Petrol kentinin damarları kesiliyor 2017-01-31 09:09:48 BATMAN - Batman'ı 50 hanelik köyden koca bir kente çevirecek kadar hayati önemde olan ve politik bir ortamın oluşmasında büyük katkısı olan petrol, özelleştirmeler yüzünden devası bir rant alanı oluşturdu. 60 yılı aşkın bir süredir petrolle ayakta duran kentte Türkiye Petrolleri'nin özelleştirilmesi kararı büyük bir darbe olarak yorumlanıyor. Raman ve Garzan bölgelerinde 1950’li yıllarda petrol sahalarının keşfedilmesiyle açılan kuyular ve 1953 yılında kurulan geniş kapasiteli ve modern rafineri ile üretime geçildi. Bu üretim o kadar büyüktü ki o dönem İluh denilen 50 hanelik köyün bulunduğu yerde Batman şehri kuruldu. Günde bin ton (330 bin ton/yıl) kapasiteli Batman Rafinerisi 1955 yılında deneme üretimine, 1956 yılında tam kapasite ile üretime başladı. Yapım işleri bir Amerikan şirketine ihale edildi. Yeni rafinerinin inşaatı devam ederken 1954'te çıkarılan 6326 sayılı Petrol Kanunu gereğince Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) devredildi. Kurulduğunda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) bağlı olan Batman rafinerisi, 1983'te TÜPRAŞ A.Ş.'ye devredildi. KÖYDEN KENTE DÖNÜŞTÜ Petrole bağlı olarak petrol işçiliğinin ortaya çıkmasıyla köylerden işçi olarak yüzlerce insan bu kuyularda çalışmaya başladı. Karın tokluğu ile çalışan emekçilerin sayısı zamanla artarken, İluh köyü de önce kasaba ardından da kente giden süreçte büyüdü. İlk yıllarda petrol insan gücüne dayalı olarak çıkarılıyordu. Raman köylerinden petrol işçisi olarak gelen insanlar tarla işçiliği dışında bir işçilik bilmiyordu ve araç gereçler de yetersizdi. İşçiler 100 kiloluk varillerin hepsini sırtlarında taşıdı. İş kazalarında insanlar yaşamlarını yitirdi ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) bugünkü seviyesine getirildi. Gelinen aşamada Enerji Bakanlığı ve TPAO yönetimi tarafından Türkiye Petrolleri’nin (TP) özelleştirilerek TPİC’e devredilmesiyle ilgili projede imza aşamasına gelindi. Şimdi geçimini buradan sağlayan on binlerce insan da gelecek kaygısı yaşamaya başladı. İlk kurulduğunda 330 bin ton ham petrol arıtma kapasitesine sahip rafineride sadece geçen yıl 1 milyon 17 bin ton ham petrol işlendi. ‘SAHTE BİR CENNET YARATILDI' Geçmişten günümüze gelinen aşamayı değerlendiren Petrol İş Sendikası Genel Örgütleme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Mesut Tekik, Batman’ın nüfus olarak büyümesine rağmen yanlış politikalar nedeniyle halen sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan koca bir köy olduğunu vurguladı. Tekik, “Kentin hemen yanı başına ilk yıllarda inşa edilen TPAO sitesi sahte bir cennet ve vaha gibi duruyor. 1960’ların başında tenis kortları, yüzme havuzları, tiyatro salonları, sinema ve balo salonların olduğu bir sahte cennet yaratılıyor. Bu sahte cennet Batman halkında negatif bir algı yaratıyor. Sahte cennet Batman halkı ve işçiler arasında her yerde tartışılmaya başlanıyor” dedi. ‘İŞÇİLER ‘CENNETİ’ SORGULAMAYA BAŞLADI' O dönem TPAO’da çalışan 6 bin işçinin, sömürüldüğünü ve ağır iş koşularında çalıştırıldığını, fakat patronların ise “sahte cennet” içerisinde keyif sürdüğünü kavramaya başladıklarını belirten Tekik, “Bu ağır koşullar işçinin sendika aidiyetini sendikal bilincini güçlendirdi. TPAO’da çalışan işçiler iş çıkışı saatlerinde hemen hemen her kahvehane ve mahallede tartışmaya başlıyorlar. İşçiler, ‘Petrolümüz çıkarılıyor, birtakım mühendisler ile sermayeciler site içerisinde büyük ve şaşalı bir hayat yaşıyor. Petrolümüz alınıyor, götürülüyor. Biz de burada çamur içerisinde yoksullukla cebelleşiyoruz’ demeye başladılar. Bu duygu geniş kitlelerde yerleşmeye başlıyor. Bu da genel bir politikleşmeyi getirdi beraberinde. TPAO’da çalışan birçok işçi emekten, ezilenden ve sosyalizmden yana tavırlar benimsemesine vesile oldu. Batman’da henüz devrimci ve yasal partiler yokken çeşitli gruplar, dernekler ve fraksiyonlar ortaya çıkıyor” diye anlattı. ‘YEREL YÖNETİMLER TARAFINDAN DAĞITILSAYDI…’ Bir kentin maddi ve manevi kaynaklarının adil dağıtılabilmesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Tekik, şu değerlendirmede bulundu: “Eğer bir yerdeki maddi veya manevi kaynakların değerlendirilmesi, kullanılması yerel yönetimlerin elinde olsa zaten yan yana bir cennet ve cehennem yani zenginlik ve fakirlik gibi bir realite olmazdı. Eğer kaynaklar adil dağıtılsaydı ve kaynakların kullanımı, dağıtımı yerel yönetimler tarafından yapılsaydı ne bir sahte cennet gerçekliği olurdu ne de yoksulluğun cehenneme çevirdiği yaşamlar olurdu. Sahte cennetin yanı başındaki mahallenin ismi Petrolkent Mahallesi ama sadece isimde Petrolkent. Petrolün yarattığı hiçbir değerden zerrece faydalanmayan bir yerleşim yeri, bir halk gerçeği var.” Batman halkının da 1970’li yılların ortalarında yaşanan politik süreçten etkilendiğini, Kürt kimlikli oluşumların ortaya çıktığını anlatan Tekik, bu örgütlenmelerin hem işçi sınıfı içerisinde hem de halk içerisinde karşılık bulduğunu dile getirdi. 12 Eylül darbesine kadar Petrol İş Sendikası’nın en güçlü dönemlerini yaşadığını söyleyen Tekik, “Darbe ile birlikte işçilerin ve sendikanın bütün kazanımları yok edildi. İşçiler tutuklandı. Darbeden sonra Batman Petrol Rafinerisi 24 Ocak kararlarının yürürlüğe konulması ile özelleştirilmeye başlandı” dedi. ‘İŞÇİLERİN TORPİLLE ALINMASINA APOCULAR ENGEL OLDU’ Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından 1979 yılında Batman Rafinerisi için 500 işçinin alınacağı haberlerinin duyulması üzerine durumu iyi ve torpili olan kişilerin patronlarla görüştüğünü belirten Tekik, işçi alımları sırasında yaşananları şu şekilde anlattı: “Batmanlı işçiler işe alınacak kişilerin torpille alınacağının kaygısını taşıyordu. O dönemde Batman’da etkinliğini yavaş yavaş gösteren Apocular da bu torpil duyumunu aldı ve rafineri yetkililerine alınacak kişilerin kura sistemiyle alınması gerektiğini bildirdi. Halkın ve Apocuların bu baskılarına dayanamayan yetkililer işe alınacak 500 işçiyi kura sistemi ile belirlemeyi kabul etti ve herkesin gözü önünde kura çekildi. Sağcısı, solcusu fark etmeksizin yüzlerce fakir ve fukara işe alındı. Bu adil davranış Apocuların saygınlığını artırdı.” ‘1979 SEÇİMLERİNDE KÜRT SİYASİ HAREKETİNE YAKIN BAĞIMSIZ ADAY KAZANDI’ Kura sistemiyle işe alınan işçilerin hayatları boyunca bu adil sistemi her gittikleri yerde anlattığını belirten Tekik, “Batman halkı hep bu kurayı konuşmaya başladı. Hatta Ekim 1979’de bağımsız aday olarak girdiği seçimlerde Batman Belediye Başkanı olarak seçilip göreve başladıktan 28 gün sonra uğradığı silahlı saldırı sonrası yaşamını yitiren Edip Solmaz’ın kazanmasında da bu davranışın büyük bir rolü vardır” ifadelerinde bulundu. ‘SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ’ 1999 yılında Petrol Ofisi’nin özelleştirilerek Doğan Holding’e satıldığını hatırlatan Tekik, “Petrol Ofisi değerinin çok altında bir fiyata satıldı. Sonrasında ise Doğan Holding 5 kat farkla başka bir sermaye grubuna sattı. Yine TÜPRAŞ değerinin çok altında bir fiyatla (4.5 milyar dolara) Koç Holding’e satıldı. Bunlar aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının örgütlenme gücünü, sendikal gücünü işlevsiz hale getirerek taşeronlaşma, özelleştirme, müteahhitleştirme ve insanların köle gibi çalışması gibi olguların oluşmasına zemin hazırladı” ifadelerini kullandı. ‘TPAO TPİC’E DEVREDİLMEK İSTENİYOR’ Bugünlerde ise Enerji Bakanlığı’nın TPAO’nun bazı bölümlerini TPİC’e devrinin yasal zeminini oluşturmaya çalıştığını aktaran Tekik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu engellemeye yönelik görüşmelerimiz sürüyor. Fakat devir işlemleri imza aşamasına geldi ve her an imzalar atılabilir. Bunu engelleyemezsek bile buraya geçen işçilerin kamu işçisi olarak tüm haklarıyla beraber sendikal haklarıyla geçmesini sağlamak için mücadelemizi sürdürüyoruz.” Mahmut Ruvanas / Sonya Bayık - dihaber