Cumartesi Anneleri: Çözüm ölümde değil yaşamı savunmada 2016-12-17 14:00:49 İSTANBUL - Cumartesi Anneleri 612’nci haftasında gözaltında kaybedilen İbrahim Demir ile Agit Akipa için adalet istedi. "Müjgan Ekin ve Maraş'ta katledilenlerin mezarı nerede" diye soran anneler, iktidarın politikalarını, "Çözüm ölümde değil yaşamı savunmada” sözleriyle eleştirdi. Cumartesi Anneleri, kayıp yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için 612’nci haftada bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, Üzerine kımızı karanfiller ile “barışı” simgeleyen beyaz tülbendin bırakıldığı, “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açıldı. Eylemde, Kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler ile 55 gün önce Ankara’da gözaltına alınan ve kendisinden hala haber alınamayan Müjgan Ekin ile Maraş Katliamı’nda yaşamını yitiren ve üzerinde “Maraş’ta katledilenlerin mezarı nerede” yazılı dövizler de taşındı. Bu haftaki eylemde, 11 Aralık 1991’de gözaltına alındıktan sonra katledilen İbrahim Demir ile Agit Akipa’nın akıbeti soruldu. ‘BAŞKA ÇOCUKLAR ACI ÇEKMESİN’ Eylemde ilk olarak Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa konuştu. 26 yıldır babalarını aradıklarını belirten Akipa, “Bizler acı çektik yıllarca. Bundan sonra tek dileğimiz ülkeye barış ve huzurun gelmesi ve kayıpların yaşanmaması” dedi. İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir de, bugün 26 yıl önce babalarının katledildiği gibi bir dönemden geçildiğini belirterek, “Yıllarca barış umudu ile yaşadık. Bu devir babamın kaybedilmesinden daha kötü bir dönem. Artık yeter diyoruz. İnsanların kanlarına doymuyorlar mı? Babam katledildiğinde 10 yaşındaydım. Babamdan sonra çok acı çektik. Başka çocuklar bu acıyı çekmesin istiyoruz. Yaşadığımız acılara rağmen barış diyoruz” diye konuştu. ‘BARIŞIN YOLUNU AÇIN’ Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüda Kaya ise, “Yıllardır, haftalarca bu acılı insanlarımızın toplandığı bu meydanda mezar taşına sahip olmayan insanların mezarına sahip olmasını isterken her gün yeni şeyler oluyor” diyerek, insanların artık endişe ile yaşamasını istemediklerini aktardı. Kayseri’de bu sabah yaşanan patlamaya değinen Kaya, “Giden bizim evladımız. Gücü elinde olanlar. Yargı ve medyası elinde bulunanlar, bu halka artık savaş ve şiddet hareketi dayatmayın. Barışa bir yol açın. Kanı kan ile şiddeti şiddetle bitirmeyelim. Bizler ülkemizde barış istiyoruz. Acılı insanların talebinin yerine gelmesini istiyoruz” dedi. ANNE DEMİR’İN MEKTUBU OKUNDU Oturma eylemine katılamayan İbrahim Demir’in annesi Sare Demir’in yolladığı mektubu ise Cumartesi İnsanlarından Nimet Tanrıkulu okudu. Demir mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Seni büyütmek için bütün ömrümü harcadım, biraz daha büyü hayata karşı koru kendini diye. Bilsem seni hiç büyütmezdim hep küçük kalsaydın. Dizlerin yaralandığında kucağıma alsaydım. Kabus gördüğünde koynuma alıp, ‘sadece bir rüyaydı’ deseydim, ‘uyandın ve geçti’ deseydim. Ah oğlum! Sen hiç büyümeseydin keşke hep küçük kalsaydın. Yemin ederim sana ninni söylemekten asla sıkılmazdım. Seni taşımaktan ömür boyu vazgeçmezdim. Ama büyüdün sen ve büyümek hiç iyi bir şey değilmiş. Belki senin büyüdüğünü kaldıramadılar. Kıskandılar yürekli ve cesur olmanı çekemediler. Ya da belki sana söylediğim özgürlük kokan ninnileri kıskandılar! O yüzden aldılar seni benden, yüreğimden bir parça aldılar. İnsan yarım bir yürekli yaşar mıymış? Yaşanıyor demek, her seferinde parçalıyor canımı. Ama sen merak etme onları karanlıktan sakladıkları yerden çıkartıp hesap sorana kadar meydanlarda olacağız! Onların korkusu olacağız! Ömrümüz boyunca son nefesimize kadar soracağız, ‘nasıl kıydınız’ diyeceğiz. Gözümüzden düşen her gözyaşının hesabını soracağız. Cemile’nin annesinin yüreğine bir parça buz olacağız. Roboski Anneleri’nin ahını Cizre’de bodrum katlarında kömürleşen Mehmed' in yanık bedenini, Taybet ananın sokak ortasında kalan cesedinin ve dava avukatımız Tahir Elçi'nin hesabını soruncaya dek, meydanlar meskenimiz olacak.” ‘ÇÖZÜM ÖLÜMDE DEĞİL YAŞAMI SAVUNMADA’ Bu hafta basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Leyla Havva Kaya okudu. “Ülkeyi mezarlığa dönüştüren ölüm siyasetine itiraz ediyoruz. Biliyoruz ki çözüm ölümde değil, yaşamı savunmada” diyerek sözlerine başlayan Kaya, herkes için barış içinde onurlu bir yaşam istediklerini belirtti. 55 gündür kendisinden haber alınamayan Müjgan Ekin’in durumuna da dikkat çeken Kaya, Ekin’in nerede olduğu açıklanana kadar “Müjgan Ekin nerede?” sorusunu sormaya devam edeceklerini belirtti. DEMİR VE AKİPA’NI N KAYBOLUŞ SÜRECİ ANLATILDI Kaya, daha sonra 36 yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa’nın kaybediliş sürecini anlattı. Demir ve Akipa’nın Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Çukurlu Köyü’nde yaşadıklarını ifade eden Kaya, “Agit Akipa aynı zamanda köyün muhtarıydı. Korucu olmayı kabul etmeyen köylüler ağır baskı altındaydı. Muhtar Agit Akipa ve İbrahim Demir bu nedenle defalarca gözaltına alındı ve ağır işkence gördü. Askerler köyde okulu ve bazı evleri işgal etmişti. Agit Akipa ve İbrahim Demir Kaymakamlığa ve İçişleri Bakanlığı’na dilekçe ile başvurarak buraların boşaltılmasını talep etti. Bunun üzerine karakol komutanı ‘Sizi yaşatmayacağız’ diyerek onları tehdit etti” dedi. ‘ADALET SAĞLANSIN’ Jandarma karakoluna giden ailelere, karakol komutanı tarafından “Onları hiç görmedik” denildiğini aktaran Kaya, “13 Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada kayıpların cansız bedenlerine ulaştı. Gözleri ve elleri bağlanmış halde bulunan İbrahim Demir işkence edilerek, Agit Akipa da başından silahla vurularak öldürülmüştü” diyerek Demir ve Akipa’nın gözaltına alındıkları kabul edilmediğini söyledi. Demir ve Kaya’nın dosyasında delil yetersizliği gerekçe gösterilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ifade eden Kaya, “2011 yılında Demir ve Akipa aileleri avukatları Tahir Elçi aracılığıyla İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’na tekrar şikâyette bulundu. Ve 2011/646 numaralı soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma halen devam ediyor. Dava 2012 yılında AİHM’e taşındı” dedi. Kaya, Demir ve Akipa dosyasındaki cezasızlığın son bulmasını ve adaletin sağlanmasını talep etti.