Şimdi de 'Barışa Ezgiler' ile suça ortak olmuyorlar! 2017-04-05 09:02:17 ESKİŞEHİR - "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attıkları için önce açığa alınan, ardından ihraç edilen Barış İçin Akademisyenler, “Barışa Ezgiler” isimli bir müzik grubu kurarak, dünyanın dört bir tarafındaki halkın dili ile barış şarkılarını dillendiriyor. Hükümetin Kürt kentlerine yönelik Aralık 2014 yılında başlattığı saldırıların Türkiye’nin demokratik ortamını bozduğunu, darbeye zemin hazırladığını belirterek, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan binlerce akademisyen önce açığa alındı, ardından ihraç edildi. Çoğunluğu KESK üyesi olan bu akademisyenlerin çok büyük bir kısmı, “söylediklerinin dikkate alınması halinde darbenin gerçekleşmeyeceğini” belirterek, sözlerinin arkasında durdu. Çok sınırlı sayıdaki akademisyen ise, tehditler sonrasında imzasını geri çekti. KESK geçtiğimiz günlerde Uluslararası İhraç Kurultayı düzenleyerek, bu saldırıya karşı nasıl cevap verileceğini bir kez daha masaya yatırıldı. Kurultay’da ortaya konulan en temel vurgu, güçlü bir mücadele hattının oluşturulması üzerinde şekillendi. FARKLI BİR MÜCADELE YÖNTEMİ Akademisyenler ve ihraç edilenler bu taleplerini sadece öneri olarak KESK kurultayına taşımadı. Aynı zamanda kendi alanında mücadeleyi büyüten yaygınlaştıran akademisyenler de var. Kurulan "sokak akademilerinde" verilen dersler, bu mücadelenin bir parçasını oluştururken, Eskişehir’de ihraç edilen yaklaşık 30 kişilik Barış İçin Akademisyen içerisinden bir grup çok daha yaratıcı bir mücadele yöntemine başvurdu. AKADEMİSYEN VE İŞÇİLERİ BULUŞTURAN İHRAÇ SÜRECİ Henüz görevden alındıkları Eylül ayında bir araya gelerek "Barışa Ezgiler" isimli müzik grubu kuran ihraç edilen akademisyenler, şimdiye kadar birçok yerde konser verdi. İlk konserlerini Eskişehir’de veren ve binlerce kişinin izlediği akademisyenlere ve yaptıkları müziğe destek gittikçe artıyor. Daha sonra Ankara’da sahne alan akademisyenler, Türkçe, Kürtçe, Arapça, Rumca dahil 7 ayrı dilde “barış şarkıları” seslendiriyor. 8 kişi ile başlayan ve sayıları 10’a çıkan grupta, ihraç edilen 5 akademisyen, ihraç edilen iki öğretmen, bir yüksek lisans öğrencisi, ihraç edilmemiş bir öğretmen ile bir işçi yer alıyor. HER COĞRAFYADAN BARIŞ ŞARKILARI SESLENDİRİYORUZ Grup üyelerinden Murat Yıkılmaz, 3-4 yıldır akademisyenlik yaptığını, ancak darbeden sonra önce görevden alındıklarını ardından ihraç edildiklerini belirterek, “Darbeden sonra bizi işsiz bıraktılar, Şubat KHK’sı ile ihraç edildik. İhraç edildikten sonra ne yapabiliriz diye düşündük. Baktık ki müzik yapabiliriz, Herkes bir enstrümana yatkın. Sonra bütün coğrafyalardan müzik yapmaya başladık. Amatör ruhla müzik yapıyoruz” diye konuştu. Kendilerine “müzisyen” denilmesini de büyük bir tevazu ile karşılayan ve “bunun fazla iddialı olduğunu” belirten Yıkılmaz, “Evet her coğrafyadan müzik yapıyoruz. Güney Afrikadan, Orta Asyaya kadar her milletin her halkın müziğini yapmaya çalışıyoruz. Bu anlamda etnik müzik yapıyoruz denebilir” dedi. Dayanışma dersleri verdiklerini de belirten Yıkılmaz, ilk konserlerini de 29 Kasım tarihinde Eskişehir’de verdiklerini hazırlattı. İNSANLAR BİZE CESARET VERDİ “Önümüzdeki günlerde yine burada geniş katılımlı bir konsere davet ediliyoruz. İmkanlarımız el verdiği oranda gidiyoruz” diyen Yıkılmaz, kendilerine yönelik yoğun bir ilgi olduğunu ve bununda kendilerini daha fazla motive ettiğini belirterek, “Her halde akademisyen olmamızdan ve asıl işimizin müzik olmamasından kaynaklı bize bir kredi de tanıdı insanlar. O bize cesaret verdi müziğimiz insanların hoşlarına gidiyor” dedi. Yıkılmaz, bunu aynı zamanda bir mücadele süreci olarak da gördüklerini sözlerine ekledi. BU AYNI ZAMANDA MÜCADELENİN BİR YÖNTEMİ Grup üyelerinden Ozan Devrim Yay ise, müzik yapmaktan çok memnun ve mutlu olduklarını belirterek, “Bu aynı zamanda bize çok iyi geliyor. Bu rehabilitasyonumuzun çok önemli bir parçası aynı zamanda” dedi. İhraçlara karşı mücadeleden başka şansları olmadığını belirten Yay, “Mücadele olmadan hiç kimse bizi kaşımız gözümüz için geri işe almayacak. Yaptığımız etkinlikleri de mücadele olarak görüyoruz. Akademik üretim ve birikimlerimiz üniversitenin duvarları arasına sığmaz dedik ve bunları şehre taşırmaya başladık. Eskişehir Dayanışma Akademisi olarak çok uzun süredir etkinlikler yapıyoruz. Bu müzik çalışmasını da bunun bir parçası olarak görüyoruz” diye konuştu. Kenan Kırkaya / Namettullah Başar - dihaber