‘Tek başıma da kalsam topraklarımı bırakmam’ 2017-02-14 09:07:23 ŞIRNAK - Avgamasiya köyünde 7 ay çadırda kaldıktan sonra çadırların sökülmesiyle topraklarını terk etmemek için İkizce’de yardımlarla ev inşa eden Emine Keje, “Bizim topraklarımız altındır, tek başıma da olsam toprağımı bırakmam” diyor. Şırnak’ta 14 Kasım’da sokağa çıkma yasağının kısmi olarak kaldırılmasının ardından evleri yıkılan yüzlerce yurttaş tekrardan çevre köylerin yolunu tuttu. Kente 10 kilometre kadar uzaklıkta olan Avgamasiya ve İkizce köylerinde şu ana kadar 70 ev inşa edilirken, bazı yurttaşlar çadırlarda kalıyor bazıları ise baharın gelmesiyle kendilerine ev yapmayı planlıyor. Kayyum atanmadan önce Şırnak Belediyesi ve Rojava Derneği’nin inşaat malzemesi yardımı ile evler inşa edilirken birçok köylü de mağdur olan Şırnaklılara arsalarını açtı. Hazır beton ile iki göz olarak yapılan Gabar’ın karşısına kurulan evlerinin önünde sac üzerinde ekmek pişiren Emine Keje, yaşadığı acılara rağmen topraklarını terk etmemenin gururuyla yaşadıklarını anlattı. ÇADIRLARI SÖKÜLÜNCE KÖYE GELDİLER Kentte yasak ilan edilmesiyle birlikte, Yeni Mahalle’de 3 katlı olan evlerini arkalarında bırakarak Avgamasiya köyüne gelip çadır kurmuş Emine Keje ve ailesi. 7 ay boyunca burada kurdukları çadırda yaşayan aile, polisin kentteki yasağı kaldırmadan gelip çadırları sökmesiyle birlikte bu kez de İkizce köyünün yolunu tutar. Çadırlarda yaşamanın zor olduğunu belirten Emine Keje, “Kışın çocuklarımız üşüyordu, etrafta bulunana kömür şantiyelerinden yükselen kömür tozu bizi çok zorladı. Bazen çadır içinde oturup üzerimize battaniye atıyorduk ki kömür tozu bizi daha fazla etkilemesin. İlk birkaç ay su yoktu, sonra hat çekildi. Havalar ısınmaya başlayınca da çadırlar daha da sıcak oldu” dedi. Emine Keje, çadırlarda yaşamanın en zor yanının ise, Şırnak’ta yaşanan savaşa tanıklık etmek olduğunu, gece gündüz tank top sesleriyle yaşamaya çalışmak olduğunu belirtti. GÖÇERTME POLİTİKASI Çadırların sökülme sürecinde polislerin kendilerini göçertmeye çalıştıklarını dile getiren Emine Keje, şöyle devam etti: “Polisler, kepçe ve TOMA’larla gelip bizi çıkarttı. Sonra partililerin (DBP) yardımı ile eşyalarımızı alıp buraya geldik. Şırnak’ın başına bunlar geldikten sonra biz de buraya geldik. O zaman kimi yurttaşlar, Şırnak’a, kimi köylere, kimi Silopi’ye taşındı. Bize o dönem polisler ‘Siz Türkiye tarafına giderseniz sizin yol paranızı da kira paranızı da veririz’ dediler. Biz de onlara, ‘Biz topraklarımızı bırakıp gitmeyeceğiz’ dedik. Bizim topraklarımız altındır, ben bir başıma da olsam bir tepenin başına gidip çadır kurarım yine de toprağımı bırakmam. 1990’lı yıllarda bizim köylerimizi yaktıklarında nasıl bu toprakları terk etmediysek şimdi de terk etmeyeceğiz. Çok fazla zorladılar ama biz de dedik ki; ‘Yaz, kış, yağmur, çamur biz her şeyi burada gördük, gitmeyeceğiz.’” Operasyonların sona erdiği dönemde kente gizliden girip evlerine baktıklarını ve evlerinin sağlam olduğunu söyleyen Keje, kepçelerle evlerinin yıkılmaması durumunda, küçük bir masraf yaparak oturabileceklerini söyledi. ‘EVİMİZİ YIKANLAR NASIL BİZE EV YAPACAK?’ Şimdi AK Parti hükümeti tarafından dile getirilen “Bize ‘Evet’ derseniz ev yapacağız” söyleminin de gerçeği yansıtmadığını belirten Keje, “Kendileri evlerimizi yıktılar bugün nasıl bize ev yapacaklar? Bizim 4 katlı evlerimizi ne diye yıktılar? Ben inanmıyorum ev yapacaklarına bir kat bile yapsalar öteki katı bunu size borç olarak veriyorum der. Kimse kendini kandırmasın ‘Devlet bize ev yapacak’ diye. Artık biraz akıllanalım. Bizi oradan çıkardıklarında bize siz gidin kirada oturun size kira parası vereceğiz diyorlardı hani o kira paraları? Tek istekleri Şırnak’ı yıkıp, boşaltmaktı. Başka da amaçları yok. Bu bir oyundur bize yapılan. Bizim çocuklarımızı, hapse attılar, şimdi de biz gidip onlara oy mu vereceğiz?” diye sordu. Yardımlarla birlikte bu evi inşa ettiklerini ve bu yüzden iyi olduklarını dile getiren Emine anne, "Biz kendi milletimiz için bile olsa iyi olacağız. Biz bu süreçte çok fazla kötü şey yaşadık ama öyle erzak sıkıntısı falan çekmedik halkımızın dayanışması sayesinde. Benim için bu yaşananlar arasında en çok canım acıtan gençlerin ölmesi oldu. Yeter artık anneler ölmesin ama bizim haklarımız da verilsin” dedi. Dicle Müftüoğlu / Nedim Oruç - dihaber