Süryani, Ermeni, Çerkes ve Êzidî temsilcileri: Demokratik ve eşit bir anayasa istiyoruz 2016-12-23 09:22:48 İSTANBUL - Yapılacak olan anayasasının 12 Eylül Anayasası ile bir farkının olmayacağını belirten Süryani, Ermeni, Çerkes ve Êzidî temsilcileri, bütün inançların ve halkların eşit olduğu demokratik bir anayasa istediklerini söyledi. AK Parti'nin MHP ile anlaşarak hazırladığı "Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi"ne geçişi esas alan anayasa değişikliği teklifi, Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye devam ediyor. Devam eden bu görüşmelere ilişkin halklar ve farklı inanç kesimleri, yapılacak olan anayasanın 12 Eylül anayasasından farklı olmayacağını belirterek, bütün inançların ve halkların eşit olduğu demokratik bir anayasa istediklerini söyledi. '12 EYLÜL ANAYASASININ ÜRÜNÜ OLACAK' 2011 yılında yapılan anayasa değişikliklerine ilişkin Meclis'e bir dosya sunduklarını ve o zamanda aynı ifadeleri kullandıkları belirten Süryani Dernekler Federasyonu (SÜDEF) Başkanı Evgil Türker, “Biz demokratik bir anayasadan yanayız. Bu parlamenter sistem olabilir, başka bir şey olabilir ama en azından Türkiye’de yaşayan tüm halkları temsil eden, tüm halkların anayasası olması lazım” dedi. “Sadece Türk milleti diyen bir anayasadan yana değiliz” diyen Türker, var olan anayasanın bu şekilde olduğunu söyledi. Demokratik ve herkesin temsil edildiği bir anayasa istediklerine vurgu yapan Türker, “Değiştirilecek olan anayasasının 12 Eylül anayasa ürününden farkı olmayacak. Daha da kötüsü olacak” diyerek herkesin kendisini görebileceği bir anayasanı olması gerektiğine işaret etti. 'AZINLIKLARIN SESİNİ DUYURACAĞI BİR ANAYASA OLMALI' Geçmişteki tekçi anayasasından farklı bir anayasa talebinde bulunduklarını ifade eden Ermeni olan HDP MYK Üyesi Murad Mıhçı, “Ülkedeki azınlıkların en fazla sesinin çıkabileceği, sesini duyurabileceği bir eşitlikçi anayasa olması bizim öncülüğümüzdür. Daha önce var olan, başta azınlıkların din üzerinden anlatımı, Lozan'a göre de aynı şekilde olmuştu. Din üzerinden tanımlamasının değişmesi çok önemli. Bu anayasadaki bir maddenin de en azından bizlere, Süryanilere, Yahudilere uygulanan kod uygulamasına karşı değişen bir maddenin olması gerekmektedir” diye ifade etti. Kaybolan diller arasında olan Ermenice’nin ve diğer dillerinin korunabileceği bir maddenin de içinde bulunması gerektiğini söyleyen Mıhçı, “Halkların birbirlerinin dillerine dinlerine dokunabileceği, durumların oluşması gerekir. Merkeziyetçi olmamalı ve yargıda bağımsız olması gerekmektedir” dedi. 'ANAYASAYI HALK YAPMALIDIR' Jineps Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Çerkes olan Yaşar Güven ise, daha önceki anayasa değişikliklerine değinerek, “Biz o zaman şöyle bir çıkış yapmıştık, çok açık ve net anayasa dediğimiz şey bir toplumsal sözleşmedir. Dolayısı ile toplumsal sözleşmede toplumun bütün kesimlerin taleplerini ve beklentilerini karşılaması gerekir” diye belirtti. Bugünkü Meclis'in tek başına anayasa yapmaması gerektiğine dikkat çeken Güven, “Bu anayasayı halk yapmalıdır. Evet belki Meclis halkın temsilcilerinden oluşan bir Meclis. Fakat malum yüzde 10 seçim barajı ile yani mevcut olan seçim kanunu ile partiler yasası ile seçilmiş bir Meclis'ten söz ediyoruz. Bir tane insanın bütün milletvekili adaylarını belirlediği bir seçimden söz ediyoruz. Zaten antidemokratik yasalar ile oluşmuş bir Meclis. O Meclis dahi yapmamalı halk yapmalı diyoruz” dedi. Demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı, evrensel insan haklarına saygılı bir anayasanın olması gerektiğine işaret eden Güven, “12 Eylül anayasasını hep gücün geçerli olduğu bir anayasa olarak tanımlıyorduk. Şimdi de çoğunluğa dayalı bir parti ve onu destekleyen başka bir parti yine kendi gücünü dayatarak bir anayasa yapmaya çalışıyor” diyerek daha önceki anayasa değişikliği tartışmalarında temas kurdukları insanların vatandaşlık tanımının, eğitim ve öğretim dilinin değiştirmesi gerektiğini söylediklerini belirtti. 'TEMEL HAKLARI İSTİYORUZ' Din, ırk, renk, cinsel tercih gözetmeksizin herkesin kendisini gördüğü ve kendisini birinci sınıf vatandaş hissettiği bir anayasa istediklerine dikkat çeken Êzidî olan Sosyolog Azad Barış, “Halkların, inançların, kültürlerin kendilerini ifade edebileceği bir anayasa istiyoruz. Bu aslında temel halkların karşılıklı olarak kabulü, yani ne ötekinin var olduğu ne ötekinin ötekisinin de var olduğu bir anayasa olsun istiyoruz. Dolayısı ile bizim için önemli olan şu; din, dil, ırk, vurgusu bizi parçalar ki parçaladı. Böyle bir şey olsun istemiyoruz” dedi. Barış, “Biz Êzidîler olarak tarihte ötekinin de ötekisi olarak muamele gördüğümüz için bir kabul bekliyoruz. Aslında istediğimiz ne bir devrim ne de şanlı bir kalkışma, Biz insanlığın belki de 200-300 yıldır hak ettiği temel haklarımızı istiyoruz. Biz herkes gibi kabul gören kabul edilen, doğal varlığı ile kabul görülen bir anayasa istiyoruz. Ama şuanda yapılmakta olan anayasa tamamı ile milliyetçi, ırkçı, kafatasçı bir anayasa, kendimizi orada görmüyoruz. Bizimle hiç alakası olmayan, bizi dışlayan, varlığımızı kabul etmeyen 1924 nazizminin hazırladığı 33 ile birlikte hayata geçirdiği anayasanın ta kendisi” diye konuştu.