KCK Avukatlar Davası’nda 2010/521 sayılı dosyanın gizemi ne? 2016-11-14 13:08:06 KCK Avukatlar Davası’nda 2010/521 sayılı dosyanın gizemi ne? İSTANBUL - İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “KCK Avukatlar Davası” sanıklarından Av. Özgür Erol, yaptığı savunmada haklarında açılan soruşturmanın 2010/521 sayılı dosya ile başladığını, ancak kendilerine yönelik operasyon günü, bugün yargılandıkları 2011/2196 sayılı dosyanın bu dosyadan ayrılmasının nedenleri üzerinde durdu. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 46 avukatının yargılandığı 49 sanıklı “KCK Avukatlar Komitesi” davası Çağlayan’da bulunan İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz yargılanan bazı sanık avukatlar ile onları müdafi olarak savunan çok sayıda meslektaşları katıldı. Kimi yabancı hukukçuların da takip ettiği duruşma, kimlik tespiti ile başladı. Savunma yapmak üzere ilk sözü alan sanık avukatlardan Özgür Erol, yargılandıkları dosyanın Türkiye’de avukatlık mesleğine yapılan ilk ve en büyük saldırı olduğunu dile getirdi. Erol, sadece hukukun değil, bir anti demokratik sürecin yaşandığını kaydetti. Erol, “Bu kadar tabana yayılmış bir terör örgütü olmaz. O zaman çok söyledik, ama hep aynı duvarlardan döndük” dedi. ‘GÖZALTINA ALINAN AVUKATLARIN ÖZELLİĞİ İMRALI’YA GİTMELERİ’ Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un yazmış olduğu kitaba değinen Erol, hazırlanan kumpasa dikkat çekti. Erol, gözaltına alınan avukatların ortak özelliğinin Kürt ve İmralı Adası’na gitmiş olmaları olduğunu vurguladı. Erol, “İmralı Cezaevi hiçbir zaman normal standartlarda bir cezaevi olmadı. Tüm cezaevlerine kimlik kartımızı göstererek giriş yapardık. Ama İmralı’da bu yapılmadı. Her şey olağanüstü bir şekilde yapılıyordu. İmralı’daki görüşme tamamıyla şeffaf bir görüşmedir. Devlet yetkilisinin bulunduğu ve tüm görüşmeyi kayıt altına aldığı bir görüşmedir” diye konuştu. ‘İDDİANAMEYİ HAZIRLAYAN SAVCILAR TUTUKLU’ Erol, savunmasında bugün haklarında soruşturma yapan emniyet müdürleri ve polisler ile iddianameyi hazırlayan savcının tutuklu olduğunu da hatırlattı. Dosyada haklarındaki suçlamalara dair öne sürülen en büyük delillerin ise sadece İstiklal Caddesi’nde çekilen fotoğraflarından oluştuğunu belirten Erol, birçok arkadaşının bu dosyalar yüzünden mağdur olduğunu ifade etti. Erol, “Yürütülen 2010/521 sayılı soruşturma dosyasından, bugün yargılandığımız 2011/2196 sayılı dosya 21 Kasım günü ayrıldı ve aynı gün gözaltı operasyonları yapıldı. Peki 2010/521 sayılı dosyada ne var? İfadeye çağrılan MİT’çiler var. Başka kimler var? Buradan ulaşmak istedikleri yer belli” diye konuştu. Erol, ayrıca 17 Aralık 2013 tarihinde tüm hayalet dosyalardaki dinleme kararlarının eş zamanlı olarak kaldırıldığını da ifade etti. Avukatların gözaltına alınması ile asıl hedefin perdelendiğini dile getiren Erol, devamında ise şunları söyledi: “Kamuoyuna dönük algı operasyonu üzerimizden yapıldı. Bu yapı, kalkıp bizi tahrik etmeye kalktı. Bizden önce devlet örgüt ve İmralı arasında iletişim sağlamıyor muydu? 2013 yılında bunu hükümet alenen yaptı mı? Yaptı. Ve hatta yasasını çıkardı.” Erol, mahkeme heyetinden taşıdığı önem itibariyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan 2010/521 sayılı dosyanın istenmesinin yanı sıra Ankara’daki “Gülen Cemaati çatı iddianamesi”nin de istenmesini talep etti. GÜLEN CEMAATİ ÇATI İDDİANAMESİ TALEBİ REDDEDİLDİ Savunmaların ardından mütalaa veren savcı, avukatların tüm taleplerinin kabul edilmesini istedi. Verilen aranın ardından ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti ise, sanık avukatların sadece Gülen Cemaati çatı iddianamesinin istenmesi dışındaki diğer taleplerini kabul ederek bir sonraki duruşmayı 9 Mart 2017’ye erteledi.