19 Aralık unutulmadı! 2016-12-19 16:45:44 HABER MERKEZİ - 19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerinde “Hayata Dönüş Operasyonu" adı altında gerçekleştirilen katliam, insan hakları savunucularının öncülüğünde birçok merkezde düzenlenen eylemlerle kınandı. Operasyonun yapıldığı cezaevlerinden biri olan eski Bayrampaşa Cezaevi önündeki eyleme polis izin vermedi. Türkiye'de cezaevlerindeki bazı siyasi tutuklu ve hükümlülerinin, F Tipi hücre sistemine ve tecrit uygulamasına karşı başlattıkları "Ölüm Orucu" eylemlerine karşı 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevine yönelik gerçekleştirilen ve 2'si asker 30'u tutuklu 32 kişinin yaşamını yitirdiği “Hayata Dönüş Operasyonu", 16 yıldönümünde birçok merkezde yapılan açıklamalarla kınandı. İnsan Hakları Derneği (İHD) öncülüğünde yapılan açıklamalarda, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yönelik baskıların bugün devam ettiği vurgulandı. İSTANBUL İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından "Hayata Dönüş Operasyonu"na dair şube binasında düzenlenen toplantıda, basın metnini Komisyon üyesi Hatice Onaran okudu. Onaran 16-17 Kasım 2002 tarihinde İHD’nin gerçekleştirdiği genel kurulunda 19 Aralık gününü "Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü" kararı aldıklarını belirtti. Bugün hala cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yönelik kötü muamele ve işkencenin devam ettiğini dile getiren Onaran, 2016 yılı içerisinde İHD Genel Merkez ve şubelerine 958 işkence ve kötü muamele başvurusu olduğunu söyledi. Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muamelenin sadece tutuklu ve hükümlüye yönelik olmadığını da vurgulayan Onaran, “Aileler de adeta cezalandırılmaktadır. Yakınlarından kilometrelerce uzakta bulunan cezaevlerine sürgünler ile hem mahpuslar hem de aileler cezalandırılmaktadır” dedi. 19 Aralık Operasyonunun 16’ncı yıldönümü nedeniyle devlet yetkililerine ve kamuoyuna seslenen Onaran, taleplerini ise şu şekilde sıraladı: * Tüm mahpusların insan onuruna saygı gösterilmelidir. Hiçbir mahpus tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmamalıdır. * 19 Aralık katliamı davası sorumluları yargılanmalıdır. * Zamanaşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikasına son verilmelidir. * Adalet Bakanlığı kendisinin hazırlayıp yayınladığı 45/1 nolu Genelge’yi, hiçbir mazeret ileri sürmeden derhal uygulamalıdır. * Hükümetin, 2011 yılında onayladığı Birleşmiş Milletler İşkencenin Önlenmesine ek Seçmeli Protokolü TBMM’ne sevk etmelidir. * Tutuklu ve hükümlülerin haklarını ihlal eden, onlara işkence yapan, yaralayan ve öldüren kamu görevlileri hakkında davalar açılmalı, açılmış davalar bir an önce sonuca bağlanarak failler hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. * Cezaevleri sivil izlemeye açık olmalıdır. Cezaevlerinde mahpusların, savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleriyle ve avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösterilmelidir. * Yaklaşık 10 yıldır uygulanan tecrit koşulları insan haklarına aykırı olduğu için, özel mevzuatla yönetilen tek kişilik İmralı kapalı Cezaevi kapatılmalıdır. * Yeni İnfaz Yasası, ilgili uzmanlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinin görüşleri alınarak insan hakları hukukuna uygun değişikliklere uğratılmalıdır. Kadın ve Çocuk cezaevleri ve ıslahevleri, insan onurunun korunması bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir. BAYRAMPAŞA CEZAEVİ ÖNÜNDE AÇIKLAMA YASAKLANDI Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği de (TAYAD), eski Bayrampaşa Cezaevi önünde basın açıklaması yapmak istedi. Ancak, açıklama yapmalarına engel olan polis, Sağmalcılar Metro İstasyonu önünü ablukaya alarak, metro çıkışında yurttaşlara kimlik kontrolü ve GBT sorgusu yaptı. Bayrampaşa cezaevi önüne gelebilen tutuklu yakınlarının ise cezaevi önünde gitmlerine izin verilmedi. Haber takibi yapan muhabirlere de GBT sorgusu yapıldı. HDK: KATLİAMLARLA YÜZLEŞMEYEN DEMOKRASİDEN BAHSEDEMEZ Halkların Demokratik Kongresi (HDK) yaptığı açıklamada, katliamı kınayarak, "Katliamlarla yüzleşmeyenler demokrasiden bahsedemez. Katliamların sorumluları açığa çıkarılıp sorgulanmadan yeni katliamların önüne geçilemez. Son günlerde cezaevlerinde baskılar kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. İçerde de en temel haklar kullandırılmamakta, son dönemde işkence yapıldığına dair bilgiler artmaktadır. Diğer yandan 'güvenliği sağlama' gibi çeşitli gerekçelerle yeni katliam hesaplarının yapıldığına dair de kaygılarımız giderek büyümektedir. Zindanlarda yeni katliamların yaşanmaması için demokrasiden, barıştan yana olan herkesi tecritte, baskı ve zulme karşı tutsaklarla dayanışmaya çağırıyoruz" diye belirtti. İZMİR Katliama ilişkin İHD İzmir Şubesi, Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi, İzmir Dersimliler Derneği, Devrimci Gençlik Birliği, Halkların Demokratik Kongresi, (HDK) Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ve İMECE-DER temsilcileri tarafından ortak basın açıklaması yapıldı. Toplantısı öncesi, salona "19 Aralık’ı unutmadık, unutturmayacağız" yazılı bir pankart asıldı. Açıklamayı okuyan İHD Yöneticisi Ahmet Çiçek, dönemin İçişleri Bakanı Hikmet Sami Türk'ün operasyondan birkaç gün önce 'Toplumsal mutabakat sağlanmadan F Tipi cezaevlerinin kullanıma açılamayacağını' söylediğini, ancak bu açıklamanın ardından 20’ye yakın cezaevinde operasyon başlatıldığını ve 32 insanın hayatını kaybettiğini dile getirdi. 'CEZAEVLERİNDE İŞKENCE DEVAM EDİYOR' Bugün hala cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yönelik kötü muamele ve işkencenin devam ettiğini vurgulayan Çiçek, 2016 yılı içerisinde İHD'ye 958 işkence ve kötü muamele başvurusu olduğunu kaydetti. Cezaevlerine yönelik uygulanan bu politikanın, Olağanüstü Hal koşulları ile daha da ağırlaştırıldığının altını çizen Çiçek, işkence ve kötü muamelenin sadece tutuklu ve hükümlüye yönelik olmayıp, ailelerin de cezalandırıldığını söyledi. 'BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALIYOR' Çiçek, cezaevlerinde gerçekleşen bu hak ihlallerine ilişkin yapılan tüm başvuruların ise cevapsız sonuçsuz kalmadığını kaydetti. Çiçek, "Sorumlular adeta ödüllendirilmektedir. Yaptığımız bütün suç duyuruları sonuçsuz kalmıştır. Etkin bir araştırma yapılmadan iddiaların asılsız olduğu belirtilmektedir. Kısacası devlet yetkilileri cezaevlerinde yaşanan insanlık dramını dün olduğu gibi bugün de görmezden gelmektedir. Gelinen noktada siyasi iktidar tarafından yapılacak yeni cezaevleri bir seçim vaadi olarak kullanılmaktadır" diye konuştu. CEZAEVİ ÖNÜNDEKİ AÇIKLAMAYA ENGEL! Özgülükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi üyeleri, “Hayata Dönüş Operasyonu” katliamını protesto etmek için Buca Kırıklar Cezaevi önünde de açıklama yapmak istedi. Ancak insan hakları savunucuları ve avukatlar, cezaevi önünde jandarma tarafından durduruldu. Gurubun elindeki pankarta da jandarma tarafından "inceleme yapacağız" denilerek el konuldu. El konulan pankart daha sonra jandarma komutanı tarafından parçalandı. ‘NE AMAÇLA GELDİĞİNİZİ BİLİYORUZ ÖNCEKİ UYGULAMLAR GİBİ OLMAYACAK’ Açıklamanın neden engellendiği konusunda yazılı veya sözlü herhangi bir tebligatta bulunulmazken, jandarma komutanının, "Şu anda açıklamanızı yapacaksınız herhangi bir suç unsuru olursa tereddüt etmeksizin müdahale edilecek. Daha önceki uygulamalar gibi asla olmayacak. Kesinlikle ceza infaz kurumuna karanfil atacağız gibi bir şey yok. Kısa sürede toparlanıp buraya geldiğiniz gibi gidin. Suç unsuru tespit edecek hiçbir şey değil biz size ikazımızı yaptık. Şu anda arkamızda bulunan ceza infaz kurumu sizin de destekçisi olduğunuz vatan hainleri ile dolu. Bu sebeple burada mikrofon kesinlikle olmayacak. Herhangi bir terör örgütü yandaşına ve içerdeki teröristlere destek amaçlı hiçbir faaliyet icra edilmeyecek. Edilemez. Konuşacak bir şey yok ne amaçla geldiğinizi biliyoruz" şeklinde tehditler savurması görüntülere yansıdı. JANDARMA SİLAH ÇEKTİ Tehditlerin ardından askerlere grubun etrafını sarma talimatı verilirken, askerin ellerinde bulunan silahlarını gruba doğrulttuğu görüldü. Açıklamalarının engellenmesi üzerine gurup yaşanan durumu protesto ederek, ellerindeki karanfilleri oldukları yere bırakıp ve ardından cezaevi önünden ayrıldı. DİYARBAKIR İHD Diyarbakır Şubesi binasında gerçekleştirilen basın toplantısında ise, 19 Aralık katliamı davası sorumluları yargılanması ve zamanaşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikasına son verilmesi çağrısında bulunuldu. Toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Bölge Temsilci Abdusselam İnceören, Diyarbakır Şube Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Muhterem Süren ile şube yöneticileri Abdullah Zeytun ve Gülistan Yalçındağ Gençel katıldı. Toplantıda açıklamayı Av. Muhterem Süren okudu. KOZAĞAÇLI: 19 ARALIK TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SİSTEMATİK KATLİAMIDIR ADANA 19 Aralık operasyonunun yıldönümünde Adana’da da İHD Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi düzenlendi. Toplantıya, KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu avukatlar katıldı. “19 Aralık operasyonunu unutmadık, unutturmayacağız” diyen İHD Adana Şubesi Başkanı İlhan Öngör, bugün siyasi iktidar tarafından yapılacak yeni cezaevlerinin bir seçim vaadi olarak kullanıldığını hatırlatarak, hiçbir tutsağın tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmasını istedi. 19 Aralık katliamı davası sorumlularının yargılanmasını isteyen Öngör, Adalet Bakanlığı'nın 45/1 Nolu genelgeyi hiçbir mazeret ileri sürmeden uygulanmasını talep etti. Kapatılan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise, kendisinin bizzat yaşadığı 19 Aralık katliamının Türkiye'nin en büyük sistematik katliamı olduğunu ifade etti. Devletin bu katliamla siyasi-toplumsal muhalefetin belini kırmayı hedeflediğini söyleyen Kozağaçlı, ancak toplumsal muhalefetin bu saldırıyı göğüslediğini ve tecridin olumsuz etkilerini kırdığını ifade etti. DERSİM Dersim Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği üyeleri de, hem 19 Aralık cezaevleri katliamı hem de Maraş katliamının yıldönümü dolayısıyla Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenlendi. HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, DBP, HDP, DHF, Partizan ve EMEP temsilcilerinin de katıldığı açıklamada, ortak metni okuyan DHF üyesi Gizem Yamaç, “19 Aralık Cezaevi ve Maraş katliamının yıldönümünde halklara reva görülen baskı, zulüm, katliam politikalarının tekçi faşist Türk hakim sınıfları devletinin tarihsel ve güncel yönelimleri olduğunu” dile getirdi. Maraş’ta, 19-26 Aralık 1978’de devletin koordine ettiği sivil faşist çeteler aracılığıyla Alevi-Kürt halkına yapılan katliamda, savunmasız haldeki kadın, çocuk, yaşlı yüzlerce insanın bıçaklarla, palalarla, kurşunlanarak katledildiğini hatırlatan Yamaç, bu katliamda 111 kişinin hayatını kaybettiğini, 552 ev ve 289 işyerinin yakıldığını, binin üzerinde insanın ise yaralandığını hatırlattı. Yamaç, yine Maraş benzeri katliamların Aleviler üzerinde yapılmaya devam edildiğini söyledi. 19 Aralık 2000 tarihinde ise, “Hayata Dönüş” adı altında 20 cezaevine eş zamanlı operasyon düzenlendiğini belirten Yamaç, F Tipi hücrelere karşı direnen tutukluların işkencelere maruz kaldığını, diri diri yakıldığını ve kurşunlanarak katledildiğini söyledi. Bu operasyonda 32 tutuklunun katledildiğini ve 600’ün üzerinde kişinin sakat bırakıldığını kaydeden Yamaç, “Katliamın sadece devrimci tutsaklara değil, topluma dayatılan sindirme ve teslim alma stratejisi olduğunu” vurguladı. Dün yaşananların bugün iktidar eliyle sürdürüldüğünü ifade eden Yamaç, “Kürdistan’da önemli kentler yerle bir edildi. Demografik yapıyla oynanarak Aleviler tehdit edilmektedir. Çıkarılmaya çalışılan yeni tecavüz yasalarıyla kadınlar ve çocuklar üzerinde baskı, şiddet ve tecavüzler meşrulaştırılıyor. Tüm bu saldırılar ve tüm bu faşist yeni biçimlenme ancak ve ancak halkların ortak bir karşı mücadele cephesi ile püskürtülür. Ezilenler, kadın, işçi, esnaf, Kürtler, Aleviler, azınlık milletler ve tüm devrimci-yurtsever, demokratik, komünist özneler bir cephede birleşmek ve kazanmak zorundadır” dedi. HDP Milletvekili Alican Önlü ise, katliamları kınayarak, kurulan faşist cepheye karşı yeni yılda birlikte hareket edilerek daha güçlü direnilmesi gerektiğini söyledi. Sözkonusu merkezlerin dışında Van ve Batman’da da yine İHD üyeleri tarafından yapılan açıklamalarla 19 Aralık katliamı kınandı.