TİHV'den İzmir Valiliği'ne 9 aylık hamile Zara Koç için başvuru 2017-07-13 15:00:36 İZMİR - Doğum sancıları olmasına rağmen 11 gündür gözaltında tutulan 9 aylık hamile Zara Koç'un gözaltı işleminin bir önce sonuçlandırılması için İzmir Valiliği'ne başvuran TİHV İzmir Temsilciliği, uygulamanın Türkiye’nin de altına imza attığı Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu belirtti. İzmir’de doğum sancıları olmasına rağmen 3 Temmuz’dan bu yana gözaltında tutulan Zara Koç’un durumuna ilişkin henüz bir gelişme yaşanmadı. Başta Adalet Bakanlığı ve İzmir Valiliği olmak üzere ilgili kurumlar sessizliğini korurken, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Zara Koç'un durumuna ilişkin İzmir Valiliği'ne başvurdu. Başvuruda, annenin ve bebeğin sağlık durumunun göz önünde bulundurularak gözaltı işleminin bir an önce sonuçlandırılması istendi. TİHV İzmir Temsilciliği imzası ile verilen dilekçede, “3 Temmuz 2017 tarihinde İzmir’de gözaltına alınan ve halen gözaltında bulunan Zara Koç adlı kişi ile ilgili basına yansıyan haberleri yoğun kaygıyla öğrenmiş durumdayız” denildi. 'FİZİKSEL KOŞULLAR KRİTİK ÖNEMDEDİR' Hamileliğin 36’ncı haftasından sonar annenin haftalık kontrollerinin yapılması gerektiği vurgulanan dilekçede, “Çünkü bu ayda bebek doğum kanalına girmeye başlar, doğum sancıları ve doğum her an başlayabilir. Yine hamileliğin son aylarında annenin karnının fazlasıyla büyümesi, yürümede ve hareket etmekte zorlanma, nefes almakta zorlanma, rahat uyuyamama gibi şikayetlerine neden olabilir. Ağrılar ve karında kasılmalar yaşanabilinir. Bulunduğu ortamın hijyeni, yeterli temiz taze hava, gün ışığı, ilerlemiş gebelik koşullarına uygun ergonomik, fiziksel rahatlık koşulları kritik önemdedir” ifadelerine yer verildi. 'ANNE VE BEBEĞİN SAĞLIĞI RİSKE ATILIYOR' Gözaltı işleminde anne ve bebeğin sağlığını risk altına alabilecek enfeksiyonların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunun altı çizilen dilekçede, şöyle devam edildi: “Yanı sıra gebelerin uygun, yeterli ve çeşitli yemeklerle bu ana öğünün yanı sıra ara öğünler de alarak beslenmesi önem taşır. 27 yıllık kurumsal deneyimimiz ve başvurularımızdan edinilen bilgiler çerçevesinde biliyoruz ki gözaltı birimleri hiçbir biçimde bu kriterleri taşıyamaz. Yanı sıra hamileliğinin son haftalarında olan bir kadının kapalı sınırlı bir alanda ve stresli bir ortamda bulunmasının anne ve bebeğin sağlığı açısından riskli olacağı ve her ikisini de fiziksel ve ruhsal olarak sıkıntıya sokacağı bilinmektedir. Annenin düzenli tıbbi takibinin yapılabileceği sağlık kurumlarına her an kolayca ulaşabileceği bir ortamda bulunması gerekmektedir. Kişinin gebeliğinin oldukça ileri bir aşamasında, anne ve bebeğinin yaşam ve sağlık hakkını ciddi bir şekilde tehdit eden gözaltı koşullarında uzun süreli tutulması Türkiye’nin de altına imza attığı Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme ilkelerine aykırı bir durumdur.”