Türkdoğan: Kanıtlar yok ediliyor, zaman geçmeden heyetler gelmeli 2017-03-14 10:30:53 ANKARA - BM'nin Kürt illerine dair hazırladığı raporun kendi raporlarıyla benzerlik gösterdiğini söyleyen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, raporu BM Güvenlik Konseyi'nin tartışabileceğini söyledi. Kürt illerindeki yıkımlara "İnsancıl Hukuk" bağlamında yaklaşılması gerektiğini söyleyen Türkdoğan, "Kanıtlar yok ediliyor, zaman geçmeden heyetler gelmeli" dedi. Birleşmiş Milletler'in (BM), Kürt illerinde Temmuz 2015-Aralık 2016 döneminde düzenlenen ve binlerce kişinin hayatını kaybettiği operasyonlarla ilgili yayımladığı rapor tartışılmaya devam ediyor. Raporda, operasyonlarda kentlerin yakılıp, yıkıldığı ve yaklaşık 2 bin kişinin hayatını kaybettiği; ancak tek bir davanın açılmadığı belirtilerek, cezasızlık politikasına dikkat çekiliyor. BM'nin yayınladığı rapor, İnsan Hakları Derneği (İHD), MAZLUMDER ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) gibi kurumların Kürt illerine dair hazırladığı raporlarla benzerlik taşıyor. Cizre raporu sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümetin hedefi haline gelen İHD'nin Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, rapora dair değerlendirmelerde bulundu. 'BM GÜVENLİK KONSEYİ TARTIŞABİLİR' Türkdoğan'a göre BM İnsan Hakları Konseyi'ne sunulan rapor, ilk olması açısından oldukça önem taşıyor ve raporların devamı gelebilir. Türkdoğan, "BM bu rapor üzerinden Türkiye'de etkili soruşturma yapılmadığı noktada hem fikir olursa BM Güvenlik Konseyi'ne gönderir. Güvenlik Konseyi bunu tartışır. Eğer karar alırsa Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcısını gönderir. Türkiye’ye yaptırım yapılması için de BM'nin 5 daimi üyesinden hiç birinin veto etmemesi gerekiyor. Böyle bir durum ortaya çıkar mı emin değilim; ama siyasi koşullara bağlı. Bu güne kadar Batı, Kürt illerinde yaşanan operasyonları sadece eleştirdi başka bir noktaya dikkat çekmedi. Bu açıdan iyimser olamıyoruz" diye konuştu. 'RAPOR KÜRTLERE MUAMELEYİ GÖSTERİYOR' BM raporuyla birlikte Kürt illerinde yaşanan çatışmaların vahametinin daha görünür olduğunu belirten Türkdoğan, "Türkiye'de yaşanan çatışmalar 'İnsancıl Hukuk' bağlamında ele alınmalı. Bu rapor bize bunu gösteriyor. Burada silahlı çatışma ve yıkımlar ortaya konuluyor. Bu rapor savaşı durdurmak açısından önemli. Bu raporların tartışılması demek aynı zamanda savaşın ve Kürt halkına yönelik muamelenin görünür olması demek" diye konuştu. 'BARIŞ SAĞLANIRSA ADALET ORTAYA ÇIKAR' Türkdoğan, Türkiye'deki sorumluların yargılanmasına dair süreç için, "Biz yargılama sürecine barış süreciyle birlikte bakıyoruz. Barış sağlanırsa ancak adalet ortaya çıkar. Savaş devam ederken adalet arayışları sonuç vermiyor" değerlendirmesinde bulundu. ‘KANITLAR YOK EDİLİYOR, TÜRKİYE’YE HEYETLER GELMELİ’ Türkdoğan, raporun Kürt illerinde yaşanan katliamların üzerinin örtülmemesi için de önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bu dünya çapında bir rapor. Dikkat edilirse raporda ısrarla cezasızlık politikalarına yer veriliyor. Devlet görevlilerine soruşturma açılmaması eleştiri konusu. Türkiye’ye heyetler gelsin isteniyor. Heyetler gelirse olup bitenlerden daha fazla bilgi sahibi olunacaktır. Ben bu gün Şırnak ilinden dönüyorum. Tam bir yıl önce oradaydım, Cizre raporu için. Halen yıkımın izleri duruyor. Bina molozlarının döküldüğü nehir kenarlarına şu anda park yapılıyor. Oralar dönüştürülüyor. Gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Kanıtlar yok edilmek isteniyor. Çok zaman geçmeden Türkiye'ye heyetler gelmeli. Gerekli incelemeler Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak'ta yapılmalı. Cizre'de yaşamını yitiren 50 cenazenin halen kimliği tespit edilmiş değil!" 'SİVİLLERİN KORUNMASI İHLAL EDİLDİ' Öte yandan Türkdoğan, raporla birlikte çatışmalar döneminde ikircikli tutumlarıyla eleştirilen uluslararası toplumun Kürt illerine yönelik üst düzeyde ilgi duymasını sağlayabileceği kanısında. Israrla savaş ya da iç savaş halinde sivillerin korunmasını öngören "İnsancıl Hukuk" vurgusu yapan Türkdoğan, şunları söyledi: "Bu rapor bir ilk. Bunun üzerine oluşturulacak raporlar yayınlandıkça daha nitelikli hale gelecektir. Ancak özellikle yıkımın olduğu yerlerde 'İnsancıl Hukuk' bağlamında ele alınmalı. Yani Cenevre Sözleşmesi Ortak 3. Madde anlamında yaklaşılmalıdır. Bu savaş hukukunu düzenler. Ülkedeki sivillerin korunmasını sağlar. Cizre, Sur, Şırnak, Silopi, Nusaybin için asıl olan 'İnsancıl Hukuk'tur. Ancak siviller bu kentlerde korunmadı, sözleşme ihlal edildi. Eğer insancıl hukuk bağlamında yaklaşılırsa bu savaş daha fazla sürdürülemez. BM raporunda görüldüğü gibi artık dünya çapında konuşulur. Yaptırım mekanizmaları devreye girer. Savaşın sona ermesine katkı sunulur." Türkdoğan, son olarak, "Ama her şeye rağmen Türkiye'nin kendi yasaları vardır. Uluslararası alan üzerinden barışı sağlamak zordur. Önemli olan ülkenin kendi adaletini sağlaması. Türkiye kendi yasaları çerçevesinde sorumluları yargı önüne çıkarmalıdır" diye ekledi. İNSANCIL HUKUK NEDİR? İnsancıl Hukuk, Savaş Hukuku ve Silahlı Çatışma Hukuku, aynı anlama gelen ve insan hakları hukukundan farklı, fakat onunla ilişkisi bulunan bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının varoluş nedeni, savaş olgusudur. Genellikle insan hakları örgütleri ve insancıl örgütler, İnsancıl Hukuk terimini kullanır. Türkiye’de de İnsan Hakları Derneği (İHD) 24 Ekim l992 tarihli Olağan Genel Kurulu’ndan bu yana aynı anlama gelmek üzere Savaş Hukuku ya da İnsani Hukuk terimini kullanmıştır.