Mardin’de sandığın rengi Nusaybin olacak! 2017-04-06 09:03:38 MARDİN - Yaklaşan referandumda rengi merak edilen yerlerden biri olan Mardin’de, son bir yılda yaşanan sessizlik bozulacak gibi görünüyor. Nusaybin başta olmak üzere yasaklarda yaşanan yıkım ve acılar bu kentin sandık rengine de yansıyacak. Mardin, tarihi dokusu, kültürlerin, inançların, farklı halkların bir arada yaşam bulduğu kentlerden biri. Türkiye ana akım medya tarafından sadece dizi seti olarak kullanılan bu kent, yaşadıkları, yaşattıklarıyla içinde hem acıyı hem de birlikte yaşamanın tohumlarını barındırıyor. Son iki yılda savaşın acılarını en derinden yaşayan kent, dik duruşuyla da biliniyor. Bir kente dair söz konusu bu kadar çok önemli faktörün bir araya gelmesi olunca anayasa değişikliğin oylandığı referandum gibi süreçlerde Mardin’in ortaya çıkartacağı renk, önem arz ediyor. SESSİZ VE HUZURSUZ Sarı taşlarla örülmüş konakları, kiliseleri, camileri, dar sokakları ile bilinen tarih ile yoğrulmuş Mardin, sokakları geçtiğimiz yıllara göre olabildiğine sessiz, soluk duruyor. Daha önceleri, kent merkezi başta olmak üzere tarihi mekanları ağırlıkta bulunan ilçeler yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan sokakları, gece-gündüz cıvıl cıvıl olan kent şimdilerde hükümetin savaş politikaları nedeniyle sessiz. Bu sessizlik, turizmden ekonomisini sağlayan bir kent için huzurdan daha çok huzursuzluk anlamına geliyor. Kentin sokaklarında an ve an AK Parti araçları dolaşırken, HDP ve DBP de tüm zor şartlara rağmen sokakta halka “Hayır”ı anlatmaya çalışıyor. Çok az orada da olsan CHP’lilerin de sokaklarda "Hayır" için çalışma yürüttüğünü görmek mümkün ancak bölgenin diğer kentlerinde olduğu gibi halkta pek de tabanı olmayan bir parti olduğunu hatırlatmak lazım. Kentte HDP ve DBP tarafından yürütülen referandum çalışmaları, köylerde ilan edilen sokağa çıkma yasakları nedeniyle startının çok önceden verilmesine rağmen sık sık ara bölünmelere uğruyor. AKP HERŞEYİ TERS YÜZ ETTİ AK Parti araçlarının sokakları turladığı, tüm billboardları AK Parti afişlerinin kapladığı kentte tüm bu insanların gözüne sokulan “Evet” söylemine herkesin de söyleyecek bir sözü ve nedeni oluyor. Bunlardan biri olan ve artık pek iş yapamayan bir gümüş ustası olan Fuat Yıldız, “Hepimizin; her dini, her düşünceyi, her görüşten insanı kapsayan yeni bir anayasaya ihtiyacımız vardı. Ancak hükümet her şeyi ters yüz etti” diyerek, inançların bir arada yaşadığı Mardin için çok hassas olan bir noktaya değiniyor ve bu referandum ile laikliğin ortadan kaldırılmak istendiğini söylüyor. ‘HALKA DAİR TEK BİR MADDE YOK’ Referandumda oylanacak 18 maddeden hiçbirinde halka dair bir şey olmadığını da söylüyor Yıldız ve şöyle devam ediyor: “Tümüyle kendi çıkarları doğrultusunda yeni bir Anayasa çıkarıyor. Meclisi ortadan kaldırıyor. Yargıdaki 12 hâkimi o atayacak. Anayasa mahkemesi üyelerinin neredeyse hepsini kendisi atayacak. Mecliste yine onun partisi çoğunlukta olduğu için kalan üyeleri de o atayacak. Bir suç işlediğinde kimse onu yargılamayacak.” Yıldız, son iki yıldır ilçelerde yaşanan yıkımdan da söz ederek, “İlçelerimizi, köylerimizi neredeyse yok etti. Zaten başkanlık sistemi yaşatıldı buralarda. Ne Anayasa, ne hukuk dinlemedi. Bu siyasal İslam’ın getirdiği sistem bütün herkesi perişan edecek. Bizi burada yok etsellerde, biz batıdaki insanlar için de ‘Hayır’ diyeceğiz” diyor. Ekonomik olarak dertli olan yurttaşlardan biri de Kasap Şevki Yılmaz, bu referandumda “Evet” çıkması durumunda kendileri bakımında olumlu bir şey yaşanmayacağını söyleyerek, “Türkiye'de şuan umut vadeden hiçbir şey yok. Çalışıyoruz, çalışıyoruz zarara uğruyoruz. Referandumda başkanlık sistemine ‘Hayır’ diyeceğiz” diyerek gerekçesini özetliyor. ‘HAYIR’I YÜKSELTECEĞİZ’ Referandum üzerine fikrini sorduğumuz başka bir yurttaş olan Metin Akyurt da, kentte devam eden sessizliğe karşı “Hayır” ile seslerini yükselteceklerini söylüyor. Halka karşı zulme “Hayır” dediklerini dile getiren Akyurt, “Kürtleri kabul etmeyen bir başbakanı biz kabul etmiyoruz. ‘Hayır’ dersek başkanlık ellerine geçmez ve bize daha fazla zulüm etmesine izin vermemiş oluruz. Halk olarak hepimiz ‘Hayır’ları yükselterek, bu seçimde başkanlık sisteminin gelmesini engelleyeceğiz” diyor. Mardin kent merkezi ve Midyat’ta son iki yılda yaşanan politikalardan yorulmuş ve “'Evet’ diyeceğiz ki artık yakamızı bıraksınlar, daha fazla seçim yapmasınlar” diyenlerin de olduğunu görmek mümkün. KARARI HALK VERECEK Mardin’e bağlı DBP’li belediyelerin tamamına atanan kayyumlar da halkın AK Parti’ye olan öfkesini arttırmış durumda. Her fırsatta “Seçimle gelen seçimle gider” söylemine rağmen AK Parti’nin kendi iradesini hiç saydığını söyleyen yurttaşlar da bu referandumu önemli bir fırsat olarak görüyor. Belediyesine kayyum atanan yerlerden biri olan Kızıltepe’de konuşan manav Ali Damar, “Biz şuan Türkiye'de 78 milyon insan yaşıyoruz ve 5 yılda bir seçim oluyor. Her seçimde biz bir karar veriyoruz. Bir daha bize sormaları için, bir anayasa yapılacaksa yine 78 milyonun kararıyla olması için, bu seçimin son olmaması için ‘Hayır’ diyorum” diye belirtiyor. Damar da, özyönetim ilan edilen kentleri hatırlatıyor ve ekliyor: “Özellikle Nusaybin'de, Cizre'de Sur'da katliam yaptılar. Biz bunlara ‘Hayır’ diyoruz. Bizim şarkımızda da söylendiği gibi diyoruz: 'Na, Na, Na'..." Kızıltepe’den Mehmet Aslan da, böyle bir başkanlık siteminin başka hiçbir ülkede olmadığını söyleyerek, şöyle diyor: “80 milyonun hayatına bir insanın bakması kadar mantıksız bir şey yok. Biz tabi ki ‘Hayır’ diyoruz." YAŞANANLAR UNUTULMUYOR Mardin’e bağlı Nusaybin, Dargeçit ve Derik’te ilçeleri ile başlayan ve aylarca süren, son dönemde Omeriyan bölgesinde bulunan Xerabê Bava (Koruköy) ve Talatê (Doğanlı) köylerinde devam ettirilen sokağa çıkma yasakları kent için kabuk bağlaması güç yaralar açmış durumda. Bu ilçelerinde yaşanan savaş, yıkım, zulüm hali ne yazık ki sadece bu kentlerde yaşayan insanların yaşamlarında etkiler bırakmadı. Çevre ilçelerde yaşayanlar da bu insanların yaşadıklarına tanıklık etti ve kimi zaman onlara evlerini, yüreklerini açarak bu acıları paylaştı. Bu sebeple de gördükleri, referandumda sandığa gitme gerekçeleri oldu. Bunlardan biri olan Midyat’ın Site köyünden olan 5 çocuk annesi Şükriye Akar. Nusaybin’e komşu olan Midyat’ta Akar'a sandığa ilişkin fikrini sorduğumuzda, “Köylerimizi yakılıyor, çocuklar öldürülüyor, işkenceye maruz kalıyoruz biz nasıl ‘Evet’ diyelim? Dünya var oldukça da biz Erdoğan'a ‘Hayır’ diyeceğiz” diye net bir yanıt veriyor. YIKILAN NUSAYBİN SANDIĞA RENGİNİ VERECEK Yönümüzü 7 kez sokağa çıkma yasağının ilan edildiği ve son yasağın 5 ay sürdüğü Nusaybin’e çevirdiğimizde yarıya yakını yıkılmış bir kent karşılıyor bizi. Yakılıp yıkılan birçok şehir gibi bir gövde gösterisini andıran, “Zaferimizin büyüklüğü kadar büyük bayrağımız var” dercesine girişte kurulan polis kontrol noktalarında kocaman bayraklar karşılıyor her geleni. Kimlik kontrolleri, araç aramaları ardından kentte ulaşıldığında kendini, yaşamını yeniden kuran bir kent var karşımızda. Hala tel örgülerle kapalı 6 mahallesi bulunan ilçede, tel örgülerin ardındaki mahalleler büyük oranda yıkılmış. Yıkılan ile birlikte nüfusun yarısına yakını yani yaklaşık 40 bin insan evsiz kalmış. Tüm bu yaşadıklarından sonra yapılacak referandumda söyleyecek sözleri olduğunu belirtiyor Nusaybinliler, direnişleriyle birçok kez bu toprakların rengini, ruhunu değiştirenler bu kez de sandığın rengini değiştirmekte kararlı. 8 çocuk annesi olan Fatma Güneş bu anlamda tavırlarını net bir şekilde ortaya koyuyor ve insanlara da şu çağrıyı yapıyor: “Ben Kürt doğdum diyen bir kişi bu saatten sonra ‘Evet’ diyemez. Bizim Nusaybin'de neler yaşadığımızı herkes gördü. Yasak olan köylere baksınlar, Cizre'ye, Sur'a, Nusaybin'e, Şengal'e baksınlar ve ‘Hayır’ı yükseltsinler. Ölünceye kadar ‘Hayır’.” NUSAYBİN’DE ‘EVET’ DEMEK İÇİN BİR SEBEP YOK Nusaybin’in köyünde yaşayan 7 çocuk annesi Sultan Akalan yaşananları unutmadıkları için sandık başında olacaklardan. Akalan, “Biz zulmü unutmayacağız, şehitlerimizi unutmayacağız Ne hayvan bıraktı köylerde, ne de insan. Biz kayıp insanlarımızı nasıl unuturuz? Erdoğan'a ‘Evet’ demek için tek bir sebep var mı?” diye soruyor. Dicle Müftüoğlu - dihaber