‘Birliğin kapısını birlikte açmalıyız’ 2017-02-06 09:08:15 İSTANBUL - Kobanê ruhunun en önemli ulusal birlik ve bütünlük aşamalarından biri olduğunu dile getiren yazar Mehmet Mamaş, "Ulusal birlik, tek kelime ile Kobanê’dir” derken, dilbilimci Sami Tan ise, "Birlikteliğin kapısını birlikte açmalıyız" dedi. İstanbul Kürt Enstitü Eşbaşkanı ve dilbilimci Sami Tan ile yazar Mehmet Mamaş, Kürt ulusal birliği için Kürt örgüt, parti ve çevrelerine, sorumluluk çağrısında bulundu. Mehmet Mamaş, Kürt ulusal birliğin önündeki engelin coğrafyanın dörde bölünmüş olması ve bu bölünmüşlük üzerine bölgesel ve uluslararası bir statükonun inşa edilmiş olmasına bağladı. Mamaş, "Sovyetler Birliği’nin varlığı şartlarında, 'iki kutuplu' dünya denklemi sonucunda kurulan bu statüko 1991 yılına kadar sürdü. 1991 'Körfez Müdahalesi' ile bu denklemin geçersizliği ilan edilerek yeni bir dünya ve bölge nizamının kurulacağı alenen deklare edildi. Bu statükonun kurbanı olan Kürtler, kendilerini boğan girdabın bozulmasıyla tarihin taze bir filizi olarak uç verdiler ve öbeklenerek kendi topraklarında hükümran olma olanağını kısmen yakaladılar. Güney Kürdistan’daki kazanımların bunun doğrudan bir yansıması olduğu bir yana, bu yeni durumun tüm diğer parçalardaki ve diasporadaki Kürtlere büyük bir moral ve heyecan kazandırdığını da kabul etmek lazım" dedi. 'KOBANÊ BİRLİĞİN KAZANIMININ İSPATIDIR' 2003 yılında ise Saddam rejiminin ABD ve Britanya önderlikli koalisyonla devrilmesi ile bu kazanımların güçlendiğini sözlerine ekleyen Mamaş, şöyle devam etti: "Statüko derinliğine parçalandıkça Kürtlerin soluklanması ve ulusal varlıklarını koruması imkânları da güçlendi. Şimdi DAİŞ’in Kürdistan’a saldırması süreci ile Rojava halkının da benzer biçimde tarih sahnesine çıkarak özgürleşmesi, destansı direnişlerin sonucu olarak yaratılan o milli ruhun ve mağmanın bir vezüv gibi Kobanê direnişiyle patlaması bana göre modern Kürt tarihinin gördüğü en önemli milli birlik sembolüdür. Tarih, Kobanê ruhunu en önemli ulusal birlik ve bütünlük aşamalarından biri olarak şimdiden kaydetmiş durumdadır. Ulusal birlik, tek kelime ile söyleyecek olursam; Kobanê’dir! Kobanê bizi birleştirmiş ve tek bir beden yapmıştır, bütün ayrıksı halimize rağmen bir ulus olduğumuzu herkesten çok bize ispatlamıştır. Kobanê Kürdistan halkının bir miladıdır. Birlik olursak muzaffer olacağımızı ispatlamıştır. Aynı zamanda dünya güçlerinin desteğini yanımıza alacağımızı da göstermiştir." 'İLK ADIM BRAKUJÎNİN RED EDİLMESİ' Mamaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Farklı politik öznelerin ve programların birliğini sağlamak imkânsız olmasa da çok zordur. Fakat birbirinin kazanımlarına sahip çıkan, birbirine tampon olabilen bir politik yaklaşımın öncelenmesi ve buradan partisel iktidar alanlarının ulusal iktidar alanlarına yükseltileceği bir zeminini yaratmak gerekmektedir. Bu zemin güçlendikten sonra ortak bir hattın ilan edilmesi ve mutabakat niteliği taşıyacak milli bir stratejinin oluşturulması lazım." Ulusal birliğin "partiler birliği" anlamına gelmediğini, partileri de içeren ama onu da aşan bir anlamı olduğunu hatırlatan Mamaş, "Dolayısıyla hem bir tavizkârlık, hem başkalaşımdır da. Bütünü parçaya feda etmeyen, her parçadaki kazanımın diğer parçaların bariyeri olacağı bütünsellik siyaseti geliştirilmelidir. Ulusal strateji dediğimiz şey bunun formülasyonuyla başlar ve ‘Milli Siyaset Belgesi’ niteliğine kavuşur. İlk adımın, 'brakujî'nin kesin bir dil ve samimiyetle reddedildiğinin resmi deklarasyonla herkes tarafından ilan edilmesi olduğunu düşünmekteyim" diye konuştu. 'PARLAMENTO 'PARTİMENTO' GİBİ ÇALIŞMAMALI' Ulusal Kongre için Federe Kürdistan Parlamentosu'nun Rojava'daki idarenin de kurumsallaşmasını bu eksende tamamlamasını teşvik etmek için girişimlerde bulunmasını isteyen Mamaş, şunları söyledi: "Bu iki idarenin (Rojava ve Başur) ortak organeller kurmasını ve bu zemin üzerinden ulusal kongre çalışmalarının yapılması gerektiğine inanmaktayım. Bunun için partilerin birbirlerinin kazanımlarına sahip çıkarak koruması da lazım. Özellikle halen statüsü uluslararası resmiyet kazanmadığı için Rojava parçasına özel bir sahiplenme duygusuyla yaklaşılmalıdır. Buradaki yönetimi zora sokacak politikalardan kaçınmalıyız. Güney Kürdistan Yönetimi'nin parlamentosunu işletmesi ve uzlaşıyla sorunlarını çözerek bağımsızlığını ilan etmesini istemeliyiz. Milli şuuru geliştirmeliyiz ve tüm parçalara tek bir ülke olarak bakmalıyız." 'ÖNEMLİ OLAN ULUSAL ÇIKARLARIMIZDIR' Kürt coğrafyasının özel bir planla statüsüzleştirildiğine dikkat çeken dil bilimci Sami Tan ise, "Bugün mesele kalmak ve yok olmak meselesidir. Kürtlerin kaderi birliktelik, böyle bir şeydir. Bunu için küçük hesaplar, farklı inançlar, lehçeler, bölgesel farklılıkları bir kenara bırakmalıyız. Mezhebi farklılıklar da keza bir kenara bırakılmalı ve bizim için önemli olan ulusal çıkarlar olmalıdır. İsteğimiz ve dileğimiz de bütün Kürt hareketlerinin bu gözle bakmasıdır" dedi. 'ÇELİŞKİLERİMİZİ BİR KENARA BIRAKALIM' Özelikle İran ve Türkiye'nin Kürtlerin birlikteliğine yinelik engelleyici çabanın içinde olduğunu da sözlerine ekleyen Tan, şunları söyledi: "Bu iki devlet her yönü ile diğer güçler üzerine etki yapmak istiyorlar. Kürtlerin önünü kesmek istiyorlar. Kürt hareketleri hiçbir şekilde kulak vermemelidir bu iki devlete." Sivil ve demokratik alana seslenene Tan, "Özellikle de aydınlar bütün toplumun her alanlarından insanlar kendi hareketlerini zorlamalılar. Yani yakın oldukları hareketleri zorlamalılar ki, birliktelik için bir çabaya girsinler. Kişisel çelişkiler, parça, örgütsel çelişkiler bir kenara bırakılmalı ve ulus çıkarları esas alınmalı, birlikteliğin kapısını birlikte açmalıyız. Bu şekilde ancak Ortadoğu'da söz sahibi olabiliriz. Sonucunda da kendi kaderimizi kendi ellimizle belirleyebiliriz" diye belirtti. Sadiye Eser - dihaber