Sur, Silvan ve Nusaybin operasyonlarını yöneten, 'sıkıyönetim komutanı' olarak atanmış 2017-04-01 09:03:54 DİYARBAKIR - Bölge kentlerinin yerle bir edildiği, yüzlerce kişinin öldürüldüğü operasyonları yöneten Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz ifadesinde, Yurtta Sulh Konseyi tarafından bölgede yürüttüğü operasyonlar nedeniyle “Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı” olarak atandığını söyledi. Diyarbakır, Urfa, Mardin ve Batman illerindeki askeri birliklerin sevk ve idaresinden sorumlu Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın askerin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında darbeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Diyarbakır’da 27 Temmuz 2016’da tutuklanan Yılmaz, KHK ile ihraç edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan Diyarbakır 8. Ağır Ceza mahkemesince kabul edilen iddianamede, Korgeneral Yılmaz ve aynı soruşturmada tutuklanan 16'ncı Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey’in darbe teşebbüssünde bulundukları gerekçesiyle 3'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. ‘AKTİF OLARAK DARBE TEŞEBBÜSÜ İÇİNDE YER ALDI’ Savcı iddianamede, 15 Temmuz darbe girişimini yöneten Yurtta Sulh Konseyi’nin darbe gecesi Diyarbakır’a gönderdiği “Harekat Yıldırım” isimli gizli belgede Diyarbakır 7'nci Kolordu eski Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın "Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı" olarak Tuğgeneral Savaş Beyribey’i ise “Diyarbakır Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı” olarak görevlendirdiğini belirtti. İbrahim Yılmaz'ın darbenin seyrine göre tavır takındığını ve beklemede kalarak darbecilere destek olduğunu belirten savcı, 3 subayın ifadelerinde Yılmaz'ın darbeci olduğundan şüphelendiklerini söylediğini aktardı. Yılmaz’ın “FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olarak darbeye teşebbüs eden diğer şüphelilerle birlikte hareket ettiğini belirten savcı, Yılmaz’ın aktif olarak darbe teşebbüsü içinde yer aldığını kaydetti. ‘SUR, SİLVAN VE NUSAYBİN’DEKİ OPERASYONLARI BEN GERÇEKLEŞTİRDİM’ Yurtta Sulh Konseyi tarafından “Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı” olarak atanan 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın iddianamede yer alan ifadesi şöyle, "Bulunduğum bölgede 2 yıldan beridir başta Suruç Şartlı Mülteci Operasyonu, 6-12 Ekim Diyarbakır Merkezdeki başkaldırı olayı, 21 Şubat'taki Şah Fırat Operasyonunun icrası, Ağustos 2015'ten itibaren Diyarbakır, Mardin, Batman ve Şanlıurfa il ve ilçelerindeki terörle mücadele operasyonlarını emir komuta içerisinde gerçekleştirdim. 4 bölgede bulunan terör örgütlerince yapılan kanunsuz yapıların ortadan kaldırılmasına ilişkin operasyonları gerçekleştirdik. Kasım 2015 de ilk kez Silvan da asker ve polis müşterek operasyonlar yaptırdım. Hendek ve barikat kuran teröristleri etkisiz hale getirdik. 19 Aralık tarihinde Sur'daki terör operasyonunu icra ettik. 14 Mart da Nusaybin'deki terör operasyonunu icra ettik. 23 Haziran’da Lice de terör ve uyuşturucu operasyonunu icra ettik. Bu operasyonları icramızdan dolayı sözde Yurtta Sulh Konseyi listesinde bana sıkıyönetim komutanı olarak görev vererek iki şey planladıklarını düşünüyorum. 1.'si tıpkı Genel Kurmay Başkanı gibi beni enterne edip sıkıyönetim komutanlığı görevi kabul ettirmek veya etkisiz hale getirmek. 2.'si ise darbe teşebbüsünün olumsuz sonuçlanması durumunda ilerde itibarsızlaştırmak olduğunu düşündüm… ‘ASKER ÜNİFORMASI GİYEN TERÖRİSTLERDEN ŞİKAYETÇİYİM’ Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin ve Batman da asker üniforması giymiş hain alçak teröristlerin devlete başkaldırmasının ve bu durumu fırsat bilerek pusuda bekleyen bölücü terör örgütünün başta Diyarbakır olmak üzere Mardin, Batman ve Şanlıurfa bölgesinde Sur ve Kaynartepe Mahalleleri’ndeki olaylara benzeyen bir kalkışmaya teşebbüs etmeleri önlenmiş. Aynı zamanda da Kolordu sorumluluk bölgesinde sağlanan bu asayiş ortamı ile ve Diyarbakır da bulunan taarruz helikopterlerinin çağırılmasına rağmen Ankara'ya gönderilmemesi sayesinde Sayın Başbakanın talimatlarının teyit edilmesiyle Ankara'daki kalkışmayı bastırmak için Diyarbakır'dan 2 uçağın kaldırılmasını koordine etmek suretiyle Ankara'daki darbe girişiminin bastırılmasına büyük bir katkı sağlamıştır. Bu noktada önce Allah'a, sonra yüce Türk Milletine tam güveniyor, geçmişte olduğu gibi kurunun yanında yaşta yanabilir anlayışının olmayacağını adaletin tam işleyeceğine, işlettirileceğine yürekten inanıyorum. Beni bu hallere düşüren alçak cani askeri üniformayı giyen teröristlerin yaptıkları ve bu hareketi planlayan, icra eden, katılan herkesten şikâyetçiyim" şeklinde ifade verdi. YAŞANAN YIKIM BM RAPORUNA YANSIDI Yurtta Sulh Konseyi tarafından “Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı “olarak atanan Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz Sur, Silvan ve Nusaybin ilçe merkezlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları ardından başlatılan askeri operasyonların bilançosu çok ağır oldu. Ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bu yerleşim yerlerinde tank ve ağır silahların kullanılması nedeniyle yüzlerce insan yaşamını yitirmiş, binlerce ev ve işyeri yakılıp ve yıkılmış, yüzbinlerce insan evlerinden göç etmek zorunda kalmıştı. Bu kentlerde yaşanan yıkım, tahribat ve ölümler, birçok insan hakları kuruluşunun ve STK’nin hazırladığı raporlara yansımıştı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği bölge illerinde Temmuz 2015 ile Aralık 2016 tarihleri arasında yaşananlara ilişkin hazırladığı 25 sayfalık raporda, asker ve polisin yaptığı operasyonlarda yaşanan "ağır yıkım, öldürme ve birçok diğer ciddi insan hakları ihlallerine" ilişkin bulgulara yer verildi. BM: YERLEŞİM YERLERİ BÜYÜK YIKIMA UĞRATILDI Raporda, bu operasyonlarda aralarında 800 asker ve polisin de bulunduğu 2 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği, “ciddi insan hakları ihlalleri" yaşandığını belirtilmişti. Bölgede yaşayanların tanıklıkları ile uydu görüntülerine yer verilen raporda, bölgedeki 30'dan fazla şehirde "ağır silahlarla meskun mahallerin (yerleşim yeri) büyük yıkıma uğratıldığı" vurgulanan raporda, çoğunluğu Kürtlerden oluşan 500 bine yakın kişi de operasyonlar nedeniyle evlerinden edildiği belirtildi. BM Raporunda, "Bölgedeki yetkililer, aşırı güç kullanımı, ağır silahlara başvurulması ve ölümlere ilişkin soruşturma açmak yerine, öldürülen insanları terör örgütlerine katılmakla suçlamış, bu kişilerin ailelerine karşı baskıcı tedbirler almıştır" tespitine yer verilmişti. Raporda, BM'den denetçilerin bir yıl süren çabalarına karşın Kürtlerin ağırlıkta olduğu Güneydoğu kentlerine giremedikleri vurgulandı.