tekrarlanmayacağı konusunda ikaz edilmelidirler" denildi. 26 ÜLKEDE SAVAŞ SUÇU İŞLENDİ Toplantıda daha sonra konuşan Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener, 2016’da tüm dünyada damgasını vuran önemli gelişmenin ötekileştirilen dilin olduğunu söyledi. Akşener, bu tip ayrıştırıcı söylemin 1930’lardan bu yana en yüksek seviyede olduğunu belirterek, bu söylemin ilk hedefinin göçmenler ve mülteciler olduğunu dile getirdi. Akşener, 2016’da 36 ülkenin mültecileri geri göndererek uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi. Yine 2016 yılında 26 ülkede savaş suçu işlediğini söyleyen Akşener, “2016’da işkencenin meşrulaştırıldığını saptamak mümkün. İnsan hakları alanı gerilemiş durumda. İnsan haklarına ilişkin mücadele etmek yerine insanlık dışı muameleler yaşandı” dedi. Akşener, “Ülkelere baktığımızda ABD’de Trump’ın nefret dolu ve yabancı düşmanı söyleminin hayata geçtiğini görüyoruz. Avrupa’da nefret söylemi ve yabancı düşmanlığı ciddi biçimde arttı” dedi. '22 BARIŞ YANLISI ÖLDÜRÜLDÜ' Muhaliflere yönelik tüm dünyada ağır baskılar olduğunu dile getiren Akşener, “Tüm dünyada insan hakları savunucularına yönelik çok ciddi baskıların olduğunu görüyoruz . Avukatları ile görüştürülmediklerini, işkence ve kötü muameleye uğradıkların hatta bazı durumlarda öldürüldüklerini görüyoruz. 2016’da 22 ülkede 22 barışçıl insan hakları aktivistleri öldürüldü” diye konuştu. Dünyada 33 ülkede savaş suçlarının soruşturulmadan işlenmeye devam ettiğini dile getiren Akşener, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin de buna yönelik etkili bir mekanizmayı çalıştırmadığına dikkat çekti. Akşener, son olarak; insanların aktivist hale gelip insan hakları mücadelesi vermesi gerektiği saptaması yaptıklarını söyledi. '2016 KORKUNÇ BİR YIL OLDU' Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser de, 2016 yılının insan hakları açsından korkunç bir yıl olduğunu dile getirdi. Eser, Batının da insan hakları değerlerinden uzaklaşmış olduğunu dile getirdi. Macaristan’ın mültecilere uyguladığı hak ihlalleriyle öne çıktığını söyleyen Eser, Fransa’da ilan edilen OHAL ile ciddi hak ihlallerinin arttığını ve İngiltere’de de nefret suçlarının arttığını söyledi. Eser, ABD’de Trump’ın başkan olmasının insan hakları açısından iç açıcı bir gelişme olmadığına dikkat çekti. LGBTİ haklar konusunda olumlu bazı gelişmelerin olduğunu dile getiren Eser, “Fransa cinsiyet için tıbbi gereklilik şartını ortadan kaldırdı. Kadın hakları konusunda bazı geriye gidişler söz konusu. Polonya’da kürtaj hakkının yasaklanması, kürtaja yardımcı olan herkesi suçlayan yasa tasarısı verildi. Ancak, tasarı kadın greviyle geri çekildi” dedi. Eser, özellikle Suriye’de çatışan taraflar arasında kalanların hak ihlallerine uğradıklarını özellikle kadınların cinsel şiddete maruz kaldıklarını dile getirerek, “Bu noktada herkese çok ciddi bir rol düşüyor. Herkesin hakları için mücadele etmesi gerekir” dedi. '500 BİN KİŞİ GÖÇ EDİLDİ' Son olarak konuşan Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner de, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hükümetin OHAL ilan ettiğini belirterek, "Tabi ki devletin buna yapma hakkı var. Fakat OHAL muhalif sesleri bastırmak olarak kullanılmamalı. OHAL muhalif sesleri susturmak için çok önemli bir araç oldu. Ama zaten darbe girişiminde önce Güneydoğu bölgesinde çok ciddi hak ihlalleri oldu. Haftalarca insanların evlerinden çıkamadı. Silahsız insanlar öldürüldü. Tabi iki bu durum devam ediyor. Sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde 500 bin kişi zorunlu göç mağduru oldu" dedi.