45 gündür direnen Ulu: İşveren işten attı, sendika sessiz kaldı 2017-07-06 09:00:18 İZMİR – Aliağa’da işine geri dönmek için 45 gündür tek başına eylem yapan petrol işçisi Onur Ulu, mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini belirtti. Ulu, bağlı olduğu Petrol İş Sendikası’nın örgütlü tavır almamasına tepkili. İzmir Aliağa ilçesinde faaliyet gösteren ve Azerbaycan petrol tekeli Socar A.Ş. tarafından işletilen PETKİM’de, 11 Mayıs’ta Valiliğin işverene yolladığı listede adı yer alan 24 işçi ile beraber “Güvenlik gerekçesi” ile işten çıkarılan Onur Ulu, 45 gündür işine dönebilmek için tek başına eylemde. Her sabah saat 08.00’de PETKİM önünde başlattığı eylemini işçilerin fabrikaya girmesinin ardından Türk-İş’e bağlı Petrol, Kimya ve Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş) Aliağa Şubesi önünde devam ettiren Ulu, gün içinde sendika binası yanında bulunan İŞKUR’a gelen işçileri de emek sömürüsü üzerine bilinçlendirmeye çalışıyor. Mesai saatlerinin son bulması ardından eylemini Aliağa Demokrasi Meydanı’na taşıyan Ulu, gece de eylemini sürdürüyor. İşe geri alınana kadar devam edeceğini vurgulayan Ulu, işverenden şikayetçi olduğu kadar sendikasının sessizliğinden de şikayetçi. İŞVEREN İŞTEN ATTI, SENDİKA SESSİZ KALDI 11 Mayıs’ta İzmir Valiliği’nin OHAL’i gerekçe göstererek PETKİM’e yolladığı bir liste sonucu 24 arkadaşı ile birlikte “güvenlik gerekçesi” ile işten atıldıklarını kaydeden Ulu, “İzmir Valiliği’ne gittiğimde hakkımda bir soruşturma olmadığını anladım. Adli sicil kaydım da temiz çıktı. Benim ile ilgili suçlanacağım hiçbir şey yok. Beni terörize ederek işten çıkardılar. OHAL gerekçe gösterilerek PETKİM’de çalışmamız tehlike gösterildi. Ortada hiçbir somut unsur olmadığı halde işten atıldık. Ben de buna karşı 45 gündür direniyorum” dedi. İşverenin sadece Valilikten gelen isim listesini sendikaya yolladığını, bunun üzerine sendika yetkililerin Valiliğe gittiğini, Valiliğin ise işverene yolladığı listeyi onayladığına dikkat çeken Ulu, “Sendikamız sadece basın açıklaması yaptı. Beklediğimiz basın açıklaması değildi. Sendikadan işten atmalara karşı örgütlü tavır gösterilmesini istiyorduk; ama bu tavrı gösteremediler. Bu tavır gösterilmediğinden kaynaklı işveren basın açıklamasını dikkate almadı” diye konuştu. İHBARSIZ VE KIDEMSİZ İŞTEN ÇIKARTILDIK İşten çıkarıldıklarında ihbarsız ve kıdemsiz çıkarıldıklarını hatırlatan Ulu, “İŞKUR’a da bizi ‘Ahlak ve iyi niyet’ kapsamında işten çıkardıklarını söylediler. Bundan dolayı işsizlik maaşımızı da alamıyoruz. Bizi resmen toplumdan izole ettiler. Bizi insanların içerisine dışlanmış bir şekilde attılar. Toplu İş Sözleşmemiz (TİS) vardı. İş sözleşmemizde bir insanın herhangi bir suç işlemesi onun işten çıkarılmasının sebebi olmazdı. Hüküm giydikten sonra ancak sonuca bağlanırdı” dedi. Güvenlik gerekçesi ile işten çıkarıldıklarını bunun daha büyük bir güvensizliği yarattığını kaydeden Ulu, kendilerinin psikolojik bir çöküntüye koyulduğunu, aileleri ve çocuklarının geleceğinin karartılmak istendiğini söyledi. İşten atılan 24 işçinin sendikal mücadele yürüttüğünü hatırlatan Ulu, “Atılan işçilerin kimliklerinden işverenin sendikayı pasifize etmek istediği açığa çıkıyor. Atılan 24 kişi ile PETKİM’de kalan diğer işçilere aslında mesaj veriliyor” ifadelerini kullandı. SENDİKA MÜCADELEYİ İLERİ TAŞIYAMADI PETKİM’de hala özelleştirme süreci yaşandığını, taşeronlaştırma girişimlerinin olduğunu aktaran Ulu, işçilerin PETKİM’de yaşadıkları sıkıntıları şöyle dile getirdi: “Daha fazla kar ve ucuz iş gücü elde etmek için PETKİM’i parçalamak istiyorlar. Bunlara karşı mücadele ediyoruz. İş gücü, iş yükü ve mobbing ile baskı sürekli artıyor. Ücret ile ilgili büyük sorunlarımız var. Eşit iş eşit ücret uygulaması gelmiyor. Ayrı ayrı ücret gruplandırması var. Aynı işi yapan işçiler arasında kıdem farkı olması gerekirken aralarında şu an büyük bir ücret makası var. Bu da işçiler arasında huzursuzluk yaratıyor. İşçileri sindirmek ve sendikayı pasifize etmek istiyorlar. TİS’de istediklerimizi elde edemedik. Polis saldırısı ve işverenin baskı kurması bizi köşeye sıkıştırdı. Yüksek Hakem Kurulu gelmesine rağmen sendika mücadeleyi ileriye taşımayı göze alamadı. İrade koyamaması, 3 yıl sözleşme imzalaması, işçi sınıfı adına kötü bir örnek teşkil etti. Bunun eleştirisini mutlaka yapacağız.” ‘OHAL PATRONLARIN SİLAHINA DÖNÜŞTÜ’ OHAL’in iktidar tarafından bahane edilerek, kendisi gibi düşünmeyen herkesi baskı altına almak için koza dönüştürüldüğünü vurgulayan Ulu, OHAL’in insanların temel dengeleri ve toplumsal barışı tehdit eden bir unsura dönüştüğünü dile getirdi. OHAL kılıfı ile işten atmalar, geleceksizleştirmelerin büyük bir yıkıma dönüştüğünü belirten Ulu, “OHAL patronların işçileri sindirmek için kullandığı bir silaha dönüştü. O yüzden bizim sınıf mücadelesine önem vermemiz gerekiyor. Patronları ve iktidarı sermayenin çıkarları için birleştiren nedenlerin, biz işçileri de birleştirmesi lazım. Biz işçileri sınıfımızdan başka, emeğimizden başka ortaklaştıran başka bir şey yok. O yüzden onlar birbirlerine nasıl sahip çıkıyorsa, bizler de onların bizim yaşam koşullarımıza karşı geliştirdikleri OHAL baskısını kırmamız lazım” dedi. ‘İŞÇİLER DİRENİŞE KATILSIN’ Eylemin Petrol İş Sendikasının geriye gidişi ve işçilerin baskı altına alınarak sermayedarların yeni saldırılar geliştirmesine karşı olduğunun altını çizen Ulu, mutlaka sonuç alacağını, emeklerinin karşılıksız kalmayacağına dikkat çekti. Direniş ile Aliağa’da bulunan tüm işçilere yol gösterip, direniş kültürünü geliştirmek istediğini ifade eden Ulu, şöyle devam etti: “İşçiler çok fazla sıkıntı çekerek, işten atma sorunlarını içselleştiriyor. Patronlar da cesaretli bir şekilde işçileri açlık ve işsizlikle terbiye ediyorlar. Bu direniş vesilesi ile işçileri cesaretlendirip, haksızlıklara karşı teşvik etmek istiyorum. İşçi sınıfı adına bu direniş anlamlı. İşçilere bu zor koşullarda her anlamda mutlaka bir araya gelip mücadeleyi seçip, mücadeleyi yaşam biçimi haline getirmeleri gerekiyor. Sadece günlük çıkarları için değil bütün işçilerin bir araya gelmesi için çalışmamız lazım ki başımıza bir şey geldiğinde yalnız kalmayalım, sesimiz güçlü çıksın ve haklarımızı daha güçlü bir şekilde arayabilelim. Onlara mücadele çağrısı yapıyorum. İşçiler birlik olsun, bir araya gelsinler ve yaşam koşullarını iyileştirmek için dayanışma kültürünü seçip işçi sınıfı mücadelesine katılsınlar.”