Gözaltılara uluslararası tepki 2017-07-07 13:43:48 HABER MERKEZİ – Büyükada’da gözaltına alınan hak savunucularına ilişkin Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Almanya Parlamentosu ve ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan kınama geldi ve AKP’den açıklama istendi. İstanbul Büyükada’da toplantı halindeyken önceki gün gözaltına alınan insan hakları savunucularına ilişkin dünyadan tepkiler gelmeye devam ediyor. 5 Temmuz günü İstanbul Büyükada’da toplantı yaparken gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser İlknur, Kadın Kollektivi üyesi İlknur Üstün, İnsan Hakları Ajandası Derneği’inden Veli Acu ve Günal Kurşun, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli Özlem Dalkıran, İnsan Hakları İzleme Derneği Nejat Taştan ile İsveç’ten Ali Garawi, Almanya’dan Peter Steudtner ile ilgili açıklama yaptı. BM Cenevre Binası’nda İnsan Hakları Konseyi basın sözcülerinden Liz Throssell tarafından yapılan açıklamada söz konusu kişilerin gözaltında işkence ve insanlık dışı muameleye maruz kalmasından endişe ettiklerini söyledi. İnsan hakları savunucularının “Silahlı örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatan Throssell, terörle mücadele yasasından dolayı barışçıl bir biçimde sivil ve politik haklarını dile getirenlerin hedef alındığını söyledi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç’ın tutuklanmasına da dikkat çeken Throssell, sonraki aylarda 22 avukatın daha tutuklandığını hatırlattı. Süresiz açıklık grevine giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın Mart ayından beri darbe girişimi sonrası işlerinden atılmalarını protesto etmek için açlık grevinde olduğuna dikkat çeken Throssell, iki eğitimcinin de sağlık durumlarının çok ciddi boyutlara ulaştığını, acilen harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de insan hakları savunucularının keyfi bir biçimde gözaltına alındığını ve bütün bu keyfi uygulamaların da Olağan Üstü Hal (OHAL) kapsamında daha da arttığını belirten Throssell, insan hakları savunucuların susturulmaması gerektiğini isteyerek, hükümetin bu uygulamalarının kendilerini ciddi bir biçimde endişelendirdiğini söyledi. ALMANYA PARLAMENTOSU: GÖZALTILARA AÇIKLIK GETİRİLSİN Almanya Parlamentosu İnsan Hakları Özel Temsilcisi Barbel Kofler, İstanbul Büyükada'da toplantı düzenleyen insan hakları savunucularının gözaltına alınmasını eleştirdi. Durumdan endişe duyduklarını açıklayan Kofler, Türkiye Hükümeti’ne, gözaltıları konusunda açıklık getirilmesi ve suçlamaları hukuk devletine uygun bir dava aydınlatması yönünde çağrı yaptı. Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye şubesi yönetim kurulu başkanı Taner Kılıç'tan sonra Eser'in de gözaltına alınmasıyla, birkaç hafta içinde ikinci kez tanınmış bir sivil toplum örgütünün üst düzey temsilcisinin gözaltına alındığını ifade eden Kofler, "Af Örgütü ve Türkiye'nin diğer pek çok bağımsız sesi, insan haklarının korunmasına paha biçilemez bir katkı sağlıyor” dedi. AVRUPA KONSEYİ: KEYFİ MUAMELEDEN VAZGEÇİLMELİ Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks de, gözaltılar nedeniyle aşırı endişeli olduğunu açıkladı. Muiznieks, “Türkiye’de yurttaşlık hakları temsilcilerine yönelik cezai kovuşturma ne yazık ki çok sık rastlanan bir durum” dedi. Hükümet yetkililerine çağrı yapan Muiznieks, gözaltındakilerin derhal serbest bırakılmasını ve sivil toplum çalışmalarına yönelik keyfi muameleden vazgeçmesini istedi. ABD: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, gözaltılar konusunda bir açıklama yayınladı. ABD'nin Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi ve diğer saygın kuruluşların önde gelen insan hakları savunucularının 5 Temmuz'da gözaltına alınmalarından derin endişe duyulduğunun belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Geçmişte de önde gelen insan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler ve aktivistler tutuklandıklarında dile getirdiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda güvence altına alınmış olan hukuki prosedürler ve bireysel haklara Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda saygı gösterilmesinin önemini vurguluyoruz. Pek çok durumda belirttiğimiz gibi ifade özgürlüğüne yönelik ısrarcı engellemeler demokratik toplumların temellerini yıpratmaktadır. İçinde bulunduğumuz zorlu zamanlarda ihtiyaç duyulan daha az değil daha fazla sestir."