Savcı ekmeği ‘roketatar’, soğanı ‘el bombası’ yaptı 2016-11-25 11:08:53 DİYARBAKIR - DBP eski PM üyelerinin de aralarında bulunduğu 8’i tutuklu 27 Kürt siyasetçi hakkında 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle açılan davada, telefon dinlemelerinde suç unsuru bulamayan savcı, günlük yaşamda kullanılan dergi kelimesini "bomba", kitabı "uzun namlu silah", mektubu “bombalı ve silahlı eylem”, soğanı “el bombası”, ekmeği “roketatar” ve suyu “molotof yapımında kullanılan benzin” olarak gösterdi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Eşbaşkanı Çimen Işık, DBP eski PM üyeleri Pero Dündar, Yusuf Koyuncu, Turan Genç, Olcay Kanlıbaş ve Abdullah Cin, HDP Genel Saymanı Hüseyin Yılmaz ile kapatılan KJA üyesi Zozan Toprak’ın bulunduğu 8’i tutuklu 27 Kürt siyasetçi hakkında “örgüt yöneticisi oldukları” iddiasıyla 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 456 sayfalık iddianamede, Ercan Sezgin, Rıdvan Sincar, Mazlum Tekdağ, Mustafa Doğrul, Sariye Ölmez, Hikmet Aralan, Fatma Duman, Abdullah İçli, Tuncay Korkmaz ve Suzan Toprak hakkında savunmaları alınması için yakalama kararı çıkarıldı. İDDİANAMENİN 120 SAYFASI PKK VE KCK'YE AYRILDI Mahkeme, iddianameyi kabul etmesi ardından DBP Genel Saymanı Hüseyin Yılmaz’ı sağlık sorunları gerekçesiyle 22 Kasım’da tahliye etti. İddianamede delil olarak ise 2 gizli tanığın yaptığı teşhisler, telefon tapeleri, kitap ve notlar gösterildi. Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 10 Nisan’da gözaltına alınan, 13 Nisan’da tutuklanan ve haklarında yakalama kararı çıkarılan Kürt siyasetçiler hakkında hazırlanan iddianamenin 120 sayfalık bölümünde PKK tarihi ile KCK’nin kuruluşu, işleyişi, organları ve faaliyetlerine yer verildi. İddianamede, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) “KCK Sözleşmesi” doğrultusunda kurulduğu ileri sürülerek, DTK için “Legal görünümlü yapılanma” ifadeleri kullanıldı. Savcı, HDK için de “Kuruluş amacı ülkemizin batı illerindeki sol örgütlenmelerin ve marjinal grupların siyasi gücü ve kitle potansiyelini PKK/KCK terör örgütüne kanalize etmektir” ifadesini kullandı. SİYASETÇİLERİN DBP YÖNETİCİSİ OLDUĞUNA DEĞİNİLMEDİ İddianamenin “Soruşturmanın başlatılması” bölümünde savcı, Kürt siyasetçilerin “KCK/TY Siyasi Alan Merkezine bağlı KCK/TY Kent Yürütmesi/Meclisi yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğü”nü ileri sürdü. Kürt siyasetçiler hakkındaki soruşturmanın 22 Eylül 2015 tarihinde 2015/31313 sayısıyla başlatıldığı hatırlatılan iddianamede, soruşturma kapsamında mahkemeden teknik ve fiziki takip kararı alındığı belirtildi. Diyarbakır Havalimanı’nda 30 Aralık 2015 tarihinde gözaltına alınan Rojhat Çetin isimli kişinin üzerinde bulunduğu iddia edilen iki SD karttaki “örgütsel raporlar” diye adlandırdıkları raporda yer alan kişi isimlerinin de davada yargılanan Kürt siyasetçilere ait olduğu ve “üst düzey kadro” oldukları iddia edildi. Kürt siyasetçilerin yaptığı çalışmaların “deşifre” edilmesinin önüne geçmek ve adli takibe karşı önlem için konuşmalarını “şifreli” şekilde yapıldığı ileri sürülen iddianamede, telefon görüşmelerinde örgütsel faaliyetlerden bahsetmediklerini, yapacakları görüşmeleri daha çok yüz yüze ve ortam dinlemesi yapılamayacak güvenilir yerlerde yaptıkları iddia edildi. Savcının, iddianamenin bütününde Kürt siyasetçilerin DBP PM üyesi ve yöneticisi olduğuna değinmemesi de dikkat çekti. GÜNLÜK SÖZLER ‘ŞİFRE’ OLDU Telefon dinlemelerinde suç unsuru bulamayan savcı, Kürt siyasetçilerin günlük yaşamda kullandığı her sözü “şifreli” sözcük yaparak skandal sayılabilecek yorum ve değerlendirmelerde bulundu. Telefon dinleme tapelerinden ve gizli tanık ifadesinden yola çıkan savcı, DBP’ye bağlı olan Yerel Yönetimler Bürosu’nun KCK’ye bağlı bir kurum olduğunu ileri sürerek, Işık’ın bunun yöneticisi olduğunu savundu. İddianamede, Işık’ın arkadaşına gönderdiği “Yerel yönetimle ilgili, özyönetimle ilgili bir tartışma yapılacak. Sadece 1 günlüğüne bir arkadaş gelebilir mi, gelmez mi?” mesajı ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarına dikkat çekmek için Facebook hesabında yaptığı paylaşımda “Sayın Öcalan” ifadesi suç delili gösterildi. ‘İLDEYİM’ DEMEK KCK ÜYELİĞİNE DELİL! DBP eski PM üyesi Pero Dündar hakkında, Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasağının protesto edilmesi için Diyarbakır’da yapılan basın açıklamasına katılması ve burada atılan “Tahir Elçi gururumuzdur” sloganı suç delili sayıldı. Dündar’ın telefon görüşmesinde DBP il binasında olduğunu belirtmek için söylediği “İldeyim” sözü için iddianamede, “KCK Sözleşmesi'nin Şehir, Kasaba ve Mahalle Koordinasyonları şeklindeki başlığın 24. maddesinde belirtilen Şehir Meclisi olduğu” iddiasında bulunuldu. Yine Dündar’ın dinlenen telefon görüşmesinde yer alan “Saat 3’te toplantı vardı” sözleri için savcı “PKK/KCK’nin Şehir, Kasaba ve Mahalle Örgütlenmesine ait toplantı olduğu”nu ileri sürdü. CİZRE’YE YARDIM ‘TERÖR FAALİYETİ’ SAYILDI Çimen Işık ve Pero Dündar’ın kaldığı evde yapılan aramada el konulan Demokratik Modernite ve Jineoloji dergileri, “Avrupa Yerel Yaşamda Kadın- Erkek Eşitliği Şartı”, “Brezilya İşçi Partisi (PT) ve Porto Alegre Deneyimi” ve “Eş başkanlık toplumun değerleri ile buluşmasıdır ” başlıklı bilgisayar çıktıları suç delili olarak gösterildi. DBP eski PM üyesi Olcay Kanlıbaş’ın evinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kitapları ve savunmalar için savcı, Kanlıbaş’ın bunları okuyarak “örgüt ideolojisini benimsediğini” ve “çevresinde bulunan kişilere PKK/KCK’nin propagandası” yaptığını ileri sürdü. Kanlıbaş’ın sokağa çıkma yasağı nedeniyle mağdur olan Cizre’deki halka destek için “Şimdi Cizre'ye şey gönderiliyor ya sosyolog psikologlar… Yav biraz ihtiyaç var ha…” sözleri için iddianamede, “Hedef şahsın PKK/KCK terör örgütü mensuplarına yardım ve psikolojik destek sağlamak için psikolog arayışında bulunulduğu ve terör örgütü adına eylem ve faaliyetlerde bulunulduğu değerlendirilmektedir” iddiasında bulunuldu. KİTAP'TAN 'SİLAH VE BOMBA’ ÇIKARILDI Suzan Toprak’ın telefon görüşmesinde geçen “kitap” ve “liste çıkar” sözlerini “örgütsel ilişki ve irtibat için üstü kapalı ve şifreli konuşma” olduğunu savunan savcı, ‘kitap’ ve ‘liste çıkar’ sözleri için “Suç ve suç unsuru olabilecek madde (uzun namlu silah, tabanca, mühimmat ve bomba) olduğu değerlendirilmektedir” iddiasında bulundu. Yine iddianamede, Toprak’ı arayan bir kişinin söylediği “Biz gidip spor yapmadık” şeklindeki sözler için “çatışmaya girmeyi planladıkları” iddiası yer aldı. ‘PAKET’ KELİMESİ ‘PKK SIĞINAĞI’ YAPILDI İddianamede, Toprak’ın üyesi olduğu KJA’da yapılan aramada el konulan not defterinde yer alan Sur’da yaşamını yitiren “Fatma Ateş şarapnel parçası kan kaybından öldü”, “Dünyanın en büyük devletsiz halkı kendi devletini istiyor”, “Anadilde eğitim”, “Kimliğinin inkâr edilen”, “Savaş koşularında” ve Sur, Cizre Silopi’de yaşananlar için “çıplak bedenler teşhir edildi” notlarının “KCK”nin faaliyeti kapsamında” alındığı savunuldu. İddianamede, Abdullah Cin’in telefon konuşmasında geçen “paket” kelimesiyle PKK’lilerin kaldığı “sığınak, depo vb yerler olduğu” yerlerin kast edildiği ileri sürülürken, İbrahim Durmuş’un konuşmasında geçen "düğün" sözüyle “eylem” kast ettiği savunuldu. SAVCIYA GÖRE ‘ARKADAŞ’ KOD İSİM Cin’in “He valla özledik seni. Hepimiz buradayız, gel” şeklindeki konuşması “örgütsel toplantı” yapıldı. İddianamede, İbrahim Durmuş’un telefon konuşmasında söylediği 'Bizim işçiler' sözleriyle PKK/KCK üyelerini" kast ettiği savunuldu. Durmuş’un sosyal medya hesabı için kullandığı “Serfiraz” ve “Renas” isimlerinin ise Durmuş’un PKK ve KCK içinde kullandığı "kod ismi' olduğu iddia edildi. Mehmet Taha Burakmak’ın telefonda “Ercan Arkadaş”, “Sofi” ismiyle hitap ettiği kişilerin PKK ve KCK içinde faaliyet yürüten yöneticilerin “kod ismi” olduğu ileri sürülen iddianamede, telefon görüşmesinde geçen "mektup" ve "fotokopi" sözleriyle PKK’nin “göndermiş olduğu talimatlar”ı içiren kitap, dergi ve broşürlerin kast edildiği savunuldu. EKMEĞİ ‘ROKETATAR’ YAPTILAR! Burakmak ile konuşan bir kişinin “Biraz düğün olsun öyle” ve “Davul zurnalar çalsın” sözleriyle “bombalı silahlı eylem gerçekleştirilmesi talimatı” sayıldı. Burakmak’ın konuşmasında geçen "yukarı" kelimesiyle “KCK/TM yapılanması içerisinde Diyarbakır İl Meclisi”, “İlçede misin?” sözüyle “KCK/TM yapılanması içerisinde Diyarbakır İlçe Meclisi” kast edildiği ileri sürüldü. Yine Burakmak’ın telefon görüşmesindeki “4 tane ekmek” sözü “silah, bomba, roketatar”, mesajda geçen "ağaçlar" sözü ise “hazır silah/patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemeler” olarak gösterildi. İddianamede, bir konuşmada geçen "yukarı" sözüyle “Zagros dağlarının batısında bulunan PKK kampı” ve "genç" sözüyle ise “Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketinin ilimizdeki üyeleri”nin kast edildiğini savunuldu. DAVETİYE 'KCK’YE FİNANSAL YARDIM SAYILDI Savcı, DBP eski PM üyesi Turan Genç’in dinlenen telefon görüşmesinde bir kişinin Genç’e söylediği “Batman’dan Sabri Özdemir’in selamı var” sözüyle “muhtemel pusula getirdiği ve bilinmeyen şahsın Milis/İşbirlikçi faaliyetlerde bulunduğu” iddia edildi. İddianamede, Yusuf Koyuncu’nun konuşmasında geçen "anne" sözüyle PKK ve KCK’nin “üst düzey yöneticileri”nin kast edildiğini savunuldu. Aziz Mahmut Çınar’ın konuşmasında geçen "davetiye" sözüyle “PKK/KCK’ye finans kaynağı adı altında para”dan bahsedildiği ileri sürüldü. ‘ANNE’ VE ‘İLAÇ’ ÖRGÜTSEL DELİL SAYILDI İddianamede, Feyzi Akdemir’in konuşmasında geçen "limon, ilaç, anne" sözleriyle “kapalı ve şifreli” görüşmeler gerçekleştiği, "limon" ve "ilaç" kelimeleriyle PKK üyelerini aktarılacak lojistik malzeme ve "anne" kelimesiyle PKK’nin üst düzey yöneticilerinin kast edildiği iddia edildi. Orhan Karaca’nın “E valla ben bir aileye gittim” dediği ziyaretinin normal bir aile ziyaret ve misafirlik olmadığını ve yaşamını yitiren PKK’lilerin ailelerini ziyaret ettiğini savunan savcı, “Bu durumdan sözde anayasa KCK sözleşmesinde bahsedilmektedir” iddiasında bulundu. Rıdvan Sincar’ın konuşmasında geçen "yürütme" sözüyle “KCK sözleşmesindeki yürütme konseyi başlığı adı altında açıklanan durumla alakalı olabileceği değerlendirilmektedir” iddiasında bulunuldu. HDP GENEL SAYMANI’NA ‘BAŞKAN’ DEMEK SUÇ İddianamede, Sincar’ın konuşmasında geçen "dergi" sözüyle “lojistik malzeme silah, bomba, mühimmat vb. malzemeler olabileceği”, "spor" sözüyle “güvenlik güçlerine karşı silahlı, bombalı, molotoflu vb. malzemelerle saldırı gerçekleştirilme eylemi olduğu” iddia edildi. Telefonda HDP Genel Saymanı Hüseyin Yılmaz’a "başkan" olarak hitap edilmesi için “Hayatın doğal olağan akışında insanların sık sık birbirlerine Başkan diye hitap etmedikleri ancak hedef şahsın konuştuğu kişilerin kendisine Başkan demesinden Hüseyin Yılmaz’ın PKK/KCK örgütü içerisinde sorumlu üst düzeyde bulunduğu ve aralarında örgüt hiyerarşisinin uygulandığı değerlendirilmektedir” iddiasında bulunuldu. CİZRE’YE GİTMEK PKK’YE KATILMAKMIŞ Yılmaz’ın Kobanê’nin inşasında görevli bir mühendis ile telefon görüşmesinde geçen “Yeni Mahalle soğan mı götürüyorsunuz?” konuşmasında geçen "soğan" sözüyle Kobanê’deki PYD üyelerine “el bombası” götürmek istediği iddia edildi. Abdullah İçli ile Mehmet Taha Burakmak arasında geçen “Fırat’ı bekliyorum, o 4 tane ekmek bana getirecekti” konuşmadaki "ekmek" sözüyle “silah, bomba, roketatar vb. lojistik malzeme”, "su" sözüyle “molotof kokteyli yapımında kullanılan benzin” ve "3-4 tane lazımdı arkadaş" sözleriyle “AK-47 kaleşnikof marka uzun namlulu silah”tan bahsedildiği ileri sürüldü. Sariye Ölmez’in bir arkadaşına gönderdiği “Ben Cizre’ye gidiyorum” mesajı ve paylaştığı “Ez gerilla me” şarkısını yorumlayan savcı, Ölmez’in Şırnak kırsalında PKK’ye katıldığını savundu. ‘BÖBREKLERİ İFLAS ETMİŞ’ DİYE PKK’LİLER KAST EDİLİYORMUŞ! Hikmet Aralan’ın konuşmasında geçen "çamaşırhane" kelimesiyle “örgütsel toplantı” kast edildiği ileri sürüldü. İddianamede, Mazlum Tekdağ’ın konuşmasındaki “Yukarı çıktım” sözüyle KCK sözleşmesinde geçen “Şehir kasaba ve mahalle örgütlenmesi başlığının 24. Maddesinde geçen Özgür Toplum Meclisi” olduğu ileri sürüldü. PKK üyelerinin gerek kırsal alandaki beslenme, gerekse de coğrafi koşullar nedeniyle böbrek hastalığına yakalandığını ileri süren savcı, Tekdağ’ın “Senem arkadaş gerçekten hastadır. Ya onun böbrekleri iflas etmiş ha” sözleriyle PKK üyelerini kast ettiğini savundu. DAVANIN İLK DURUŞMASI ŞUBAT AYINDA Dosya kapsamında el edilen delillere göre, Kürt siyasetçilerin KCK içinde sorumlu düzeyde faaliyetler yürüttüklerini ileri süren savcı, PKK ve KCK yöneticilerinden aldıkları talimatlar doğrultusunda toplantı, gösteri ve yürüyüşler organize etiklerini ve PKK ile KCK’ye olan desteği arttırdıklarını ileri sürdü. Savcı, yukarıda açıklanan nedenlerle Kürt siyasetçilerin, üzerlerine atılı “Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” suçunu işledikleri yönünde "yeterli şüphenin" varlığına kanaat gelindiği iddiasında bulundu. Davanın ilk duruşması Şubat ayında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Deniz Tekin - dihaber