‘Rahşan ateşle dans etti’ 2017-03-18 10:21:35 MARDİN - Tarih sayfalarında yer edinen Cizre ve Nusaybin Newrozlarında yakılan ateşin söndürülmek istenmesine Kadifekale’den bedenini ateşe vererek protesto eden Rahşan Demirel’i anlatan ablası Semire Kut, “Rahşan bilerek ve büyük bir irade ile ateşe yürüdü, ateşle dans etti” dedi. Newroz Bayramı’nın yasaklandığı 1992 yılında İzmir Kadifekale surlarına çıkarak bedenini ateşe vererek protesto eden Rahşan Demirel, kendisinden bir yıl önce Diyarbakır surlarından bedenini ateşe veren Zekiye Alkan’dan “aldığı meşaleyi” kendi bedeninde büyüttüğünün mesajını geride bıraktı. Henüz 2 yaşındayken ailesiyle göçertilen Demirel, okulda, sokakta Kürtlere karşı dışlanmayı en yakından hissedenlerden. Anadilinden kaynaklı okulda sürekli karşılaştığı ayrımcılığa rağmen okumaktan ısrarcı olan Demirel, hayatındaki büyük kavgasına buradan başlar. Köklerine dönüş merakı içinde sürekli annesini anlatmaya zorlayan Rahşan Demirel, daha çocuk yaşta halkının özgürlük mücadelesi içinde yer alır. ‘ATEŞİ SÖNDÜRMEK İSTİYENLERE BİR YANITTIR’ Kadifekale’de 21 Mart 1992’de tüm yasak ve engellere rağmen Newroz kutlamalarına katılan Rahşan Demirel, akşam saatlerinde Cizre ve Nusaybin Newrozlarına saldırı olduğunu televizyondan izliyor. Demirel, söndürülmek istenen Newroz ateşini büyütmek için Kadifekale surlarında bedenini bir meşaleye çevirir. Rahşan Demirel’in yaşamına ve mücadelesine yakında tanıklık eden ablası Semire Kut, İzmir gibi metropollerde yaşamanın kendileri için zor olduğunu, ancak aile olarak her şeye rağmen kültürlerini yaşatma mücadelesini verdiğini belirtti. ÖĞRETMENDEN RAHŞAN’A: GELDİĞİNİZ YERE GERİ DÖNÜN Okul çağı başladığında öğretmenlerin hep Kürt çocuklarına karşı ayrımcılık uyguladığını buna en fazla Rahşan’ın karşı çıktığını anlatan Kut, bir anılarını şu sözlerle paylaştı: “Rahşan bir keresinde bir arkadaşı ile kavga etmişti. Öğretmeni de ona ‘Bu yer sizin geldiğiniz yer değil. Bu topraklar bizimdir. Nereden geldiyseniz oraya geri dönün’ demişti. Aslında onlar böyle ayrımcılık uygulayarak bizi uyandırıyorlardı. Biz bu durumda daha fazla düşünüyorduk, hangi halktanız, hangi kültürdeniz diye. Rahşan bunları yaşadıktan sonra gelip anneme anlatıyor. Annemde baskın, mücadeleci bir kadındır; Şeyh Sait döneminde dedesi Suriye’ye sürgün edilir ve annem Rojava’da büyür. Orada o dönem için ulusal bilinç daha gelişkindir o sebeple annem Kürt özgürlük mücadelesini yakından tanır. Annem öğretmene, ‘Sen nasıl benim kızıma bu toprakları terk etmesini istersin. Sebebini söyle bilelim’ der. Öğretmeni de anneme, ‘Siz Kürdistanlısınız, siz Kürtler Kürdistan istiyorsunuz’ diye yanıt verir. Annemde bunun üzerine ‘Tabii size Kürdistan demek de serbest ama benim ve çocuğum gibi biri bundan söz ederse bu yasak olur’ diyor.” ‘HERKES BENİ YURTSEVER KİŞİLİĞİMLE TANISIN’ Rahşan’ın bu uygulamalar sonucu sürekli geldiği topraklara ilgi duyduğunu dile getiren Kut, şöyle devam etti: “Rahşan gerçekten Kürt davasına çok bağlıydı ve bir katkı sunmak istiyordu. O da büyük bir bilinçle hareket etti. Metropoldeki çalışmaları çok güçlüydü. Bıraktığı ses kaydında da ‘İstiyorum ki herkes beni yurtsever kişiliğimle tanısın’ diyor. Devrimden önce yurtseverlik bilinci oluşmasından yanaydı. Yurtseverlik içinde çok şey barındırıyor. İnsan ilk olarak dilini, kültürünü, kimliğini, davasını korursa yurtsever olur, düşüncesini savunuyordu. Rahşan kadın olarak ta kendini çok geliştirmişti. Demokrat, herkesle arkadaşlık kurabilen, herkesle yürüyebilen bir kadındı. 90’larda toplum baskısı daha da çoktu. Bir kadın, bir erkek kendisini rahatça ifade edemiyordu. Bir kadın veya bir erkeğin tercihleri doğrultusunda yaşamalarına izin verilmiyordu. Rahşan, ayrı fikirdeki insanlara saygı duyardı, onlara hak verirdi. Kendi gücü yettiği kadar, moral ve destek verirdi bu arkadaşlarına. Şunu söyleyebilirim ki; Rahşan 1990’lı yıllarda Kürtlük davası içerisinde Rahşan Bedirxan, Leyla Kasım, Zekiye Alkan gibi kadın öncülerle birlikte kadını ve ulusal toplumu ilerletmiştir.” ‘O’NU, MÜCADELESİNİ ANLATMAK KOLAY DEĞİL’ Rahşan’ın eylemin büyüklüğüne dikkat çeken Kut, “O’nun geldiği nokta, mücadelesi çok büyüktü. O yüzden onu anlatmak da çok kolay değil. 1990’lı yıllarda 18 yaşında genç bir kadın bu kadar büyük bir karar verebiliyorsa, onun bu mücadeleye yaklaşımını görebilmek mümkündür. Rahşan bilerek ve büyük bir irade ile ateşe yürüdü, ateşle dans etti. Zaten Rahşan’ın böyle büyük bir eylem yapacağı önceden aile içindeki davranışlarıyla da öngörülüyordu” diye konuştu. Rahşan’ın eylemi ile büyük bir miras bıraktığını, tüm baskılara karşı halkın Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Pakize Nayır gibi birçok isim ile direnişte olduğunun altını çizen Kut, “Rahşan’ın eylemi özellikle metropollerde bir ilkti. Büyük bir etki bırakmıştı halkın üzerinde. Newroz büyük emeklerle, bedellerle bugüne kadar geldi. Herkesin özgürleştirilmiş kentlerine, Newroz bayramına, değerlerine sahip çıkması gerekiyor” diyor. RAHŞAN’DAN KALAN HATIRALAR YANDI Rahşan’ın eyleminden önce hazırlık yaptığını, eylemini hem mektubu hem de ses kaydıyla anlattığını dile getiren Kut, Rahşan’dan kalan her şeyin Nusaybin’e getirilen sokağa çıkma yasağı döneminde Kışla Mahallesi’nde bulunan evlerinde yandığını kaydetti. Kut, “Yasakta evimiz yandı. Üstümüzdeki kıyafetlerle çıkmıştık. Ben en çok Rahşan’la olan anılarımızın yok olmasına üzüldüm. Fotoğraflarımız, hediyelik eşyalarımız vardı. Ondan kalan son hatıralarımız da yandı” diye belirtti. Dicle Müftüoğlu / Aynur İnedi - dihaber