İnsan hakları savunucuları Diyarbakır ve İzmir'de konuştu 2016-12-14 20:29:45 DİYARBAKIR/İZMİR - DTO, İHD, TİHV ve Diyarbakır Barosu'nun düzenlediği 'Sağlık Hakkı İhlalleri ve Barış Mücadelesinde Sağlıkçı Sorumluğu' panelinde konuşan SES Eşbaşkanı Gönül Erdem, yaşam hakkının yok sayıldığı bir yerde sağlık hakkından bahsedilemeyeceğini söyledi. Aynı amaçla İzmier'de düzenelen panelde konuşan ÖHD Eşbaşkanı Fatma Demirer, "İsim veya bina mühim değil, biz mücadeleyi esas alıyoruz ve bunu her yerde yapabiliriz" dedi. Diyarbakır Tabibler Odası (DTO), İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu'nun düzenlendiği 'Sağlık Hakkı İhlalleri ve Barış Mücadelesinde Sağlıkçı Sorumluğu' paneli Sağlık Emekçileri Sendikasında (SES) Diyarbakır Şubesinde gerçekleştirildi. DTO Eşbaşkanı Semra Güzel'in Moderatör olduğu panelde SES Eşbaşkanı Gönül Erdem ve Doktor Kemal Karadaş konuşmacı olarak yer aldı. Sokağa çıkma yasaklarında yaşamı yitiren sağlıkçı arkadaşlarını anarak konuşmasına başlayan Gönül Erdem, bir halkın kendi yaşamına dair söz sahibi olma isteğine savaş açılarak kentlerinin yerle bir edildiğini söyledi. Kentlerin tank ve toplarla yıkılmasını kendilerine seyrettirildiğini dile getiren Erdem, katledilen insanların cenazelerinin günlerce yerde kaldığına değindi. 'HASTANELER KARARGÂHA ÇEVRİLDİ' Ülkenin anayasası dahil tüm uluslararası sözleşmelerin ihlal edildiğini ve yaşam hakkının olmadığı bir yerde sağlık hakkından bahsetmenin mümkün olamayacağını ifade eden Gönül, "Sokağa çıkma yasağının olduğu ilçelerde sağlık hizmeti yapılamadı. Devletin işlediği insanlık suçlarına tanık olduk. Hastaneler karargaha çevrilerek polis ve askerler için yatakhanede dönüştürüldü. Hastanelerin çatısına keskin nişancılar yerleştirilerek zırhlı araçlarla abluka altına alındı. Sağlık çalışanları GBT ve üst araması kontrolüyle girdikleri hastanelerde günlerce rehin tutuldular. Şehmus arkadaşımız yaralı almaya giderken katledildi. Eyüp hastaneden çıkıp evine giderken keskin nişancılar tarafından katledildi. Aziz Vural arkadaşımız mahallede mahsur kalan yaralı bir kadına müdahale etmeye giderken katledildi. Son bir yılda Filistin ile benzer hak ihlalleri yaşadık" diye konuştu. '73 SİVİL MÜDAHALE EDİLMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜ' Savaş etiğini ayaklar altına alan uygulamalarda öldürülen 321 insanın 73'ünün sağlık erişim hakkının ihlal edilmesinden dolayı yaşamların yitirdiklerini söyleyen Erdem, insanların sağlık hakları yanında yaşam hakları ellerinden alındı dedi. Yapılanlar karşısında duyarsız kalamayacaklarını vurgulayan Gönül, sağlıkçıların barışa uzanan yolda üstlerine düşeceğini yapacaklarını dile getirdi. 'SAVAŞTA SAĞLIKÇILAR TARAFTIR' Ardından konuşan Kemal Karadaş, savaşın olduğu yerde sağlıkçıların taraf olduğunu söyledi. Karşı tarafın düşman gösterilip sağlığa erişim hakkına engellendiğini belirten Karadaş, yaşam hakkını savunan sağlıkçıların hedef yapılarak katledildiğini kaydetti. İlkelerinin kendilerini ayakta tuttuğuna vurgu yapan Karadaş, geçmişte arkadaşlarının canlarıyla bedel ödediği ilkelerinin ihraçlar ile cezalandırma yöntemine başvurulduğunu ifade etti. Devletin izni ile Rojava sınırında insanlara yapılan sağlık hizmetinin suç unsuru olarak önlerine atılıp ihraç gerekçesi yapıldığına dikkat çeken Karadaş, Diyarbakır sorumluluk bilinci ile hareket eden 104 sağlık emekçisinin ihraç edildiğini söyledi. 'MÜCADELE BİNALARDAN İBARET DEĞİL' İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi de aynı amaçla, OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile kapatılan kurumlarla Tepekule Kongre Merkezi'nde söyleşi düzenledi. "OHAL'e ve KHK'lere hayır! Düşünceye özgürlük! Barış hemen şimdi!" yazılı pankartın asıldığı söyleşiye, kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Yakınlarını Kaybedenler Derneği (YAKDER), Kongreya Jinên Azad (KJA), Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (KURDÎ-DER) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Dayanışma Derneği (TUHADFED) temsilcileri katıldı. Söyleşide ilk olarak konuşan İHD Ege Bölge Temsilcisi Ali Aydın, insan hakları evrensel beyannamesinde insanların yalnızca insan oldukları için kullanabildikleri haklardan söz edildiğini söyledi. 'BİR HALKIN AVUKATLIĞINI YAPIYORUZ' Ardından söz alan ÖHD İzmir Eşbaşkanı Fatma Demirer de derneğin kapatılacağı sırada hiç bir bildirim yapılmadığını ifade etti. OHAL döneminde yapılan bu uygulamanın, ÖHD'nin çalışmalarıyla birilerinin hareket alanını daralttığı için yapıldığını söyledi. Demokrat, Kürt, LGBTİ ve ezilen kesimlerin avukatlığını yaptıklarını vurgulayan Demirer, bu yüzden hedef haline getirildiklerini dile getirdi. Yerle bir edilen kentlerde yaşanan hak ihlallerini raporladıklarını kaydeden Demirer, "Bu noktada uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalıştık ve hedef olduk. Bizim için isim, bina mühim değil. ÖHD veya ÖHP fark etmiyor bizler mücadeleyi esas alıyoruz ve bunu her yerde yapabiliriz. Biz bir halkın avukatlığını yapıyoruz dolayısıyla bu yalnızca bizimle sınırlı olan bir mücadelede değil. Hukukun siyasetten bağımsız şekilleneceğini de düşünmüyoruz. Bu yaşananları kurumlarımıza sahip çıkarak atlatabiliriz" diye konuştu. 'BİZLER BİNALAR DEĞİL FİKİRİZ' ÇHD İzmir Şube Başkanı Serdar Güntekin ise içişleri bakanlığı kapattı diye kurumlarını bırakmayacaklarını ifade etti. ÇHD olarak kapatılmadan önce yaptıkları çalışmalara aynı şekilde devam ettiklerini vurgulayan Güntekin, "Biz bu ülkede birçok siyasi partinin kapatıldığını gördük. Fakat bizler binalar değil, birer fikiriz. Bu fikir olduğu müddetçe kapatmanın bir anlamı yok. Her yerde çalışmalarımızı yürütebiliriz. Bizler nerde bir sorun varsa orada olmaya çalıştık" dedi.