Dink davasında savunma yapan Yılmazer: Hepimizi Erdoğan atadı 2017-01-16 13:54:26 İSTANBUL - Dink cinayeti davasında savunma yapan dönemin İstihbarat Dairesi C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, “Bizi silahlı terör örgütü yöneticisi yaptılar. Terör örgütü yöneticisine bakar mısınız? Hepsi Başbakan Erdoğan ve yetkililer tarafından atandı. Niye bir tek siyasi yetkili yok burada. Ergenekon, Balyoz soruşturmaları için emir veren bizzat dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. KCK operasyonlarının talimatını bizzat Başbakan Erdoğan verdi. Tüm planlamasını Başbakan yaptı" dedi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen dava duruşmasının 10’uncu celsesinin ilk oturumu, Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya, davanın savunma yapmayan tutuklu sanığı ve dönemin İstihbarat Dairesi C5 Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile çok sayıda tutuklu ve tutuksuz sanık katıldı. Duruşma, celse öncesi gelen belgelerin okunmasıyla başladı. Okunan belgelerin ardından Yılmazer’in sorgusu başladı. Hakkındaki iddia ve delillere yanıt veren Yılmazer, 25 yıl emniyette görev yaptığını ifade ederek, sicil notunda herhangi bir olumsuzluk yaşamadığını ifade edere Yılmazer, durumunun anlaşılmaz ve güç olduğunu dile getirdi. Yılmazer, iddianamede 17 sayfanın kendisine dair iddiaların bulunduğunu ifade etti. YILMAZER VE MAHKEME BAŞKANI ARASINDA GERGİNLİK Yılmazer, 11 Nolu F3’e dair “Benle ilgili olmayan iddia yer almış” dedi. Emniyet içerisinde cemaat yapılanmasını yaptığına dair iddialara ilişkin ise Yılmazer, “Benden önceki kadro neyse ben onunla iş yaptım. Bu iddialar savcıya yakışmaz” dedi. Yılmazer’in savunmasına müdahale eden mahkeme başkanı “Bir kurum için, savcı için yakıştırmadım diyemezsiniz. İddialarıdır” dedi. “Terör” kavramının hukuki bir terim olduğunu ifade eden Yılmazer, “Olmayan bir örgütten insan sorgulana bilinir mi?” dedi. 'ERGENEKON SORUŞTURMALARININ EMRİNİ VEREN ERDOĞAN'DIR' Erhan Tuncel’in görece alınmasına dair Yılmazer, “Yardımcı istihbarat elemanının işe alınması veya çıkarılmasını C şube takip etmez. Benim bilgim yok” diye konuştu. Yılmazer, “Biz tutuklanarak susturulduk” dedi. Yılmazer, “Bizi silahlı terör örgütü yöneticisi yaptılar, terör örgütü yöneticisine bakar mısınız? Hepsi Başbakan Erdoğan ve yetkililer tarafından atandı. Niye bir tek siyasi yetkili yok burada? Neye göre kumpas bu Ergenekon, Balyoz? Daha düne kadar devlete kadar bir yönelimleri vardı. Ergenekon, balyoz soruşturmaları için emir veren bizzat dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dır” dedi. 'BEN OLMASAYDIM MAHKEMEDEKİ DELİLLER OLMAZDI' Yılmazer, “Sadece bir F4 ile yapmam gerekeni yapmadığım iddia ediliyor. Benim herhangi bir fiilim yok Hrant Dink cinayetine dair. Benim hangi dahlim veya fiilim bu cinayete zemin katkı sağlamış? Dink cinayetiyle ilgili Trabzon emniyet görevlilerinin ve koruma önlemi almayan İstanbul'un sorumluluğu var. Benim değil” ifadesinde bulundu. “Görevi kötüye kullanma” iddiasına dair Yılmazer, “En fazla görevi ihmal etmişimdir” dedi. Resmi belgede sahtecilik ve yok edilmesine dair ise Yılmazer, “Ben hangi belgeyi yok etmişim. Bugün ben olmasaydım mahkemedeki deliller olmazdı” dedi. 'İSTANBUL'DA GÖREV YAPMADIM' Yılmazer, “Dink cinayetiyle ilgili Trabzon Emniyet görevlilerinin ve koruma önlemi almayan İstanbul'un sorumluluğu var. Benim değil. Benim Trabzon ile hiç bir bağlantım yok. Trabzon’a hiç gitmiş değilim. Ama Engin Dinç’in var. Trabzon jandarmasıyla izahı mümkün olmayan ilişkileri var” dedi. 11 Nolu F3’ün ekinde bulunan F4’ün imha yok edilmesine dair ise Yılmazer, “Ben evrak yok edemem. İllerin arşivine karışamam ben” dedi. Yılmazer, “İddianameye göre bu cinayeti bir organize etmiş ve planlamışız. Bu bilgiler İstanbul’a iletilmiş. Vali’ye ben mi diyeceğim alın. Ben İstanbul’da görev yapmadım” dedi. Yılmazer, “İstanbul emniyetini ele geçirip bu cinayete imkan sunduğum, kumpas davalara zemin oluşturduğum iddiası saçmadır. Herkes biliyor tehdit atmosferi İstanbul'da oluşmuş. Bize gelmemiş. Olaylar İstanbul ilgili. Orhan pamuk kararına bakın. Bu soruşturmaya yol açan AİHM kararı Trabzon ve İstanbul soruşturmasının eksik yapıldığına ilişkindir. Ama onlar suçlanmadı” diye konuştu. 'DİNK KORUMA ALTINA ALINACAKTI' Emniyette görevli Ayşegül Genç isimli tanığın beyanlarına dair ise Yılmazer, “Orhan Pamuk nasıl koruma altına alınmışsa Hrant Dink’te koruma alınacaktı” dedi. Yılmazer, “25 yılın 22 yılında istihbaratta çalıştım. Uzmanlık alanım Aşırı sağ ve irticai faaliyetlerdir. Bu alanda en yetkin benim, Ali Fuat Yılmazer. 2007'nin Türkiye’si bugünden farklıydı. Abdullah Gül çağırdı, görüşmeye gittim, soruşturma açıldı. Sicilim tertemizdir” dedi. Öğlen arasının ardından sonra Yılmazer savunmasına devam etti. 'KCK OPERASYONLARININ EMRİNİ ERDOĞAN VERDİ' Yılmazer, duruşma boyunca yaptığı görevlere ilişkin örnekler vererek savunmasını uzatması üzerine mahkeme başkanı örneklerin azaltılmasını istedi. Yılmazer, MGK dışında eylem planı hazırlayan tek kişi olduğunu söyledi. Yılmazer, "Dönemin Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile 2008'den 2010 yılına kadar defalarca görüştüm. Benim karar vericisi olduğum görüşmeler değildi” dedi. 2007 Mart-2011 Mart süreçleri arasında yapılan Ergenekon operasyonlarına değinen Yılmazer, polisiye operasyonların 2007 ile 2008 yılları arasında gerçekleştiğini söyledi. Ergenekon operasyonlarının başlamasında istihbaratın hiçbir rolü olmadığını ileri süren Yılmazer, “2007 Haziran’da başladı Ergenekon operasyonu. Ondan önce böyle bir tabir bile yoktur. Dink cinayeti ile ilgisi yok. Tezgah kumpas yapılmışsa Vali Güler ve Cerrah dönemidir. Selim Kutkan dönemidir emniyette. Hüseyin Çapkın döneminden önce ben hiçbir atama yaptırmadım İstanbul'da. 165 personel azaltılmıştı şubede. Çalışmalar sabote ediliyordu" diye konuştu. Yılmazer, “İstanbul’da 4 yıllık süreçte PKK terör örgütü ile mücadele ettik. O günlerde birileri Oslo’da daha sonra da Kandil’de görüşmeler yapılıyordu. Eylem yapmaya giderken yakaladık. 20 canlı bomba eylemcisi yakaladık. Biz teröristi bile öldürmedik. Bizim dönemimizde bir tane infaz iddiası yok. Biz böyle bir polisliğin temsilcisiyiz. Diğer tarafta işkenceci Hanifi Avcı’nın ifadeleridir” dedi. KCK operasyonlarına ilişkin de bilgi veren Yılmazer, “KCK operasyonlarının talimatını bizzat Başbakan Erdoğan verdi. Tüm planlamasını Başbakan yaptı. Beşir Atalay ve MİT müsteşarı buna karşı çıkıyordu. Dönemin başbakanından habersiz hiç bir şey yapmadım. Bununla ilgilenen tek birim İstanbul Emniyet Müdürlüğüdür” dedi. 'DİNK'İ HEDEF HALİNE GETİRENLER ULUSALCI GRUPLARDIR' Yılmazer, “Devlet Hrant Dink’i koruma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu cinayetin işlenmesine yol verildi. AİHM kararı Trabzon ve İstanbul emniyeti yönünde çok titizlilikle üzerinde durulduğunu söylüyor, yargılamadan kaçınılmıştır deniliyordu. Bu cinayetin gelişim sürecini hatırlatmak istiyorum. Türkiye’nin istikrarlaştırılmasının bir parçası olarak gündeme gelmiştir”diye konuştu. Yılmazer, “Hrant Dink'i hedef haline getirenler ulusalcı gruplardır. Azınlık ve misyonerliğe düşmanlık pompaladılar. Hrant Dink bu çevreler tarafından hedef haline getirildi. Sabiha Gökçen haberi ertesi günü Genelkurmay Başkanlığı ağır ifadeler içeren bir açıklama yaptı. Bu olaydan sonra Türk düşmanı vatan haini olarak lanse edilen Dink hedef alındı. Başlangıç noktası burasıdır” dedi. 'SİSTEMLİ İSTİHBARAT ÇALIŞMASI YOK' Yılmazer, şöyle devam etti: “Hrant Dink'e yönelik kampanya sadece söylem değil, şiddet içeren saldırganlık potansiyeli içeren davranışlardı. Hrant Dink'e yönelik tehdit atmosferi İstanbul emniyeti ve devletin ilgili kurumları tarafından gayet iyi bilinmekteydi. İl güvenlik toplantısında Dink’e yönelik eylemler gündeme gelmiş. MİT bölge bu eylemleri değerlendirmiş. Fransa parlamentosu soykırım yasasından sonra bir genelgeyle Ermeni vatandaşlar ve Hristiyanlara yönelik tedbir istendi. Danıştay eylemi sonrası Hrant'a yaklaşan tehlikeyi ve uygulanan blokajı anlatan yazıları var. Tehditin kaynağı ve merkezi İstanbul olmasına rağmen bir çalışma özellikle yaptırılmadı. Sistemli istihbarat çalışması yok. Anlatacağım bunların hepsini. Bizzat Dink kendine yönelik tehdidi açık açık anlatıyor. Alparslan Aslan’ı anlatacağım ben daha. Ne istihbaratı? Ne delili?” 'VELİ KÜÇÜK'ÜN ADAMLARI NASIL FETÖ'CÜ OLDU?' "Kafes Eylem Planı"na dair ise Yılmazer, “Dink cinayetini çözeceksek görmezden gelemeyiz. Kafes Eylem Planı belgesi gerçektir. Daha devlet adına da bunun gerçek olmadığına dair bir açıklama yapılmış değil” dedi. Yılmazer, AİHM kararı ile Dink davasının geldiği aşamanın yakından uzaktan alakasının olmadığını söyledi. Yılmazer, “15 Temmuz’a kadar askere dair bir tek gelişme yoktu. Bir anda nasıl bu şekilde döndüler. FETÖ ile ilişkilendirdiler. Veli Küçük’ün adamları nasıl FETÖ’cü oldu” diye konuştu. Daha sonra ara verilen duruşmaya, yarın yine Yılmazer’in savunmasıyla devam edilecek.