AFAD Êzidîlere hapis oldu 2017-01-24 10:53:36 MARDİN - Diyarbakır'dan Midyat’taki AFAD kampına götürülen Êzidîler, ne sağlık hizmeti alabiliyor ne ibadetini yerine getirebiliyor ne de özgürce dolaşabiliyor. Ölülerinin cenaze törenlerine katılmaları dahi yasaklanan Êzidîler, kamptan atılma korkusuyla da susturuluyor. DAİŞ'in 2014 yılında Şengal'e yönelik gerçekleştirdiği saldırı nedeniyle bir kez daha göç yollarına düşen 30 bin Êzidî'den bilercesinin geleceği hala belirsiz. DAİŞ'in saldırıları ile 74'üncü kez fermana maruz kalan ve 3 yıl önce Diyarbakır'da Yenişehir Belediyesi tarafından Fidanlık Kampı'na yerleştirilen Êzidîler, Yenişehir Belediyesi'ne atanan kayyum ile Diyarbakır Valiliği'nin talimatıyla Midyat Kampı'na yerleştirildi. Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan AFAD kampına yerleştirilen Êzidîler, haftanın bir günü çarşıya çıkarak, ihtiyaçlarını giderebiliyor. Sabah saatlerinde kamptan dolmuşlara binerek ilçeye gelen Êzidîler, imkanları ölçüsünde ihtiyaçlarını gidererek, daha çok çocukları için alışveriş yapıyor. Birlikte kampta kaldıkları Suriyeli mültecilerin aksine sağlık sorunları yaşanların sağlık hizmetinden yararlanmaları da güç oluyor. İlaç için ödeme yapmak zorunda kalan Êzidîler, eziyet bununla da bitmiyor. KAMPTAN ATILMA KORKUSU EZİYETİ KATLIYOR Tüm bu sıkıntıların yanı sıra Êzidîler, kamp ortamından dolayı ibadetlerini yerine getirme noktasında da zorluk yaşıyor. Diyarbakır'dan kampa götürülen Êzidîlerin bir kısmına da erzak ve yiyecek alabilmeleri için çıkartılan 100 TL'lik kart hala çıkartılmış değil. Bu Êzidîlerin ihtiyaçları ise, kampta kalanlar tarafından dayanışma ile gideriliyor. Yaşadıkları zorlukları dile getirmekte çekince duyan Êzidîlerin en büyük korkusu ise, kamptan atılmak. IRAK’A GİDİNCE KAMPA GERİ ALINMADI 40 yaşındaki Xeleb Ali, DAİŞ’in Şengal’e saldırısı sırasında 4 çocuğu ve eşiyleyollara düşenlerden. Açılık ve susuzluk içinde 2 gecelerini Şengal Dağı’nda geçiren Ali Ailesi, minnet ile andıkları YPG-PKK sayesinde ölümden kurtulduklarını anlattı. Açılan koridor ile Zaxo’ya oradan da Türkiye’ye geldiklerini kaydeden Ali, ilk olarak Midyat Kampı'na yerleştiklerini ancak bir iş sebebiyle Irak'a gittiğini dönüşte ise kampa alınmadığını ve o yüzden Diyarbakır'daki kampa yerleştiğini söyledi. CENAZELERİNE KATILMA ŞANSLARI YOK Geçtiğimiz hafta yaşamını yitiren Êzidî Xidir Xelef’i hatırlatan Ali, kendilerine yapılanları şu sözlerle dile getirdi: “Burada yaşamını yitirenler Irak’a götürülüyor. Herkes ölülerini kendi topraklarında defnetmek istiyor. Ailelerden en fazla 1 kişinin geçişine izin veriliyor. Bazen de o kişilerin geri dönüp kamplarda kalmasına izin verilmiyor. Bu yüzden de olsa insanlar gidemiyorlar.” Burada ibadetlerini bile yerine getirmenin zor olduğuna dikkat çeken Ali, “Sabah, öğlen ve akşam dua ediyoruz. Yönümüzü güneşe çeviriyoruz. Burada ibadet etmemiz bile zor. Zaten orada DAİŞ’in elinden kaçıp geldik. Onlar da getirip bizi Arapların içine bıraktılar. Bu durum bizi tedirgin ediyor. Buradaki yaşamımız dert içinde” diye konuştu. SURİYELİ VE ÊZİDÎ AYRIMI DAİŞ’in saldırısından kaçıp Diyarbakır’a yerleşen ardından Midyat’a getirilen Êzidîlerden biri de 70 yaşındaki Qasım Baco. Katliamdan kurtulsalar da yaşamlarının zorluklarının tükenmediğini dile getiren Baco, şunları aktardı: “Üzerimizdeki kıyafetlerle geldik. Başka bir şey getiremedik. Doktora gelirken para ödüyoruz. Suriye’den gelenler doktora giderken onlardan para alınmıyor ama bizden para alınıyor.” Yeni geldikleri dönemde kendilerinin de ücretsiz sağlık hizmetinden yararlandıklarını aktaran Baco, “Biz doktora gidiyorduk ücretsiz olarak. Sonra doktorların bize verdiği ilaçları da getirip tek tek çadırlara dağıtıyorlardı. Ama şimdi eczaneye gidiyoruz bize bir kağıt çıkartıyorlar ve 'Siz bu kadar para vereceksiniz' diyorlar. Şimdi her şey para olmuş. Bizim paramız olmazsa öleceğiz bir hastalık durumunda” şeklinde yaşananlara tepki gösterdi. Diyarbakır’da istedikleri her zaman kamp dışına çıkabildiklerini dile getiren Baco, şimdi yalnızca haftanın 1 günü çıkabildiklerini ve ihtiyaçlarını ancak paraları olduğu koşulda karşılayabildiklerini vurguladı. 'DIŞARI ÇIKMAK YASAK' Şengal’den gelirken Zaxo, Roboski, Şırnak, Diyarbakır ve son olarak da Midyat’a göç eden Xudeda Mıhemmed ise, Diyarbakır’da kaldıkları dönemden memnuniyetle anıyor. Diyarbakır halkı ve belediyenin kendilerinden hiçbir şeyi esirgemediğini söyleyen Mıhemmed, "Burada bir iş yapmıyoruz, günümüz boş geçiyor. Orada her istediğimizde dışarıya çıkıyorduk ancak burada öyle bir şey yok. Devlet bizi zorla buraya getirdi” dedi. Mıhemmed, henüz kendilerine erzak kartının da verilmediğini kaydetti. Mıhemmed’in eşi Koçer Mıhemmed de, günlük yaşamlarının ibadet ile başladığını ve her sabah güneşe dönüp dua ettiklerini ifade etti. Çadırlardaki yaşamın zorluğuna değinen Mihemmed, "Yazın sıcak oluyor, kışın ise çok soğuk. Amed’teki kamp iyiydi. Keyfimize göre geziyorduk” diye belirtti. Dicle Müftüoğlu / Aynur İnedi - dihaber