Kürtçe savunmaya müdahale 2017-04-20 18:16:19 İSTANBUL - KHK’yle kapatılan ÖHD ve TUAD’lıların yargılandığı davada sanık avukat Adem Çalışçı’nın Kürtçe savunmasına müdahale ederek, “Savunma hakkı kötüye kullanılıyor" diyen duruşma savcısı, “ülkenin en adil yargı mensubu” olduğunu iddia etti. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUAD) üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 50 kişi hakkında "Örgüt yöneticisi olmak" ve "Orgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan avukatlar Ramazan Demir, Sinan Zincir, Tamer Doğan, Adem Çalışçı ve Ayşe Gösterişçioğlu ile TUAD yöneticileri katıldı. Çok sayıda avukatın takip ettiği duruşmayı, İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda’nın farklı barolarından gelen avukatlar da cüppeleriyle duruşmayı izledi. Duruşmada Kürtçe savunma yapan avukat Adem Çalışçı, avukatı Sinan Zincir ile yaptığı telefon görüşmelerinin suçlamalara konu olduğunu söyledi. Başsavcıvekili Mehmet Salih Sol, “Mesleğiniz ne?” diye sordu. Çalışçı’nın avukatları duruma itiraz etti. Çalışçı, savcının sorusuna yanıt vermedi. Bunun üzerine savcı, “Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde savunmuş olduğu sanıklar olmuş mudur bugüne kadar?” diye sordu. Avukatlar ise savcının Kürtçeyi sorguladığını söyledi. KÜRTÇE SAVUNMAYA MÜDAHALE Çalışçı ise, “Ben burada etnik kimliğim Kürt olmasından kaynaklı yargılanıyorum” dedi. Bunun üzerine savcı, “Savcı sanık sormuş olduğum soruya Türkçe cevap verdiği böylece Türkçeyi iyi bildiği, yapmış olduğu avukatlık mesleğinden dolayı da açık ve nettir. Sanığın sözlü savunmasını kendisini daha iyi bir dilde ifade edebilmesi savunma hakkı olarak tanınmıştır bence de çok önemlidir ancak kendi müvekkillerini şu anda yargılamış oldukları mahkemede Kürtçe olarak savunan bir sanığın kendisini Türkçe olarak daha iyi savunamayacağını beyan etmesi savunma hakkını kötüye kullanması yargıya siyasetin bulaştırılma isteğidir” değerlendirmesinde bulundu. ‘YAYGIYA SİYASETİ SİZ BULAŞTIRYORSUNUZ’ Bunun üzerine avukatlar ile savcı arasında “Kürtçe düşmanlığı yaptığı” konusunda tartışma çıktı. Avukatlar savcıya tepki göstererek “Yargıya siyaseti siz bulaştırıyorsunuz” dedi. Avukatlar, savcı tarafından sorulan soruların dosyayla ilgisi olmadığını belirterek itiraz etti. Yaşanan tartışma üzerine mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. ‘KÜRTÇE SAVUNMA YAPMAK HAKKIM’ Aranın ardından devam edilen duruşmada Çalışçı tekrardan söz alarak, “Burada benim dışımda hiç kimse hangi dili iyi bildiğimi bilemez. Ben de Kürtçeyi iyi biliyorum ve savunma yapıyorum. Bu benim hakkım” diye konuştu. ‘SAVCI BU DAVADAN ÇEKTİRİLMELİ’ Avukat Sinan Zincir, sanıklar adına söz alarak, “Biz sizin mahkemelerinizde sanık olarak bulunuyoruz. İddia makamının soruları davaya ilişkin değildi. Mahkemenin buna müdahale etmeliydi. Kürtçe için ise anadil çocukların ana sütü kadar helaldir. Türkiye gibi faşist ülkelerde anadil mahkeme kararlarına tabi tutuluyor. Anadilde konuşmanın kanunu olmaz. Bu tartışma geri bir tartışmadır. Savcı kamu adına taraftır ve bu davada siyasi taraf haline gelmiştir. Savcının bu davadan çekilmesi ve yerine yeni bir savcının gönderilmesini talep ediyoruz” dedi. Bu sözler üzerine mahkeme başkanı, “anadilde savunma için devletin her türlü katkıyı sağladığını” söylemesi dikkat çekti. ‘ÜLKENİN EN ADİL YARGI MENSUBUYUM’ İddia makamı ise, “Üzülerek ifade ediyorum ki, yöneltmiş olduğum soru ve yapmış olduğum yorum ya dinlenilmedi ya da peşin hüküm verildi. Hiçbir zaman anadil hakkına saygı duyulmaması gerektiğini söylemedim. Ancak bir kısım sanık ve sanık vekilinin daha önce müvekkillerini Türkçe olarak savundukları, yasada kendilerine tanınan hakkın kötüye kullanmaktan ibarettir. Adil olmamakla, tarafsızlıkla, siyasallaşmakla alakası olmadığını karşı çıkanlarda bilmektedirler. Anadilde konuşmak az önce de konuşan sanığın belirttiği gibi ekmek su gibi haktır ancak medeni toplumlar ülkeler bazında teşkilatlanan bu ülkelerin bir yönetim biçimi vardır. Ne mutlu ki ülkem demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Kim ne derse desin hukukun üstün olduğu ülkelerdendir. Herkes demokratik yollarla oluşturulan yasalara uymak zorundadır. Yoksa kaos ve anarşi hüküm sürer. Ben meslek hayatımın 6 yılı Kürtçe konuşulan bir yerde geçmiştir. Bu nedenle ülkedeki en adil yargı mensubu kendimi ilan ediyorum. Bunu sanık ve vekilleri de yargılama sonunda görecektir.” Avukat Cemil Adıyaman’ın söz istemesi üzerine mahkeme heyeti, “Söz vermiyorum, tutanağa da geçmiyorum” dedi. Tüm sanıkların yurtdışı yasağının kaldırıldığına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.