‘Diyarbakır Cezaevi Katliamı’ sanığına terfi 2016-11-21 20:48:17 DİYARBAKIR - 20 yıl önce 11 tutuklunun öldürüldüğü, 24’ünün de yaralandığı ve tarihe "Diyarbakır Cezaevi Katliamı" olarak geçen davanın sanıklarından Vedat Çolak’ın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’na terfi ettiği ortaya çıktı. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 tarihinde 11 PKK'li tutuklunun demir sopa ve çubuklarla darp edilerek öldürüldüğü, 24 tutuklunun da yaralandığı ve kamuoyunca "Diyarbakır Cezaevi Katliamı" olarak bilinen, Yargıtay’dan iki defa dönen dava, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 89 kamu görevlisinin yargılandığı davada, Yargıtay’ın bozma ilamı okunması ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Yargılanan çok sayıda sanık, duruşmaya ikamet ettikleri illerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Bazı sanıklar ile müşteki avukatları duruşmada hazır bulunurken, avukatı olmayan sanıklara ise mahkeme tarafından Diyarbakır Barosu’ndan avukat atandı. Barodan atanan avukatları kabul etmeyen bazı sanıklar özel avukat tutmaları için mahkemeden süre talep etti. Duruşmaya katılan sanık avukatlarının Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 3 sivil polis tarafından korunması dikkat çekti. ‘BİZ MASUMUZ SEGBİS üzerinden yaşanan yoğunluk nedeniyle çok sayıda sanık bu duruşmada ifade veremedi. İfade veren sanıklar ise, Yargıtay kararındaki yer alan aleyhlerindeki hususları kabul etmedi. SEGBİS üzerinden İstanbul’dan ifadesini veren ve olayın yaşandığı dönemde cezaevinde er olarak görevli olan Ömer Şahin, olayın yaşandığı dönemde cezaevinde nöbet tuttuğunu belirterek, “O gün isyan çıktığında nöbet tutuyordum. Komutanlar bize ‘Sevk var’ dedi. Koruma görevlisi olarak Antep’e sevkleri götürdük. Suçsuzum” dedi. Samsun’da ifadesini veren sanık Seyfullah Türkmen ise, “Biz masumuz. Beraatımızı talep ediyoruz” dedi. Ardından söz alan duruşma savcısı dosyadaki eksik hususların giderilmesini istedi. 15 TEMMUZ'DAN SONRA TERFİ Olayın yaşandığı dönemde Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde yüzbaşı olarak görevli olan Vedat Çolak’ın avukatı, “Müvekkilim 15 Temmuz’dan sonra Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanı olarak sürekli görev halindedir. Bir sonraki celseye kendisini hazır etmeye çalışacağız” diyerek, süre talep etti. Mahkeme Başkanı’nın yapılacak ara celsede Çolak’ın ifadesini alabileceğine yönelik talebe karşı sanık avukatı, “Müvekkilim görevi nedeniyle sık sık Diyarbakır’a gelmektedir. Burada ya da SEGBİS üzerinden ifadesini verecek” dedi. Söz alan diğer sanık avukatları ise, dosyadaki eksikliklerinin tamamlanması ve davanın asası hakkında savunma yapmaları için süre talep etti. Müştekilerin avukatı Mesut Beştaş, daha önceki beyanları tekrar ettiklerini belirterek, olayın yaşandığı günde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Diyarbakır’ı ziyaret ettiğini hatırlattı. Kısa bir aranın ardından ara kararına açıklayan mahkeme heyeti, ifadesi alınmayan sanıkların ifadelerinin bir sonraki duruşmada alınması için sanıklara çağrı kağıdı gönderilmesine, dosyadaki eksik hususların tamamlanması için davayı Ocak ayına erteledi. DAVA HAKKINDA Diyarbakır Cezaevi'nde 1996 yılından gardiyan ve askerlerin tutuklulara saldırıp feci biçimde darp etmesi sonucu 11 tutuklu hayatını kaybetmiş, 24 tutuklu ise yaralanmıştı. Aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün de bulunduğu toplam 72 sanık hakkında 1996 yılında açılan dava 27 Şubat 2006'da sonuçlanmış ve 62 sanığının "kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek", "görevi kötüye kullanmak" suçlarından 5'er yıl hapis ve 3'er yıl kamu hizmetinden men cezasına çarptırmıştı. Mahkeme 3 sanığın beraatına karar verirken, 7 sanık açısından ise dosyanın zaman aşımına uğradığını belirtmişti. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi, olaylarla ilgili 62 kamu görevlisine verilen 5'er yıllık hapis cezasını eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozarak, dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye göndermişti. 2012 yılının Aralık ayında esas hakkındaki görüşünü açıklayan mahkeme savcısı, 62 sanığın "Öldürme kastı olmaksızın ölüme sebebiyet vermek”ten ayrı cezalandırılmaları istemiş ancak zaman aşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle de kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını istemişti. Olaylarda ağır yaralanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kadir Demir'in tedavi altına alınmadan Antep Cezaevi'ne sevk edilmesi nedeniyle haklarında dava açılan 17 kamu görevlisinin dosyasının da bu davayla birleştirilmesi sonucu sanık sayısı 89'a yükselmişti. Katliamda, Erkan Hakan Perişan, Cemal Çam, Hakkı Tekin, Ahmet Çelik, Edip Dilekçi, Mehmet Nimet Çakmak, Rıdvan Bulut, Mehmet Kadri Gümüş, Kadri Demir, Mehmet Arslan ve Hakkı Tekin isimli tutsaklar yaşamını yitirmişti. AİHM İHLAL KARARI VERDİ Öte yandan daha önce dava makul sürede sonuçlanmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurulmuş ve AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2'nci ve işkence ile kötü muameleyi yasaklayan 3'üncü maddesini ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye'yi 798 bin Euro tazminata mahkûm etmişti. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülen davada, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 89 kişiden 62'sine sadece 5'er yıl hapis cezası verildi. 20 sanığın beraatına karar veren mahkeme 7 sanık hakkındaki suçlamaları ise zaman aşımı nedeniyle düşürdü. Katledilen tutsakların otopsilerinde ölümlerin "işkenceden kaynaklı" olduğunu belirlenmesine rağmen mahkeme heyeti, tutsakların "kasti olarak öldürülmediği" kanaatiyle söz konusu kararlara vardı. Katliamda yakınları kaybeden aileler, yerel mahkemenin verdiği kararı tekrar Yargıtay'a taşıdı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, davada yargılanan 89 kamu görevlisi hakkında yerel mahkemenin verdiği kararı 2016 yılında usul ve esas yönünden bozdu. Yerel mahkemenin 62 kişiye verilen 5'er yıl hapis cezasına uygulanan indirim oranın kanuna aykırı olduğuna belirtti. Ayrıca Yargıtay, birçok sanığın tek bir avukat tarafından savunulmasını da bozma gerekçesi yaptı.