Yıldırım: Soylu işkence yaptığını kabul etti 2017-02-25 15:03:14 Xerabê Bava köyüne bugün de gidişleri engellenen heyette yer alan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Abdi Aykut’un fotoğrafı için "İçişleri Bakanı bir insanlık suçu işlediğini itiraf etmiştir. İşkence yaptığı kişinin de bir köylü olduğunu kabul etmiştir" dedi. Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava köyünde 15 gündür devam eden ablukayı kırmak için girişimlerde bulunan heyet yine engellendi. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, HDP'li vekiller İbrahim Ayhan, İmam Taşçıer ve Leyla Birlik'in bulunduğu heyette yer alan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Nusaybin ilçe binasında açıklama yaparak, “Bu köy tarihi yapısıyla biliniyor. Fakat hükümet yetkilileri evlerin altındaki mahzenleri, bodrumları bile hala bir sığınak olarak gösterecek cahil söylemler içerisinde” dedi. ‘SEÇİM SAÇIŞMALARINI SAVAŞ POLİTİKALARIYLA YÜRÜTÜYOR’ Hükümetin seçim çalışmalarını savaş politikalarıyla yürüttüğünü ifade eden Yıldırım, bugün Nusaybin’de başlatılan hukuksuz uygulamaların Lice’de, Silvan’da genişletildiğini söyledi. Bu uygulamaların son bir buçuk yılda Kürdistan’da açığa çıkarılmış kirli uygulamalardan bağımsız olmadığını dile getiren Yıldırım, “Eğer bunun üzerinden toplumu bir baskı cenderesi içine alıp burada zorla bir başkanlık hayaline ulaşmak istiyorsa biz açık söyleyelim onların bu zulmü, bu toplumun öfkesini, kalıcı ve onurlu barış talebini, demokrasi ve özgürlük sevdasını büyütüyor. Başka da hiçbir şeye hizmet etmez. Halktan gönül ile rızayla oy alamayacaklarını anlamışlar” diye konuştu. ‘İNSAN HAKLARI İHLALLERİ ADALET DİVANINA TAŞINMALI’ Bugün yine köye girmek için girişimde bulunacağını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: “Bizimle birlikte hangi siyasi parti, hangi resmi yetkili, hangi mülki amir gelmek istiyorsa biz herkesle birlikte olan biteni yerinde görmek arzusundayız. Kim ne yapacaksa bugün yapmalı. Bütün insan hakları kurumlarının bu insan hakları ihlallerini uluslararası ceza mahkemesi olan Adalet Divanına götürmelidir. Biz parti olarak bunun hazırlıklarına başladık.” ‘SOYLU İŞKENCE YAPTIĞINI İTİRAF ETTİ’ İşkence fotoğrafını sahiplenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ilişkin de konuşan Yıldırım, “İçişleri Bakanı bizim Meclis'te yaptığımız konuşmalara binaen, bu köyde bir büyüğümüz, bir yurttaşımız olan Abdi Aykut’un açık işkence gördüğü resimlerini gösterirken, Erzurum’dan bize cevap veren İçişleri Bakanı bir insanlık suçu işlediğini itiraf etmiştir. İşkence yaptığı kişinin de bir köylü olduğunu kabul etmiştir. Hiçbir devlet yetkilisi bir yurttaşa işkence edemez” diye ifade etti. ‘TARİHİ MAHZENLER SIĞINAK OLARAK GÖSTERİLİYOR’ Köyün tarihi bir yapısının olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi: “Bu bölgeyi ne kadar tanıdıkları belli oluyor. Bu köy tarihi yapısıyla biliniyor. Fakat hükümet yetkilileri evlerin altındaki mahzenleri, bodrumları bile hala bir sığınak olarak gösterecek cahil söylemler içerisinde.” ‘VALİLİĞİN YERİNİ BİLİYORSUNUZ’ Yıldırım i, “Siz tekrardan bizim buraya geldiğimizi yetkililere bildirin. Biz Vekillerden oluşan bir heyet olarak köye gitmek istiyoruz. Eğer kamuoyunun görmesini istemedikleri bir durum yoksa, gizlenmek istenen bir durum yoksa köye gidişimize izin verilsin” dedi. Bunun üzerine sorumlu asker ise, “Biz sizin geldiğinizi yetkililere zaten bildirdik” dedi. Yıldırım ise, “TBMM’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin Grup Başkan Vekili olarak bölgeye ilk kez geliyorum benim geldiğimi bildirmiş olamazsınız” diye yanıt verdi. Asker, “Siz Mardin Valiliği’nin yerini biliyorsunuz gidip kendileriyle görüşün” diye ifade etti. MÜDAHALE TEHDİDİ Heyet durdurulduğu noktada oturma elemine geçerken, TOMA’lardan sık sık “Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy’de Mardin Valiliği tarafından konulan yasak devam etmektedir. Bölgeye yürüyerek ya da araçla geçmek isteyenlere müdahale edilecek ve adli işlem başlatılacaktır” şeklinde anons yapıldı. Anons yapıldığı sırada köye gitmek için gelen ve babası Vasfi Doğan’ın 4 yaşındaki kızı Nujin Doğan, korkarak ağladı. Doğan çevresindeki yakınları tarafından sakinleştirildi. Bölgeye kimi sivil araçların ve ambulansın gittiği görüldü. Bölgeye hem sivil özel harekât polisleri Akrep tipi zırhlı araç ile çok sayıda asker ise minibüs ile bölgeye sevk edildi. Yapılan nöbet eyleminin ardından heyet burada bir açıklama daha yaptı. Heyet adına konuşan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Xerabê Bava köyünde bir trajedinin yaşandığını, gözaltına alınanların işkenceye uğradığını, köyde konutların yıkıldığını ancak yaşananlara karşı tüm sorulara karşı hükümetin başını kuma gömerek yanıt vermediğini ifade etti. Köye gidişlerinin engellenmesi ile köye dair kaygılarının ne kadar haklı ve yerinde olduğunu bizzat hükümetin güvenlik güçlerinin engellemeleriyle kabul ettiğini belirten Yıldırım, İçişleri Bakanı’nın Abdi Aykut’a ilişkin açıklamalarının Türkiye siyasi tarihe kara bir leke olarak düştüğünü vurgulayarak, “Bir ülkeyi yönetme ehliyetinden yoksun olan bir bakanın hukuktan, Anayasal teamüllerden nasıl koptuğunu bizzat kendisi itiraf etmiştir. İçişleri Bakanı ablukayı, antidemokratik, yasal dayanağı olmayan bu ablukayı kabul etmiştir. Bu köylerde meydana gelen insanlık dışı uygulamaları itiraf etmiştir. Yaşa dışı uygulamaları ve işkenceyi ibretlik bir söylem ile kabul etmiştir” dedi. ‘BU SAVAŞIN SUÇLULARI BAĞIMSIZ YARGI ÖNÜNDE HESAP VERECEK’ İktidardakilerin kendilerini sürekli olarak iktidarda kalacak olarak gördüğünü, kolluk kuvvetlerini ve yargı organlarının sürekli olarak emrinde kalacağını hesapladığını belirten Yıldırım, “Bu iktidarı da kısmen mağdur eden 28 Şubat yaşanırken, 28 Şubatçılar darbelerini, hukuksuzluklarını, siyasallaştırdıkları yargıları şu cümlelerle tanımlıyorlardı; ’28 Şubat bin yıl sürecek’ diyorlardı. 3-5 yıl içinde toplumun mücadelesi ile buruşturulup çöpe atıldı. O dönem iktidarda olanlar insan içine çıkamıyor. Bu iktidar sahiplerinin, bu kirli savaşı yürütenlerin belki de birkaç yıl içerisinde bugünkü uygulamaları savunamayacak, işlemiş oldukları suçlardan ötürü hesabını tarafsız, bağımsız yargı önünde verecektir” diye ifade etti. ‘TOPLUM ONLARA İNANMADIĞI İÇİN ÖFKELİLER’ 16 Nisan’da gerçekleştirilen referandumda getirilmek istenenin bu suçların önünü almak olduğunu söyleyen Yıldırım, “Çünkü bunlar son 2 yılda hangi suç ve günahlara bulaştıklarını iyi biliyorlar. Diyarbakır, Ankara, Suruç katliamlarının üzerini kapatmak istiyorlar. Sur’un Cizre, Silopi, İdil, Şırnak’ın Gever’in üzerini hesap vermeden kapatmak istiyorlar. Aynen Roboski’nin üzerini kapatmaya çalıştıkları gibi. Arkalarına sığındıkları bütün mazeret ve gerekçeler ortadan kalkmıştır artık. Öyle eskisi gibi bütün medyayı ele geçirdiler diye söyledikleri doğruya tekabül etmiyor. Zaten söyledikleri doğruya tekabül etse, toplumda bu kadar karşılığı olsa bu kadar farklı yöntemlere tenezzül etmezlerdi. Toplum onların söylediklerine inanmadıkları, mezalim uygulamalarının peşini bırakmadıkları için bu kadar öfkelidirler” dedi. Sur, Cizre ve Nusaybin’e dair hükümet yetkililerinin toplumun vicdanını rahatlatacak bir açıklamalarının olmadığını hatırlatan Yıldırım, “Avrupa Birliği İnsan Hakları Gözlem Evi, BM İnsan Hakları raporunda Cizre bodrumlarında yaşananların Bosna Hersek’ten sonra dünyanın en vahim katliamları arasında kabul edildi” diye ifade etti. Yıldırım, “16 Nisan’da buralarda yaptıklarının hesabını vermekten kaçmak için yaptıkları bir hesaptır. Bu köylerimizde yaptıkları da aklınca 16 Nisan’da gönül ve rıza ile alamadıkları oyları zorbalıkla alma çalışmalarıdır. Daha önce söyledik yine söylüyoruz. Bunlar tehditle, şantajla ve toplumu sindirmeyle, değim yerindeyse terörle halkı teslim almaya çalışıyorlar. Siyaset felsefesinde terörün tanımı bellidir. Toplumu korkuyla sindirmeye çalışmak terördür. Bugün siyasi iktidar toplumu korkuyla, baskı politikasıyla sindirmeye çalışıyor. Ama gerçeğin çok önemli bir özelliği vardır. Gün olur gelir ve insanların suratına çarpar ve yanlışı ifşa eder. Bugün yaşadığımız budur ve herkes gönlünü huzurlu tutsun. İnsanlık tarihi boyunca hep zalimlerin zulmünü ve buna karşı direnen mazlumların direnişini yazmıştır. Bugün de bu insanlık suçuna, bu zülüm politikalarına karşı direnenler tarihin demokrasinin ak sayfalarına yazılacaklardır ”diye ifade etti. Abluka ile toplumdan gizlenmek istenen suç ve işkencelerin ayrıntılarını ortaya çıkarıncaya kadar burada olmaya devam edeceklerini dile getiren Yıldırım, “Biz sadece kamuoyu yaratmak için burada değiliz. Şüphesiz vicdanını yitirmemiş bütün demokratik toplum bileşenlerinin bu konuda duyarlılık çağrımız vardır. Bir de bu işin şöyle bir yönü vardır ki asla peşini bırakmayacağız. Mutlaka bu sürecin müsebbipleri ortaya çıkarılacak ve yargı önünde hesap vereceklerdir. Bu yönüyle bütün kurumlarımızla buradaki nöbetimiz abluka kalkana kadar devam edecektir. İsteriz ki siyasi iktidar da bizim karşımıza meşru yöntemlerle, demokratik yöntemlerle çıksınlar. Bizimle demokratik siyasette, meşru siyasette baş edemeyenler başvurduğu kirli yöntemlerde işte bunlar” dedi.