‘Öcalan politik oyunlara gelmeyecek kadar ilke sahibidir’ 2017-04-01 09:06:17 İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Emran Emekçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İmralı da Hayır diyor” sözlerine tepki göstererek, “Sayın Öcalan, öyle günlük kavgalara, politik oyunlara gelmeyecek kadar ilke sahibi biri. Öcalan’ı gözden düşürmeye yönelik gayri ahlaki bir yaklaşımdır” dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın her yıl 4 Nisan'da kutlanan doğum günü için bu yıl da binlerin Halfeti’nin Amara köyünde bir araya gelmesi bekleniyor. Öcalan’ın cezaevi koşulları da hala düzeltilmiş değil. 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatları ile görüştürülmezken, 5 Nisan 2015’ten bu yana ise heyetler ile görüştürülmüyor. Öcalan son olarak 11 Eylül 2016 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile 15 dakika görüşebildi. İmralı’daki devlet politikalarını Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi değerlendirdi. İmralı’daki tecridin hukuk ve yasalarla izah edilemeyeceğini dile getiren Emekçi, tecridin uluslararası, Türkiye yasaları ve hukukuna aykırı olduğunu vurguladı. “Hiçbir şekilde bir mahpusun aile görüşü yasaklanamaz” diyen Emekçi, “Haberleşme ve mektupları yasaklanamaz. Yani burada uygulanan tam bir tecrittir. Sayın Öcalan da zaten buna ‘mutlak tecrit’ dedi. Mutlak tecrit, dış dünyayla bütün bağların koparılmasıdır. Haberleşme de dahil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 18 Mart 2014 tarihli kararında İmralı’da yaşananlara sözleşmenin 3. maddesinde sözü edilen işkence, kötü muamele olduğuna hükmetti. Tecrit bir işkencedir hukuk camiasında. Mutlak tecrit işkencenin de ötesinde diri diri gömmektir. Dış dünyadan tüm bağını koparmadır. Burada işkencenin daha da vahşi bir hali oluyor. Yani bunun hukukla izah edilecek bir yanı yok. Bu başlı başına bir suçtur. Politik, keyfi bir infaz rejimidir. Öcalan’a yönelik keyfi bir infaz rejimidir. Bunun adı budur. AİHM kararları var. AİHM de bunu tespit etmiş. İşkence kurallarını ihlal ettiği CPT raporlarında var. Tüm bu tavsiyeleri görmezden geliyor. O zaman uygulanan hukuk neye göre hukuk. Ne mahkemeyle ne de uluslararası hukukla bağdaşmayan uygulamalarla karşı karşıyayız” diye konuştu. ‘OHAL İLE MUTLAK TECRİT KALICI HALE GELİYOR’ 15 Temmuz 2016’ya kadar Öcalan ile yapılmak isten avukat görüşleri için ileri sürülen “koster bozuk” ve “hava muhalefeti” gerekçeleri döneminin kapandığını kaydeden Emekçi, “Yani bundan sonra mutlak tecrit denilen dönemde Bursa 1. İnfaz Hakimliği kararıyla birlikte tüm başvurularımıza bu karar gerekçe gösterilerek reddediliyor. ‘OHAL boyunca görüşme yapamazsınız, mektuplaşamazsınız, yazışamazsınız’ kararıyla karşı karşıyayız. Bu aslında hukuki bir karar değil. Bu politik bir şeye kılıf giydirmedir. Hiçbir mahkeme öyle bir karar veremez. OHAL koşullarında bile işkence yasağına uyulması gerekir. OHAL’de bile adil yargılanma, işkence, savunma hakkı ihlal edilemez. Bunlar evrensel hukuk ilkesidir. Bunlar mahkeme kararı da olsa aslında hukuki değil. Politikaya kılıf giydirme diyebiliriz. Hukuki değil. OHAL süreci de ne zaman biteceği belli olmadığına göre mutlak tecrit kalıcı hale geliyor. Bu mahkemenin kararı her seferinde gerekçe gösteriliyor. Böyle bir keyfi durumla karşı karşıyayız” dedi. ‘DUYARLILIK GÖSTERMEK GEREKLİDİR VE ÖNEMLİDİR’ İmralı’da hukukla, insan haklarıyla bağdaşmayan bir uygulama söz konusu olduğunu belirten Emekçi, “Buna karşı hukuktan, demokrasiden yana olan tüm güçlerin duyarlılık göstermesi gereklidir ve önemlidir. Bu açıdan bu konu tartışılmaz bile. Sayın Öcalan’ın zaten 18 yıl boyunca ortaya koyduğu çözüm perspektifleri, önerileri, yol haritaları, Dolmabahçe Mutabakatı bellidir. Mesele Türkiye’deki bir siyasi iradenin, demokratik çözüme karar veren bir siyasi iradenin ortaya çıkmasıdır ki bu irade yok. Böyle bir siyasi irade yok. Kürt sorununu demokratik zeminde çözen bir siyasi irade yok. Yoksa çözüm çok kolaydır. Mesela Sayın Öcalan son 11 Eylül’deki görüşmesinde de söylemişti; “Bizim çözüm projelerimiz var. Hükümet samimiyse, gelirlerse ben rolümü oynarım. 6 ayda bu sorunu çözeriz. Projelerimiz var.” Ama bu projelerin bile kamuoyuna açıklanmasına izin verilmedi. Tecrit devam ettirildi yani. Daha bunun ötesi var mı? Zaten Abdulkadir Selvi de köşesinde yazmıştı ‘hükümet savaş kararı vermiş’ diye. Yani çözüme gidileceği düşünülmüyor. Demek ki Kürtlere karşı bir konsept var. Bu konsept süresinde öyle görünüyor ki tecrit devam edecek” ifadesinde bulundu. ‘SİSTEME GELMEDİĞİ İÇİN İMRALI SİSTEMİ DEVREYE KONULDU’ Öcalan’ın “özgür Kürtlüğü” temsil ettiğini söyleyen Emekçi, “Öcalan’ın biliyoruz ki özgürlükçü ve barışçıl bir çizgisi vardı. Özgür Kürtlüğü temsil ediyor. Giderek Kürtleri piyon rolünden çıkarıp, aktör haline getiren bir duruşu vardı. O yüzden İmralı işkence sistemi devreye konuldu. Yani ABD’nin Ortadoğu politikalarına gelmediği için İmralı işkence sistemini devreye koydular. Amaç neydi; Öcalan’ın iradesini kırmak ve kendi politikalarına çekmekti. Rejimin temel hedefi budur. Orada olumsuz cezaevi koşulları, tecrit ve baskılar içerisinde sağlığını bozarak, dayanma gücünü ve iradesini kırarak kendi politikalarına çekme çabasıdır. Öcalan da buna karşı direniyor. Bir duruşu var, kendi önerileri var. Özgür birliktelik, demokratik birliktelik yönlü duruşunu da koruyor. Sorun burada tıkanmış zaten. Hatta eskiden basına da yansımıştı. ‘Bizim politikalarımıza gelseydin oltayla balık tutacaktın deniz kenarında’ denmiş. Sayın Öcalan’ın da onlara cevabı ‘Ben bu kadar basit bir insan mıyım? Ben bir ilke adamıyım. Ben bir çizginin yürütücüsüyüm. Böyle basit şeylere gelmem’ şeklinde olmuştu. Karşı tarafın iradesine saygı gösterirsin, sen de kendi iradeni koyarsın. İki irade karşılıklı müzakere eder. İşi sonuca götürür. Ama tek taraflı olmaz. Maalesef durum bu. Tek taraflı dayatma altında Sayın Öcalan” dedi. ‘GÜNLÜK KAVGALARA, POLİTİK OYUNLARA GELMEYECEK KADAR İLKE SAHİBİ BİRİ’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İmralı da Hayır diyor” sözlerine ilişkin ise Emekçi, “Onların politik oyunları. Seçim sürecinde milliyetçi kesimi motive etmeye dönük, onların oylarını almaya dönük işi götürüyor Erdoğan. Onların politikalarını ona göre belirlemiş zaten. Kürtleri gözden çıkarttığı görülüyor. Bütün mesele oy hesabı. Oy hesabıyla bütün her şey ayaklar altına alınıyor. Sayın Erdoğan’ın bir ajandası var. Şunu yaparsam bana ne kadar oy getirir, şunu söylesem ne kadar oy kazanırım. Bu söylemle de sözüm ona milliyetçi kesimin oylarını bu referandumda kendilerine çekmek içindir. Bu taktikler geçmiş süreçte de çok uygulandı. Bu sadece böyle ifade edilebilir. Yoksa Öcalan’ın dedikleri bellidir. Halklar lehine bir çözüm çabası içinde olan duruşu, bu şekilde belirleyen bir kişiliktir. Öyle günlük kavgalara, politik oyunlara gelmeyecek kadar ilke sahibi biri. Yani geçmiş süreçten beri öyle bir liderdir. Öcalan’ı bu kadar basitleştirmek, ‘Evet’, ‘Hayır’a indirgemek diğer boyutuyla da Sayın Öcalan’ı gözden düşürmeye yönelik gayri ahlaki bir yaklaşımdır. Sayın Öcalan oradan ne dediği bellidir. Devlet heyetiyle yıllarca görüşmüş. Her şeyi kayıtlıdır. Duruşu, belgelidir. Koskoca dağ gibi bir çözüm çabası ortadayken” diye konuştu. ‘DOĞUM GÜNÜNÜ BİR BAYRAMLA TAÇLANDIRMAK İSTİYORDU’ Öcalan’ın “Ben doğmadım, doğduysam yaşamadım, yaşadıysam özgürlük için yaşadım” sözlerini hatırlatan Emekçi, “Sayın Öcalan bütün hayatını saçının teline kadar kendi deyimiyle Kürt halkının özgürlüğüne adamış bir insan. Doğum gününü de bu politik eksende ele alıyor. Bütün yaşamının 24 saatini Kürt özgürlüğüne adama gerçeğidir. Doğum günü de bu çerçevede ele alıyor. Bu aşamaları zaten birinci doğumum ana doğumu, sonra politik doğum, sonra İmralı doğuşu şeklinde sıralaması vardı. Sayın Öcalan gerçekten İmralı’daki bütün çabası şuydu; Türkiye hükümetini, devletini de demokratik çözüme ikna ederek bu sorunu halkların gönüllü birliği, demokratik birliği ekseninde çözerek, çözüme getirerek doğum gününü bir bayramla taçlandırmak istiyordu. Bütün sabrı, bütün mücadelesi, bütün çabası buna dönüktü. Ama buna yaklaşım gösterilmedi. Türkiye kendi başına ne savaşabiliyor ne barışabiliyor. Böyle bir çözüm iradesi ortaya çıkmayacaktı. Çıkanlar da bir şekilde tasfiye edilmeye çalışılacaktı. Son olarak şunu demişti. Artık Sayın Öcalan’ın doğum gününü bu bağlamda şöyle değerlendirmemiz gerekir; demokratik modernite sisteminin inşa görevlerinin başarısı için çalışmaktır. Doğum gününe anlam biçmek bu ortaya koyduğu İmralı sisteminin açılmasını ve kendi kapitalist moderniteye karşı duruşunu ifade eden demokratik modernite sisteminin inşasına katkı sunmaktır. Bu şekilde anlam kazanır” değerlendirmesinde bulundu.