Avrupa krizine mahkeme de dahil oldu: Onlar bizi almıyor biz de onları almıyoruz 2017-03-30 11:44:26 İSTANBUL - “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için yargılanan akademisyenlerin duruşmasına katılmak için Fransa, Almanya ve Belçika’dan gelen akademisyenler, Mahkeme Başkanı tarafından “Onlar bizi almıyor, biz de onları almıyoruz” denilerek, duruşma salonuna alınmadı. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atıkları için yargılanan akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy’un yargılandığı davanın duruşması İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Akademisyenler ve avukatların katıldığı duruşmayı, Almanya, Belçika ve Fransa’dan gelen akademisyenler de izlemek istedi. Her duruşma salonda yerlerini alan Avrupa heyetlerinin duruşmayı izleme talebi, bu defa Türkiye ile Avrupa arasında yaşanan krize takıldı. Mahkeme Başkanı Bülent Dalkıran, heyetin duruşmayı izlemesini “Onlar bizi almıyor, biz de onları almıyoruz” diyerek reddetti. 301. maddeden yargılamanın yapılabilmesi için Adalet Bakanlığı’na yazılan müzakereye yanıt verilmediğinden duruşma 18 Temmuz gününe ertelendi. ‘AVRUPALI HEYET ALINMADI’ Duruşma ardından akademisyenler adliye önünde açıklama yaptı. “Hocama dokunma” ve “Barış talebimizde ısrarcıyız, bu suça ortak olmayacağız” pankartlarının açıldığı eylemde, Av. Meriç Eyüboğlu konuştu. Eyüboğlu, “Şimdiye kadar duruşmayı izlemeye gelen yurt içinden ve yurt dışından akademisyenler izleyebiliyordu. Ancak bugün heyet karar değiştirmiş, aileler dışında kimseyi almadı. Tartışma sonucu ‘onlar bizi almıyorsa biz de onları almayız’ dedi. Kimlik kontrolü yapıldı. Vatandaş olmayanlar alınmadı” dedi. ‘DEMOKRASİ İÇİN ‘HAYIR’ Akademisyenler Esra Mungan ve Kıvanç Ersoy tarafından okunan basın metninde ise, 16 Nisan referandumuna vurgu yapılarak, “16 Nisan günü demokratik ülkelerde görülmeyen tipte bir OHAL ortamında referanduma gidiliyor. Dev binalardaki, caddelerdeki devasa afişlerle bizlere tek bir seçenek dayatılmaya çalışılıyor. İste tam da bu dayatmaya karşı mücadelemizi ısrarla ve inatla sürdüreceğiz. Tek adam hegemonyasına ‘Hayır’. Savaşa ‘Hayır’. KHK’lar ile idare edilen bir ülkeye ‘Hayır’. Ölüme değil yaşama, savaşa değil barışa tarafız. Herkesin farklılıklarıyla birlikte ve eşit yaşayabilmesi için nefes alabilmek için, barış için, demokrasi için ‘Hayır” denildi. ‘ÖZGÜRLÜKLERİN GÜVENCESİ HUKUK DEVLETİDİR’ CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise, “Temel hak ve özgürlüklerin güvencesi hukuk devletidir, yargının siyasallaşmamasıdır. Anayasa 141. madde vatandaş yabancı ayrımı yapmaz herkese açıktır. Siyasi iktidarın gölgesinde çalışmak istemiyorlarsa ya maddeyi tanısın ya da o cübbeleri indirsinler. Duruşmaları gizli yapıyorlarsa demek ki kirli bir işleri var. Kirli bir ağ içindeler. Tamamen siyasileşmiş zihniyetlerini kınıyoruz. İncirlik üssündeki askerleri sınır dışı etsinler. Satın aldıkları yerleri satsınlar, yurt dışında satın aldıkları otomobiller var, başsavcılar bile ithal araçlara biniyor, onları satsınlar” diye konuştu. ‘DEMOKRASİNİN ÖLDÜĞÜ ÜLKE’ Münih Üniversitesi’nden Prof. Dr. Christoph K. Noumann ise, “Bilim evrensel değil ama küresel. Almanya, Belçika ve Fransa gibi ülkelerden gelmiş akademisyenler olarak dayanışmayı ifade etmek istiyoruz. Akademik hürriyet ve ifade hürriyeti olmazsa bilim de olmuyor. Biz demokrasinin yavaş yavaş öldüğü bir ülkeye geliyoruz” şeklinde konuşurken, bir yurttaş, “Demokrasi yoksa neden geliyorsunuz” diyerek Noumann’a tepki gösterdi. Noumann ise, “Meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmak zorundayız. Bilim özgürlüğü bir yerde olmazsa başka bir yerde de olmaz. Koridorda bekledik. Bizi almadılar. Türkiye çoktan Avrupa’nın bir parçası olmuştur. Siyasi olarak değil, ama sosyal ve kültür olarak. Avrupa için de Türkiye’yi kolay kolay Avrupa’dan ayırmak mümkün olmayacak” şeklinde yanıt verdi. Yurttaşın akademisyenlere sözlü sataşması üzerine, polisler tarafından alandan uzaklaştırıldı. Belçika’dan gelen akademisyen Veronuque Fentaine ise, “Akademik özgürlükler konusunda endişeliyiz. Bildiri imzaladıkları için akademisyenlerin karşı karşıya kaldıkları şeyler anlaşılır değil” dedi. Eylem, konuşmaların ardından sona erdi.