Çiçek: Öcalan'la görüşülseydi, ulusal birlik için 'Ortak tutum' diyecekti 2017-07-16 09:07:29 İSTANBUL – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Cengiz Çiçek, “Öcalan ile görüşme imkanı olsaydı ‘Bütün Kürtlerin sorunu Güney’deki küçük bir ulus-devlet içerisinde boğulmak isteniyor. Bir araya gelip kendi halkınıza gerçek özgürlüğü nasıl muştulayacağınıza, halkın kendi geleceğini, kaderini nasıl tayin edeceği konusunda ortak bir tutum hazırlamanız gerekir’ diyecekti” dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt Ulusal Birlik noktasında düşüncelerini ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde KDP tarafından alınan referandum kararı ile Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) Kürt Ulusal Birliği Çalıştayı’nı değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı Cengiz Çiçek, Öcalan'ın Kürt Ulusal Birliği’ni en baştan beri savunduğunu söyledi. ‘SORUNLAR DEVLET PARÇACIĞINA SIKIŞTIRILIYOR’ Bölünen, parçalanan topluluklar ve ulusların kapitalist-hegemonik sistem tarafından daha rahat yönetildiğini ifade eden Çiçek, Öcalan’ın daha önce 4 parçada bulunan politik liderlere şu çağrıyı yaptığını hatırlattı: “Bir araya gelip bu kapitalist sömürü tezgahını yerle bir etmek zorundasınız. Kendi halkınıza gerçek özgürlüğü nasıl muştulayacağınıza, halkın kendi geleceğini, kaderini nasıl tayin edeceği konusunda ortak bir tutum hazırlamanız gerekir.” Kürt sorunu bağlamında Öcalan’ın "Bütün ulusal ve etnik sorunlar genelde kapitalist sistemde bir devlet parçacığına sıkıştırılarak hal edilmeye çalışılır” tespitinin çok önemli olduğunu kaydeden Çiçek, “Ermeniler tarihte soykırımdan geçirilmiş bir halktır. Her türlü soykırımdan geçirilmiş bir halkın bütün sorunlarını küçük bir Ermenistan devleti yaratarak çözemezsiniz. Aslında şu anda oluşturulan Ermeni devletinin bile Ermeni sorununu ulus-devlet gerçeği çerçevesinde hapseden, aslında bir nevi uluslara sus payı olarak değerlendirdiği bir durum. Toplumun geniş özgürlük meseleleri, toplumsal doğası ulus-devlet canavarının içine hapsedilemez. Ulus-devlet aslında sorunların çözümü değil. Tam tersi sorunların çözümsüzlük zeminini oluşturan bir gerçektir. Ermeni devletinin kurulmasıyla dünyadaki Ermeni sorunu çözülmedi” dedi. ‘ULUSLARI DEVLET DENİLEN HAPİSHANEYE SIKIŞTIRIYOR' Her ulusun kendi kaderini tayin hakkının var olduğunu dile getiren Çiçek, ama kapitalist-liberal söylemin bunu bağımsız devlet olarak formüle ederek, ulusları devlet denilen hapishanesinin içerisine sıkıştırdığını söyledi. Öcalan’ın “Bize altın tepsiyle de ulus-devleti sunsanız, kabul etmeyeceğiz. Çözümün adı değil, çözümsüzlüğün adıdır” sözlerini hatırlatan Çiçek, Kürtlerin tarihten bugüne farklı siyasal önderliklerinin suni ulus-devlet sınırları içerisinde Kürtlerin özgürlük meselelerini çözmek istemelerinin meseleyi daha da çözülemez duruma getirdiklerini aktardı. Ulusların kendi zeminlerini kendileri belirlemediği sürece başkalarının oyunlarına gelmiş olacaklarını söyleyen Çiçek, şunları aktardı: “Özellikle bu noktada KDP’nin Güney Kürdistan’da bağımsızlık referandumunu da yorumlamak çok önemlidir. Güney Kürdistan’daki halkımız elbette ki kendi kaderini tayin etmek zorundadır. Bu konu tartışılmaz bir husustur ama bu tartışılmaz hususu genel Kürt gerçekliği üzerinden ele alacak olursak aslında sorunlu bir yaklaşımdır. Güney’deki kendi kaderini tayin hakkı ya da bağımsızlık devlet oluşumu diğer parçalardaki Kürtlerin sorununu çözmeyecektir. Belki de çözümsüzlüğün kapısını aralayacaktır. Nitekim hepimizin gözlerinin önünde bir Rojava devrimi var. Rojava devrimi üzerinden Kürtlerin bölgede hatırı sayılır bir sistem kurma ve söz sahibi olma gerçeği var. Aslında buna Kürt dinamiklerinin kendi potansiyeli üzerinden siyaseten yükselmesi olarak yorumlayalım. Böylesi tarihsel bir kavşakta sadece bir parçada yoğunlaşan referandum söylemi aslında bir yönüyle Kürtlerin kendi bağımsızlık, özgürlük özlemlerine dair umutlarının o potansiyellerinin minimize edilmesidir, bir parçaya hapsedilmesidir.” ‘KÜRTLERİN UMUTLARINI GELECEĞE SAVURMAKTIR’ Çiçek, “Sayın Öcalan’a bugün söz hakkı verilseydi Güney’deki referanduma ilişkin, ‘Kürt halkının bütün özgürlük sorunları, kimliksel sorunları bir ulus-devlet cenderesine sıkıştırılamaz. Yani Kürtlerin talepleri bunu kat ve kat aşan bir durum. Bugün bir parçadaki çözüm aslında diğer parçaların çözümünün önünde de engel olabilir. Sonuçta ulus-devleti icat eden halklar, topluluklar değil, icat eden kapitalist sistemin ta kendisidir. Ulus-devlet tamamen toplumun yönetilebilir bir noktada tutulmasının adıdır. Yani kimliğin inkarıdır’ derdi. Sayın Öcalan’ın geliştirmiş olduğu Demokratik Ulus paradigmasıyla da bu ulus-devlet dediğimiz oluşumların karşısında alternatif oluşturuyor” dedi. Bugün Öcalan ile görüşülseydi ya da dışarıda olsaydı Öcalan'ın bütün Kürtlerin sorununun Güney’deki küçük bir ulus-devlet içerisinde boğulmak istendiğini söyleyeceğini belirten Çiçek, “Güney’deki halkımızın da belki şunu bilmesi gerekiyor. Sizin adınız bağımsız bir devlet olabilir, bu bütün Kürtlerin ruhunu okşar ama bu bütün Kürtlerin bağımsızlığı ya da özgürlüğü anlamına gelmeyecek. Tam tersi Kürtlerin tekrar oyuna gelmesi, diğer parçaların bu küçük ulus-devletçiliği içerisinde bütün Kürtlerin kazanımlarının dar alana hapsedilmesi ve kapitalist sistem tarafından yönetilmesinin adı olacak. Sayın Öcalan da bugün dışarıda olsaydı herhalde kesinlikle bunu söylerdi” ifadelerini kullandı. Çiçek, Öcalan’ın Kürt Ulusal Kongresi’nden kastının Kürtleri tek siyasal çatı altında toplamak olmadığını, Kürtlerin özgürlük meselesi, etnik kazanımları ve komşu halklarla birlikte yaşam formülünün olduğunu belirtti. Suni sınırlara takılan siyasal anlayışların kendilerini kapitalist sistemin oyunlarına getirdiğini ifade eden Çiçek, “Sayın Öcalan’ın geçmişteki bu çağrısına kulak tıkayanlar ya da bu işi yokuşa sürenler bugün bağımsızlık diyorlarsa bu gerçek bir bağımsızlık değildir. Aslında kendi yönettikleri halkı o tezgâhın içine alıp özgürlük umutlarını belirsiz bir geleceğe savurmaktır” diye konuştu. ‘OPERASYON SAHASI HALİNE GETİRİYORLAR’ Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm formülünde 4 parçadaki Kürtlerin kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasal buluşmasının yollarının arandığını kaydeden Çiçek, “Sayın Öcalan bunun sürdürülebilir bir durum olmaktan çıktığını söylüyordu. Kürtlerin özgürlük mücadelesi büyüdükçe devletler de bu noktada zorlanıyor. Belki yüzyıl sonra şunu da söylemek mümkün; Irak şahsında Arap ulus-devleti çözüldü. İran ve Türkiye’ye baktığımız zaman onlar da bir yüz yıl sonra bu sancıyı yaşıyorlar. Kürt sorununu demokratik bir zemine oturtamadıklarından kaynaklı belki bugün ve ileride göreceğimiz üzere küresel güçlerin operasyon sahası haline getiriyorlar kendilerini. Sayın Öcalan’ın Demokratik Ulus paradigması aynı zamanda Kürtlerin içinde bulunduğu ulus-devleti Türk, Arap ve Fars ulus-devleti için de bir çözüm modeliydi” dedi. Sadiye Eser / Muhammed Doğru - dihaber