Ünsal: Kürt sorunundaki tutum sonrası MAZLUMDER'in yönetimi ele geçirildi 2017-03-21 07:09:21 ANKARA - Cizre raporundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterdiği MAZLUMDER’in eski Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Kürt sorunundaki tutumdan kaynaklı “hükümet politikalarıyla uyumlu” bir grubun MAZLUMDER yönetimini ele geçirdiğini söyledi. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği’nin (MAZLUMDER) olağanüstü toplanan genel kurulunda 16 şube delegelerin oylarıyla kapatıldı, birçok üye ihraç edildi, mevcut Genel Başkan Ahmet Faruk Ünsal'ın yerine MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan seçildi ve tüzük değişikliği yapılarak Genel Merkez İstanbul'a taşındı. Alınan kararlar tartışılmaya devam ediyor. Genel kurul öncesi MAZLUMDER Genel Başkanı olan Ahmet Faruk Ünsal, sürece dair dihaber'e değerlendirmelerde bulundu. 'KÜRT SORUNUNDAKİ TUTUM SÜRECİ BAŞLATTI' Ünsal, olağanüstü genel kuruluna gelen süreci şöyle anlattı: "Kürt sorununda diyalog sürecinin bitmesi sonrası Kürt illerinin olduğu yerlerde çatışmalı bir süreç başladı. MAZLUMDER başından beri Kürt sorunun çözümünün siyasal süreçleri işletmekten geçtiğini söyledi. Başından beri şiddetin çözüm olmadığını ortaya koydu. Çatışmalı süreç başlayınca her iki tarafın da yapmış olduğu hak ihlallerini raporladık. Adil ve tarafsız bir tutum takındı. Bu tutum rahatsızlık yarattı. Şubelerimizin bir kısmı doğrudan devletin yaptıklarını değil örgütün yaptıklarını öne çıkartan bir dil kullanmamızı beklediler. Biz tabi hakem dil, tarafsız dil tavrımızı değiştirmeyince bu bir rahatsızlığa dönüştü ve olağanüstü genel kurul süreci bu rahatsızlıkla başladı." 'KENDİ KHK'LERİYLE BİNLERCE EMEKÇİMİZİ DERNEKTEN ATTILAR' Ünsal, Kürt sorunundaki tutumlarını eleştiren ekibin "Devletin yaptıklarını görmeyelim devlet şiddet kullanmaya hak sahibidir ama örgütün yaptıklarını yazalım" şeklindeki tutumları ardından sürecin yargıya intikal ettiğini söyledi. Ünsal, şöyle devam etti: "Olağanüstü genel kurul talep etme hakkı bizim tüzüğümüze göre üyenin beşte birini imzasıyla gerçekleşiyor. Ama üyenin beşte biri imzasını getiremediler. Çoğunluğu bulamadılar. Sadece 192 delege imzasıyla geldiler. Tüzüğümüzde üyenin hakkını bizim delegeye vermemiz yasal değildi. Mahkemeye gittik ama mahkeme anlaşılmaz bir şekilde tüzüğümüze ve medeni kanuna rağmen kararını aleyhimize verdi. Temyize başvurduk, hükümet daha kesinleşmeden, temyizi beklemeden yani hukuku çiğneyerek olağanüstü bir genel kurul yaptılar. Biz bu fiili durumu gayri meşru görüyoruz. Bir darbe yaşandı MAZLUMDER'de. 15 şube kapatıldı, binlerce üyemiz ihraç edildi. Esasında 28 Şubat yaşadık. Bir takım azınlık şubeleri çoğunluk şubelerimizi kapattı. KHK'lerle nasıl binlerce insan nasıl işten atıldıysa 19 Mart'ta da yönetime el koyan arkadaşlar kendi KHK'leri ile binlerce emekçimizi, üyemizi dernekten attılar." ‘CUMHURBAŞKANININ ÖFKESİ İLE GENEL KURUL AYNI DÖNEME DENK GELDİ' Ünsal, Kürt sorununa dair hazırladıkları raporların hükümeti rahatsız ettiğini dile getirdi. Ünsal, hükümetin 19 Mart günü yapılan MAZLUMDER olağanüstü genel kuruluna ilişkin etkisine dair şunları söyledi: "Aynı dönemde benzer şikayetleri dile getirdiklerini biliyoruz. Genelkurmay MAZLUMDER'in de arasında bulunduğu bazı dernekler hakkında İçişleri Bakanlığına şikayette bulundu, Sayın Cumhurbaşkanı raporlara yönelik öfkesini ifade etti. Aynı dönemde bizim olağanüstü genel kurul sürecimiz başladı. Etkisine dair söyleyecek kanıt yok ama bunların hepsi aynı dönemlere denk geldi." 'HÜKÜMETİN İLE YENİ EKİBİN POLİTİKALARI ÖRTÜŞÜYOR' "Hükümetin politikaları ile MAZLUMDER'de yönetimi ele geçiren ekibin politikaları örtüşüyor" şeklindeki tartışmalar için de Ünsal, "Bu çok açık zaten" ifadesinde bulundu. Eski AK Parti milletvekili olan Ünsal, yaşananlarının kendi şahsıyla alakalı olmadığı görüşünde. Ünsal, "Genel başkan ben olmasaydım da bu tutumu alan genel merkeze karşı bir direnç gösteren birileri olacaktı. Meseleyi kişiselleştirmemek lazım. Bu hakikatin yanında durma kaygısıyla gücün avantajlarını koruma kaygısı arısındaki gerilimin yaşandığı bir süreç" diye konuştu. 'YARIM BIRAKMAYIZ' Ünsal, bundan sonrası ne yapacaklarına dair "Hukuki mekanizmaları kullanacağız. Hukuki süreçler aleyhimize çıkarsa arkadaşlarla değerlendireceğiz. İnsan hakları mücadelesi tabi ki devam edecek bir şeklide, yarım bırakmayız inşallah" diye ekledi. ERDOĞAN HEDEF GÖSTERMİŞTİ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MAZLUMDER'in geçtiğimiz yıl Nisan ayında Cizre Raporu'nu açıklanmasının hemen ardından STK'leri hedef alan açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan, "Ben bombalarla saldırı yapayım devlet bana karışmasın! Eee başka. Onların malum STK'larıymış, bir araya gelmişler raporlar yayınlamışlar. Bu raporları yayınlayanların ayrıca üzerine gidilmesi gerekiyor. Böyle bir mantık olabilir. Benim vatandaşım devletim için tehdit oluşturan, devletin belediyeye gönderdiği imkanları onlara verenler karşılarında bu nefreti bulacaktır. Teröriste terörist diyemedikleri için bu zırvalarda bulunanlar dökülen her damla kandan sorumludur" şeklinde açıklama yapmıştı. Erdoğan'ın açıklamaları özellikle MAZLUMDER'i hedef aldığı iddia edilmişti. MAZLUMDER 6 Nisan 2016 tarihinde açıkladığı Cizre katliamına ilişkin raporunda, ilçede en az 203 kişinin yaşamı yitirdiği bu sayının 266'ya kadar çıkabileceği duyurmuştu. Dernek, ayrıca ilçede adli ve idari yürütülen soruşturman ağır aksak ilerlememesine rahatsızlık duyduğunu ve böyle devam etmesi halinde de yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlandığını açıklamıştı. MAZLUMDER'in özellikle Kürt illerinde yaşananlara dair hazırladığı insan hakları raporlarıyla birlikte İç Anadolu şubeleri üzerinden genel merkeze baskı uygulandığını gündeme gelmişti. MAZLUMDER yöneticileri, Suriye ve Kürt sorunu konusunda hükümete dönük yapmış olduğu eleştirilerin, hükümette rahatsızlık yarattığı ve bu rahatsızlığın daha milliyetçi şubeler üzerinden dillendirildiği dile getiriyordu. Deniz Nazlım - dihaber