SES Eş Başkanları: Sağlıkta ticaret ölüm getirir 2017-06-11 09:12:27 ANKARA - SES Eş Yönetim Kurulu Başkalığına seçilen Gönül Erden ve İbrahim Kara, hükümetin baskıcı politikalarına rağmen yürüttükleri mücadeleye dikkat çekti. Hükümetin köprü mantığıyla hastane yaptığını belirten Eşbaşkanlar, “Sağlıkta ticaret ölüm getirir" uyarısında bulundu. Geçtiğimiz günlerde 8’inci Olağan Kongresi'ni gerçekleştiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) Eş Yönetim Kurulu Başkanlığına yeniden Gönül Erden ve İbrahim Kara seçildi. Erden ve Kara, hükümetin sağlık politikaları ve sendikalarının mücadele hattına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ‘SAĞLIKTA TİCARET ÖLÜM GETİRİR’ Hükümetin 13 yıldır uyguladığı sağlıkta dönüşüm programının, "sağlığı piyasalaştırma" anlamı taşıdığını hatırlatan Erden, "Sağlıkta ticaret ölüm getirir, sağlığın piyasaya açılması halk sağlığını ve sağlık çalışanlarını olumsuz etkilemeye devam ediyor" dedi. Programın bir başka ayağının da "performansa dayalı ücret" olduğunu ifade eden Erden, “Bu uygulamalar gelen hastaya uygun zaman ayırmamsı, hastanın doğru tedavi edilememesi demek” diye konuştu. Hükümetin "hastane önlerinde ki kuyrukları yok ettik" söylemine, “Artık telefon başlarında kuyruk var” diyen Erden, “Uzun vadeli verilen randevular yüzünden insanlar özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor” diye belirtti. ‘KÖPRÜ MANTIĞI İLE HASTANE YAPIYORLAR’ Erden, 2004 yılından bu yana tartışılan ancak son yıllarda yapım süreci hızlanan "Şehir Hastaneleri"ne dikkat çekerek, bu projenin "halk sağlığı" odaklı değil "sermayenin kar marjı" odaklı olduğu kaydetti. Erden, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehir hastanelerini yap-işlet-devret modeli ile yapıyorlar. Bu hastaneleri yapan şirketlere yüzde 70 doluluk garantisi veriyorlar. Bunun anlamı toplumun yüzde 70’ini hastalandıracağının garantisini demektir. Bu hastaneler köprü mantığıyla yapılıyor, köprülere araç geçiş garantisi hastanelere ise hasta garantisi veriyorlar.” TOPLUM SAĞLIĞI Türkiye'de hükümet yetkililerinin hasta kişi sayısı üzerinden övündüğünü sözlerine ekleyen Erden, "Şaşkınlıkla izliyoruz. Oysa gelişmiş ülkelerde sağlıklı olma hali üzerinden sağlık politikaları yürütülür" dedi. Sağlığın tek başına "fiziksel, ruhsal ya da sosyal bir iyilik hali" olarak tanımlanamayacağını vurgulayan Erden, şöyle konuştu: "Sağlıklı olma hali bir bütündür. Bir ülkede savaş var ise o ülkede sağlıktan ya da sağlıklı olma halinden bahsetmemiz mümkün değil." SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara da, Türkiye'de toplum sağlığının olmadığını belirterek, "Kürt illerinde süren ablukalarda toplumun sağlığı gasp edildi. Biz barış ve toplum sağlığı için mücadele edeceğiz, bu sadece siyasi bir talep değildir" dedi. SES'E YÖNELİK BASKILAR Kara, OHAL sonrası sendikaları üzerindeki baskı politikalarına işaret etti. Kara, yaklaşık 10 bin sağlık emekçisi KHK ile ihraç edildiğini bunlardan 648'isinin ise SES üyesi olduğunun bilgisini verdi. Kamuda etnik ve ideolojik temizlik olduğunu kaydeden Kara, şöyle dedi: “Arkadaşlarımızın birçoğu Alevi, Kürt, sosyalist, solcu, ilerici veya devrimci olması sebebi ile ihraç edildi. Bakanların açıklamalarında görüyoruz, ‘AKP eşittir devlet diyorlar’ ve devlette de AKP’li dışında kimsenin çalışmasını da istemiyorlar.” ETKİN MÜCADELE SERGİLEYEMEDİK Kara, sözlerini şöyle sürdürdü: “OHAL süreci ile birlikte etkin bir mücadele sergileyebilmiş olsaydık ihraçların önü kesilmiş olacaktı. Etkin bir mücadele sonuç almayı beraberinde getirir. Şu an itibari ile sonuç alıcı bir süreç işletemedik. Ancak sendikalarımızın hakkını da vermek gerekir, tüm bu baskılara rağmen ihraçlar kurultayı yapılması, illerden yürüyüşlerin yapılması ve her hafta ülkenin her tarafında 2 saatlik oturma eylemi yapabilmemiz önemlidir.” ‘ÜYELERİMİZ İLE DAYANIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’ İhraç edilen üyeleriyle dayanışmaya devam edeceklerin belirten Kara, “Üyelerimize iç hukuktan tutalım AİHM’e kadar tüm hukuksal süreçlerde avukat ve hukuki destek veriyoruz. Kurumlar ile yazışarak tekrar işlerine geri dönmeleri için baskı oluşturmaya çalışıyoruz. Aylık olarak sendikalarımızın olanakları çerçevesinde avans olarak belli bir miktar para yardımı yapıyoruz, eğer işlerine dönerler ise geri ödemeleri olacak ve dönen bu para yardımlaşma fonunda duracak ileride başka bir olay yaşanırsa yine bu fondan kullanılacak” diye aktardı. 'MUHALİF SENDİKALARA BASKI YANDAŞLARA DESTEK’ Kara, bir yandan muhalif sendikalarına baskı altında tutulurken, bir yandan da Memur Sen gibi hükümet ve sermaye yanlısı sendikaların hızla büyütüldüğünü söyledi. Kamudaki yöneticilerin neredeyse tamamının Memur Sen üyesi olduğunu kaydeden Kara, şunları söyledi: "AKP iktidarından itibaren iş yerlerindeki yöneticiler aracılığı ile üye kayıtları yaptılar, kurumlara yeni atanan emekçilere üye kayıt formları verildi. Daha yeni ataması yapılmış bir memura siz bu formu uzatınca tercih yapamayacak duruma geliyorlar ve üye oluyorlar böylelikle Memur Sen AKP eliyle büyümüş oldu. Sağlık Sen’in referansıyla yönetici oluyorlar, başhemşire oluyorlar. Biz bire bir görüşmelerimizde bunları dile getiriyoruz ‘yok öyle bir şey’ diyorlar ancak biz çok iyi biliyoruz ki bunların hepsi yaşanıyor. 2004 yılında Memur Sen 30 bin üyesi vardı, şu anda 1 milyon. Dünya tarihinde bu kadar hızlı büyüyen bir sendika örneği yok."