YBŞ Komutanı: Halk YBŞ-YJŞ’yi kendilerini savunacak güç olarak görüyor ve inanıyor 2017-07-07 10:24:09 ŞENGAL - YBŞ komutanlarından Tîrêj Şengali, “Êzidî halkı YBŞ ve YJŞ güçlerini kendilerini savunacak bir güç olarak görüyor ve inanıyor. Şengal merkeze dönen halk örneğin bizim hakim olduğumuz alanları seçiyor” dedi. Şengali, "Hem idari, hem de askeri anlamda herkesi kapsayacak bir anlayış ortaya koyuyoruz” diye konuştu. KDP’nin "PKK ile YBŞ aynı güç" söylemine “PKK’nin güçleri Şengal’de var ve bizler YBŞ olarak içinde değiliz, onlar da bizim içimizde değil. Bizler ayrı güçleriz. Savaşta birbirimize destek vermek noktasına ilişkilerimiz var, birlikte hamle yapabilir, iş yapabiliriz fakat güç olarak birbirimizden farklı güçleriz” diyerek yanıt verdi. Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) komutanlarından Tîrêj Şengalî, YBŞ güçlerinin kuruluş aşamasını, Şengal’deki etkisi ile Şengal bölgesinin politik durumunu dihaber’e değerlendirdi. Şengalî, Êzidî halkının PKK’yi bölgede insani bir güç olarak gördüğünü ve çıkmasını istemediğini ifade ederken, yine KDP eliyle yürütülen birçok kara propagandanın Êzidî halkı üzerinde bir etki yaratmadığını vurguladı. Şengal’in bir kısım bölgesinde bulunan Haşdi Şabi güçleri üzerine de değerlendirmelerde bulunan Şengalî, Êzidî halkına mezhepsel bir güç olan Haşdi Şabi güçlerine güvenmemesi yönünde uyarılarda bulundu. YBŞ Komutanı Tîrêş Şengal’in dihaber’in sorularını yanıtladı. * Şengal kent merkezi ve köylerde durum şu an itibariyle nedir. Ne kadar sivil insan yaşıyor? Şengal 12 Kasım 2015 tarihinde özgürleştirildi. Su, elektrik gibi yaşamsal ihtiyaçların yeterli düzeyde karşılanamaması nedeniyle halkın yoğun bir dönüşü maalesef olmadı. Serdeş’te (Şengal Dağı) örneğin 10 bine yakın insan yaşıyor. Şengal merkezine ise 500 kadar aile dönmüş durumda. Savaş esnasında yıkılan ve hala temizlenemeyen yerler var, inşa süreci başlamış değil bu yerlerde. Bu da insanlarımızın dönmesini engelleyen faktörlerden. Halkta kendi topraklarına dönmek gibi bir istek var. * Bölgenin güvenliğini kimler sağlıyor… Şengal, Suriye, Irak ve Ürdün devletlerinin üçgeninde yer alan bir bölgede. Bulunduğu konum itibariyle özellikle ticaret anlamında stratejik bir yerde yer alıyor. Dolayısıyla burada birçok siyaset yürütülüyor. Özellikle siyasetlerden biri Şia’nındır. İran ve Irak’a bağlı olan bu siyaset bir Şii hattı kurmak istiyor. Diğeri KDP’nin ve Türklerin yürüttüğü Sünni hattır. 3 Ağustos 2014 tarihinde Êzidî halkı üzerinde bir katliam fermanı gerçekleşti. Fakat birçok yeri özgürleştiren ve katliamın önünü alan özgürlük savaşçılarından sonra herkes elini buraya sokmak istiyor. Herkes kendi menfaatleri doğrultusunda Şengal’e yaklaşıyor ve burada yer edinmek istiyor. Biz şuanda bölge güvenliğinin tamamen bizlerin kontrolü altında olduğunu söyleyemeyiz. Fakat Êzidî halkı YBŞ ve YJŞ güçlerini kendilerini savunacak bir güç olarak görüyor ve onlara inanıyor. Özellikle bizim bulunduğumuz mıntıkalarda halk büyük bir güvenle yaşamını sürdürüyor, Şengal merkezde örneğin bizim hakim olduğumuz alanlara dönüyor. Haşdi Şabi güçleri var. Şengal’in güneyinde yer alan Koço köyü ve birçok köy Haşdi Şabi tarafından kurtarıldı. Buralarda Haşdi Şabi güçleri var. Yine birçok yerde KDP güçleri bulunmakta. Yine bizler özelikle dağ kısmı ve yine birçok alanın kontrolü savaşçılarımızca sağlanmakta. Şengal belki DAİŞ’in elinden kurtarıldı; ama tamamen güvenli olduğunu söyleyemeyiz. Birçok gücün bulunması halkta tedirginlik yaratıyor. Halk daha çok bir gücün kendilerini savunmasını istiyor. Bu konuda da YBŞ ve YJŞ güçlerine inanmıştır, çünkü fermandan bu yana bu halkı savunan bu halkın çocuklarıdır bunu görüyor halkımız. * 2014 yılında Şengal saldırısında kent ve çevresi boşaltılmıştı. Özgürleştikten sonra nerelere dönüş oldu? Geçen aya kadar Şengal’in güneyindeki köyler hala özgürleştirilmemişti. Toprağına bağlı, toprağında yaşamını sürdürmeye çalışan halk vardı. Bu halk YBŞ ve YJŞ güçlerine güveniyorlardı, bu süreçte halkla beraber yeniden bir yaşamı inşa etmek için çaba gösterdik. Özellikle Borêk’in yüzde 90’ı dönmüş durumda, yine Guhbela ve Zorava köylerine halk dönmüş durumda. Xanesor, Sînûnê de halkın geri döndüğü yerlerdir. Yine de yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması noktasında KDP çok fazla engel çıkarıyor. Örneğin Şengal’e gelen jeneratör KDP’nin müdahalesiyle çalıştırılmamakta. Bu engellemelerle KDP, halkın göç etmesini sağlamaya çalışıyor. KDP, Şu anda Başûr’da yaşamını sürdüren halkın dönmesini engelliyor ve halkın yurdu dışına göç etmesini amaçlıyor. Diyor ki ‘Ben eskisi gibi bu halkın hâkimi olamazsam, başkaları da hakim olmamalı, halk irade sahibi olmamalı.’ Bu yüzden de halkın kendi topraklarına dönmesini engelliyor. * YBŞ-YJŞ ne zaman kuruldu ve amacı neydi? YBŞ ve YJŞ birçok şehit sayesinde kuruldu. Başta tüm şehitler önünde saygıyla eğiliyorum. YBŞ ve YJŞ 3 Ağustos tarihinde Êzidî halkına karşı katliamın fermanı ile beraber ve PKK’nin özgürlük savaşçılarının insani koridoru açmaları ve bu halkı kurtarmaları sürecinde Êzidî kızları ve erkekleri de büyük bir sorumluluk aldılar. ‘Artık biz kimsenin tahakkümü altına girmeyelim, kimse bize sahip çıkmadı, biz bize sahip çıkalım’ dediler. Özgürlük savaşçıları koridoru açtıkları dönemde bizler de halkımıza yetişmek istedik. Biz askeri bir gücü nasıl oluşturacağımızı bilmiyorduk, savaş süreci ve özgürleşme ile beraber Êzidî kızları ve erkekleri askeri güçlerini oluşturmak istedi. Eskiden fermanların önünde bir süre durabiliyorduk, askeri güçlerimiz vardı fakat fermandan sonra askeri güçlerimiz dağılıyordu. Yine başka iktidarların altında kalıyordu halkımız ve fermanlar da bu yüzden açığa çıkıyordu. Bu sefer başkaldıran Êzidî kızları ve erkekleri fermandan iki ay sonra YBŞ ve ardında YJŞ’yi kurdu. Bu üç yıldır savaşçılarımız hem Şengal merkezde hem kurtarılan birçok köyde özgürleştirme hamlelerinde yerlerini aldı ve savaştı. PKK ve HPG güçleri YBŞ ve YJŞ’nin profesyonelleşmesi için eğitim konusunda yardımcı oldular ki Êzidî halkının iradesi ortaya çıksın. * Askeri gücünüzün içinde kimler yer alıyor? Şimdi bizim güçlerimize karşı ve askeri güçlerimizin içinde kimin olduğuna dair birçok kara propaganda yapılıyor. Êzidî halkının kızları ve erkeklerinin nasıl ele ele verdiklerini, nasıl savaştıklarını ve güçlerini oluşturduğunu Êzidî halkımız da çok iyi biliyor ve eminim düşman da iyi biliyor. ‘PKK teröristtir, Şengal’de PKK savaşıyor’ propagandaları ile bizi karalamak istiyorlar. PKK’nin güçleri Şengal’de var ve bizler YBŞ olarak içinde değiliz, onlar da bizim içimizde değil, bizler ayrı güçleriz. Savaşta birbirimize destek vermek noktasında ilişkilerimiz var, biz birlikte hamle yapabilir, iş yapabiliriz fakat güç olarak birbirimizden farklı güçleriz. Bizler yine Rêber Apo’nun fikirleri üzerine kendimiz eğitiyoruz ki her insan bu fikirler üzerinde kendini eğitebilir, bu yüzden bizim PKK ile ilişkili olduğumuzu söylüyorlar. Halkımız da bunu çok iyi bilsin, bir insan devrimci ise büyük devrimlerde yerini alır. Êzidî halkından birçok genç PKK’nin içinde yerini aldı, Berivanlar, Binefşler gibi şehit de düştüler. Bunlar devrimci insanlardı ve halkı için bir şeyler yapmak istiyorlardı. Şimdi ferman zamanında kendine ‘insanım’ diyen herkesin, bu halkın düştüğü zorluğa karşı bir sorumluluk alıp bu halkı kurtarmak için çalışması gerekirdi. HPG güçleri geldiği zaman, içinde yıllarca kendini eğiten Êzidî savaşçılar da vardı ki kendi halkı üzerinde oluşacak bir katliamda halkını savunsun. Belki o insanlar gelip YBŞ ve YJŞ içinde insanlarını eğitmek için yer edindiler ama ‘dağdan geldin, sen Êzidî değilsin’ diyerek yaklaşılamaz. PKK her yerde var ve her yerde de savaşıyor. Mahmur, Kerkük saldırıya uğradığında gidip orayı da savundular. KDP de HPG’ye gelmeleri konusunda çağrıda bulundu; fakat sadece Şengal’de bu durumu karalama malzemesi haline getirmek istiyorlar. Sadece Êzidî halkı PKK tarafından savunulduğunda bu tartışma alevlendirilerek ‘PKK Şengal’den çıksın, Êzidî halkı bir irade haline gelmesin’ diyorlar. PKK Êzidî halkı için insanlık koridorunu açtı, bizler de Rêber Apo’nun fikir ve felsefesi ile kendimizi eğitmek ve halkımızın savunmasını gerçekleştirmek amacındayız. * KDP sık sık PKK’nin Şengal’i boşaltmasını istiyor. Şengal askeri gücü olarak PKK ile ilişkileriniz ne durumda. Bu gücün buradan çıkmasını siz ve Şengal halkı istiyor mu? PKK KDP’nin izni ile buraya gelmiş değil öncellikle bunu söylemek gerekiyor. Burada PKK kendisini insani bir güç, halkı savunan bir güç olarak görüyor. Ne olursa olsun, bir halkın üzerine bir saldırı gelişiyorsa PKK sorumluluk hissediyor ve orayı savunmaya gidiyor. Bunu gördük PKK’de. PKK bir insani sorumluluk çerçevesinde buradadır. KDP, PKK’nin Şengal’den çıkması gerektiği yönündeki propagandaları ile Êzidî halkında bir çelişki yaratmak istiyor. KDP ‘PKK buradan çıkmalı’ diyemez. Êzidî halkının kendi iradesini kendi kendisi gerçekleştirmesine izin vermiyorlar. Halkımız ‘PKK buradan çıksın’ dememiştir, demeyecek de. Halk PKK’nin burada kalmasını istiyor, ‘PKK Şengal’den çıktığı zaman, biz de birer birer çıkacağız’ diyor. Biz halkımızı savunan bir gücüz. Halkımız ne derse o dur. Bugün biz ‘PKK Şengal’den çıksın’ desek bile halkımız bunu kabul etmiyor. Biz de halk için varız. Dolayısıyla PKK’nin Şengal’de kalmasına en başta halkımız onay vermiştir. * 3 Mart’ta Xanesor’a yönelik saldırıdan sonra halkın yoğun bir tepkisiyle karşılaştı KDP. KDP’nin şu an ki tavrı nedir? KDP’nin Xanesor’a saldırısı planlı bir saldırı idi. Bu saldırı ile amaçları ve kimler olduğu ortaya çıktı. Mesut Barzani’ni Ankara’ya gitmesi ve Erdoğan ile görüşmesi sonrasında bu saldırı gerçekleşti. Öncesinde de Başika’da eğitilen ve içinde El-Nusra, DAİŞ, Türk MİT’inin olduğu bu grup saldırdığında, güçlerimiz karşılarında durdu. ‘Kimsiniz, amacınız nedir’ diye sorduk, hiçbir somut cevap alamadık. Anladık ki savaş için gelmişler. Güçlerimize saldırarak bizi bir irade olarak kabul etmedikleri mesajı vermek istediler; fakat savaşçılarımızın fedai ruhunu gördüklerinde bu durum tersine çevrildi, sonuna kadar da cevapları verildi. Halkımızın da tepkileri güçlüydü bunlara karşı. Halk ‘ben seni istemiyorum, senin beni savunmanı istemiyorum, sen beni bıraktın, ihanet ettin’ diyor. Halkın bu tepkisi ve direnişinde birçok sivil insanımızı da katlettiler, gözdağı vermek istediler fakat halkımız da gerekli cevabı verdi. Bu saldırı ile amaçları netleşti, yine Êzidî halkının ve diğer parçalardaki halkımızın tepkisi oldu; fakat Êzidîleri koruması için Pêşmergeye silah veren Almanya devleti bu konuda bir şey demedi, sessiz kaldı. Bu dış devletler KDP’ye yerinde bir cevap verememiştir. Güya aldıkları silahlarla Êzidî halkını koruyacaklardı fakat o silahlarla Êzidî halkını çocuklarını katlettiler. Belli bir seviyede bir savaş hazırlıkları da var. Nasıl saldıracakları yönünde zaman zaman bazı şeyler netleşiyor. Şengal’de saldırı için bir güç kendini hazırlıyor fakat bizim de kendimize göre tedbirlerimiz ve önlemlerimiz vardır. * KDP, son dönemde Heşdi Şabi’yi müdahale gerekçesi sayıyor. Heşdi Şabi bölgenizde var mı ve bu mesele nedir? Heşdi Şabi Şengal’in güneyinde, hem Koço köyünü hem de başka birkaç köyü özgürleştirdi. KDP ve Irak devleti arasında nasıl bir anlaşma var belli değil. Bizler bu toprağın çocuklarıyız, kendi köylerimizi özgürleştirmek istediğimizde KDP engel olmaya çalıştı. Heşdi Şabi’nin özgürleştirdikleri bu köyleri de özgürleştirmek istedik; fakat KDP buna izin vermedi. KDP bu yüzden çok fazla pişman olacak ve Êzidî halkına karşı büyük bir özeleştiri vermesi gerekir. KDP özgürleştiremiyorsa, bizlere yol verecekti ve biz özgürleştirecektik köylerimizi. Fakat bunu engelledi ve oralara Heşdi Şabi girdi. Heşdi Şabi gelmeseydi burayı kurtarırdım dese de halk inanmayacak, 3 yıldır oradaydı neden özgürleştirmedi? * Heşdi Şabi’nin Koço ve etrafındaki birçok Êzidî köyünü DAİŞ’ten alarak bölgeye yerleşmesi ne anlama geliyor ve ileriki süreçte ne gibi sonuçlar doğurur? Halkımız şunu çok iyi bilmelidir ki Heşdi Şabi güçleri Şii ve İran devletine bağlı bir güçtür. Belki Irak’ta bu güç kendini halk savunma gücü olarak tanımlıyor; ama aslında mezhebi bir güçtür. Geldi köyleri özgürleştirdi ve bitti değil, bu güç yalnızca köylerimizi özgürleştirmeye gelmedi, bu hamle başta Muhammed Resulullah ismi ile oldu, ardından Êzidî köylerine geldiklerinde ‘Biz hamleyi Êzidî şehitleri adına yapacağız’ dediler. Bununla insanımızı kandırmak ve gözlerini bağlamak istediler. Heşdi Şabi güçleri İran’a bağlı, Suriye’ye ve Lübnan’a açılan bir Şii hattı açmak istiyorlar. Bu hattı da ne kadar açtılar ne kadar açmadılar hala belirsizliğini koruyor. Heşdi Şabi ile ilişki içinde olan Êzidîlerin bu gücün gerçekliğini bilmedikleri için yanlarına gittiklerini düşünüyorum. Bugün Heşdi Şabi menfaatlerini gerçekleştirmek için Êzidî halkına bir şeyler verebilir; ama artık halkımız fermandan sonra gözlerini açmak zorundadır. Heşdi Şabi’nin hala bazı yönleri açıklığa kavuşmuş değil. Çünkü resmi değil, belki Irak devleti ‘tanıyorum’ diyor; ama güç olarak karanlık bir güç. Tehlikesi şudur: Ulusal bir güç olmayan, tüm halkları kendi içinde barındırmayan ve yalnızca din ile hareket eden bir güç, halkı ve çıkarlarını savunamaz. * Sizin Şengal’e yönelik projeniz ve bölgeye yönelik çözüm önerileriniz nelerdir? Şengal bölgesinin çözümü noktasındaki projemiz Özerk Şengal’dir. Demokratik bir özerk Şengal’dir. Projemizde her halktan, her inançtan insanlar kendilerini ifade edebilir. Hem idari anlamda, hem de askeri anlamda herkesi kapsayacak bir anlayış ortaya koyuyoruz. Bununla Şengal olsun ya da başka bir yer olsun hem savunma hem de yöntimi gerçekleştirilebilsin. İdari anlamda sivil kurumlarımız, meclisimiz, belediyemiz inşa edildi. Öyle bir proje ki halk kendi kendini yönetsin. Bu proje ile hem dini hem kültürel anlamda farklılık taşıyan Êzidî halkı kendi kendini yönetebilecek. Bu halkın üzerinde bir soykırım yaşanmış, Êzidî halkı ancak özerk bir sistem ile gerçek bir yönetime kavuşabilir. Selami Aslan – dihaber