6 bin yıl ayakta kalan surlar toprağa gömüldü! 2017-08-06 09:02:07 ŞIRNAK – Guti, Med, Pers, Roma, Sasani, Abbasi, Mervani medeniyetlerine ev sahipliği yapmış 6 bin yıllık Cizre surları, son 50 yıllık yapılaşmadan kaynaklı adeta toprağa gömüldü. Şırnak’ın Cizre ilçesinde 6 bin yıllık geçmişi olan tarihi kent surları, gün geçtikçe toprağa gömülüyor. Dicle nehrinin kenarındaki kaleden başlayıp asri mezarlığına kadar 2 bin 500-3 bin metre uzunluğundaki surlar son 50 yılık yapılaşmaya yenik düştü. BÜROKRASİ YÜZÜNDEN ONARILAMIYOR Şırnak Valiliği, Cizre Kaymakamlığı ve Cizre Belediyesi’nin 2012 yılında hayata geçirdiği “Şehri Nuh Diriliyor” projesinin 1’inci etap çalışmalarında İç Kale’de bulunan Hamidiye Kışlası ve belediye eski binası restore edilirken, 2’nici etap çalışmaları kapsamında gün yüzüne çıkarılması beklenen surlar bürokratik engelleri aşamıyor. Sur üstünde bulunan pilot bölgede 46 ev, kenti çepeçevre saran sur duvarlarının üstünde ise toplam 492 ev bulunuyor. Evlerin kamulaştırılıp yıkılması son 30 yıldır gündemde olmasına rağmen, sonuç alınmıyor. Ortalama 200 milyona mal olması beklenen surların gün yüzüne çıkarılacağı projenin startı verilmediği gibi mülk sahipleri de eski evlerini onaramıyor. KİMLİĞİNDEN YOKSUN EKSİK RESTORE 1990-1997 yılları arasında Kültür Bakanlığı tarafından tarihi kent surlarının bir bölümü onarıldı. Ancak bu onarım surların kimliğinden bağımsız, estetik ve antikasından yoksun yapıldığı için tarihçiler tarafından eleştirildi. Surlar özelikle 1831 yılında Revanduzlu Mehmet Paşa ve daha sonra 1836 yılında da Reşit Paşa tarafından tahrip edilmiştir. Bu iki Osmanlı paşasının sur taşlarını yerinden sökerek kendilerine ev yaptıkları biliniyor. Geçtiğimiz yıllarda yıkılan ve bir dönem Gümrük Binası olarak kullanılan binanın yapımında da o dönem surda bulunan taşlar kullanılmıştı. YOK EDİLEN TARİH Yine 1935 yılında devlet yetkilileri 119’uncu Seyyar Jandarma Alayına geçiş yeri yapmak için kenti çevreleten surların Mirabdal Medresesi tarafından bir çıkış yeri açtıkları ifade ediliyor. Aynı yılda sur taşlarından kentte çok sayıda fırın ve mutfak yapıldığı da biliniyor. Surların iki kapısından biri olan Deşt kapısı ise 1935 yılında büyük araçlar geçebilsin diye yıkıldığı belirtiliyor. Surların iki kapısından ve Kürt Mervani devletine ait kitabenin içinde bulunduğu Deriyê Torê ise 1957 yılında yıkıldığı biliniyor. DİCLE NEHRİNİN TAŞKINLARINA KARŞI Aynı zamanda kent için iç ve dış tehlikelere karşı zırh görevini gören tarihi surlar, Dicle nehrinin taşkınlarına set oluyor. Özelikle 1950’lilerden sonra yoğun göç ve yapılaşmadan kaynaklı surlar kent içinde görünmez hal aldı. JEOLOJİYE UYGUN TAŞLAR KULLANILDI Görkemli süslemeler ve beyaz kireç taşları yanı sıra bölgenin jeolojik yapısına uygun kara bazalt taşlarının kullanıldığı surlar, dış cepheler yontma taş ve düzgün kesme bazalt bloklardan yapılı. Yüksekliği 14-15 metre olan surların eni ise 2 metreyi buluyor. Surların Medresa Sor (Kırmızı Medrese) dışında 8 burç bulunuyor. Burçlardan 5 tanesi güneyde 2’si kuzeyde biri ise doğu surlarının üstünde kurulu. NUH’UN GEMİSİNE BENZETİLİR Med, Pers, Roma, Sasani, Abbasi, Mervani gibi medeniyetleri tehlikelerden koruyan surların Hz. Nuh’un torunları olan Guti’ler tarafından inşa edildiği düşünülüyor. Nuh’un gemisinin Cudi dağının üzerindeki duruş şekline göre yapılan surların geminin arka ve yuvarlak tarafı kentin güneyini, geminin sivri tarafını ise kentin kuzeyini gösterecek şekilde yapıldığı düşünülüyor. Surların Hz. Nuh Camisi önünde bulunan Deriyê Torê ve batıda bulunan Deriyê Deştê kapılarının ise geminin küreklerini temsil ettiği ifade ediliyor. Cizre surları ilk olarak M.S. 298 yılında Mezopotamya’ya sefer düzenleyen Romalı tarihçileri tarafından “Bezabde (Cizre’nin İslamiyet’ten önceki adı) surları Zabdikenanın önemli merkezi” olarak kaynaklara geçiriliyor. Surlarda bulunan iki kapı dışında da 3’üncü kapı M.S. 226 yılında Cizre Kalesi içinde Sasanilerin Kürt Kralı Erdeşêr Babakan tarafından yapıldığı ve adına da Deriyê Şêr denildiği belirtiliyor. KURAN’DAN SURELER YAZILI 7’nci yüzyılda İslam ordularının Cizre’ye hâkim olması ile birlikte kentin Bezabde olan ismini şimdiki ismi ile değiştiren Abbasi Valisi Hasan B. Ömer Et Tebliği zamanında savaşlarda zarar gören surların bir bölümü onarılıyor. Abbasi valisi tarafından surların taşlarına Fatiha süresi, En’am süresi, Fetih süresi, Ayetü’l kursi yazılıyor. Dêriyê Şêr kapısı altındaki Sadabad bölümünde ve Rêzemiran’ın dış cephesinde kalan surların üzerinde halen bu süreler okunabiliniyor. SURLARI GEÇEMEDİĞİ İÇİN ÖLEN ROMA KRALI Surlar aynı zamanda birçok savaşa da tanıklık ediyor. En çetin savaşların 3 ve 4’üncü yüzyılda Sasani ve Romalılar arasında tarihi surların dibinde yaşandığı biliniyor. Doğu sınırını Pers-Sasanilerden koruyan Romalıların büyük önem atfettiği Cizre Surlarını Sasani Kralı 2’inci Şahpur’a kaybetmesi daha büyük olaylara vesile oluyor. Sasanilerin Cizre’de (Bezadbe) yaşayan 9 bin Hıristiyan İran topraklarını sürmesi ve daha sonra öldürmesi üzerine Romalılar daha büyük bir kuvvetle kentin surlarına dayanıyor. Roma Kralı 2’inci Constantinos’un liderliğindeki ordu Cizre Surlarını kuşatıp aylarca kenti almak istedi. Ancak Sasaniler ve onlar için savaşan Kürt okçuların direnişi sayesinde Romalılar büyük bir kayıp vererek kenti alamıyor. Kenti alamayan Roma Kralı 2’inci Constantinos’un bu yüzden hasta olduğu ve sonraki yıl İskenderun’da hayatını kaybettiği de ileri sürülüyor. Cihan Ölmez – dihaber