‘Tüm sorumlular açığa çıkartıldığında adalet sağlanır’ 2016-11-15 09:14:44 ANKARA - Ankara katliamı davası avukatları, tutuklu 17 sağının yargılanması ve ceza almasıyla ailelerin ve toplumun öfkesinin dinmeyeceğini belirterek, “Siyasi iktidarın temsilcilerinden istihbarata, validen devletin diğer yetkililerine tüm sorumlular açığa çıkartıldığı taktirde toplumsal adalet sağlanabilir” dedi. Ankara’da 10 Ekim günü gerçekleştirilmek istenilen “Barış Mitingi”ne DAİŞ tarafından gerçekleştirilen katliamın üzerinden 13 ay geçtikten sonra dava açılabildi ve ilk duruşma Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 gün boyunca sürdü. Ailelerin sanıklarla yüzleştiği duruşmada yüzlerce avukat, aileleri savundu. Sivil toplum kuruluşları temsilcileri, uluslararası alandan sendikacılar, milletvekilleri, siyasetçiler ve gazeteciler davayı izleyenler arasındaydı. Yoğun katılım nedeniyle duruşma salonu yetersiz kalınca 10 ile 11’nci Ağır Ceza mahkemelerinin salonları dava için birleştirildi. Türkiye tarihinin en kanlı katliamlarından birinin ilk duruşmasında teknik yetersizlikler tepkiyle karşılandı. Duruşmayı katliamda yaralananlar da izledi. Koltuk değnekleri ve tekerlekli sandalyeyle hayatlarını devam ettiren ve uzuvlarını kaybedenler, adalet arayışı için salona gelenler arasındaydı. 'İNSAN KASAPLARI' YARGILANIYOR AMA... Duruşma iddianamenin okunmasıyla 7 Kasım Pazartesi başladı. Müşteki avukatların, Amerikan mahkemelerinde görmeye alışılan etkili çapraz soruları sonucu tutuksuz iki sanığın da tutuklanmasıyla 11 Kasım günü sona ererek, bir sonraki duruşma 7 Şubat 2017 tarihine ertelendi. Yunus Durmaz'dan para aldığı iddia edilen Kasap Bedo kod adlı Metin Akaltın,"Ben esnafım, kasabım, bu işlerle ilgim yok, masumum" şeklinde savunma yaptığı sırada aileler, "Bunlar insan kasabı" diye bağırdı. Avukatların 5 günlük gözlemlerine göre "insan kasabı" 17 DAİŞ sanığı dava sonucu üst perdeden ceza alabilir. Katliamda eşi Uygar Çoşgun'u kaybeden avukat Mehtap Sakinci Çoşgun, "Bu kadar çok müştekinin olduğu bir davada bu kadar az sanık..." sözleriyle mahkeme başkanına dönerek, tüm dünyanın sorguladığı Türkiye-DAİŞ ilişkisini sağlayanların, derneklerin örgütlenmesine göz yumaların, katilama dair 62 istihbarat belgesini gerekli ilgilerine göndermeyen yetkillierin ve canlı bombaları taşıyan aracı Gölbaşı'nda durmayan, katliamda yaralılara biber gazı sıkarak ölümlerine neden olan polislerin yargılanmasını talep etti. Avukatlar iddianameyi kabul etmediklerini tüm duruşma boyunca vurguladı. SANIKLARDAN İKTİDARIN LİTERATÜRÜ! Beş gün süren duruşmada avukatların "Sınırdan nasıl bu kadar kolay geçtiniz, size hangi yetkililer yardımcı oldu, istihbarat tarafından takip edildiğinizi nasıl biliyordunuz, içeriden bilgi mi aldınız, Antep'te nasıl bu kadar örgütlediniz" gibi soruların karşısında DAİŞ’li sanıklar, hep bir ağızdan "Bilmiyorum, cevap yok" şeklinde yanıt verdi. Sorular karşısında Yakup Şahin, "Koskaca Cumhurbaşkanı kandırıldı diyorsa biz de kandırıldık", sanık Resul Demir, müşteki aileler için “Cumhurbaşkanı’na güvenmiyorlar, istihbarata güvenmiyorlar”, AKP Gençlik Kolları üyesi Mehmedin Baraç da, "Sırtını IŞİD, PYD, PKK’ye yaslayanlar teröristtir. Ben sırtımı bu ülkenin yasalarına yasladım” şeklinde siyasi iktidarın literatürünü kullanmaları da dikkat çekti. Çapraz sorguda avukatlardan Nuray Özdoğan, sorgusu sırasında DAİŞ’li olduğunu itiraf eden tek sanık Hacı Ali Durmaz tarafından tehdit edildi. Sanık avukatları da bu tehditlere katıldı. 'KANITLAR YOK EDİLDİ' Avukat Özdoğan’a göre soruşturma sürecinde kanıtlar olayın failleri tarafından yok edildi. Soruşturma sürecindeki kısıtlama kararına işaret eden Özdoğan, dihaber’e değerlendirmede bulundu. Sanıklar Yakup Şahin ve Halil İbrahim Durgun’un aynı araçla Antep'e kadar rahat bir şekilde gittiğini belirten Özdoğan, şöyle devam etti: “15 Ekim'e kadar katliamcıları ağırladıkları Alyaz Sitesi'ndeki eve rahatça girip, çıkmışlar. Çok önemli olan ve diğer sanıklara ulaşmayı sağlayacak HTS kayıtları dosyada yok. Yakalama kararı 14 Ekim'de çıkmış olması, sanıkların Antep'te son görüntü kayıtlarının 15 Ekim'e kadar gelmesi şüphe uyandırıyor. En büyük kaygımız kanıtların karartılmasıydı. Ne yazık ki gerçeğe döndü. Savcı, 'olayın failleri öldü, yapacak bir şey yok' kolaycılığı ile yaklaştı. Aileler ve avukatlar olarak süreci takip edeceğiz, önümüze konan sanıkların dışındaki faillere, sorumlulara ulaşmak için çalışacağız." ‘SORUMLULAR AÇIĞA ÇIKARTILDIĞINDA TOPLUMSAL ADALET SAĞLANACAK’ Avukat Sevinç Hocaoğulları da, duruşma öncesi ve sonrası müşteki ailelerle saatler süren toplantılara katıldı ve mahkeme salonunda sanıkların sorgusunu yaptı. Hocaoğluları, duruşma sürecini ve toplumsal adalet taleplerini şu şekilde ifade etti: "Bizim talebimiz bu katliamı doğrudan gerçekleştiren kişilerin yalnızca ceza alması değil. Bu yargılamada dosyadaki 4'ü firari 15'i katliamlarla yargılanıyor. 36 sanık var. Diğerleri IŞİD üyeliğiyle yargılanıyor. Bu durum adalet sağlanmasına hizmet etmeyecek. Bu katliam gerçekleşmeyebilirdi. Siyasi iktidarın savaş ve Ortadoğu politikalarını sonucu bu katliam gerçekleşti. Bir sürecin ürünü. Onun için siyasi iktidarın temsilcilerinden istihbarata, validen devletin diğer yetkililerinin bu katliamdaki sorumluluğu açığa çıkartılmadan bu katliam gerçekten aydınlatılmış ve ailelerimizin, toplumun beklentilerini karşılamış olmayacak. Eğer tüm sorumlular açığa çıkartılırsa o zaman toplumsal adalet sağlanabilir." 7 Şubat 2017 tarihinde başlayacak ikinci duruşmada müşteki aileler söz alacak ve hem iddianameye yönelik eleştirilerini hem de taleplerini dile getirecek.