'Cumhuriyet önce Ergenekonculukla şimdi de FETÖ’cülükle suçlanıyor' 2017-07-25 21:25:12 İSTANBUL – Cumhuriyet davasında savunma yapan gazete yöneticisi Önder Çelik, “Cumhuriyet çok yakın geçmişte Ergenekonculukla suçlanmıştır. Şimdi ise FETÖ’cülükle suçlanmaktadır” dedi. Cumhuriyet gazetesi davasında gazetenin okur temsilcisi Güray Öz’ün savunmasının ardından gazete yöneticisi Önder Çelik savunma yapmaya başladı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini dile getiren Çelik, 34 yıldır Cumhuriyet gazetesinde çalıştığını dile getirdi. Cumhuriyet gazetesindeki görev süresince matbaalar ve buna bağlı tüm teknik altyapıları kurduğunu ve yönettiğini dile getiren Çelik, “Cumhuriyet gazetesindeki görev ve sorumluluk alanım; baskı, kağıt, maliyet ve bunlara bağlı olan idari teknik işlerdir. Maliyet analizi, işletmenin rasyonelliğinin sağlanması görevim içindedir” dedi. Gazeteye kazandırdıklarının sorumluluğu ve görevi sonucu olduğunu, suçlanmasının olmadığını dile getiren Çelik, savunmasına şu şekilde devam etti: “Sadece baskı ve teknik işleri hale yola koyup çalışmanın ötesinde kurumsal anlamda üzerime düşen görevleri yerine getirmekten ve sorumluluk üstlenmekten hiç kaçınmadım. Bu yapı içinde İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Cüneyt Arcayürek gibi isimler de yer alıyordu. Kuruluşundan beri Danışma Kurulu üyesi olduğum Cumhuriyet Vakfı’nda 2002 yılında Vakıf Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. Sonraki yıllarda ise ortak olarak bulunduğum şirketlerdeki hisselerimin tümünü Cumhuriyet Vakfı’na bağışladım. Şimdi ise tutukluyum... İddianamenin iddiasına göre İlhan Selçuk dahil olmak üzere 45 ila 50 yıldan beri Cumhuriyet gazetesinde çalışanlarla birlikte yayın politikasında ‘radikal’ değişiklik yapmakla suçlanıyorum. Cumhuriyet gazetesi Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk'e hiç tereddütsüz destek vermiştir. ÖNCE ERGENEKONLA ŞİMDİ FETÖ İLE SUÇLANIYOR Fakat rejimler ne zaman temel değerlerinden uzaklaşsa, her baskı döneminde Cumhuriyet hep hedef alınmış ve hırpalanmıştır. Cumhuriyete 12 Mart'ta, 12 Eylül'de de baskılar uygulanmış, kapatılmış ve toplatılmıştır. Birçok yazarı öldürülmüştür. Çok yakın geçmişte Ergenekonculukla suçlanmıştır. Şimdi ise FETÖ’cülükle suçlanmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi öncesinde olduğu gibi bugün de laik, çağdaş, demokratik hukuk devleti ve Atatürkçü ilkeleri korumanın bilinci içerisinde yayınını sürdürmektedir. Cumhuriyet Gazetesi yayın hayatına başlamasından itibaren çok cesur bir gazete olmuştur, cesaretini her zaman için sürdürmüştür, sürdürecektir. Bu ilkeleri benimsemiş bir kişi olarak Cumhuriyet gazetesinde çalışmaktan her zaman onur duydum, duyacağım. YÖNETİME SEÇİLMEM SUÇ SAYILMIŞTIR İddianame ile hakkımda ileri sürülen suçlamalardan biri; 2013 yılından sonra yönetime seçilmiş olmam suç sayılmıştır. Vakıf yönetimine seçilmiş olmakla ele geçirmek arasında fark vardır. İddianame; Vakıf organlarının oluşumu ve yönetim kurulu üyelerinin seçiminde hukuka aykırılıklarılar bulunduğu iddiası üzerinden suçlamalar yaratmaya çalışıyor. Nisan 2013 tarihinde vefat eden vakıf üyesi Aydın Aybay’ın yerine uzun yıllar gazetede yönetici olarak çalışmam ve daha önceki yıllarda bizzat İlhan Selçuk tarafından önerilerek vakıf yönetim kurulu üyeliğinde bulunmam nedeniyle adaylık için başvuruda bulundum. Bu seçimde benim dışımda, Arif Kızılyalın, Leyla Tavşanoğlu ve Mustafa Pamukoğlu'nun da aday olduklarını seçim günü öğrendim. Yapılan şikayet sonucunda Vakıflar Genel Müdürlüğü 2 Nisan 2013 ve 7 Ekim 2013 tarihinde yapılan Vakıf seçimlerin yenilenmesini istedi. Bunun üzerine 18 Şubat 2014 tarihinde yenilenen seçimle Yönetim Kurulu Başkanı tarafından yeniden seçildiğim tarafıma bildirildi. Sonuç olarak özetlemeye çalıştığım bu ‘hukuki ihtilaftan’ yaratılmaya çalışılan ‘ele geçirme’ gibi anlamsız suçlamanın ceza davasında yeri yoktur. Cumhuriyet Vakfı'nın kuruluşundan beri danışma kurulu üyesiyim, İlhan Selçuk tarafından 2002 yılında yapılan öneriyle vakıf yönetim kurulu üyeliği yaptım. Cumhuriyet Vakfı kimsenin tapulu malı değildir. Asıl sorumluluk, Cumhuriyet gazetesinin Vakıf senedi ve yayın ilkeleri ışığında Cumhuriyet gazetesi için yola çıkarak görev almaktır. Görev ve sorumluluklarım hiç kimse tarafından suçmuş gibi ileri sürülemez, reddediyorum. Bu suçlamaların hukuki dayanağı yoktur ve gerçeklere aykırıdır. Cumhuriyet Vakfı'nın yönetim kuruluna ‘seçilmiş’ olmam; Vakfı ele geçirmek değildir. HUKUKİ DEĞİLDİR Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haber ve yazılardan sorumlu olduğum iddiası ise hukuki değildir. Bu yaklaşımın hukukumuzda yeri yoktur. Basın yoluyla işlenen suçlardan ötürü Basın Kanununda yer alan cezai sorumluluk yüklenen kişilerden değilim. REDDEDİYORUM İddianame 2013 yılından sonra yönetime seçilmiş olmam suç sayılmış ve bu iddiaya bağlı olarak Cumhuriyet gazetesi yayın politikasında ‘radikal’ değişiklik yapmak suretiyle suç işlediğim iddiası ileri sürülmüştür. Az önce anlattığım çalışma sürem, görev ve sorumluluklarım çerçevesinde İlhan Selçuk ile birlikte uzunca yıllar görev almış çalışma arkadaşlarım ve bana yöneltilen ‘yayın politikasında değişiklik’ yaptığımız yönündeki iddiayı reddediyorum. KENDİ VARSAYIMIDIR Savcılığın hakkımızdaki bu iddianame ile ileri sürdüğü FETÖ/PDY ve PKK propagandası yapıldığı suçlaması kendi varsayımıdır. Bu varsayıma dayalı olarak yayın yapıldığı ve yayın politikası değişikliğine sanki delil gibi sunulmaya çalışılan Cumhuriyet gazetesi haberleri ve yazılar siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen, kendisine aykırı olan haber ve yazılardır. İddia makamı kendince seçtiği Cumhuriyet gazetesi haberlerini istediği gibi yorumlamış ‘örgüte yardım ve destek’ olunduğunu ileri sürerek ve niyet okumak suretiyle suçlamalar yaratmaya çalışmıştır. SADECE GAZETECİLİK YAPTI Cumhuriyet gazetesinin FETÖ’nün gerçek yüzünü anlatmak için yıllarca yürüttüğü habercilik anlayışı sonucu sadece gazetecilik yaparak halkı bilgilendirdiği, devleti uyardığı gerçeğinin aksini kimse iddia edemez. Ama bu gün mahkemeniz önünde gerçeklere aykırı bir iddianamenin FETÖ/PDY terör örgütüne yardım ve yataklık suçlamalarına yanıt vermek zorunda kalıyorum. Ama iddianame; somut olarak bana yönelik özel bir delil ortaya koyamadığı gibi benimle birlikte yargılanan çalışma arkadaşlarım hakkında somut ve inandırıcı bir delilden yoksundur. Savcılıkça iddianamedeki suçlamalar; adeta cımbızlanarak seçilmiş ve yorumlanmış olan haber ve yazılardan ibarettir. Birçok yazı ve haberde niyet okuma yöntemi ile suç yaratılmaya çalışılmıştır. Bilirkişi raporu gibi sunulan “manipülasyon” yapıldığı yorumu ile Cumhuriyet gazetesinin yayınlarının suç teşkil ettiği sonucuna varılmıştır. MUHALİF GAZETEDE ÇALIŞMAK SUÇ DEĞİLDİR Muhalif bir gazetede çalışmak ve yönetici olmak suç değildir. Ama bunun siyasal iktidarlar gözünde benim açımdan bir ‘risk’ olduğunun bilincindeyim. Laik, demokratik hukuk devletinden, özgürlükten ve adaletten yana olmak benim için vazgeçilmez bir dünya görüşüdür. 2012 yılından itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında THY dahil, gazete alımları iptal edilmiştir. Ayrıca son yıllarda internet gazeteciliğindeki gelişmeler, basılı gazeteye bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ilgiyi azaltmıştır. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen Cumhuriyet gazetesi iddia edilenin aksine son 3 yılı en az kayıpla geçirmiştir. Diğer gazete örnekleri bu düşmeyi göstermektedir. SUÇLAMA YARATILAMAZ Başkalarının kişisel dünya görüşleri ve politik düşüncelerini yansıtan görüş, yorum ve düşmanlıkları üzerinden kimse için suçlama yaratılamaz. Cumhuriyeti ve yazarlarını ve yönetimini suçlayan bu yayınlarda şahsımla ilgili olarak hiçbir şey yer almamasına karşılık; ileri sürülen görüşlerin haksız ve sadece kişisel suçlamalar olarak bu dava dosyasında ne benim için ne de çalışma arkadaşlarım için yeri olmadığı kanaatindeyim. Daha önce bahsettiğim gibi, görev - yetki ve sorumluluk alanımın yayıncılıkla hiç ilgisi olmamıştır. ŞİRKET ZARARA UĞRATILMADI AKSİNE KÂR ETTİ İddianamede Vakıflar Müdürlüğü müfettişlerince hazırlanan raporun tahlil ve değerlendirme bölümünde; Yenigün Haber Ajansı A.Ş. için özellikle 2013 yılından sonra sermaye kayıpları yaşadığı ve şirketin bundan sonra zarara uğratıldığı ifade edilmektedir. Ancak tablolarda görüleceği gibi iddianamenin söylediğinin aksine şirket 2016 yılını kârla kapatmıştır. Çünkü Cumhuriyet gazetesi bir ticari kurum olmanın ötesinde; adını Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği bir gazetedir ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda tarihi bir yeri ve amacı vardır. İddianameye yanıtım çok basit; Cumhuriyet gazetesinin yayınını sağlayan şirketin yapısına, yönetimine ve işletmesine baktığınız zaman ‘basiretsiz idare veya idareci’ gibi gerçeklere aykırı nitelendirmelerle yaratılmak istenen suçlamalar asılsızdır, kabul etmiyorum. SİYASAL İKTİDARLARIN TÜMÜNE UZAKTIR Cumhuriyet gazetesinin özel bir misyonu vardır, kuruluşundan bu güne siyasal iktidarların tümüne uzaktır, yakınlığı yoktur. Yapılan iş sadece gazeteciliktir. Değerlendirme böyle yapılması gerekirken suç üretmek hukuka aykırıdır. Vakıf ile Cumhuriyet gazetesi ve gazeteyi yayınlayan şirket arasında birbirini bütünleyen, işlev, amaç ve yapısal birliktelik göz önünde tutulmalıdır. MANTIK DIŞIDIR Bylock kullanıcısı olduğu tespit edildiği ileri sürülen 3 şüpheli, hakkında soruşturma yapılan 1 şüpheli ve şu anda tutuklu bulunan bir kişi ile irtibatta olduğum iddia edilmektedir. HTS kayıtlarının tarafımdan incelenmesi sonucunda; 21 yıldır kullanmakta olduğum telefon numarama her gün banka, reklam, belediye, siyasi parti adayları gibi tanımadığım birçok kişi ve kuruluştan yeni yıl, bayram, kandil, tanıtım gibi onlarca mesaj gelmektedir. 215.000 civarında Bylock kullanıcısı olduğu açıklandığına göre 3 yıllık süre içerisinde farklı 4 kişiden gelen 7 adet mesaj ile benim irtibatta olduğum iddiasıyla suçlanmam mantık dışıdır. ONUR DUYDUM Tekrarlıyorum; Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım 35 yıllık süre içerisinde görev aldığım tüm bu sorumluluklardan onur duydum. Muhalif bir gazetede çalışmak ve yönetici pozisyonunda bulunmanın, ülkemizde dün de bu günde risk taşıdığını bilmekteyim. Laik, demokratik, özgürlüklerden ve adaletten yana olmak, Atatürk ilkelerine bağlı olmak benim için vazgeçilmez bir dünya görüşüdür. Yaklaşık 9 aydır bir esaret altındayım. Benim için iddia edilen suçlamaların; herkesin adalete ve yargıya duyduğu güvenle aşılacağına inanıyorum. Çünkü önce kendime ve laik demokratik hukuk devleti ilkelerine güveniyorum. Niyet okuyup gazete yöneticisi tutuklamak, hoşa gitmeyen yazı ve haberleri toplayıp ‘örgüte yardım ve destek’ gibi niyetler okuyarak suçlar çıkartılamaz. İddianamenin varsayımlarını kabul etmiyorum. Çelik’in savunmasının ardından çapraz sorguya geçildi. Çapraz sorgudan sonra gazetenin avukatı Mustafa Kemal Güngör'ün savunmasına geçildi.