Diyarbakır'dan ortak çağrı: 905 hasta tutuklu serbest bırakılsın 2016-12-13 13:22:22 DİYARBAKIR - İnsan Hakları Haftası dolayısıyla cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çeken Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri, 323’ü ağır olmak üzere toplam 905 hasta tutuklunun serbest bırakılması ve sağlığa erişim hakkının sağlanması talebinde bulundu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Temsilciliği, Diyarbakır Barosu ve Diyarbakır Tabipler Odası, İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. İHD Şubesi'nde yapılan toplantıda açıklamada bulunan İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Muhterem Süren, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 5. Maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 7. Maddesi'nin hiç kimsenin işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı, onur kırıcı muamele yada cezaya maruz bırakılmayacağını öngördüğünü söyledi. HAK İHLALLERİNİN EN YOĞUN YAŞANDIĞI MEKAN CEZAEVLERİ Türkiye cezaevlerinin kapalı mekanlar olması nedeniyle hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekanlar olduğunu söyleyen Süren, buralarda başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekanları haline geldiğini vurguladı. Süren, sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin ortaya çıkarılması ve kamuoyunun dikkatine sunma girişimlerine rağmen, hapishanelerin bu gerçekliğinin değişmediğini dile getirdi. ‘TUTSAKLARIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLMİŞTİR’ Darbe girişiminden sonra uygulamaya konan OHAL’in cezaevlerindeki yansımasının, tutukluların zaten kısıtlı olan yaşamsal ihtiyaçlarını büyük ölçüde kaldırdığına işaret eden Süren, özellikle siyasi tutuklulara işkence ve kötü muamelenin dozajının arttığını ifade etti. Süren, “Yayınlanan KHK’ler ile birlikte mahpusların aile ve avukat görüşlerinde kısıtlama yoluna gidilmiş, ayda bir yapılan açık görüşler iki ayda bir yapılmaya başlanmış, mahpusların telefon görüşmeleri 15 güne çıkarılmış, mahpusun yakınları dışında 3 kişilik görüş hakkı kaldırılmıştır. Görüşlerde hem mahpuslar, hem de aileleri küçük düşürücü muameleye tabi tutulmuşlardır. Ayrıca, muhalif basının ve yasaklı olmayan birçok kitabın hapishanelere girişleri engellenmiş, mahpusların mektup hakları kısıtlanmış ve haber alma özgürlüğü ihlal edilmiştir” dedi. CEZAEVLERİNDE 905 HASTA TUTSAK BULUNUYOR İlan edilen OHAL uygulamaları ve çıkarılan KHK’ler ardından yaşanan hak ihlallerini sıralayan Süren, “Mahpusların tabi tutulduğu tecrit, kişilerin ruh sağlığını bozacak niteliktedir. Bizler, tecridin de insanlık suçu olduğunu belirtir, hükümeti hapishanelerdeki tecrit uygulamalarından derhal vazgeçmeye çağırmaktayız” diye konuştu. Hasta tutsakların durumunun da güncelliğini koruduğunu dile getiren Süren, İnsan Hakları Derneği’nin kamuoyuyla paylaştığı son verilere göre, cezaevlerinde halen 323’ü ağır olmak üzere toplam 905 hasta tutuklunun cezaevlerinde bulunduğunu söyledi. Süren, ağır hasta tutukluların serbest bırakılmasını ve diğer kronik hastaların da sağlığa erişim hakkının güvence altına alınmasını talep etti. Ortak açıklamada şu talepler sıralandı: * Öncelikle, Türkiye’deki mevzuatın uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesini, * Tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde insani yaşam standartlarının oluşturulmasını, * Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması ve ağır hastalığı olanların derhal serbest bırakılmasını, * Bağımsız bilirkişilik kurumunun kabul edilmesi ve İstanbul Protokolü hükümlerinin uygulanmasını, * Hapishanelerin sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız izleme kurullarının, Barolar, İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi kuruluşların denetimine açık hale getirilmesini, bağımsız ulusal önleme mekanizmasının kurulmasını, * Hapishanelerde yaşanan ihlallerle ilgili olarak etkin bir soruşturma yapılarak ihmal ve sorumluluğu olanlar hakkında cezai yaptırımların uygulanmasını talep ediyoruz.