50'de ciddi, 60-80'de sıkıntılı 2017-04-11 10:10:43 İZMİR - 1990’lı yıllardan bu yana cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerini takip eden Dr. Zeki Gül, özellikle 50’nci günden sonra ciddi sağlık sorunlarının baş gösterdiğini ancak 60 ve 80’li günler arasında sıkıntılı durumların yaşanabileceği uyarısında bulundu. Gül, "Kan tahlillerinin çok kritik bir önemi var" dedi. İzmir Aliağa Şakran Cezaevi’ndeki tutukluların başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi 56'ncı gününe girdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) bünyesinde 1995 yılından bu yana insan hakları alanında çalışma yürüten İzmir Tabip Odası eski Başkanı Zeki Gül, 1990’lı yıllardan bu yana cezaevlerinde yapılan açlık grevlerini gözlemleyen heyet içerisinde yer aldı. Gül, açlık grevine giren her kişinin ayrı ele alınması gerektiğini ve özellikle 50’nci günden sonra vücutta ciddi komplikasyon ile geri dönüşümsüz hasarlar tespit edildiğine dikkat çekti. Açlık grevine girilmeden önce kişilerin mevcut hastalıklarından kaynaklı bedensel anlamda eşit başlamadıkları için herkes için kritik eşiğin farklı zamanlar olduğunu vurgulayan Gül, 50’nci günden itibaren ciddi sağlık sorunlarının başladığını söyledi. Sorunun çözümüne dönük çabaların artması gerektiğini kaydeden Gül, şunları aktardı: BU KADAR AÇLIK GREVİ YAPILAN BAŞKA BİR ÜLKE YOK “50’nci günlerden sonra geri dönüşümsüz nörolojik sistemde sorunlar ortaya çıkabiliyor. Özellikle 1990’lar, 2000’ler ve daha sonrasında çok sayıda ölüm orucu deneyimi oldu bu ülkede. Belki de dünyada bu kadar çok açlık grevi yapılan başka bir ülke yok. Buradan baktığımızda önemli sorunlardan bir tanesinin nöroloji; yani beyin sisteminin olduğunu söyleyebiliriz. Açlık grevlerinde bütün sistemler sorun yaratabiliyor. Görmede azalma, baş dönmeleri, sindirim sistemi yakılmaları. Bunların her biri aslında geçmiş deneyimler ışığından biliyoruz. Sağlıklı olmak sadece bedensel ve ruhsal halin iyiliği değil. Sosyal iyilik hali de gerekli. Bu açıdan yapılması gereken açlık grevinde olanların hayata tutunmaları için gerekli çözümde çaba göstermek. Sadece işin tıbbi boyutu sürece zarar verir. Bizim, Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak amacımız tıbbileştirmek değil, etik çerçevede aydınlatmak. Aynı zamanda da sosyal iyilik hali için ne yapılması gerekiyorsa kamuoyuyla paylaşmak." ‘ŞEKER VE GLİKOZ HAKKINDA BİLGİLENDİRMEK GEREKLİ’ Grevdeki tutuklulara gerekli vitaminlerin verilmediği ve aksatıldığı duyumunu aldıklarını ifade eden Gül, bu duyumun yanlış olduğunu umduklarını belirtti. Açlık grevinde belli oranda şeker ve glikoz alındığını dile getiren Gül, "Bunun ne kadar alınması gerektiğine dair veriler önemli. TTB olarak bu oranları cezaevlerine gönderdik ama açlık grevinde olanların avukatları ve ailelerinin de bu konudaki dokümanları aktarması yararlı olacaktır” diye belirtti. Gül, dünyanın her yerinde hekimlerin bu tarz sorunların çözümünde hep merkezde olduklarının altını çizerek, bağımsız incelme heyetleri içerisinde hekimlerin rolünün büyük olduğuna işaret etti. ‘DİĞER DÖNEMLERDEN FARKLI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ’ Açlık grevi eylemi ile ilgili deneyimlerini paylaşan Gül, şöyle devam etti: “Türkiye deneyimlerine de baktığımızda TTB, Adalet Bakanlığı’nın da durumu görmesiyle, heyetlerde yer almıştı. Yine bunun benzerinin hayata geçmesinin çok elzem olduğunu düşünüyorum. Bu dönem geçmiş yıllardan çok farklı. Her şeyin görünmez kılınmaz istenmesi. OHAL sonrasında kamudaki yetkili ve sorumlu kişilerin bireysel kaygılarıyla etik çerçeve konusunda çelişmeleri ve bireysel kaygılarıyla etik durma durumu ortadan kaldırılıyor. Ana akım medyanın farklı nedenlerle ülkenin temel sorunlarına dair tek taraflı bir yayın politikalarını tercih etmeleri bu ülkenin en büyük sorunlarından biri.” ‘BAĞIMSIZ İZLEME HEYETLERİ ARAYA GİRMELİ’ 1990’lı yıllarda hekimlerin eksik deneyimlerinden kaynaklı olumsuz tıbbi yaklaşımlarından kaynaklı zarar gören açlık grevi eylemcilerinin olduğunu aktaran Gül, “Müdahale edilsin anlamında söylemiyorum. Eylemciler açlık grevlerini kendi rızalarıyla sonlandırdıklarında ne yapılmasına ilişkin hataların önüne geçilmesi gerekiyor. Bağımsız izleme gruplarının araya girmesi önemli. Adalet Bakanlığı’nın, TTB’ye geçmişte olduğu gibi şimdi de açlık grevinde olanların eylemlerini bırakmasalar bile ziyaretlerine olur vermesi gerekiyor. Tedavi geçişi sırasında TTB’nin dokümanlarına ulaşılması gerekiyor. Toplu olarak açlık grevleri bırakıldığında o kentteki eczane ve hastanelerinde yeteri d vitamini ampullerinin olmaması. Bu noktada şekerli serumlar verildiğinde kişilerde nörolojik hasar oluşuyor. TTB bu konuda uyarılarını yaptı” dedi. ‘KAN ÖRNEKLERİ ALINMASI ÇOK DEĞERLİ’ Açlık grevinde 50’nci günden sonra hastalık yaratıcı evreye girdiğini ifade eden Gül, 60 ve 80’li günler arasında çok daha sıkıntılı durumların yaşanabileceğini belirterek, şunları aktardı: “Ülkece sağlıklı olabilmek için daha çok devreye girmemiz gerekiyor. Her hangi birinin zarar görmesi, herhangi birinin yaşamını yitirmesi sonuçları itibariyle yıkıcı ve yakıcı olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal birlikteliktir tanımı önemli. Biz bu tanıma dikkat etmezsek, kendimize istediğimiz kadar sağlıklı diyelim olamayız. Bu bir yıkımla sonuçlanırsa; yüzlerce insanın bedensel hasarıyla sonuçlanırsa bu ülkede sosyal iyilik halinden bahsedemeyiz. Aslında hiç birimiz sağlıklı olamayız.” 1996 yılında Buca Cezaevi’nde yapılan açlık grevlerinde ölümlerin olmadığını hatırlatan Gül, eylemcilerden kendi rızalarıyla kan örnekleri alınarak, tahliller yapıldığını söyledi. “Açlık grevlerini kendi rızalarıyla bıraktıklarında ara değerler son derece değerli" diyen Gül, "Kişilerin kan tahlili vermeleri açlık grevine bir müdahale anlamına gelmiyor. Eğer kendi izinleri olursa bunu organize etmemek sağlık kurumları ve Adalet Bakanlığı’nın bir eksikliğidir. Geçmişte TTB’nin çabasıyla bu olmuştu. İzmir’de çok sayıda açlık grevcisinde ölüme rastlamamıştık. Yine bu konuyu gündeme getirmek yararlı olur. TTB’nin gözetiminde alınmış kan tahlillerinin ister açlık grevi sürsün ya da sürmesin, bittiği anda çok kritik bir önemi var. Bazen çok uzun sürüyor açlık grevleri ve risk oluşuyor. Açlık grevi bittiğinde kişiden kan alınması ve sonuçlanması çok uzun sürüyor. Önceki veriler hangi olgunun kritik olduğuna dair bize bilgi sunar. Yine de grevde olanların onayları ve organizasyon kapasitesi gerektiriyor” şeklinde konuştu. Erdoğan Alayumat - dihaber