Suruç Katliamı iki yılı geride bıraktı: Soruşturma da yargılama da ciddiyetsiz 2017-07-19 10:10:10 HABER MERKEZİ - Üzerinden iki yıl geçen Suruç Katliamı’nın davasına bakan avukat Gülhan Kaya, “Soruşturma nasıl büyük bir ciddiyetsizlikle başladıysa yargılama süreci de aynı ciddiyetsizlikle devam ediyor” dedi. Avukat Sevda Çelik Özbingöl ise, dosyanın sanıksız ve failsiz bırakılmak istendiğini söyledi. Türkiye’de yeni bir sürecin başlangıcı olarak tarihe geçen 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı davasında arpa boyu yol alınmadı. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) öncülüğünde Kobanê Kantonu inşa çalışmalarına katılan gruba yönelik DAİŞ saldırısında 33 kişi yaşamını yitirdi, 100’e yakın kişi de yaralandı. SAVCI VE HAKİM DEĞİŞTİ Suruç Katliamı sonrası farklı kentlerde peş peşe patlamalar meydana gelirken, üzerinden 2 yıl geçen davada ise yol alınmadı. İki yıl içinde 3 soruşturma savcısını, bir kez de mahkeme heyeti değiştirildi. İlk günden itibaren davaya “gizlilik” ve “yayın yasağı” getirildi. 18 AY SONRA İDDİANAME Katliamın üzerinden 18 ay sonra 213 sayfalık iddianame Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. İddianamede, biri başka suçtan tutuklu 3 DAİŞ’li hakkında, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme” suçlarından 34'er kez, “Tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürmeye teşebbüs etme” suçlarından da 70'er kez olmak üzere TCK'nin ilgili maddeleri gereğince toplam 104'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. İddianamede Suruç'taki canlı bomba saldırısını yapan DAİŞ üyesi Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün saldırının gerçekleştirildiği kültür merkezine gidişine ait MOBESE kameralarına yansıyan görüntü ve fotoğrafları da dosyada delil olarak sunuldu. İddianamede, Suruç'taki canlı bombalı saldırısının faillerinin canlı bomba Şeyh Abddurrahman Alagöz, Ankara Tren Garı canlı bomba saldırısının şüphelisi ve Gaziantep'te üzerindeki bombayı patlatarak ölen IŞİD üyesi Yunus Durmaz, Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne bombalı saldırıda ölen Halil İbrahim Durgun, Ankara Tren Garı saldırısı şüphelisi ve tutuklu Yakub Şahin, örgütün Türkiye-Suriye sınır sorumlusu Deniz Büyükçelebi ve örgütün Suriye'deki emiri İlhami Mali olduğu değerlendirildi. MAĞDURA DAVA AÇILDI 21 ay sonra 4 Mayıs’ta görülen ilk duruşmada, başka bir suçtan tutuklu bulunan Yakup Şahin hakkında tutuklanma kararı çıkarıldı. Duruşmada, müşteki olan SGDF Eşsözcüsü Ceren Çoban hakkında, yaptığı savunma gerekçesi ile “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyetini Devletini ve devletin kurumlarını ve organlarını aşağılamaktan” dava açıldı. ‘ZARAR GÖRME İHTİMALİ YOK’ Davaya katılmak isteyen SGDF, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV), hukuk örgütleri ile çok sayıda baronun talebini ise “zarar görme ihtimali” olmadığı iddiası ile reddedildi. DEVLETTE KUSUR YOK Hazırlanan iddianamede, devlet yetkililerinin hiçbir kusur ve ihmaline yer verilmezken, Hilvan’da başlayan davanın ilk duruşmasına müşteki olan sekiz kişi, tutuklu oldukları için duruşmaya katılamadı. Davanın ikinci duruşmasına da davanın tek tutuklu sanığı olan Yakup Şahin, SEGBİS ile duruşmaya katıldı. DAVA BAŞLADI ‘GİZLİLİK’ KARARI KALDIRILMADI Yargı sürecini ve gelinen aşamayı değerlendiren Ezilen Hukuk Bürosu avukatlarından Gülhan Kaya, “kısıtlılık kararına” vurgu yaparak, “İki yıl geçti katliamın üzerinden ve hala gizlilik kararı ile dosyadan örnek almamız, dosyayı görmemizi engelleyen karara yaptığımız tüm itirazlar reddedildi. Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız itirazda iki yıl geçmiş olmasına rağmen hala sonuçlanmış değil” dedi. Kaya, dosyada var olan “gizlilik” kararı gerekçesi ile taleplerinin karşılanıp karşılanmadığını bilmediklerini söyledi. ‘SORUMLU OLARAK GÖSTEREBİLECEĞİMİZ SAVCILAR VAR’ Kaya, Suruç Katliamı davası etkili yürütülmesi durumunda DAİŞ’in diğer saldırılarının engellenebileceğini kaydederek, “Her ne kadar IŞİD dediğimiz bu örgütün sorumluluğundan bahsedilse de orada güvenlik önlemi almayan kolluk birimleri sorumlu olsa da burada aynı zamanda Suruç soruşturmasını etkin bir şekilde yürütmeyerek, Ankara Gar patlamasının da bir nevi sorumlusu olarak gösterebileceğimiz savcılar var” değerlendirmesinde bulundu. Dönemin Suruç İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal ve kötüye kullanma” suçundan ceza aldığını hatırlatan Kaya, devletin “Biz bu katliamı önleyebilirdik ama önlemedik” söylemini kabul etmiş olduğunu söyledi. ‘GÖRÜNTÜLER SAKLANMIŞ DURUMDA’ İddianamenin hazırlanışına da değinen Kaya, “Bu iddianame ile bir iddianamenin nasıl hazırlanmak istenmediğini gördük. Patlamadan sonraki ana dair hiçbir görüntü dosyada yok. Bunların tamamı saklanmış durumda. Hala da dosyaya getirilmiş değil. Bu görüntüler getirilirse devletin nasıl güvenlik önlemi almadığı görülmüş olacak” dedi. ‘MAHKEME SURUÇ DAVASINA BAKTIĞININ FARKINDA DEĞİL’ Dosyanın tek canlı şahidinin Yakup Şahin olduğunu hatırlatan Kaya, mahkemenin de savcılık gibi Yakup Şahin’in tutuklu olup olmadığını araştırmadığını dile getirdi. Mahkemenin Suruç davasına baktığının farkında olmadığını ve bu ciddiyete sahip olmadığına dikkat çeken Kaya, davanın Hilvan’a gönderilmesinin tek amacının mağdur olan ailelerinin bir kez daha mağdur edilmek istendiğini vurguladı. İKİ DURUŞMADA İKİ HEYET Davanın ikinci duruşmasında mahkeme heyetinin raporlu olmasından kaynaklı heyetin değiştiğini aktaran Kaya, “Duruşmada davayı bilen tek bir üye yoktu” dedi. Katliamdan sonra Türkiye’de çok şey değiştiğini hatırlatan Kaya, “Bu memleket için çok önemli bir eşikti orası ama mahkeme ikinci duruşma dosyayı bilen tek bir üyesi yoktu" diye belirtti. Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Yakup Şahin’in rahat tavrına dikkat çeken Kaya, “Oraya gelip 'sizin hiçbir sorunuza cevap vermeyeceğim’ dediğini söyledi. Bu cesareti nerden aldıklarını biliyoruz. Bu cesareti en çokta yargıdan alıyorlar” diye konuştu. ‘MAHKEMENİN AVUKATIN İSTİFASINDAN HABERİ YOK’ Kaya, Urfa Barosu tarafından Yakup Şahin’in müdafiliğine atanan avukatın aylar önce Şahin’in müdafiliğinden istifa ettiğinden mahkeme heyetinin haberinin olmadığını vurguladı. Kaya, Katliamda yaşamını yitiren gençlerin bir kısmının kıyafetlerinin daha da ailelerine verilmediğini hatırlatarak, mahkemenin buna gerekçesinin ise “elbiseleri ayrıştıramadık” şeklinde olduğunu kaydetti. Kaya, “Soruşturma nasıl büyük bir ciddiyetsizlikle başladıysa yargılama sürecinde aynı ciddiyetsizlikle devam ediyor” diye ifade etti. HER ZAMANKİ ÖNLEMLER O GÜN YOKTU Davanın avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl ise, 19 Temmuz Kobane'nin kurtuluşunun 3'üncü yılı nedeniyle Suruç'ta HDP Eş Genel Başkanı Fiğen Yüksekdağ'ın da katıldığı bir miting gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, o gün yaşananları şöyle anlattı: "Önceki etkinliklerde kitleyi yıldırmaya yönelik, alınan önlemler ayın 19'unda Suruç Belediyesi'nin önünde gerçekleştirilen mitingde, hem platformu kurduğumuz alanda, hem de kitlenin yer aldığı alanda alınmamıştı. Bu durum bizi ciddi endişelendirdi. İl ve ilçe örgütlerimizle önlemler almaya çalıştık." 'POLİS OLAY YERİNE UZAK DURUYORDU' Özbingöl, sözlerini şöyle sürdürdü: “Polis olayın uzağında duruyordu, polisin olay yerinin uzağında durması saldırının tekrarlanma ihtimalini getiriyordu aklımıza. Kültür merkezi çalışanları, belediye çalışanları, halk ve oradaki zabıta ekipleri yaralıları kurtarmak için uğraşıyorlardı. Araçlarla hastaneye taşınanlar oldu." OLAYA İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER GİZLENDİ Patlamaya ilişkin soru işaretleri orta yerde durduğuna dikkat çeken Özbingöl, şunları ifade etti: "Olay öncesi bütün görüntüler mevcutken olay sonrası kamera kayıtlarının olmaması, patlamanın faillerinin bulunmasına yönelik bir çabanın olmadığını gösteriyor. Sonrasında adli tıp süreci başladı ve ben avukat olarak sürece dahil oldum. İncelemeler yapıldı, ancak ne hikmetse bahçeye bakan mobese kamerasının, bahçeye dair görüntü kaydının yapılmadığına dair bilgi geldi. Daha sonra başka bir dosya aracılığıyla, yani olaydan bir buçuk yıl sonra bu bilgilerin var olduğu ve dosyaya konulmadığını öğrendik." Özbingöl, patlama sonrası yaralılara ve yaralılara yardımcı olmak isteyen halka yönelik engellemelerin olduğunu ve sivil bazı araçların yaralıları hastaneye taşımadığı ve bu araç sahiplerini polis olduğu yönünde bilgilerin olduğunu da kaydetti. 'KOLLUK OLAYDAN HABERDARDI’ Canlı bomba ihbarının olduğunu ve emniyetin bu konuda bilgi sahibi olduğunu anlatan Özbingöl, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kolluk olaydan haberdar ancak görevini yerine getirmiyor. Mesela ilçeye giren araçlar didik didik aranırken nasıl olurda canlı bomba ile gelen biri bu kadar rahat bu eylemi gerçekleştirdi. Kamera kayıtlarının eksiksiz gelmesiyle olay açıklık kazanacak. Bu süreç içerisinde kolluğun ihmali ile birlikte pasif duruşuyla beraber bu eylemi gerçekleştirmesindeki ortaklığı ve sorumluğu mevcut." ANKARA, SURUÇ VE DİYARBAKIR BAĞLANTILI Ankara Katliam dosyasındaki sanıkların açıklamasıyla Suruç dosyasının kısmen açıklık kazandığını anlatan Özbingöl, “Diyarbakır'da ki patlama sonra Suruç, ardından Ankara Gar Katliamı birbirinden bağımsız değerlendirilmesi mümkün değil. Zira çok ortak ve çok benzer tek elden yürütülen tamamen muhalif sol ve halkların kardeşliğini esas alan bir mücadeleyi hedef alan saldırgan bir tutum var. Dosya ile ilgili kısmen de olsa bazı detayların ortaya çıkması 2 yılı buldu. Ancak bu bilgiler Suruç'taki etkin soruşturma ile çıkmadı. Ankara katliamı ile yürütülen soruşturmanın bu dosyaya yansımasıydı" diye belirtti. MAĞDUR ÇOK SANIK YOK! Birinci duruşmada katliamda zarar görenlerin tarafı dolup taştığını, ancak sanık sandalyelerinin boş olduğuna dikkat çeken Özbingöl, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir sanık dışındaki sanıkların öldüğü yönünde bilgi inandırıcı değil. Çünkü bir ev baskınında hayatını kaybettiği söylenen sanıklardan birinin, yani Deniz Büyükçelebi'nin ailesinin yaptığı teşhise göre belirlenen kişi kendisi değil. Dosya sanıksız ve failsiz bırakılmak isteniyor. Ancak biz bir sonraki duruşmada yine orada olacağız. 2 yıl oldu kayda değer bir gelişme olmadı, ancak adalet gelmeden bu davanın peşini bırakmayacağız." EMNİYET MÜDÜRÜ ÖDÜLLENDİRİLDİ Faillerden daha önce haberi olduğu ve katliama göz yumduğu için hakkında 9 Ocak 2017’de dava açılan dönemin Suruç İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal’a mahkemede “görevi ihmal ve kötüye kullanma”dan 7 bin 500 TL para cezasına çarptırıldı. Ancak ceza 12 takside bağlandı. Mağdur aileleri, cezayı “ödül” olarak değerlendirdi.