Serbest bırakılan Xerabê Bavalılar gözaltını anlattı 2017-02-25 09:52:40 MARDİN - Xerabê Bava köyünde gözaltına alınıp 14 gün sonra bırakılan köylüler yaşadıklarını anlattı. Aç-susuz ve betonda yatırıldıklarını dile getiren 71 yaşındaki Aziz Gürgün, gözaltında kendilerine “Ajanlık yaparsanız sizi serbest bırakırız” dediklerini aktardı. Ablukanın 15 gündür sürdüğü Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava köyünde gözaltına alınan 39 kişiden 23'ü 14 gün sonra serbest bırakıldı. Gözaltından çıkan köylüler, gözaltında yaşadıklarını anlattı. Durumu ağır olanların ve işkenceye maruz kalanların hala gözaltında olduğunu belirten köylüler, kendilerine sürekli ajanlık dayatıldığını söyledi. ‘ASKERLER KÖYE HELİKOPTERLE GELDİ’ Evi ilk basılarak gözaltına alınan 60 yaşındaki Ebubekir Koçhan, çatışmanın yaşanmadığına dikkat çekerek, “Yapılan baskın öncesi herhangi bir çatışma yoktu. Birden gelip baskın yaptılar. Birden 3-4 helikopter geldi, askerler oradan indi. Yapılan baskınlarda çok fazla insanımıza işkence ettiler. Özellikle hala gözaltında bulunan insanlara çok fazla işkence edilmişti. Muhtarı da gözaltına aldılar. Yaşanmış bir patlamadan onu sorumlu tutuyorlardı” dedi. ‘KONUŞMALARI İÇİN BASKI UYGULANDI’ İlk gece yalnızca kendisinin gözaltına alınarak zırhlı araçla İlçe Jandarma Komutanlığı’na getirildiğini aktaran Koçhan, “Sürekli olarak bana baskı uyguluyorlardı. ‘Ne gördünüz, kim geldi?’ diye biz zaten bir şey görmemiştik. 14 gün de bu yüzden bizi gözaltında tutup ondan sonra bıraktılar” dedi. Koçhan, üst rütbeli bir komutanın gözaltında sürekli “Size çay kahve getiriyorlar değil mi?” diye alaylı konuşmalar yaptığını söyledi. ‘KÖYDE KALANLARI DÜŞÜNÜYORUM’ Yaşadıklarını ağlayarak anlatan 70 yaşındaki Abdullah Doğan, “Hakaretleri, küfürleri işkenceden daha beterdi. Sürekli olarak bize ‘Siz onlara yardım ediyorsunuz?’ , ‘Söyleyin neredeler?’ diyorlardı” diye baskı gördüklerini ifade etti. Doğan, baskın gününü şöyle dile getirdi: “Bizim evden 6 kişiyi bahçeye çıkarttılar. Gündüz saat 15.00 gibiydi. Karla karışık yağmur yağıyordu ve hava soğuktu. Bizi saat 00.30’a kadar evin bahçesinde beklettiler. Saatlerce biz o soğuğun, karın, yağmurun altında kaldık. Sonrasında zırhlı araç getirip bizi bindirdiler.” Kendisinden çok köyde abluka altında olan 4 çocuğu ve eşini düşündüğünü belirten Doğan, “Ben gözaltında daha çok köyü düşünüyordum. 4 çocuğum ve eşim evde kalmıştı. Hayvanlarımız ahırdaydı ne oldu bilmiyorum” dedi. Ağlarken yaşadıklarını anlatmakta zorlanan Doğan, “1990’lardan daha beter şeyler yaptılar. O zamanlar bir suçu varsa gelip bir kişiyi alıp götürüyorlardı ama şimdi bütün köyü ablukaya aldılar” diye konuştu. ‘OĞLUMUN SESİNİ DUYUNCA YERE YIĞILDIM’ Gözaltında çıkanlardan 71 yaşındaki Aziz Gürgün, yüzü kapalı askerlerin evdeki bütün eşyaları darmadağın ettiğini ve oğluyla birlikte gözaltında yaşadıklarını şöyle ifade etti: “Oğlumu döverlerken görmeme izin vermediler. Bahçedeydim onu dövdüklerinde bana sesi geldi, ben yere yığıldım. Daha sonra bizi gözaltına aldılar. Beni bıraktılar ama oğlum hala gözaltında.” 'AJANLIK YAPARSANIZ, SİZİ SERBEST BIRAKIRIZ’ Çoğu zaman aç-susuz ve yerde yatırıldıklarını dile getiren Aziz Gürgün, “Ben 71 yaşında bir insanım. Yerde yatamıyordum. 12 gün boyunca soğuk betonda uyuduk. Bize ‘Ajanlık yaparsanız sizi serbest bırakırız’, ‘Ne biliyorsanız anlatın’ diyorlardı. Biz bir şey bilmediğimizi söylüyorduk” diye konuştu. Turgut Özal döneminde bile bunları yaşamadığını kaydeden Aziz Gürgün, “Ben gözaltına alındığımda eşimin kimliği masalarının üstündeydi sonra bırakılınca eşimin kimliğini istedim. ‘Kayboldu, git yenisini çıkar’ dediler” diye belirtti. Hasta komşusuna gittiği ziyaret esnasında gözaltına alındığını anlatan bir diğer köylü Ali Gürgün de, 3 gün boyunca kaba dayağa maruz kaldığını söyledi. Gürgün, “Bana ‘Sen teröristsin’ dediler. Küfürler sayıyorlardı. 7 kişiydik hepimize yalnızca bir ekmek veriliyordu” dedi. ‘İNEĞİMİN YAKILMASINA ÜZÜLDÜM’ Ateşe verilen ahırda ineğinin öldüğünü vurgulayan Ali Gürgün ise, şunları aktardı: “Ahırı yakmışlar ineğim nefessizlikten ölmüş. Şimdi kim kalmış, kim ölmüş bilmiyorum. Ne telefonumuz kaldı ne köye girebiliyoruz. 7 çocuğum ve eşim köyde. Köyde bütün ailemizdekilerin telefonlarına el konulmuş.” ‘NEDEN BİZE YARDIMCI OLMUYORSUNUZ’ Akşam saat 20.00’de evinin basıldığını belirten Şükrü Gürgün de, önce kadınları ve çocukları dışarıya çıkardıklarını ardından da evin içinde işkenceye maruz kaldıklarını ifade ederek, işkenceden sonra gözaltına alındıklarını belirtti. ‘ABDİ AYKUT YÜRÜYECEK DURUMDA DEĞİLDİ’ Gözaltında bulundukları zaman yanlarına Abdi Aykut’un getirildiğini kaydeden Şükrü Gürgün, “Durumu çok kötüydü. Biz sesimizi çıkarttık hep birlikte Abdi Aykut’u hastaneye götürmeleri için. Biz hepimiz bağırınca götürdüler onu. Zaten yürüyebilecek durumda değildi” diye ifade etti. ‘90’LARDAKİ UYGULAMALARI YAŞIYORUZ’ 90’lardaki ajanlık teklifleriyle, ev yakmalarıyla bugün bir kez daha karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Şükrü Gürgün, şunları söyledi: “Hayvanlarımız orada sahipsiz kaldı, belki de hayvan kalmamıştır. Tek gelirimiz hayvanlardı zaten. Köyde yaşam onlarla idame ettiriliyor. Eşim hastalanmıştı, onu da Nusaybin’e getirmişler. İki kızım da köydeki komşularımızın yanında kalıyor. Telefonumuz da gitti konuşamıyoruz.” Nedim Oruç / Dicle Müftüoğlu / Aynur İnedi - dihaber