15 Temmuz’da öldürülen erlerin aileleri o günü anlattı 2016-12-22 15:07:17 İSTANBUL- 15 Temmuz askeri darbe girişimi sırasında öldürülen erlerin aileleri, İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyerek, yasadıkları süreci ve çocukların ölüm biçimine dikkat çekti. Aileler, “Çocuklarımızın şeref ve itibarı iade edilsin” talebinde bulundu. 15 Temmuz askeri darbe girişimi sırasında er olarak görev yapan erlerin aileleri İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı gerçekleştirdi. "Tatbikat var" denilerek götürüldükleri Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde öldürülen, 28. Mekanize Piyade Tugayı'nda zorunlu askerlik görevini yapan erlerin aileleri, "Çocuklarımızın şeref ve itibarı iade edilsin" talebinde bulundular. ‘OĞLUM 15 TEMMUZ AKŞAMI BENİMLE VEDALAŞTI’ İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin'in de katıldığı basın toplantısında ilk olarak söz alan öldürülen er Ali Şehir'in babası Ahmet Şehir, oğlunun 18 günlük asker olduğunu ve 15 Temmuz gecesi kendisini arayarak vedalaştığını söyledi. Şehir, oğlunun gözünden rahatsız olmasına rağmen askere gitmek için çok istekli olduğunu söyledi. Şehir, oğlunun arkadaşının darbe girişimi sonrası kendisini aradığını ve oğlunun psikolojik tedavi gördüğü şeklinde bilgi verdiğini de aktardı. Şehir, "Daha sonra tanımadığımız bir numara aradı bizi. 'Oğlunuz yaralı gelin Gazi Üniversitesi Hastanesi’nden alın' dedi. Ben olayı anladım çocuklarıma söylemedim. İki gün bekledik. Sonra cenazeyi alabildik" şeklinde konuştu. Oğlunun cenazesini resmî olarak defnedilmesinin yasaklandığını anlatan Şehir, oğlunu sessizce defnetmek durumunda kaldıklarını hatırlattı. Şehir, son olarak, "Acemi birliğine ve usta birliğine kendi elleriyle teslim ettiğimiz oğlumuzun başına bunların gelmesini kabullenilemiyoruz" dedi. ‘KARDEŞİM SPOR KOMPLEKSİNDEYDİ’ Şehir'in ardından konuşan er Osman Küçük'ün ağabeyi Eyüp Küçük de kardeşinin askerliğe gitmesi için sabırsızlandığını buna rağmen darbe girişimi esnasında hayatını kaybettiğini anlattı. Astım hastası kardeşinin “tatbikat var” denilerek sokağa çıkarıldığını hatırlattı. Küçük, kardeşinin darbe girişiminden sonra spor kompleksinde bekletildiği şeklinde bilgi aldıklarını söyleyerek daha sonra kardeşiyle irtibatlarının kesildiğini kaydetti. ‘KARDEŞİMİ ET BALIK ARACINDA ALDIK’ Küçük, konuşmasına şöyle devam etti: "Daha sonra gizli numaradan bir numara İstanbul'a çalışmak için giden babamı aramış. 'Özür dilerim telefonda söylenecek bir şey değil, ama oğlunuz şehit oldu gelin oğlunuzu alın' demiş. Kışlaya giden babamı da bekletiyorlar. 'Liste gelecek onun içinde oğlunuzu ismini bulabilirsiniz' demişler. Daha sonra da kardeşimin cenazesini Et ve Balık Kurumu’nun arabasında etlerin içinde aldık. Cenazemizi de memleketten getirdiğimiz özel araçla taşıdık. Şehitliğe defnetmemize izin vermediler köyümüzde defnettik" dedi. 'OĞLUM, TESLİM OLMAK İÇİN KALDIRDIĞI ELLERİNDEN VURULDU' Er Nuh Duygun'un annesi Antika Duygun ise, oğlunun terhis gününde cenazesine ulaştıklarını söyledi. Darbe girişiminden sonra oğluna ulaşmadığını belirten Duygun, şunları söyledi: "Gözaltında olduğu söylendi. Başta inandık ama aramaya devam ettik. İkna edici telefonlar aldık. Aradan 22 gün geçti. Gizli bir numara oğlumun cenazesini Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan alabileceğini söyledi. Oğlumun kolunda bileklik vardı. '1 numaralı asker' yazıyordu. Oğlum oraya ilk getirilen askerdi. Bizden 22 gün gizlediler. Oğlumu teslim olmak için kaldırdığı ellerinden vurmuşlar. Vücudundan toplam 15 kurşun isabet etmiş." AİLE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU Tek suç duyurunda bulunan ailenin Antika Duygun olduğunu belirten avukat Eren Keskin, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Tabur Komutanı olan darbe sonrası gözaltına alınan ve tutuklanan Ejder Yıldırım hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. 'KARDEŞİM ET KAMYONUNUN İÇİNDE BEKLETİLDİ' Er Hasan Karakaş'ın ablası Gülşah Karakaş da, kardeşinin astım hastası olduğunu, eğitimlere katılamadığı için yaptığı kısa dönem askerlik görevinde yazıcı olduğunu söyledi. Darbe girişimi gecesi kardeşine ulaşamadığını belirten Karakaş, "16 Temmuz sabahı birliğini aradık. ‘Durumu çok iyi, sağlıkları yerinde yemekleri de veriliyor, içiniz rahat olsun’ yanıtını aldık" dedi. Birliği aramaya devam ettiklerini, bir hafta boyunca aynı yanıtı aldıklarını belirten Karakaş, "Gizli bir numaradan aradılar ve 'Kardeşiniz vefat etti. Gidin cenazesini alın' dediler bize" ifadelerini kullandı. Et kamyonunda siyah poşet içerisinde kardeşinin cenazesini teslim aldıklarını vurgulayan Karakaş, tabut alamadıklarını, cenazeyi kendi imkanlarıyla Diyarbakır'a getirdiklerini, defnetmek için ise valilikten özel izin aldıklarını sözlerine ekledi.