Şakran’da açlık grevi 62’nci gününde: Çığlımıza sadece ses vermenizi istiyoruz 2017-04-17 12:33:31 İZMİR - Açlık grevinin 62’nci gününe girdiği Şakran’da tutukluların kaleme aldığı mektupta, “Eylemi sonlandıracak olan ölümlerimiz değil, Öcalan’ın gür sesi olacaktır” denilerek, “Çığlığımıza ses vermenizi istiyoruz. Sadece ses” çağrısı yapıldı. “PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, köylerdeki askeri operasyonların ve ablukanın sonlandırılması, cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulması” talebiyle Şakran T Tipi Kampüs Cezaevlerinde tutukluların başlattığı açlık grevi 62’nci gününe girdi. Şakran T2 bölümünde açlık grevinde bulunan tutuklular tahliye olan arkadaşları aracılığıyla gönderdikleri mektupta, cezaevindeki son durum hakkında bilgi verdi. “Uğruna ölünebilecek yaşam, onurlu, anlamlı, değerli ve özgür yaşamdır. Biz ya böylesi bir yaşamı yaşayacağız ya da hiç yaşamayacağız” denilen mektupta, şu ifadeler yer aldı: ‘ÖCALAN'A UYGULANAN TECRİDE SESSİZ KALAMAZDIK’ “Halkların önderi özgürlük iradesi olan Öcalan’a uygulanan gayr-i ahlaki, hukuk dışı olan tecrit içerisinde tecrit politikası, yaşamın yaşanabilirliliği için gerekli olan anlam ve değerliliğine bir saldırı olduğu gibi, varoluş sebebimizin de kabul edemeyeceği bir uygulamadır. Darbe girişimi sonrası kaotik ortamda uygulanan tecrit, vicdansızlık ve insanlık dışı en koyu ve uç noktasına vardırılmıştır. Ama buna paralel Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlüğünü biricik varoluş sebebi olarak addetmiş olan bizlerinde, bu çirkin tecrit politikasına karşı daha fazla sabrımızın kalmadığını belirtiriz. Bizler, artık bu duruma sessiz kalabilecek, bu durumla yaşayabilecek noktada değiliz. Bizler için yaşam, ancak önderliğimizin sessiyle anlamlı ve yaşanılabilirdir. CEZAEVİ DAHA DA BASKICILAŞTI Darbe girişiminden sonra Öcalan üzerinde koyulaştırılan tecrit politikası, PKK ve PAJK’lıların bulunduğu tüm cezaevlerine her türlü yasaklama, kısıtlama ve onur kırıcı uygulamamalar bir biçimde yansımıştır. Sosyal ve kültürel faaliyetlerinin tümü iptal edilmiş; açık görüş ve telefon gibi iletişim imkanları kısıtlanmış; eğitim için verilen imkanlar ortadan kaldırılmış; spor ve sanatsal faaliyetler durdurulmuş; sohbet imkanları ortadan kaldırılmış; cezaevleri idaresi ise daha da baskıcılaşmış, keyfi politika ve uygulamalara tabii olmuştur. ADALET BAKANLIĞI’NIN HAK SINIRLAYICI GENELGELERİ Adalet Bakanlığı’ndan gelen hak sınırlayıcı genelgeler yetmezmiş gibi cezaevi idareleri de ilgili tüm hususları ve var olan mevzuat ve iç yönetmelikleri sonuna kadar aleyhimize kullanarak sonsuz mağduriyetlerin yaşanmasına sebep olmuştur. Keza kelepçeli tedavi, hastane sevklerine götürmeyiş veya geç götürüş, kronik ve akut hastalıkları olan arkadaşlarımızın tedavisi aksatılması veya yapılmaması, hastalığın gerektirdiklerinin karşılanmaması gibi durumlarda, durumumuzun sağlık boyutunu oluşturmaktadır. UYGULAMLAR 12 EYLÜL’Ü GEÇTİ Bunlarla beraber, son süreçte tüm cezaevlerinde onur kırıcı söylem ve uygulamalar 1980 sürecini yaşatır durumda; kimlik taşıttırma, çıplak arama, arama adı altında odaları talan etme, siyasal kimliğimize söylemsel saldırılarda bulunma ve psikolojik işkencenin yanı sıra bazı cezaevlerinde fiziki işkence tutsaklara yapılmış; görüşlerde ailelerimiz taciz ve hakaretlere uğramıştır. Şakran T Tipi Kampüs Cezaevlerinde bilhassa 4’nolu cezaevinde belirttiğimiz durumlar katmerli şekilde yaşanıyor. UYGULAMLARI KABUL ETMEYECEĞİZ Gerek Öcalan’a yaklaşım gerekse biz tutsaklara dayatılanları ve uygulananları kabul etmediğimizi belirterek, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladık. Bu grevimiz iki ayı gerisinde bırakarak kritik eşiğe girerken, eylemimizdeki kararlılığı; Öcalan’a bağlılığımızı ve özgür yaşama olan aşkımızı halkımıza dostlarımıza ve tüm demokratım diyenlere bu kısa name aracılığıyla bildirmek istiyoruz. İyi bilinsin ki Öcalan üzerindeki tecrit kırılmadan bu eylemi bırakmayacağız. Hepimiz lime lime eriyip şehit düşsek de eylemi bırakmayacağız. Eylemi sonlandıracak olan ölümlerimiz değil, Öcalan’ın gür sesi olacaktır. Kemal ve Hayri’nin takipçileri, Bobby Sands ve Hüseyinlerin sevdalıları olarak tüm vicdan sahibi herkese eylemimize destek için çağrı yapıyoruz; çığlığımıza ses vermenizi istiyoruz. Sadece ses. Bedeli ne olursa olsun, özgür iradenin zaferi anlamlı ve değerli yaşam yaratacaktır.”