'15 Şubat halklara karşı bir komploydu' 2017-02-14 10:25:49 DİYARBAKIR / DERSİM - DBP ve DTK, Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilişinin 18'inci yıldönümü kınayarak, "15 Şubat uluslararası komplo, sadece Kürt halkına karşı bir komplo değil, Türk halkına karşı da bir komploydu. Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecridin çatışmadan başka bir şeye hizmet etmediği anlaşılmaktadır" dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye teslim edilişinin 18'inci yıldönümü dolayısıyla DBP Dersim İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenlendi. HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü’nün de katıldığı açıklama saygı duruşuyla başladı. Ardından 15 Şubat’ı anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Toplantıda konuşan Alican Önlü, “Kürt halkı anı anına komployu idrak ediyor, komployla neyin hedeflendiğini, boşa çıkarılmazsa tarihsel uzun süreli sonuçlarını bilince çıkararak, kendini Önderlik etrafında ateş topuna çevirerek karşı çıktı” dedi. Konuşmaların ardından toplantı sona erdi. DTK: ÖCALAN'IN MÜCADELESİ KURTULUŞ UMUDU OLDU Demokratik Toplum Kongresi (DTK) de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesinin yıldönümü dolayısıyla açıklama yaptı. Açıklama şöyle: “Uluslararası emperyal güçlerle, bölge gerici ve sömürgeci güçlerin işbirliği ve ittifakıyla 15 Şubat 1999 tarihinde gerçekleştirilen uluslararası komplo, Kürt halkının özgürlük mücadelesini nefessiz ve öncüsüz bırakarak tümden tasfiye etmeyi amaçlamıştır. Ancak, uluslararası komplo, Sayın Öcalan'ın olağanüstü iradesini, direnişini, demokratik ulus perspektifi ve öncülüğünü kendisine rehber edinen halkımızın tarihi direnişi ve mücadelesi ile boşa çıkartılmıştır. 15 Şubat uluslararası komplo, Kürt halkının özgürlük taleplerini boğmanın ve tasfiye etmenin yanı sıra, halklarımızı birbirine düşman ederek, kırdırtmayı hedeflemiş, başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere bütün Ortadoğu halklarının birliğine ve ortak yaşamına kast etmiştir. Bu lanetli alçakça komplo ve planlar, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın engin öngörüsü, sağduyusu ve önderliği sayesinde amacına ulaşamamış, aksine insanlığın tanık olduğu, eşsiz ve tarihi direnişin fitilini yakmıştır. 15 Şubat uluslararası komployu planlayanlar ve gerçekleştirenler, komplonun 18. yılında Ortadoğu bataklığında bitişi ve çöküşü yaşarlarken, Kürt Halk önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın önderlik ettiği Kürdistan Özgürlük mücadelesi, özgürlük felsefesini ve ortak yaşam ideallerini tüm Ortadoğu coğrafyasında görünür ve yaşanır kılmış, tüm Ortadoğu halklarının kurtuluş umudu haline gelmiştir. Rojava devrimi, Kobanê, Şengal ve Kuzey Kürdistan'daki özyönetim direnişleri ve diasporadaki halkımızın kahramanca mücadelesi ile halkımız bir bütün olarak Önderliğine sahip çıkmış, komployu yerle bir etmiştir. Uluslararası toplum halkımıza karşı gerçekleştirilen bu alçakça komployu görmüş ve halkımızın yanında saf tutmaya başlamıştır. Ancak, uluslararası emperyal ve bölge gerici-sömürgeci güçlerin halkımıza karşı olan düşmanlığı, inkar ve tasfiye siyaseti devam etmekte, her türlü baskı, zor, katliam ve soykırım uygulamaları kirli ittifaklarla sürdürülmek istenmektedir. Tüm Ortadoğu'nun, büyük bir değişime gebe olduğu tarihi bir süreçten geçtiği açıktır. Büyük özgürlük ve kurtuluş fırsatlarının ortaya çıktığı böylesine tarihi geçiş sürecinde tüm Kürdistan parçalarındaki halkımızın ve ona öncülük eden bütün siyasi partiler ve kurumların, kanaat önderlerinin, bu sömürgeci kirli ittifaka karşı, bir araya gelerek, birlik olarak, ortaya çıkan bu fırsatları değerlendirmesi, halkımıza karşı ertelenmez tarihi bir görev ve sorumluluktur. Bu nedenle ulusal birlik çalışmalarına tüm Kürdistani güçlerin stratejik bir anlam ve değer biçerek yaklaşım göstermeleri ve somut bir kurumlaşmaya dönüştürmeleri hayatidir. Tüm halkımız bilmektedir ki, uluslararası 15 Şubat komplosu boşa çıkartılmıştır ancak, bu komployu tezgahlayanlar ve uygulayanlar, hala boş durmamakta, komplo girişimlerini sürekli güncelleyerek Özgürlük mücadelemizi tasfiye etmeye çalışmaktadırlar. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit, IŞİD saldırıları, Paris katliamı, Kürdistan şehirlerine karşı gerçekleştirilen katliam ve yıkım saldırıları, Rojava devrimini boğma ve Rojava topraklarını işgal planları ve uygulamaları, DTK, HDP, DBP, KJA vd. Kürt kurumlarına yönelik geliştirilen siyasi soykırım operasyonları vb. politika ve uygulamalar, uluslararası komplonun güncellenerek aralıksız sürdürülmesidir. 15 Temmuz askeri darbe girişimi sonrasında Türk halkına, demokrasi güçlerine, bilim ve akademi dünyasına ve demokratik-sivil toplum örgütlerine karşı gerçekleştirilen saldırı ve kıyım uygulamalarının da bu komplo sürecinin bir parçası olduğu bir gerçektir. Çünkü 15 Şubat uluslararası komplosu, sadece Kürt halkına karşı bir komplo değil, Türk halkına karşı da bir komploydu. Bütün halkımızı, demokrasi güçlerini, halkımızın tüm dostlarını ve uluslararası toplumu, barış, kardeşlik, demokrasi, birlik ve ortak yaşam adına bir kez daha uluslararası 15 Şubat komplosuna karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.” DBP: TECRİT ÇATIŞMADAN BAŞKA BİRŞEYE HİZMET ETMİYOR Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkezi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye teslim edilişinin 18’inci yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Etkilerinin halen devam ettiği belirtilen açıklamada, 15 Şubat 1999’daki operasyonla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Kürt halkına ve Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen 15 Şubat komplosunun 18. yılını geride bırakırken uluslararası komploda yer alan ve payı olan tüm karanlık güçleri nefretle kınıyor, lanetliyoruz. 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen uluslararası komployla her ne kadar Kürt halkının örgütlü mücadelesini etkisizleştirip tasfiye amaçlanmış olsa da Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın öngörüleri ve mücadelesi sonucu komplo amacına ulaşmamış, boşa çıkarılmıştır. Komployla halklar karşı karşıya getirilmek istense de Sayın Öcalan’ın yaptığı sağduyu çağrıları sonucunda bu çatışmaların önüne geçilmiştir. Devlet, Sayın Öcalan şahsında geliştirdiği komplo ve sonrası ağırlaştırılmış tecrit ile Kürt halkından izole edilerek dünyadan bağı kesilmek istendiği halde, Kürt halk önderliği savaş ve çatışmaların önünü almak, demokratik bir çözümün ve barışın tesisi için ağır tecrit koşullarına rağmen mücadelesini sürdürmüştür. 1999 komplo sürecinden sonra Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik çözüm eksenli çabaları toplumda bir karşılık oluşturmuştur. Türkiye komplo sürecinden sonra dönem dönem Sayın Öcalan’ın çabalarıyla ve çağrısıyla geliştirdiği ateşkeslerle ülkenin yaşadığı bu huzur ve çatışmasız ortam tüm Türkiye halkları tarafından karşılık görmüş ve önemsenmiştir. Özellikle 2013 yılı ile birlikte devlet ile Sayın Öcalan arasındaki görüşmeler ülkemize ve halklarımıza bir barış havası yaratmış ve ciddi destek görmüştür. Ne zaman ki AKP'nin 7 Haziran’da tek başına iktidar olamayacağı açığa çıkınca savaş düğmesine basılarak Dolmabahçe Mutabakat Deklarasyonu inkar edildi, tekrardan çatışmalar geliştirildi. Çatışmaların başladığı sürece baktığımızda Sayın Öcalan ile görüşmelerin kesilmesiyle Türkiye’de siyaset gerilmiş, kutuplaşmış ve çatışmalar devreye girmiştir. Ağır bir tecrit politikasının bir anda ülkenin gerilmesine sebep olurken hükümetin Sayın Öcalan üzerinde geliştirdiği ağır tecridin çatışmadan başka bir şeye hizmet etmediği anlaşılmaktadır. Barış için bu kadar önemi bilinmesine ve çabalarının olduğu tartışmasızken hükümetin tecrit politikası, Kürt sorunu karşısındaki tutumu ret ve inkardan başka bir şeye hizmet etmemektedir. Uluslararası komplonun 19. yılına girerken Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’a yönelik devam eden ağır tecridin sonlandırılması, özgürlüğünün sağlanabilmesi ve demokratik bir çözümün gelişmesi için tüm halkımızı, demokrasiden, özgürlükten ve barıştan yana olan dostlarımızı her alanda direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.”