7 yıl önce açılan dava AİHM’de karara bağlandı, Türkiye’de 33’üncü duruşması görülecek 2016-12-08 09:51:53 DİYARBAKIR - Diyarbakır’da 2006 yılında 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak'ın öldürülmesine ilişkin 3 polis hakkında açılan dava 10 yıldır adliye koridorlarında mekik dokuyor. Delillerin kaybedilmesi üzerine yapılan başvuru üzerine AİHM’in Türkiye’yi suçlu bulması kararı ile davanın 33’üncü duruşması bugün görülecek. Diyarbakır'da 28 Mart 2006 tarihinde çıkan olaylarda polisler tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle katledilen 14 yaşındaki Mahsum Mızrak ile 8 yaşındaki Enes Ata’nın 33’üncü duruşması bugün Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Sanık polisler H.A., B.Ö. ve N.Ö. hakkında ömür boyu hapis istemiyle açılan davanın bu duruşması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ailesi tarafından yapılan başvuru sonucunda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesi uyarınca “Yaşam hakkını ihlal etmekten” ve “Etkin soruşturma yapmamaktan” suçlu bulmasıyla görülecek. KAPSÜL DEĞİŞTİRİLMİŞTİ AİHM kararını ve görülecek olan duruşmaya ilişkin dihaber’e konuşan aile avukatı Barış Yavuz, davada önemli bir aşamaya ulaşıldığını dile getirdi. Ölüme sebebiyet veren gaz kapsülünün incelenmek üzere Jandarma Kriminal’e götürüldüğü sırada değiştirildiğini ve bunun davanın aksamasına neden olduğunu belirten Yavuz, savcılık tarafından duruma ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak henüz bir gelişme kaydedilmediğini ifade etti. İLERLEME KAYDEDİLMEDİ Soruşturma dosyasının ilerleme kaydetmemesinden dolayı faillerin açığa çıkarılamadığına dikkat çeken Yavuz, delillerin bulunmaması durumunda görülen davanın zaman aşımına uğrama riski bulunduğuna işaret etti. Bunun üzerine AİHM’e başvuruda bulundukları ve bunun üzerinden yaklaşık 4 yıl geçtiğini söyleyen Yavuz, “AİHM Türkiye’yi suçlu buldu. Ölümün üzerinden 10 yıl geçti ve 7 yıldır dava açıldı” diyerek, geçen süre zarfında sorumluların cezalandırılmadığını söyledi. AİHM KARARINDAN SONRA İLK DURUŞMA AİHM kararının 7 yıldır süren davayı nasıl etkileyeceğini değerlendiren Yavuz, “Karar henüz Türkçeye çevrilmedi. Karardan sonra ilk duruşma görülüyor. Karar incelemeye alınırsa, soruşturma ve kovuşturmada daha etkin olunmasını sağlar. Hukuk devletinde yaşadığımızı düşünürsek, yaşanan bir ihlal davasında sorumluluk çerçevesinde dosyaya daha etkili bakılır” dedi. ‘KAMU GÖREVLİLERİ NEDEN YARGILANMIYOR?’ Devlet görevlilerinin fail olduğu benzer davalarda geniş soruşturmanın yapılmadığının altını çizen Yavuz, “Devlet görevlilerinin fail olduğu durumlarda daha etkin bir soruşturma yapılmalı. Eğer bu anlayışla hareket edilmediği zaman, benzeri dosyalar zaman aşımına uğruyor. Türkiye’de değişmeyen algı; devlet görevlilerinin fail olduğu durumlarda gözaltı tutuklama yapılmamakta. Kamu görevlilerinin bu suçları işleyemeyeceği olarak ele alınıyor. Silah kullanma yetkisinin olduğu kişinin bir fiilinin neden fail olarak yargılanması sağlanmıyor. Bu irade olmalı” diyerek, yargı mekanizmasını eleştirdi. Cezasızlık politikalarının Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan uzaklaştırdığını ifade eden Yavuz, “Güçlü bir siyasi irade ile kamu görevlilerinin işlediği suçlara dair yargılanmasını sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulması gerekiyor” diye konuştu. NE OLMUŞTU? Diyarbakır’da 28 Mart 2006 tarihinde düzenlenen cenaze törenine polisin müdahale etmesi üzerine çatışma yaşandı. Cenazeye katılan 14 yaşındaki Mahsum Mızrak ve 8 yaşındaki Enes Ata, başına isabet eden biber gazı kapsülü ile ağır yaralandı ve hayatını kaybetti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Mızrak ve Ata’nın ölümüyle ilgili soruşturma başlattı. Açılan soruşturmada B.Ö., H.A. ve N.Ö. adlı polisler hakkında iddianame hazırlandı. Davanın görülen 32 duruşmasında delillerin kaybedildiği ve telsiz kayıtlarının imha edilmesinden dolayı halen sonuç elde edilmiş değil. Davanın 33’üncü duruşması ise AİHM kararının ardından görülecek ilk duruşma.