Cezaevlerindeki hak ihlalleri raporlaştırıldı 2017-03-13 09:03:15 İSTANBUL - Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Cezaevi İzleme Komisyonu, Marmara Bölgesi Cezaevi ve Hasta Tutuklular 2016 ve 2017 Ocak-Şubat ayı raporu yayınladı. Raporda, tutukluların yaşadığı hak ihlalleri ile işkenceye dikkat çekildi. Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Cezaevi İzleme Komisyonu, Marmara Bölgesi Cezaevi ve Hasta Tutuklular 2016 ve 2017 Ocak-Şubat ayı raporunu yayınladı. Raporda, genelde 2016 yılında yaşanan hak ihlalleri ele alınırken, özelde ise 15 Temmuz askeri darbe girişimi sonrası cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekildi. Edirne, Gebze, Kandıra F1, F2, İstanbul, Tekirdağ, Bakırköy, Maltepe, Silivri 5 ve 9 No’lu cezaevlerinde yapılan incelemeler ve görüşmeler sonucu hazırlanan raporda, tutukluların yaşadığı hak ihlalleri gözler önüne serildi. 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemelerine değinilen raporda, avukat ve aile görüşü, telefon ve mektup yasağı ve benzeri tüm iletişimlere yasaklama getirildiği ve her cezaevinde farklı uygulamalar ile hak ihlallerine neden olduğu ifade edildi. KHK’lerin gerekçe gösterilerek farklı uygulamaların yapıldığının belirtildiği raporda, “Kimi yerlerde KHK’de bile geçmeyen uygulamalar da tespit edilmiştir. Tüm cezaevlerinde olduğu gibi, Marmara Bölgesi'nde bulunan cezaevlerinde de sürgünler yoğun şekilde yaşanmıştır. Sürgünlerin arttığı bu süreçte sürgün edilen cezaevlerinde tutsaklar çıplak arama dayatmasına maruz bırakılmış ve bu uygulamayı kabul etmeyen tutsakların darp, cebir ve şiddet ile kendilerine çıplak arama yapıldığı bilgisine ulaşılmıştır” ifadelerine yer verildi. ADLİ TUTUKLULARIN YANINA KONULDU Hemen hemen bütün cezaevlerinde avukat ile müvekkil görüşmelerinin OHAL’den sonra kayıt altına alındığının ifade edildiği raporda, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde bulunan tutuklu Yılmaz Kahraman’a işkence yapıldığı belirtildi. Mahkemeye götürülmek için ring aracına bindirilen Kahraman’ın, adli bir tutuklu ile aynı kabine konulduğunu ve burada adli tutuklunun, elleri arkadan kelepçeli olan Kahraman’ı boğmak istediği ifade edildi. Ayrıca görevli bulunan askerlerin ise bir süre olayı izleyip müdahale etmediği de belirtildi. 'KIZILKAYA VE KAYA TEHDİT EDİLDİ' Silivri 9 No’lu Cezaevi'nde bulunan KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ile serbest bırakılan Genel Yayın Yönetmeni Bilir Kaya’ya gözaltı sırasında "Sizi Musa Anter gibi geberteceğiz, asit kuyularına atacağız” tehditleri savurulduğu vurgulandı. Raporda hasta tutukluların kendi sağlık sorunlarına ilişkin ve tedavilerinin eksik yapıldığı yönünde yazdıkları mektuplara da yer verildi. Ayrıca tutukluların gönderdiği mektuplarda, kamuoyunun yaşanan hak ihlallerine sessiz kalmamaları da istendiği belirtildi. POLİSLERDEN CİNSEL TEHDİT Bakırköy Cezaevi'nde tutuklu bulunan Z.Ç’nin (25) gözaltında kaldığı süre içerisinde polisler tarafından darp edildiği ve hakarete uğradığı belirtilen raporda, polisin Z.Ç’ye “Bak konuş, burada binlerce timimiz var, onları durdurmuş durumdayız. Konuşursan onları durdururuz yoksa sana tecavüz edecekler, senle beraber olmak isteyen çok kişi var" şeklinde cinsel tehditte bulunduğu ve aynı polisin, Z.Ç'nin kafasını iki bacağı arasına aldığı ve Z.Ç’nin bağırması üzerine pozisyonunu değiştirdiği belirtildi. TUTUKLULAR AÇLIK GREVİNDE Raporda, Edirne Cezaevi'nde ise, parmak izi alındığı belirtilerek, tutuklulardan hastane, revir, "müdüre götüreceğiz" adı altında zorla parmak izi aldırılarak işkence edildiği aktarılarak, tutukluların bu durum ve cezaevinde yaşanan bütün hak ihlalleri nedeni ile açlık grevine girdikleri ve bu sayıyı çoğaltacakları belirtildi. Raporda, Düzce Cezaevi İnfaz Kurumu’nda ise hasta tutukluların hastane sevklerinin ve tedavilerinin yapılmadığı aktarılarak, “Hali hazırda bulunan hasta tutsakların tedavileri durdurulmuş çeşitli gerekçelerle ilaçları verilmemektedir” denildi. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı İnfaz Kurumu'nda ise tutukluların acil durumlarda dahi doktora çıkartılmama durumları yaşandığı ve disiplin cezaları verilerek keyfi uygulamalara maruz kaldığı belirtildi. Cezaevinde tutuklular ile bire bir yapılan görüşmeler, tutuklulardan gelen mektuplar ve tutukluların aileleri ile görüşülerek hazırlanan raporda, her bir cezaevinde yaşanan sorunlar maddeler halinde sıralandı. Tutuklular tarafından maddeler halinde cezaevlerinde yaşanan sorunların dile getirildiği raporda, yaşanan sorunlar ise şöyle: Silivri 9 No’lu Yüksek Güvenlikli İnfaz Kurumu; 1- Normalde haftada en az 10 saat olması gereken sosyal-sportif etkinlikler 1.5 saat saha sporu 1 saat de kapalı saha sporu olmak üzere yalnızca 2.5 saat ve sadece sportif etkinliklerle sınırlanmış durumda. Bu hali bile çoğu zaman siyasi tutsaklara kanuna aykırı gerekçelerle verilen disiplin cezaları ile engellenmektedir. 2- Sohbet hakkı ortadan kaldırılmış, hobi, kütüphane gibi etkinliklerden de tamamen mahrum bırakılmışlardır. 3- Tredman uygulamaları kapsamı dışında olan ve disiplin cezalarından etkilenmeyen sohbet hakkımız tümden ortadan kaldırılmış durumdadır. 4- Havalandırmalarımıza takılan kamera ile yatakhane, lavabo ve banyomuz dahil tüm mahremiyet alanlarımız 24 saat gözetim altına alınmıştır. İdare her ne kadar sadece havalandırma gözetim altında denilse de bağımsız kuruluşlar tarafından inceleme talepleri yerine getirilmemiştir. 5-Haftada sadece 2.5 saat olarak çıktığımız tek etkinlik olan sportif faaliyetlerin gruplarını, cezaevi keyfine göre düzenlemekte ve yine keyfi bir biçimde istediği zaman değiştirmekte ya da aylarca aynı gruplar değişmeden çıkmak zorunda bırakılmıştır. 6- Doğal günlük temizlik malzemesi olan çekpas sopalarının sayısı ikiye indirilmiş, boyu 7,5 santimetre olarak sınırlandırılmıştır. Mevcut boyu ile (7,5) doğalında bel fıtığına davetiye çıkartıyor. Raporlu bel ve boyun fıtığı olan arkadaşlarımıza da aynı boydan çek pas verilmesi temizliği de işkenceye çevirmek istemelerindendir. 7- Özellikle ailelerimize binlerce kilometre uzaklıklarda cezaevlerine kimi zaman keyfi gerekçelerle sürgün edilerek sadece bizi değil ailelerimiz de gerek maddi gerekse manevi anlamda cezalandırmaktadırlar. 8- Çeşitli yetenekleri olan tutsakların bunu geliştirme talepleri yerine getirilmemiştir. Yaklaşık bir yıldır yağlı boya, resim yapma talepleri hiç dikkate alınmamıştır. 9- Mektuplaşma hakkımız elimizden alınmıştır. Bir yıldır dışarıya göndermek istediğimiz mektuplar faili meçhule kurban gidiyor. Hem gelen mektuplar bize verilmiyor hem elimizden çıkan mektuplar yerine ulaşmıyor. 10- 15 Temmuz’dan önce de hükümlüler olarak avukatlarımızla görüşme hakkı haftada sadece 3 saat olarak sınırlandırılmıştır. Her avukatın birden fazla müvekkili olduğunda her kişiye bazen sadece 5 dakika gibi sınırlı bir zaman kalabiliyor. 11- Güvenlik tedbiri adı altında amacını aşan rencide eden aramalar var. Her oda giriş-çıkışında hem elle hem de detektörle olmak üzere iki ayrı aramaya maruz kalıyoruz. Yine koridorda bulunan telefon ile konuşmaya gittiğimizde bile koğuştan hem giriş hem de çıkışta ayakkabı çıkartılarak aranıyoruz. Oysa oda çıkışında kimse ile temasımızın olmadığı durumlarda ayakkabı çıkartılarak detaylı arama yapma güvenlik tedbiri adı altında psikolojik bir baskı yapıldığını hissettiriyor. Yaklaşımlardan tutun, mimik ve davranış, üslup bir biçimde intikamcı ve düşmanca yaklaşımlarını hissettiriyor. 12- Açık ve kapalı görüşlere gelen aileler arama adı altında sözlü fiziksel tacizlere maruz kalarak rencide edilmeye çalışılıyor. Uzun süre dışarıda bekletilerek görüşme hakkımızdan kısıtlama yaşanıyor. 13- Cezaevi hak ihlallerini rapor ettiğimiz kurumlara mektuplarımız ulaştırılmıyor. İdare bu mektuplara el koyuyor. 14- Cumhuriyet Savcılığı’na bulunduğumuz suç duyurularına da uzun süredir cevap almış değiliz. 15- Bir çoğumuzu uzun yıllardır cezaevinde olmasından kaynaklı çeşitli bel ve sırt ağrıları olmuştur. Bunun için tedavi amaçlı uygun yastık ve döşek almak istediğimizde cezaevi kantini çok pahalı ve kalitesiz ürünler satmaktadır. Dışarıdan getirilmesini ya da daha uygun fiyata ve daha sağlıklı ürünleri kendi imkanlarımızla getirilmesini istediğimizde bunu da kabul etmemişlerdir. 16- Yeni tutuklanan ve sevk edilen tutsaklara arama adı altında işkence ve zorla dövülerek, ağzı kapatılarak insanlık onuruna aykırı çıplak aramalar yapılmaktadır. 17- Yeni tutuklanan ve sevk edilenler aylarca tek kişilik koğuşlarda gözlem süreci adı altında tecrit edilmektedir. 18- Toplama kararı olmayan kitap gazete ve dergiler yasaklanmıştır. 19- Kitap sınırlaması getirilmiştir. Kişi başına 10 kitap uygulaması ile yeterli ve etkin okuma ve araştırma imkanı ortadan kaldırılmıştır. 20- Havalandırma kapıları gün aşırı iken burada sabah 8, akşam en erken saatte havalandırma kapıları kapanıyor. 22- Tüm bu uygulamalara maruz kalanlar olarak çeşitli dönemlerde demokratik sınır içerisinde dile getirdiğimiz tepkiler disiplin cezaları ile karşılık buluyor. Bu şekilde sindirilip her uygulamayı olduğu gibi kabul etmemiz, buna biat edilmemiz dayatılıyor. İTİRAZA DARP VE İŞKENCE Kandıra F1 No’lu Cezaevi İnfaz Kurumu; 1- Tutuklulara yönelik 3 kişilik görüşçü, haftalık telefon ve görüş haklarında kısıtlamalara gidilmiştir. 2- Kapalı spor, çim saha ve halı saha olmak üzere ayda 3 kez olan spor hakkı kapalı ve çim sahanın kadın bölümüne yakın olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir. 3- Uluslararası kurum ve kuruluşlara yine ailelerimize gönderdiğimiz mektup ve fakslara el konularak gönderilmemekte, disiplin soruşturulması başlatılmaktadır. 4- Tutsakların gerek duyduğu bazı kitaplar yasak olduğu gerekçesiyle verilmemektedir. 5- “Bayilere gelmiyor” gerekçesiyle bazı gazeteler verilmemektedir. 6- F tipi odalarında kalan tutsakların sayısı üçten beşe hatta altıya çıkartılmıştır. Odalarda üç yatak bulunduğundan geriye kalan iki veya üç arkadaş yerde uyumak zorunda bırakılmıştır. Bunun önüne geçmek için gerekli olan ranza sistemi kurulmamaktadır. 7- Sohbet, açık görüş vs. faaliyet alanlarında üç kişiden fazla toplu fotoğraf çektirilmemektedir. 8- SEGBİS yoluyla ifade zorunlu kılınmakta, bu yolla savunma hakkının önüne geçilerek adil yargılanma hakkı gasp edilmektedir. Keza tutsaklar SEGBİS ile kendilerini tam ifade edememektedir. 9- CMK 311/1-c maddesi uyarınca hakim ve savcılar tutuklanırsa şayet “yeniden yargılama” gerekli görülmektedir. Buna yönelik başvurular hukuk çiğnenerek reddedilmiştir. 10- Tutsaklara verilen yemeklerin miktarı az olduğundan doyuruculuktan uzaktır ve gerekli besin değerlerini taşımamaktadır. 11- Revirlerin dışında tedavi yapılmamakta, hastanelere sevk gecikmektedir. Tedavi için gerekli olan ilaçların dışında farklı farklı ilaçlar verilmektedir. İstanbul protokolünün yükümlülükleri yerine getirilmeyerek kelepçeyle tedavi dayatılmaktadır. SEKA Hastanesi dışındaki hastanelerde "mahkum koğuşu yok" adı altında hasta arkadaşlarımız saatlerce ring aracının içinde bekletilmektedir. 12- Ceza süresi 1 yılın altına inen arkadaşlarımızın ilçe cezaevine gitme hakkı keyfiyete bağlanmış adeta ortadan kaldırılmıştır. 13- Kadın arkadaşlarımıza yönelik insanlık dışı bir uygulama olan "ince ve derin arama" uygulaması yaygınlaştırılmıştır. 14- Cezaevi girişlerinde çıplak arama dayatması yapılmakta, itiraz halinde darp ve işkenceye başvurulmaktadır. Ardından da hücre cezası dahil, her türlü cezai müeyyide uygulanarak tutsaklar baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır. 15- Oda-koğuş temizliği ve sağlık açısından gerekli olan malzemelere el konularak sayıları azaltılmıştır. Ayrıca çekpas ve fırça sopaları da kısaltılarak temizlik bir işkence yöntemine dönüşmüştür. 16- Bunların yanında tek tek sıralayamayacağımız birçok kısıtlama ve hak gaspı KHK’lere dayandırılarak yürürlüktedir. 17- Son 3 ay içinde 140 adet mektup, kart ve yılbaşı kutlama kartları dahil el konulmuştur. Ayrıca savcılığa hakkında suç duyurusu yapanlara da soruşturma açıldı. Propagandadan da davalar açıldı. BÜTÜN İTİRAZLARA SORUŞTURMA Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu; 1- Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı itirazlarımızın tamamına disiplin soruşturmaları açılarak karşılığında hücre cezaları başta olmak üzere farklı türlerde disiplin cezaları ile yaptırım uygulanmaktadır. 2- KHK düzenlemelerinden sonra cezaevi idaresinde çalışan birçok personelin keyfi uygulamalarına maruz kalıyoruz. Bunların birçoğu işkenceye varan uygulamalardır. 3- Personelin açık provokasyona açık uygulamalarına maruz kalıyoruz. 4- Hastane sevklerinin iyice zorlaştırılması ve hastaneye sevk edilip tedavi sırasında jandarmanın da tedavi odasında bulunması ve kelepçeli tedavi uygulamasının dayatılmaktadır. 5- Isıtma sisteminin yeterli olmaması ve kullandığımız suların ise aşırı paslı olması ve idare yapılan başvurularının sonuç alınmıyor. 6- Yemeklerin hep aynı çeşit yapılması, kötü yapılması ve çok yağlı olması, 7- Kitap, kıyafet, iç çamaşırı, çorap ve benzeri ihtiyaçların sayılı verilmesi kimi zaman hiç verilmiyor. 8- Sürgün ve sevk edilenlerin kantinde var denilerek temel ihtiyaçları ve kıyafetleri hiç verilmiyor. 9- Ağır Hasta tutsakların tıbbi malzemelerin yanlarına verilmiyor. 10- Hastane sevkleri ve mahkeme günleri aynı güne denk getiriliyor. Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F Tipi Cezaevi; 1 - Mehmet Ümit, Sabır Alabalık, Ferhat Yıldırım'a işkence yapıldı. 2- Ahmet Özkan (Osmaniye T Tipinden sürgün geldi) çıplak arama bahanesiyle işkenceye uğradı. 3- Şehmus Kalır (İnebolu'dan sürgün geldi) isteği dışında bir odaya konuldu. Çıkmak istediğinde de "ölsen de seni çıkarmayacağız" denilerek işkence ile tehdit edildi. 4- Keyfi olarak tutuklu-hükümlülere en üst sınırdan disiplin soruşturmaları açılıyor. Tutuklu-hükümlülerin infazı yakılmak isteniyor. Tahliye olmalarına engel olunuyor. 5- Defalarca hasta tutuklu-hükümlüler dilekçe yazmalarına rağmen revire çıkarılmıyor, tedavi edilmiyor. 6- Tutuklu-hükümlülerin dilekçelerine cevap verilmiyor. 7- Tutuklu-hükümlüler sorunlarını kurum müdürü ile görüşmek istemesine rağmen olumsuz yanıt veriliyor, kurum müdürü tutuklu-hükümlülerle görüşmüyor. 8- Cezaevinde tüm hak ihlalleri, işkence, kötü muameleler Adalet Bakanlığına dayandırılıyor. Cezaevi idaresi "Adalet Bakanlığından talimat aldık, ona göre uygulama yapıyoruz" diyor. 9- Başka cezaevlerinden gelen -sürgün edilen hükümlü-tutukluların eşyaları verilmiyor. 10- Tutuklu-hükümlüler Adalet Bakanlığının 10 saatlik faaliyet (sohbet, spor) hakkından yararlandırılmıyor. Haftada 1 saat spor, 2-3 saat sohbet dışında faaliyete çıkarılmıyor. Farklı gerekçelerle engellendiği gibi, uygulanmıyor. 11- Tutuklu-hükümlülerin faaliyet grupları değiştirilmiyor. Akrabaların birbirini görmesi engelleniyor. 12- Kurs-hobiye tutuklu-hükümlüler çıkarılmıyor. 13- Ağırlaştırılmış müebbetler iyi hal gerekçesiyle günde sadece 1 saat havalandırmaya çıkarılıyor. Ağırlaştırılmışlar birbirinden uzak hücrelere konulup, tek bırakılarak birbirini görmeleri ve faaliyete çıkmaları engelleniyor. 14- Mektup, fax vb. dışarı çıkmasına izin verilmiyor, keyfi olarak el konuluyor. İletişim hakkı engelleniyor. 15- Aynı cezaevinde bulunan Ferhat Yıldırım ve Halil Yıldırım kardeş olmalarına rağmen iç görüş yapmaları engelleniyor, birbirlerini görmeye engel çıkartılıyor. 16- Keyfi olarak sürgünler yapılıyor. En son 16 tutuklu-hükümlü Edirne F Tipine, 3 kişi de Kırıklar-İzmir F Tipi Cezaevine sürgün edildi. 17- Cezaevi girişinde çıplak arama dayatılıyor. 18- Aramalarda tutuklu ve hükümlülerin eşyaları dağıtılıp rastgele etrafa atılıyor. 19- Şehmus Kalır, kalp hastası bir tutuklu, buna rağmen ve hayati riski olmasına rağmen verilen 11 günlük hücre cezası nedeniyle tek kişilik hücreye konuldu. Hayati riski var. 20 - Tutuklu-hükümlülerin odaları kendi istekleri dışında değiştiriliyor. 21- Muhammed Güven 2 aydan fazladır tek başına, tek bir odada keyfi olarak tutuluyor. Aynı davadan tutuklular olmasına rağmen ne kimsenin yanına gitmesine, ne de onun kimseyi görmesine izin veriliyor. Tecrit ediliyor. 22- Hasta tutuklu-hükümlülerin yatakları çok eskimiş olmasına rağmen değiştirilmiyor. 23- Keyfi olarak hasta tutuklu-hükümlüler açık spor sahasına çıkarılmıyor. Temiz hava almaları engelleniyor. Tutuklu hastalar dar ve havasız bir yere çıkarılıyor. 24- Ferhat Yıldırım ve Halil Yıldırım tutuklu iki kardeştir. Ferhat Yıldırım en son İzmir-Kırıklar F Tipine sürgün edildi, mağduriyet yaratıldı. 24- Sincan Cezaevinde 3 grup sevk edilmiş, sevk edilenler sevk sırasında psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Sevk edilirken eşyalarını dahi almalarına izin verilmemiştir. 25- Tekirdağ Cezaevine sevk edilenler cezaevine alınırken arama adı altında çıplak arama dayatması yapmış buna izin vermek istemeyen tutsaklar işkence görerek çıplak aranmıştır. 26- Bir tutsak çıplak arama dayatmasına karşı geldiği için komaya sokulana kadar darp edilmiş ve revire dahi götürülmemiştir. Diğer tutsaklar tarafından baygın şekilde koğuşa getirilmiştir. 27- Darp edilen bir tutsak psikolojik ilaç kullanımı raporlu iken kendisine ilaçlar halen verilmemiştir. 28- 3 kişilik koğuşlarda 6 ve 7 kişi kalmaktadır. Koğuşlarda 3 kişilik yatak olup kalanlar yerde yatmaktadır. 29- sohbet ve spor ve diğer faaliyetler yasaklanmıştır. 30- Koğuşlarda yemek masası verilmemiştir. Bu yüzden yemekler yerde yenilmektedir. 31- Sıcak su verilmemektedir. Soğuk su da belli saatlerde verilmektedir. Sayı artmasından kaynaklı belli saatlerde verilen soğuk su ile de duş imkanı imkansız hale getirilmiştir. HASTANE YATIŞLARI HAYATİ AMA YATIRILMIYOR Edirne Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu; 1- Mektuplarımıza el konuluyor. 2- Telefon görümlerimize müdahale ediliyor. 3- Oda değişim taleplerimiz çeşitli gerekçelerle aksatılıyor. 4- Ortak alan faaliyet gruplarımız verdiğimiz dilekçelere göre değil, kendi istedikleri gibi hazırlanıyor. 5- Sudan gerekçeler ile her gün soruşturmalar açılıyor, cezalar veriliyor. 6- Verilen cezalar hücre cezaları, iletişim, spor ve kütüphane vb. etkinliklerinden oluşan cezalar. 7- Revirde gayri insani yaklaşımlarla tedaviler yapılmıyor. Hastane sevkleri geciktiriliyor. 8- Hastaneye yatışlar hayati olmasına rağmen yapılmıyor. 9- Kitaplar, gazete, dergi ve TV yasak olmamasına rağmen verilmiyor. AVUKAT VE ORTAK ALANDA KAMERA Gebze Kadın Kapalı Cezaevi; 1- Avukat görüş odalarındaki kamera ve ses kayıt cihazlarının bulunması, (her ne kadar görevliler aktif edilmediğini belirtse de savunma hakkı açısından şüphe uyandırıcı durumdadır.) 2- Ortak alanlarda kamera bulunması, 3-Sağlık ve beslenme sorunlarının bulunması, öğün yemeklerinin yetersizliği 4- Koğuşlarda ısınma sorununun bulunması 5- Mahpusların ailelerinin ulaşma imkanı bulunmayan hapishanelere sürgün uygulaması 6- Mahkemelere ve hastaneye gidiş gelişlerde yol boyunca kelepçe uygulaması 7- Mahkemelere çıkarılmama ve SEGBİS ile savunma yapmaya yönelik zorlama 8- Giyim eşyalarında mevzuat dışı, keyfi olarak mahpuslara verilmemesi, 9- Acil sağlık sorunlarında dahi revire çıkartılmama, zamanında tedavinin gerçekleştirilmemesi 10- İç kantinden bulunmayan gıdalara, dış kantinden de ulaşma imkanının sınırlandırılması 11- Mektupların iletilmemesi sorunu 12- Bir çok televizyon kanalı yayını verilmemesi 13- Cezaevi personelinin provokatif ve milliyetçi yaklaşımları 14- Ortak etkinliklerden yararlanma ve gerekli araç-gereçlerin sağlanmaması 15- Hasta mahpusların ilaçlarının karşılanmaması 16- Bir çok hakkın kullanımının yasaya değil hapishane idaresinin takdirine bağlıdır. TAHLİYE EDİLMİYORLAR Tespit edilen diğer hak ihlalleri ise şunlardır: 1- Ailelerinin üst aramasında; elle arama dışında özellikle iç çamaşırlarının çıkartılarak ince arama yapılmak istenmesi, bebeklerin çırılçıplak soyularak aranması, ailelerin ve yakınlarının sözlü ve fiziki tacize uğrayarak, görüşmeye girmelerine izin verilmemesi. Özellikle eş görüşmeleri için gelenleri yıldırmaya çalışmak amacıyla cezaevi personeli tarafından rencide edici arama yapılmakta, eziyet edilip psikolojileri bozulmaya çalışılmaktadır. 2- Bir gerekçe göstermeden keyfi yere hücreye atma, sosyal hak ve imkânlardan yararlanmasını engelleme ve iletişimden yoksun bırakma gibi disiplin cezaları verilmesi. 3- Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin ilgili kurumlara başvuru yapılması yüzünden disiplin cezası verilmesi. 4- Tutsakların cezaevi idaresine yaptıkları başvurular kapsamında verdikleri dilekçeler, işleme geç konulmakta, yapılan bu başvurulara 3 hafta gibi uzun bir süre geçtikten sonra cevap verilmekte, acil taleplerin çoğunun bu şekilde sürüncemede bırakılmaktadır. 5- Özellikle koşullu salıverilme hakkı yaklaşan tutsaklara keyfi ve hukuksuz olarak disiplin cezaları verilerek, bu yolla serbest bırakılmalarının önüne geçilmesi, verilen bu haksız disiplin cezaları nedeniyle tutsakların normalden aylar hatta yıllar sonra serbest kalma hakkına kavuşmaları. 6- Haftalık 10 saat ortak alanda bulunma hakkının uygulanmaması ya da az uygulanması, sosyal ve kültürel faaliyetlerden yararlandırmama. 7- Haftalık aile ile telefon görüşmeleri sırasında “askeri tekmil” uygulaması dayatılması, buna uymayanların telefon görüşmelerinin kesilmesi. 8- Tutsaklara gönderilen mektuplara, kitaplara (Örneğin; yasak olduğu gerekçesiyle Abdullah Öcalan’ın 5 kitaptan oluşan AİHM savunmalarını konu edinen ve Kültür Bakanlığı izni ile basılan “Savunmalarının” 1. 2. ve 3’üncü ciltlerine) eşyalara vs. el konulması, bu eşyaların verilmemesi ya da kullanılmaz hale getirilerek verilmesi. 9- Defalarca talep ve başvuruda bulunmalarına rağmen tutsakların istedikleri gazete, kitap, dergilerin verilmemesi, televizyon kanallarında kısıtlamalar yapılması. Bazı cezaevlerinde yasak olmayan iletişim araçlarının diğer bazı cezaevi idarelerinin keyfi ve çoğu zaman kötü niyetli tutumlarından ötürü yasaklanması. 10- Bazı cezaevlerinde özel hayatın gizliliğini ihlal edecek şekilde özellikle havalandırma ve yatma yerlerine, 24 saat izleme yapan kameraların takılması. 11- Özellikle siyasi tutsakların sevk talepleri olmadıkları halde sürekli olarak keyfi gerekçelerle nakil edilmeleri, sürgüne gönderilmeleri. Genel olarak cezaevlerinin bulundukları yerler şehir merkezine çok uzak olup, ulaşım yetersiz ve zordur. Ayrıca siyasi tutsakların hemen hemen hepsi, 2015 yılında ailelerinin ve sosyal çevrelerinin yaşadıkları şehirlerden binlerce kilometre uzaktaki şehirlere sevk edilmişlerdir. Özellikle yapılan bu sevkler sonucunda, ailelerin ziyaretleri daha da zorlaştırılmış, tutsaklar tecrit içinde tecrit yaşamak zorunda bırakılmıştır. 15 Temmuz’dan sonra sürgünler daha da artarak ve daha kötü şartlarda tutsakların sürgün edildikleri, kimi cezaevlerine götürülen tutsakların işkence ve darp edildikleri görülmüştür. 12- Sevk ve nakillerde uzun yolculuklar için kullanılan cezaevi araçlarının normal bir insanın içinde yolculuk yapacağı şekilde dizayn edilmemiş olması (küçük, dar ve koltukların sert olması vs.) ve tutsakların konuldukları yerlerin havasız olması. Tutsaklar, düzenli bakımları yapılmayan ve fiziksel yetersizlikleri olan bu araçlarda uzun yolculuklar boyunca küçücük odada, elleri kelepçeli olarak tutulup seyahat ettirilmektedir. Özellikle son zamanlarda hasta tutsakların, kısa süreli aralıklarla ve birden fazla cezaevine bu araçlar içinde nakil edilmeleri sağlık durumları ağırlaştırılmış, olumsuz etkilemiştir. İmralı Cezaevinde uygulanan infaz sistemi tüm cezaevlerinde uygulanması için düzenlemeler getirilmekte ve bir çok cezaevinde 15.07.2016’ dan özellikle tutuklulara yönelik uygulamalara başlanıldığı görülmüştür.” Raporda son olarak, yaşanan hak ihlallerinin tümünün giderilmesi ve hasta tutukluların serbest bırakılması talep edildi.