Kayıp yakını Eren: İnsanlar sağ bulunsun diye mücadele veriyoruz 2016-12-31 09:08:54 ANKARA - 36 yıldır gözaltında kaybedilen ağabeyinin akıbeti için mücadele veren Faruk Eren, yıl içerisinde kaybedilmek istenen 3 gözaltı vakasının sağ bulunmasına ilişkin yürütülen “Mücadeleye zarar veriyor” tartışmalarına tepki göstererek, “Mesela Hurşit Külter kayıp mı edilseydi, bunu mu istiyorsunuz" diye sordu. Yıl içerisinde yaşanan 3 gözaltı kayıp vakasının sağ bulunmasına ilişkin kamuoyunda yaratılmak istenen algı ve tartışmalar tepki gösterin kayıp yakını Faruk Eren, Hurşit Külter, Müjgan Ekin ve Taşkın Yasak’ın bulunmasının sevindirici olduğunu ve verilen mücadele sonucu kurtulduklarını ifade etti. ‘80 darbesinde gözaltına alınan ve Türkiye'de gözaltında ilk kaybedilen kişi olarak kayıtlara geçen Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren, “Kayıplar mücadelesine inandırıcılığı sarkıyor" yönündeki algıya "Bu insanlar sağ bulundu diye neden mücadele zarar görsün. İnsanlar kaybedilmesin diye mücadele etmiyor muyuz? Mesela Hurşit Külter, ne yani kayıp mı edilseydi, bunu mu istiyorlar" diye tepkisini dile getirdi. 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul'da gözaltına alınan Hayretin Eren Gayrettep Siyasi Şube'ye götürüldükten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. 36 yıldır Eren’in akıbetini soran ve gözaltında kayıplara karşı mücadele veren gazeteci Faruk Eren, Külter, Ekin ve Yasak'ın sağ olarak bulunmasının oldukça sevindirici olduğunu ifade etti. 'MÜCADELEMİZ İLE KAYIPLAR SON BULDU' "Kayıp vakası çok ağırdır, her hangi bir ölümle aynı değildir, sonsuza kadar yakınları cezalandırılır" diyen Eren, kayıplara karşı verilen mücadeleyi şu sözlerle anlattı: "Biz büyük bir mücadele verdik. Kaybettiklerimize ulaşmak için. Onların kemiklerini, mezarlarını aradık, arıyoruz. Hasan Ocak ve Doğan Karakoç kayıp olduğunda sokaklara çıktık. Bir dönüm noktasıydı. İlk defa Galatasaray'da oturmaya başladık. Dayak yedik, gözaltına alındık ama ısrarla oturduk. Anneler oturdu. Babalar oturdu, biz oturduk ve kamuoyu 'Cumartesi Annleri' diye bir şey tanıdı. Ama bu mücadelenin bir başarısı oldu, o da şuydu; devlet politikası olan gözaltında kaybetmeyi durdurduk. Bizim mücadelemizden sonra insanlar kaybedilmedi, bu politika son buldu." 'İNSANLARIN TEKRAR KAYBEDİLMESİNDEN ÜRKÜYORUZ' Eren, kayıp haberleriyle birlikte "acaba 90'ları mı dönüyoruz" kaygılarına dikkat çekti ve "Hayır, dönmüyoruz ama çok karanlık bir dönemdeyiz. Ve ürküyoruz insanların tekrar kaybedilme ihtimalinden. Evet, sağ bulundular, seviniyoruz ama 'Sakın ha' diyoruz, 'Sakın insanlara bu acıları yaşatmayın.'" Geçtiğimiz haftalarda annesi Elmas Eren'in Cumartesi Anneleri eylemine katıldığını hatırlatan Eren, "85 yaşanda annem. Kadın diyor ki, '36 yıldır 36 dakika aklımdan çıkmıyor.' Bu kavga sürecek, yakınlarımızın akıbeti için ve yeni kayıplar olmasın, diye. 36 değil 100 yıl da geçse biz arayacağız. Bakın ben gidiyoruz Galatasaray Meydanı'na, şimdi kızım gidiyor, torunlarımız gidiyor, gideceğiz. Unutmamak, unutturmamak için. Sadece yakınlarımızın akıbeti değil bir de adalet istiyoruz" diye belirtti. 'NE YANİ KAYIP MI EDİLSELER Dİ' Uzun yıllardır gazetecilik yapan Eren, kayıp vakaları ardından bazı medya kuruluşu ve gazetecilerin "Kayıplar mücadelesine inandırıcılığı sarkıyor" yönündeki söylemleri "en hafif söylemle talihsizlik" olarak nitelendirdi. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de 2 bine yakın kayıp var, neyine inanmayacaklar! Daha önce Erdoğan demişti, 'Cumartesi Anneleri'ni birileri kullanıyor' demişti. Benim annemi kim kullanacak, evladının kemiklerini arayın birini kim kullanabilir? Bu insanlar sağ bulundu diye neden mücadele zarar görsün. İnsanlar kaybedilmesin diye mücadele etmiyor muyuz? Normal bir ölüm değildir kayıp; ömür boyu beklersini, kapı çalınınca onu düşünürsünüz. Ölüsünü görmüyorsunuz, yas tutamıyorsunuz. Mesela Hurşit Külter, ne yani kayıp mı edilseydi, bunu mu istiyorlar! Müjgan Ekin kayıp mı edilseydi. Üstelik her şey çok acık. Ankara'da gözaltına alınıp, Cerablus'ta çıkıyor. Bundan daha vahim ne olabilir. Bu açıklamaları yapanlar içi büyük bir talihsizlik. İnsan hakları çizgisinde mücadele edilmelidir."